191995) Taznumsnır d0Ğ)pı3 özmasp epelir epury (4900 9p we dopya Pi Hf PS W99Ö) “Zazitop VPOMS VPOUD DYE SRSR dOĞAPAD,, 4999 Oyp Te zoporm pun uru 915 gz 1p vn 1295 dIp ve g üra OM Y10 U H; 43p Jab tarJoKLy3A3 Çaapund yop u0 v azçuop “epuisupu IS 1M1S J8i Cuvpu #vulOL DAİA AY DUNP ADTUO LLPO 2, B0 DAYLDEN: C 3we) ssğUNDA JAPO TIĞYAY SAD YORE YT UatUrtUM J TEĞESEN PEOPUMİYLE ULTYON an Tayımyoğ Payr da VWOY TWBS TETUO n30S Un opuyplaza wıso y) TURLOKUDA UTE vueS “UTRUNIĞAPIZ VAVILDUNŞ “yem yerdte puye doyşagun g we 'asuo)PETS OKT Coçmm yakımu puse dof emıf va0 HoYT393Ğ 1P) «"ELE2 HOĞ NOĞ AMAP OPUYUYOS MRAYYON SDYDEDUTNN,, 'npryse yo5 40Yyös1110) 13p0 TAYDOŞIIY SNE YOON OfE UA 242 OPURYUDULLEM vonvu'u y ü vewryo a Anuğoru - rurday zağltığ Tüa£ zmamSnpıç "UZT EÇZEJ Wör n İNpyo 103 SPUNOZN Ja)SUNN|SAY IUSA 19318N4aT€ T nEI Çewna #OĞYLDA YYT WDA YU ŞĞ DÜDÜ REE KAŞUNED 3S ) TUMTRURA VORVECUU go oe U3 DU | “mp SS ağneyıs yor “uayad oURY SUŞ 153LEpP NC PARDAYANIN OĞLU aa Ravayak onun yanılmasına imkân ol- | madığını biliyordu. Buna — inandı ve dehşet içinde şöyle düşündü: — Fakat şu halde, —© tehlikededir? Bu aydanberi bu meseleyi bildiğim hal- | de hiçbir şey söylemedim. Ya — başına bir felâket gelirse? Ya ölmüşse? Onu öldürmüş olacağım!.. Ben!.. Buna im- | kân var mı? Felâket!. Birdenbire, artık tereddüt etmeden | korkuden titriyen bir sesle: — Dinleyin dedi Şimdi; ir şey söylemedim, çün disini kuztarmak için kaçtığını zannedi- yordum. Görüyorum ki yanırlmışım, size her şeyi anlatacağım.. İnşallah henürz geç değildir!. Ravayak, genç kazı, köylü bir kadının refakıtinde nasıl gördüğünü, onları na- tıl takip ettiğini ve Monmartr manastı- rına girdiklerini anlattı. Jan farla dinlememiş ve bir kasırga gibi meyhaneden fırlamıştı. Uzağa git- medi. Ayni vaziyette tektar — çardağım <ına döndü, Ravayakın ellerini yakala dı. Ezercesine sıktı ve gözlerini — onun gözleri içine dikerek alçak sesle — İyiliğe, iyilik, dedi. Böni ümltsiz- Yikten kürtardın, ben de seni ve — ayni zamanda onu kurtaracağım... imden bahsetmek istediğimi biliyorsun. Onu kendisine doğru çekerek — daha yavaş bir sesle> — Dinle Ravayak, dedi, Ktralr öldür- | mek istiyorsun, çünkü onu onun evi et- rafında dolaştığını gördün ve — kıskanı- yorsün. İnkâr etme. Söylediğim şeyi bi: Tiyorum. Hayır Ravayak, bu tinayeti yapmana mükaade edemem. Kral onun babardır! Anlıyor musun? — Babası!.. saret ediyorsan git onu vur! Jan onu biraktı. Ravayak boğuk bir inilti çıkardı ve kadar hiç- ,onün ken- dehşet içinde olduğu yerde kaldı ve bir türlü göremiyen korkunç gözlerle, bü defa büsbütün uzaklaşan Jana baktı. VI Jan koşarak dişarıya çıkmıştı. Sevin- en çıldırıyordu ve ne yaptığını pek de bilmiyordu. Kafasnda bir tek düşün- ce vardı: — Sağdır ve nerede olduğunu biliyo- rum!.. Manastırın taşlarını