Mıntaka Vatanperverliği zıddiyetlerinin olduğu malumdur. Fırkacılığı da her kes bilir. Ounun gibi, bir de "Mm- Klüpçülük ne taka yatanperverliği,, var. Beynel- ;“İlrl tabiriyle "Regionalism,, dedik- eri, Galatasaray ile Fenerbahçe oyun oymarken, bu iki güzide spor teşek- külünün müfrit taraftarları: — Ye! Kırl Öldür- - diye haykı- nırlar... Sanki seyrettikleri oyun değil de Âsuriler zamanımda bir harptir. Fırkacılığın da İspanyayı ne ha- e getirdiği göz önündedir. Milli mücadele esnasınde - şöyle bir şey anlatmışlardı: — Düşman İzmire çıktı! Müda- faa edelim.- demişler. —İzmirden bana ne? Burası (***) Vilâyeti... Hele buraya gelsin de öy- le düşünürüz... - Cevabı verilmiş. Ve, düşman oraya da gelmiş. Böylelikle, Türk vatanınm nasıl mukadderatı biriLirine bağlı bir kül teşkil ettiği anlaşılmış... Bir zaman da: — Anadolu, Anadalulular ıırnfıîı dan idare edilmelidir. Bu Rumelili- lere ne oluyor? . gibi bir sakim ve tefrika sokucu zihniyet ortaya atıl- Mıiştı; tabii, söndü. » * Şüphesiz mıntaka vnlınpcrvzr]iî ği, yukarıda anlattığım pek kötü şeklini Türkiyede çoktan kaybet- miştir.. Şimdi her Türk, vatanının, oturdu u vilâyet değil, bütün T.î"' kiye olduğunu biliyor. Lâkin, klıfP' çülük tarzında rekabetler bütün şid- detiyle devam etmektedir. Mselâ, komşu olan Gireson ve Ordu vilâyetleri arasında.. Birinde fazla miktarda kabak çıkarmış. Ote ki, ora halkıma “kabakçı,, diye isim takmış.. Ordulular da “biz niçin ka- bakçı olalım! Biz Giresondan ileri- yiz - diyorlar Ve her y Mak üdetlerid — Orduyu mu beğendiniz, Gire- tonu mu? Ayni sual Giresonda da sorulur. Vaktiyle, bunlardan birinin vilâ- yet olup ötekini kendine tâbi etmesi icap etmiş. Çünkü biribirlerine pek yakınlar.. İşte o zaman “Sen olacak- sm! Ben olacağım!,, diye kıyamet kopmuş. Merkeze yüzlerce imzalı telgraflar yağdırılmış.. Rakibe tâbi olmaktansa (1?) her şeye razıymış ler.. Bunun üzerine, merkez de, bak. miş çare yok, her ikisini birden, ay- ni günde vilâyet yapmış. Hangi tarafı beğendiğime — dair sorulan suale, ben samimi olarak şöyle cevap verdim: — Bugünkü haliyle, Gireson da ha ilerdedir. Fakat Ordunun ilerleme temposu daha fazladır. Hatta her gördüğüm vilâyetten üstündür. A- razisinin, münevverinin, — köylüsü. nün istidadı da fevkalâdedir. Cerçi Gireson cennet gibi bir memleket. tir, fakat, Ordu ile Vona arası da cen neti âlâdır. Eğer rejyonalizm, böyle, biribiri. ni geçmek rekabeti halini alırsa hiç de zarar değil, faydalıdır. Bugünkü Vaziyette, Ordu — Gireson rekabe- ti teşvik edilmesi icap eden bir ruh- tadır. bancıya şu suali — sor- K - Ayni cekismeler, başka yerlerde de var. Meselâ, Tokatta sordular: — Nereye gidiyorsunuz? — Sıvasa. z lâtife olarak dediler i: “Nerede görsen bir ehli Srvas, ©ku bir kuleuzü binnas, olursun şey. tan şerrinden halâs...., Gerçi şaka, fakat Sıvaslılar tarafından hayli ka- baca bir şaka sayılıyor. Filhakika on lar, melek gibi damlar!... Merzifona gittiğimiz zaman, ci- Var bir vilâyette “Oraâmın eşeği ile keşkeği meşhurdur!,, dediler. Biz de safiyane: — Keşkeğiniz meşhurmuş, ne Tede satılır? Bir yesek.. - diye sor: uk Bunu âdeta bir suiniyete hamle- derek kızdılar, (Vâ-Na) (Dovamı 15 incide) Istanbul konuşuğor ! ÇU LA Süleymeniyeti Kıpti ç9 llarmdan bir grup.. (Süleymaniye:3) Süleymaniyede oturan kıptiler nasıl yaşarlar ?.. . Tahta kurusuna karşı Süleymaniyelilerin buldukları nev icat — | tahta kurusu ilâcı için, yağmur duası lâzımmış ! Yazıma başlarken, Süleymani! çin “Babil kulesine beriziyon bir yer, burada her çeşit insan bııl_ıhılınaınîz,. *demiştim. Hakikaten