Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
« 4 İStürdü, daha kirli bir tane çetirdi. & |- Bir otelciye: * z — n | tedi "e a - SÖ'HAZİ SAN — 1974 ——— —— Öteliller ve düğünler hk[h ecnebi seyyahın muhaveresi- | Ka misafiri oldum. Türkiyede & )0t . ensyana yakıla şikâyet edi- Tahta kurusu, çarşafı de- yataklar, ilâh... dinledim, de hak verdim.. Hatta bu İt hlar, beterin beteri bilmiyorlar- Emiş Şu yatak takımını değiştir! im, — Değiştirdik ya... - dedi. — Ne zaman yahu?..: Kiş j Ü'f— Perşembe gecesi... Daha için- ört kişi yattı, yatmadı... - Canım... istemem öyle şey... m akıllı bir takım getir... | — Peki....deyip yorganı aldı — Buna da diyeceğin yol_c_ ya, g.. Deminki yorganı beı_ı örtü- Eeğim... Sana kendiminkini getir- — Hay Allah razı olsun!!! * Ka * Seyyalar, bu derecesine rastla: ıııa'"'“şlaıı', onların başlıca şikâyeti !'*'Ydu; İstanbulun bir otelinde yatakla- dâ yorgun argın girip yatmışlar. Bu: de bakmışlar ki kıyametler kopu- yı“h 'bir cazband, bir dans.. medet.. *ah,, uzadıkça uzamış, uzadıkça u- ıza.m%, bir türlü arkası kesilmiyor. ile basıp “Nedir?,, diye sormuşlar. — Düğün var. Eskiden düğünler evlerde- olur- TU şimdi otellere intikal etti. Fakat ÜRün yapılacak otel var, yapılamı- acak olanı var. Duvarları pedav- İ& gibi ince ve aksisadalar hasıl etme S& müsait bir bina, hein düğün yeri, hem otel olamaz, olmamalıdır. Be- iyeler, otelleri bu cihetten de bir Ntrole tâbi tutmalıdır. w Bu sefer de, kârlı olan düğüncü- " Lüyük sermayeli otellerin inhi- ardüşerimn... e— Na yaapalım).. —Bir müddet İh düşsün! . diyeceği geliyor insa- q.""! Zira, ötekiler zaten otel değil- d'l'le,_-; bu işten vazgeçmeleri belki & daha muvafıktır. Dünyanın birçok büyük şehirle- h']de en büyük, en mükemmel umu- M eğlence ve istirahat yerleri bele- dlYEIcrin malıdır. Bizde bu her ne- Ense olamıyor. Belediyeler fertle- h teşebbüslerine — mağlüp oluyor. dak_at bundan yılmamalıdır. Türkiye * iyi oteli, iyi eğlence yerini, gene evletçilikle belediyecilik, elele ve- tek yaratacaktır. Yoksa: — Bu yorganda sizden evvel an. Sak dört kişi yattı... Yahut: Gece yarısı sizi yatağınızdan uğ- fatacak bir caz... Yahut, sabahleyin tahtakuru- Sundan şikâyetinize karşı verilen şu Cevap: — OÖtel olur da tahtakurusu ol. Maz mı?... Tuhafsın Bay... (Vâ-Nü) Uludağda kay- bolan çocuk | Resmi tahkikat iddi- ayı baksız çıkardı İzmir, 19 (Hususi) — Bundan Senelerce evvel Uludağda çocuğunu aybeden Bursalr fabrikatör Meh- Mediri çocuğu Şadinin Bucada bay- Azizin oğlu Sadi olduğunu iddia *ttiği malümdur. Bu hususta bir ay- ikat neticesinde Sadinin Bucada Ytar Azizin oğlu olduğu ve Ulu- dağda kaybolan fabrikatör Mehme- in oğlu olmadığı katiyetle anlaşıl- | Muştır. Vali Fazlı kendilerini çağır: mfş ve tahkikat neticesini tebliğ et- Miştir, "SÜ Fabrikatör, iddiasından vez geç. Bini söylemişge de bir avukat tut- ?“Ştur. Baytar Aziz aleyhine mah- *Meye müracaat etmesi - muhte- Meldir. danberi tahkikat yapılmaktaydı. Tah | Buğün size anlatmıya çalışacağım İ Mevlânekapı, çoğumuz jçin hiç bilme, diğimiz bambaşka bir âlemdir. İ Buraya İstanbul şehri içinde bir köy, daha doğrusu sessiz bir Anadolu kasabası demek mümkündür. Mevlânekapının yarısı ahşap, yarı- sı kerpiç evleriyle, bunların ettafında. ki ğgeniş arsaları arasında dolaşmıya başladığınız zaman; o kadar az ada. ma rasgelirsiniz. ki, sanki buraları meskün değilmiş sanırsınız. Mevlâne kapı köhne İstanbulu çepe- çevre kaplıyan surların yedi kapısın. ., _'I İLeg- £t EİÜlk y 4 ll.