birer birer yetlerinden sökmek icap etse bile onu gene de kurtaracağım. Bu kadar acele ettiğine göre, kırlar- dan kestirme olarak geçmesi — lâzımdı. ir hayli kısalmış olure onu Sentonore istika- metine atmıştı; düşünmeden ileriye doğ rü koşmakta devam etti. Geçerken, Koncininin adamlarına şid detle çarptı ve aldırmadı. AF dilemedi, Kaybedecek vakti yoktu. İtirazları, ağır kü ve tehditleri duydu cevap verme- di, arkasına bakmadı. Çarptığı asilzadeler, küstahm cezası- nr vermek için arkasından koşmak iste- diler. Fakat onlara iltihak etdlen efendi- leri öozları durdurdue Janın koştuğu istikameti zlan Kosçini, onun Mormartra gil ni tahmin etti ve sevincinden çilgin bir vazivette dişlerini gıcırdatarak dandı — Bu defa onu yakalalım! Adamlarından birisine vermiş oldu- ğu emir icra edilmişti. On iki kişi daha onlara iltihak etmişti. Koncini, adamla- rile birlikte, kestirme yoldan Janın kar- şısına doğru koştu. Jan Kaprüsen manastırını geçtikten sonra sağa dördü ve o zaman — kendi kendine şöyle dedi: — Böyle ne diye koşuyorum?. Ma- demki, onun netede olduğunu — biliyos mitil- ALMANCA DERSİ reszim “Deniz DERSLERİ Kendi kendine 1000 kelime ile çalışmalarımıza bu derste de de, Evvelâ, geçen dersin sonunda almanca.. Haber Güzetemine alttir) dan türkçeye ve türkçeden almancaya tercilme edilmek DERS: S4A “Deniz kıyısımda,, resmile takip edi'ccektir) — —. ALMANCA (Her bakla ” üzerindeki ceğiz. ede Geçen derste başladığımız. 16 ner vam V16 numaralı kıyısında ALMANCA DERSLERİ hen Sle ein Modebad öder cinen kleinen ÖOrt L & — ö 4 E © £ K © k € K 9 © < * a ö Ğ 8 E ğ E E 3 “ g Ü * ğ 5 — Warum haben Sie die Ostaceküste lieber? 6 — Di Ostatceküste habe ich darum lieber, weil das Meer da nicht so stürm'seh ist. 7T — Tst der Üzterschicd zwiachen Ebbe und Flut an der Ostseeküste gro3? 8 — Nein, der Untersehled zwischen Ebbe und Flut ist an der Ostsceküste kanm metbbar. & © iâ & g g 8 £ $ Lİ & ğ £ * 3 n B « l * şekillerini görelim. Üzere verdiğimiz vazifelerin yaj Geçen dersteki vazifeler den en güzeli Ren Almancadan türkçeye çevrilecek cümlelerin tercümesı r? 1 — Almanyanın bütüna nehirlerinden en güzeli han. 5 — Ren nehrinin en tesir verici k 6 — Ren nehrinin en tesir verici kısı 29 — Almanyanın bütün nehirler Almancaya çeviriniz 1 — Arağ$a sırada denize ve plâja gidiyor musunuz? 2 — Giderim, fakat yüzmek bil 4 — Evet, her sene on dört gün lüks bir plâjda geçi ririm, 6 — Baltık denizi suhilindeki Varnemlindeyo giderim, 3 — Her sene denize gidiyor musunuz? 7 — Oradaki plâj (Strand) taşlı n 8 — Hayır, bilâkis, orada ince kum vardır. 9 — Lâüks bir plâj ücüz mudur? 10 — Hayır, bilâkis, çok pahalıdır. 