“USZTA ZİYUYELE OPLOŞLUK FULLAL #OYti YYLADI DPUYİY ÜYY PAGDDAYDLD. TEAŞE Horasığağ u03 UPLDİ HOZLRMKUIY : HUOPAYD) UOT BUTENDI (kted aa yadağ AptLPpaor1) —— z04 PAPE :KU op <Saysna y 'H YEDİ PI LDJSIY UŞ PI3SI AO *esddyd Çeorroyury UÇ Poysadöyur are T OSTAN ' “(Vazas n EpMApUO3) << WED SOPSUPUŞRAM < Köga y A ETTUNSİM A sumpo) &, töYEEREMAZ v OÖNOPYYA TVEL ü0E "yağağıu e— pus puo (GpPPrD Ha Eprrpuorn) vAZOPLA (GöTEN) (tüğgeur ma eporpuorr yeridey WreZufAngğ — SPgod weDORYOĞ TddErE J LNYDN NUNYK TOSPN — 140 HON TRSTOA zğ epaapuorı) ““9400 01400 BRUNLANYIDU. IS 1009 (IAZDAA DANUNA ) DUYDP PENU/ ,, dopı3 opupoummunyaş Yact “ayyağ opuy'u YUSop BÖYLDE XS uplorü SPULARIĞIMDEDI IS DANOS,, <(00 9 W0 dö) 9p Vw J90 YAYAE Â WeP) (18xyoş g AO 40) “yxmy v aBai 10 'gug v Jo doj 9p Uo 338 Tayyur noK Usay Ce 2p vyuş TPion )e XNO atn oYur Spremyama DALIP Put 1030 440 JEn #zeyni geyeş ga Taye & Yteyoğ ğ YOYUDIDARI PAYDA,, *zrüusaoküğı KOTLOİ Ko ejre) teep “dö9edA) eyumung “UNB ge İTSIM grr3 yerreydeğ —— Wy bog mş ur3aa 0ş Spina y TM — *HojEru z UD PP OŞ JOğoad T Na “osge VI — Tuoygosd & dayyta €| sUm) Kur pusds 03 MOR “MOUA T HOP E TgEy e- Bpy :3se) döjsLulj9yY YSTaU949AZA “(İvwş) gönoms sanunyo / HAİ yewviyı anoK pusde Suro3 no£ aac MORE — b Çaeamyord aç pozsasayuy nOK yüNİV — £ tücusüüd TOZLULONU Crofa Ho9y YP mş Tupanb WoŞDUŞMAY ÇAP WOP PUO) Çosouu çe zevae nf fi I8 1009) *ö20Ur 906 Yencu HoK JI vwoa doj İvuy WöP açT YTUYA 9P9D) *Kep e00 toz YİNOMD UVUY TTOMA AYLAL K AVULL ' “ensoptüş Höüry TöpunlasİYUĞ A UP TUNOS 1umusuca BÖZTTTÜONI “e1p30 Aşa MyÖY 3İDAL “WOP YOĞ MOŞDALYDU AVP Na YoptAD 1430917 “OAL dOYOĞYDA HOYĞUYSUSY TUĞOP DUWOE VA,, xo3 aepey yeotArmeğis o0n3 aa “uayeyıyUY “YeyuNa PARDAYANIN OĞLU Hiç hayzet eseri göstermedi. —Sanki nerede bulunduğunu evvelden biliyor- muş gibi gayet sakin ve hattâ biraz müs tehzi görünüyordu. Fakat hayretin şaş- kına çevirdiği Sülli, onun bu balinin hiç de farkında değildi. Zaten bu esnada da Pardayan içinde gizli bir istihza sezilen bir sesle azarlıyordu. — Bu aptalca şaka da ne oluyor, mös yö2. Sizin adamlarınız dell mi — yoksa kudurdular mı? Sülli o zamana kadar, gözlerinin ya- nıldığını zannediyordu: Bakat şövalye- nin sesi ona hakikati gösterdi ,Yerinden fırlayarak ona doğru koştu ve adamları- na bağırdı: — Aptal herifler mösyö şövalyenin iplerini çözmek için ne bekliyorsunuz? Bir yanlışlık olduğunu görmüyor mu- sunuz? Adamlar, derhal onun iplerini kesti- ler ve nazırım bir işareti üzerine dışarıya çıktılar. Pardayan, özür ve tarziyeleri lâkayt bir tavrıla ve uyuşan kollarile bacakla- rını oğarak dinledi. Fakat — gözlerinde gizli bir İstihza vardı. Sülli hiddetle bağırdı: — Fakat bu — affedilmez hata nat:l vukubuldu? Pardayan ciddi hir tavırla cevap ver- di: — Ben de bundan bir gşey anladımsa arap olayım, Sülli ısrar etti: — Fakat hâdisenin nasıl vuku buldu- | Bunu öörenmeliyim. Zannediyor musu- huz böyle bir hareketi cezasız bırakaca- Çım, — Ne diye ceza vereceksiniz. Mesele kapandı gitti. Zavallının birisine vere- ceğiniz ceza, vüukua aalmin olan hir seyi değiştirmez ki. —— Siz her #amanki gibi — âlicenabar- nıx Fakat ben, emirlerimin ne süretle icra edildiğini öğrenmek meeburiyetin- deyim. —- Mademki! Bunu muhakkak öğren mok istiyorsunuz, size bildiklerimi an- latayım: Bir döstumu evinlde beklerken şöyle bir Uzanayım dedim.. Malâm ya.. İhtiyarlık VaT Uyumuşum. Uykum esna- sında yakalandım, sımsıkı bağlandım ve henüz