ı.ı.—ı—-ı kask ae UT kışmış Dir semttir. Topkapıdan dışarı çıkıp, yeni asfalt yolu takip ederek Mevlânekapıya u. zandığınız zaman, asfaltın bittiği yer- de karşınıza çıkan İç içe iki sur kapısından geçiniz, artık Meviânekapı ya girmiş olursunuz. Burada İtarşmıza ilk çıkan sağ taraftaki bir çeşme ile, sol taraftaki harap tek katlı bir ev o. lacaktır. Bu semtin bugünkü bütün su ihti. yacını temin eden çeşmenin başında ihtiyar bir kundura boyacısI su içiyor du. İki küçük çocuk da ellerindeki des. tileri doldurmak için sıra bekliyorlar, dı, “İhtiyar, ak sakalı, bembeyaz saçla, rı ve boynunda asılı lustra kutusu ile enteresan bir tipti- : Bekledim, suyuhu içti, geriye dön. düğü zaman konuştum: — Merhaba, baba dedim. Sen kaç senedir boyacısın burada ?... — On senedir, evlât, cevabmı verdi, Ve ilâve etti. Eskiden arahacıydım, fakat ihtiyarlayınca Dü işe dayana- maz oldum, geçim için lustracılığa baş ladım. Yol yürüyemediğim için, öyle pek uzaklara gidemem. Buralarda ge. çinip yaşıyoruz işte! — Kaç yaşındasın sen? — Altmış beş, yetmiş kadar var! İhtiyar garib bir şive ile konuşuyor. du, tekrar sordum: — Aslen nerelisin? — Romanyalı. Muhacir geldik bura- Cd ae l Mevlânekapı çocuklarından birkaçı | bakalım bana buranın dertlerini Mev!dıiek#ğinm hbale dibind? bozuk ve karanlık sokaklarından birt.. Istanbul konuşuyor ! Mevlâne kapı, Istanbul içinde bir taşra kasa basına benzer Bu semtin de, susuzluktan, ışıksızlıktan şikâyeti var Yazan : Mevlânekapının ihtiyar ayakkahı boyacısı Yüre — Mademki buranın eskisisin, anlat de- dim. | Konuşmamız, buraya gelince kar. gımdaki düşünmeye başları. Öbür su. (Mevlânekapı:1İ) yolsuzluktan, Mcvıein.ekapmı;ı bir kahvesinde Haberci halkla konuşuyor ü B ve Haberci B ç - F allerime çabuk cevab vermişti, | ukat mesele mahalles'nin dert'lerine gelince bir müddet düşündü. Sonra ayni garip şiveyle anlattı: — Evvelâ karanlıktan şikâyetçiyiz. | Sonra sokaklarımız çok bozuk, daha sonra da suyumuz ypk... İhtiyar boyacı söyliyecekelrini üç kelimeyle hulâsa etmişti. İstanbulun başka tarafları ucaktan boram boram terlerken, biz Mevlâne. kapının hafif ve tatlı bir rüzgâr esen boş sokaklarında ilerledik. Sağımızda kale boyunca uzanan ve içinde sürü ile koyunlar otlıyan geniş bir arsa vardı. Yürüdüğümüz cadde, muntazam par ke taşlarıyla döşenmişti. Böyel bir yo- lun, bu köhne muhitte bulunabilmesi şaşılacak işti doğrusu. İlk rasgeldi. gim adama bunu sordum: — Çok basit, dedi. Bu yol sulltan seşat zamanında yapıldı. Masdm ya, bu sultan mevlevi idi ve birkaç kere kale dışmdaki meşhur mevlevihaneye gelmişti. İşte o* zamanlar, sultanın rahat rahat geçmesi için yapılan bu cadde şimdi semlimizin kel başa şim. şir tarağıdır. Biraz daha yürüdük, çarşıya gel. miştik. Köşebaşında küçük bir kahve- nin önünde birkaç kişi oturmuştu. O HABERCİ (Devamı 4 üncüde) KURUN'da: Bağdat seyahatı Tevfik Rüştü Arasın Bağdıd seya. hati Irak hariciye nazırı Naci El A- sil'in geçenlerde Ankaraya vakı olan seyahatine bir mukabeledir. Fakat bu ziyaretten istifade edilerek iki memle. ket arasında halli icap eden iktısadi vaziyetler de tanzim edilecektir. Onun için Hariciye Vekili ile birlikte Eko. nomi Bakanı Celâl Bayar da gitmiştir. Tevfik