10 — Tch ziehe einen kleinen Badeort vor. 5 — Hangi lüks plâja gidiyorsunuz. PARDAYANIN OĞLU 243 rum, Kurtaracağıma kat'iyyen şüphe yoktür. Maamafih, bu işin gayet kolay lıkla halledileceğini zannetmek — Bafdil. liğinde bulunmamalı. Çok ciddi olmatı, büyük bir dikkatle hareket etmeli. Bil- hassa nazırı dikkati celbetmemem lâ- zım. Bunun için yavaş yavaş yürümem daha doğru olur. Gidip hele şu manas- tırt yakından bir tetkik edeyim de, son ra kararımı veririm. Jan, dediği gibi yaptı. — Akımlarımı yavaşlattı ve germeğe çıkmış bir adam tavrını takındı. Böylece Arkan köprü- süne geldi. Köprüyü geçti ve sağa dön- dü. Her iki tarafında geniş kırlar, çayır lar bulunan bu yoldan yürüyordu. Artık Bertiyi nerede bulacağını bil- diği ve onu kurtaracağına emin olduğu için, çılgın bir sevinç — içindeydi. Ümit dolu bir vazi'yette yürüyor, — neşeli bir şarkı mırildanıyordu. Poşeron şatosunu büyük yoldaki kü- lübe ve köy evlerini geçmişti. — Hiçbir gev görmemişti. Hiçbir şeyin farlınıda değildi. Esasen sakınmıyordu, Birden: bire arkasında koşuşma — duydu. Ayni zamanda tehditkâr bir çok Besler bağır- ücum 1.. R'r hamlede döndü, kılıcını çekti ve küzük yokuşu tırmanmakta olan on iki mütcarrıza karşı variyet aldı. Ayni a« Gamlarının arkasında — düran şöyle bağırdığını duydu : rmevin!.. diri olazak yakala- yın! O bana diri olarak lâzımdır. Jan alay etti: —AL. Bu meşhur sinyor Konçiniy- miş de haberimiz yok. Elim senin sefil çehrene indiği gündenberi muhakkak ——— Haydutlar onun sesini: “Hücum! Hü cum!,, seslerile boğdular . Asilzade silâhşörlerden biri de şöyle bağırdı: — Gözünüzü açın, herkesi iterek ve dürterek yürüyen küstah mösyö! Jan kükredi: — © kadar acele etmeyin — bakalım, şimdi de sizi şununla itip dürteceğim! a Ve size haber vereyim ki bu dürtüş hiç de hoş olmryacaktır. Janın kılıcı her zamanki gibi havada yıldrmm süratile küçük daireler çizerek Parlamağa başladı. Eynos, Lonval, Roktay ve Ser. Jülyeni cepheden hücum ettiler. Sekiz haydut ise, sağıdan soldan hücum ederek, onu sarmağa ve yakalamağa çalıştılar. Bü aralık Konçini de mütemadiyen bağırıyordu: — Unutmayın!. Diri olarak yakala- yın! Boğuk — bir ses... Acı bir inilti.. Can- hıraş bir feryat. Bir çığlık. Bu, parla- yan ve yıldırım süratile dönen müthiş kılıcın iskartaya çıkardığı dört kiğiydi. Haydutlar hayret, dehşet ve — terdi. düt içinde durdular. Jan bağırdı: ) — Sıra kimde? Bunün çok fena dürt- tüğünü size haber vermiştim. Bu beklenilmedik mukavemet karşı- sında, dehşet içinde kalan caniler bütün kuvvetlerile bağırtlılar : — Vur! Öldür! Kudurmuşa dönen Konçini de kük- redit — Hücum! Vurun! Geriye kalan sekiz kişi tekrar taar- ruza geçtiler. Fakat artık onu diri ola- rak ele geçirmeyi — düşünmüyorlardı. birisinin veya bir şeyin arkasına saklan ' Konçini bile bunu anlara hatırlztmayı man Çâzım. $ A unutuyordu. erinin arasındaki kısımdır, 'T — Nerede âteşli bir parap yetigiyor? & — Barp kayaların yamaçlarında abeyli bir yarap v