İstazbulun hiç bir köşesinde, Süleymaniyede olduğu kadar müuhtelif tabakalara mensup halkım böyle bir semte toplundığına pek rasgelinmez. Süleymaniyenin bu karmakarışık sakinleri içinde en enteresin tipleri, Fetva yokuşu denen sokağı istilâ e. den kıptilerle, meşhur Darülhadi'a medresesini dolduran şark vilâyetle. rimizden gelme vatandaşlar teşkil e. der. Süleymaniyede oturan Kıltiler mun tazam evlerde yaşarlar. Sık sık yap. tıkları kavgalarla, düğünlerinin husu- siyeti olmasa, bunların Kıptil kalarını anlamak oldukça güçtür. Süleymniyeli Kıptilerin odu oda tut. tukları büyük konaklardan birisinin kapısından içeri girdiğim zaraan, bah. gede belki 34 düzüne Çocukla karşı. laştım. Hepsi yalımayak, haşıkabak, iki iİlâ on yaşında Çocuklardı bunlar, Bu bolluk karşısında: — Galiba, mahâllenin çocukları hep buraya toplanmış dâ Oynuyorlar, diye düşündüm. Fakat, küçüklerle konuşunca, ina. nılmaz bir hakikatle karsılaştım. Bü- tün bu yavrular hep ayni evin çocuk- larıymış! Bir evde, 20 den fazla - cocuk... Ne bol zürriyetti bü yarabbi!,. Âli yavrulardan bir ktsn yıp resmini almıya — çalışımkeı içinden bir gürültüdür koptu. Bvvelâ bir kadının bağırdığı, sonra yeni seslerin karıştığı - duyuldu. Bir. kaç dakika içinde gürültü o kadar büyümüştü ki, fazla dayanamayıp ©- vin içine girdim. Önüme gelen harab bir merdivenden yukarı çıkltım, Birin. ci kata ayak basar basmaz karşılaştı. Ği | | | S Toymaniyeyi istilâ eden Aökümcülerin ha; de geçirdiklerini anlamak için gu resimde 9 | Bu, herhalde k: | cası olacaktı. Fakat kartı Yazan : Haberci Yepyeni Enstitünün yamada bu harab Binalar göze datıyordu. (Vasısı dün çıktı.) ğim manzara, şimdiye kadar hiç ras- gelmediğim bir kavga oldu. Herbirisi kendi odalarının kapısı önüne çıkmış 3 kadım, biribirlerine avaz <vaz bağı- rıyorlardı. Bu'sırada kavga daha ga- aşkın bekliyzn ahbabla. a geldim. Bu garip evden çıktıktan « alettayin sokaklara saparak eyma niyeyi bir müddet daha dolaştık. Bu ğıda rın rib bir şekil aldı. Kadınlar odaların. | sır daki eşyaları birer birer kapılarının önüne çıkarıp: — Bak, bende bu var, sende yok, diye avaz avaz bağırıyor, n Ü rine öbür kadın odasına koşup, bi bir eşya kaparak kendi kapısının ö nüne fırlayıp ayni şekild> r.isbet ve. riyordu. Odalardan birisine göz at- tım. İçersi çok temizdi ve 'şin garibi bu odada genç bir erkek oturuyordu. g& öden kadının ko- nm kavga, siyle hiç alâkadar olmuyor, müthiş gürültüyü sanki duymuyordu. Bu garib kavga, dakika a, ne bız | landı, ne de yavaşladı. Hep ayni tarz. da devam edip gil Baktım, gördüklerimden haşka ye bir şey çıkmıyacaktır. Harap merd venleri yine yavaşça indim, beni oxe. t ikt dökümcün bir kere bakmak kâfidir. (yazısı dün çıktı) İ | miş. Fakat bu hâdise, y | ları dokunmazmış. çıkan sokağı biyoloji enstit! leştiren caddeye, Si genç. ler, (Aşıklar caddesi) lamıni vermiş. ler. Yolun karanlık olması ve etrafta binalar bulunmaması yüzüncden, bura. sı geceleri, âşık çiftlerin pıyasa yeriy. | miş. & Dökmeciler Hamamı derzen sokak ri o kadar karanlık, 1ssızmış ki, bir kere güneş battı mı, değil kadın | ço çocuk, buradan benim diyen kü- ca adamlar bile geçemezlermiş. Bu so- kak ve biraz aşağısındaki Tahtakâle elnayet Merkezleri gecele esasen kavga ve halini almiş. * Semtin kıptileri, çok sık ka derler ve bu kavgaların da hemen ek. si büyük patırtılar İçinde geçer. ız kavga er arasında kalır, kintseye zarar. ga e. eden $ HABERCİ (Devamı 16 incide) Dikkati aa eüei Mahallelerinizde gördüğünüz bütün eksiklikleri, bütün şikâyet