Rüştü Arasın Bağdad seya. hati tabil olarak esasen pek yakın dost olan iki komşu memleekt arasmi- daki samimiyeti bir kat daha artıra. caktır. ç Tevfık Rüştü Aras, Bağdattarı son. ra Tahrana geçecek, oradan Mosko- vaya gidecektir. Gerek Tahran, ge. rek Moskova ziyaretleri de gene Türk . İran, Türk / Sovyet dostluk müna- sebetlerinin tabil bir neticesidir. (Asım Us) TAN'da Moskova hâdiseleri Almanya ile İtalyanın birdenbire bu kadar anlaşma meyilleri göstermele. rine başlıca sebep, Moskova hâdisele. rinin hariçte bıraktığı tesirlerden, kendi maksatları bakımından azami derecede istifade arzusudur. iki mem- leket, garp demokrasilerine yaklaş. mak için bu fırsatı kaçırmamıya az- metmiş görünüyorlar. Alman ve İtal. yan gazetelerinin neşriyatında, Rus. ya ile olan askeri ittifakın kıymetsiz. liğini Fransaya hatırlatmak noktası. na bilhassa dikkat edi_lmektedir. Fran sanın sağ taraf gazeteleri de hu yolda yazılar yazıyorlar ve Fransız - Rus paktına şiddetle hücum ediyoralir. (Ahmei Emin Yalman) CUMHUB.IYET’te: Balkanlar v2 küçük itilâf Yugoslavyanın evvelâ İtalya ve son. radan Bulgaristanla esaslı suretie an- laşması ve Almanya ile sıkı münase, batta bulunması zâhirde Küçük İtilâfı zâfa uğratmıştır. Bundan endise eden Çekoslovakya Başvekili ve bir derece kendisile bir fikirde bulunan Roman. ya başvekili Bükreşteki görüşmelerin sonunda vapurla Tuna üzerinden Yu. goslavyanın Kladovo iskelesine gidip Yugoslavya Başvekiline mülâlri-olmuş tur. Burada Dr. Stoyadinoviç Yugos- lavyanm İtalya, Bulgaristan ve Al. manya münasebatını iyileştirmiş olma, sile Küçük İtilâf ahidnamesini voz- muş olmadığına diğer iki başvek:li ikna etmiştir, Binaeneleyh üç devletin kendilerine 'taallük eden beynelmile! meseleleri maslahata en uygun bir surette hkallet. mekte serbest bulunmaları esası ka. bul edilmiştir. Orta Avrupadaki bütün devletlerin iktısadi cihetten birlik yapmaları ve bu suretle iktısadi bir kül teşkil etme. leri hakkında Çekoslovakyanın düşün, düğü plân üzerinde görüsülmüşse de, bir karar verilmemiştir. Üç başveki- lin arasındaki görüşmeler sor sıyasi faaliyetlerile bu zümrenin dağılmadı. ğını ispat etmiş oluyor. (Muhurrem Feyzi Togay) : AKŞAM'da: Züğürllük tesellisi İnsanlarda her şeye zZüğürt tesellisi aramak o kadar büyük bir ihtiyaç ha- muşuz: — Çirkin ama sex appeli var... de, yip çıkıyoruz. Görüyorsunuz ya! İnsanların hayatı Dikkat ! TORZ MKY SŞ F T O Mahallelerinizde gördüğünüz bütün eksiklikleri, bütün şikâyet- | lerinizi, yapılmasını iıtediğiniz_ şeyleri, canınızı sıkan hâdiseleri her saat, ister mektupla, telefonla ve isterseniz matbaamıza gelerek bize bildiriniz. Muharririmiz, - fotoğrafçıları - miz ayağmıza kadar gelip söy- lediklerinizi inceliyecek, şikâyet - lerinize veya temennilerinize ga- zetemiz tercüman olacaktır. A — A v v baştan başa o beğenmediğimiz, alay | ettiğimiz, komik bulduğumuz züğürt ! tesellileri ile dolu... Bir çün bunlardan mahrum olsak o zaman ihtiyarlığımızı, çirkinliğim:zi, züğürtlüğümüzü daha müthiş bir su. U rette anlıyacağız. (H..F.) line girmiş ki, çirkinliğe bile kulp bul. | Tnfitâk eden yangın— |- söndürme âleti Galatada perşembe pazarındaki tütün deposunda duran bir yangın söndürme Âleti infilâk etmiş ve âleti muayene eden depo idare memuru Ahmet oğlu Mehmet sol elinden ya ralanmış, kirpikleri yanmıştır. l H * t İ 4 4