lerinizi, yapılmasını iıle&ğinu_ şeyleri, canmızı sıkan hâdiseleri her saat, ister mektupla, telefonla ve ısterseniz matbaamıza gelerek bize bildiriniz. Muharririmiz, - fotoğrafçıları mız ınıza kadar gelip söy lediklerinizi inceliyecek, şikâyet lerinize veya temennilerinize ga. emiz tercüman olacaktır. | re bakarak ve miliet CUMHURİYET'te: Büyüklükleri taçlandıran bir büyüklük Başbakan İsmet İnönünün dediği gibi kendisi Türk milleti Açin bitip tükenmez en kıymetli hazne alan Ata. türk, tafsilâtı dünkü gazetelerde okun müuş olduğu üzere, bütün çiftliklerini millete hediye etmiştir. Maddi değer. leri büyük olan bu çiftliklerin manevi kıymetleri biz Türkler nazarın ha biçilemiyecek kadar yü onların millet aşkile dolu büyük bir kalbin yüce he lr bir asemahatile millete ihda edilmesi ise bülün bu bü- yüklükleri taclandıran diğer bir bü. yüklük olmuştur. — (Yunus Nadi) KURUN'da: Tarihte misli görülmemiş teragat Büyük Önderimiz Atatürkün, serve. tini millete terkedişi karşısında duy. duğumuz heyecanı, Hakkı Tarık Us, “Kurun” a yazdığı bir makalede bü- tün Wrizmi ile belirtmişlir. Edib arka. daşımız diyor ki: Dün Mocliste bulunsaydım, bu söz. ler, bu hâdiseler karşısında diyecek- tim ki... Fakat ne diyebilecektim? Muhak. kak, hâdisenin azamet ve celâli önün. de ya sadece dili tutulup gözyaşlarını Balrvermiş olacak, ya sadece yürekle. rin heyecanımı alkış seslerinde dile Beçirmeye çalışacaktım. Evet, sadece | Meclisin vecdine galebe çalrp milletin aksisadasını tesbile uğraşan hatibler- duygusunun *“onun ağzından nekadar yi söylene. ceğini,, yine millet önder takdir ettiği büyük Başvekili gıpta ile dinle. yerek alkışlayacak, alkışlayacaktım. Şimgi, ne yazabiliyorum? Hattâ, daha ileriye gidilerek, denemez mi ki, ne yazılabilir? Hangi hakikâali tasvir- de kelimeler gönlün dilediği kadar muvaffak olabilmiştir ? Atatürk, bir kelimeyle bi kâinattır ki, bizonu ancak kendi ibatamızın bürüyüşü nisbetinde keşfelebiliyoruz ve bütün tabiat kanunları gibi şaşmaz bir istikametle yol alıp gider. bu hari. kanın her yeni tecellisi karşısında ye. ni bir hayranlık çığlığı çıkarıyoruz. Atatürk yıllardır ziraatin, zirai ik. tısadın ve ziral sı n kendi elin. de bir örneğini büyütüp ştirdi. Şimdi bu örneklerle devlele yeni bir hamlenin yavrusunu vermiş bu dava. ya yeni bir hız getirmiştir. Atatürk her emrini daima yapılacak zamanda verdi ve her emri Lit hakikâat oldu. Ankaranın çorak bir kıyısında, Marmaralariyle, Karadeniz'criyle ya. rattığı cennet kadar vatan toprakla- rından baştanbaşa, feyiz ve umran fışkırtacak günler, inanmışızdır. ki Atatürkün buyruğunu yerine getirdi. ğimiz ve onun zince yürüyebildiği. miz günlerdedir. Ü e atlı » Biz yalnız senin istikbal! de zapte. decek kudretinin muhiti içinde bulun- makla değil, Türk milletinin çocukla. rt içinde senin sesini i*miş, senin yüzünü görmüş olmakla da mes'ut bir nesiliz Atatürk! Trabzonda gördüğün coşkunluk bun dandır. en milletin ta kendisisin! Bu ba. Bışlamandan, bu işaretinden Türk milleti her şeyden evvel ve Ler şeyden, her müesseseden ziyade kendi devleti- ni kuvvetlendirmek emri'ni ka. dar, Büyük Şefinin bütün vurlığı ile devlet müessesesinin kuv ne nasıl sonsuz güven gösterdiğini de övünerek görmektedir. Türk milleti kendi etrafındadır ve Atâatürk adı bütün Türkler için ger. gekten ve daima bir tevhit noktası olacaktır. (Hakkı Tavık U&S) Bir otomobil Iramvaya çarptı Posta idaresine ait şoför Fazılın ida- resindeki otomobil — Beşiktaş — Fatih hattına işliyen 110 numarı çarpışmıştır. Tramvay hasara uğramış- tır, tramvayla