iyite uyanmaza vekit bulamadan buraya getirildim. Efer size anlattığım bu kısa hikâyeden bir netiçe çıkarır da bana söylerseniz cidden — minnettarımız olurum. — Bu dostunuzun ismi nedir? En masum ve saf tavrını — takınmış olan Pardayan Cevap verdi: — Yiğit Jan, Sülli yerinde zıplayacrak bağırdı: « Yiğit Jan!.. Şu halde — hâdisenin nasıl cereyan ettiğini anlıyorum, Pardayan, ciddiyle müstehzi arası bir tavırla: “>e Benden daha anlayışlısınız, dedi. Hayretler içinde kaldığı besbelli olan nazır devam eti: — Bu Janm, dostunuz olduğunu söy- Jüyorsunuz, öyle mi? — Söylüyorum, çünkü öyledir. Sülli biran düşündü sonra birdenbire : — Yiğit Janın tevkif edilmesi için e- mir vermiştim. Bu işle tavzif edilmiş ©- lan zabit, sizi orada, evinizdeymiş gibi bir vaziyette bulunça, sizi Jan zannet- miş, — Şimdi anlıyorum,. Fakat bu tev- kif neden içap etti? Benim doştum olan bu çocuk nasıl bir cürüm işledi? Sülli onun gözleri içine bakarak: — Şövülye, dedi, bu adam, bana, kra la karşı gelen, tehlikeli bir serseri ola- rak ihbar edildi. gşarka doğru, şark istikametinda şehir (Londra). Sont pölz — Londrada sen Pol kilisesi taksi İNGİLİZCE DERSLERİ to drive: fu drayv — doğrulmak; (araba ve &. ile)/ gitmek Yeni kelimeler üzerinde Bu dersimizde Londradaki Terin, âbidelerin, sarayların.. ÜüslL büs: bus x otobis taxit taksi national: nâşmal — milli tower; tav'er — kule ga enstwurds: istuörda City: eli — St, Paul's: top: tap Vestminster ab'i, dn Trafalgar Skuar.) rını, V 1 görel , Westminster Abbey, evler parlâmentonun, W. manasştırı, White and Nelson'sa Column in Trafalgar Sguare, tNGILİZCE DERSLERİ Gusiz av Pörlimeni, end Nölsm'z kal'ör W. E. den başlıyabilirsiniz, ve pu*lâ:m-ııto binalarımı, W. manastı. Trafalgar meydanındaki Nelson heyki â * ğ ğ L : 8 z 3 5 “Biz başhyabilirsiniz üçinde W. E.., (yu mayt begin n di west end). “ve görmek hali ve Nelson heykeli içinde Trafalgar meydaı (end si de h huaythol PARDAYANIN OGLU 'Then you might gö along Yhe” Mall 'to Buckinghar rçok mahallerin, cadde. mlerini öğreniyoruz. Bu Fakat, semt ve maha — isİm'erin ne — parlümento end: end — son, nihayel gördüğümlüz bu has garb West-End: wöst end » Londranım garptaki en son kısmı, Houses ©f Parlinment. (hdusiz av pürliment). “B'vler parlâmentonun,, Parlümento binaları, Parliament; pdrlimeni: Bununla beraber, house: hw — ev isimleri, has Islim sayıldıkları için, tercüme edilmez. manaya göldiklerini öğrenelim: isimlerin bazıları bir manaya yal, Jörinğ- do SA have a look at Çucen Victoria's memorial, facing the Palace, (den yu mayt go alonğ de möl tu Bakingam palös) n “yonra siz gidebilirsiniz böoyunca M. ve B. P., Sonra, Mall'den B.' © gidebilirsiniz, (etrol ap kanstityüşın hil tu Hayd iPark), “Dolaşmak C, H, ve Hayd Park,, (höv & lük et Tewin viktiroyas Stroll up Constitution Hill to Hyde Park, C. H.'i ve Hayd parkı dolâşabilirsiniz. palâs.) & Saraya bakan kraliçe Viktorya üâbidesine bakabilirmsiniz, aın âbide, bakan saray.,, 217 ——LE—E1E— ————- ——— — Sülli ismi kâğrda kaydetti ve tekrar | Jan hakikaten bu kadar korkulacak bir sordu: * — Bu adam nerede bulunuş? — Arbr. Sek sokağında, ton çıkmazı karşısında. Sülli adresi de ismin altına yazdı ve Sert bir sesle şöyle dedi: — Bu andan itibâren o milyornlar kra- h aittir. Buna elin! uzatmak ceşaretini Bgösterecek olan herkes — bilâmerhamet tellâda teslim edilecektir. Bilhassa bu yiğit Jan, Monmartr manastırı eivarın- Ha görüldüğü anda, mahvolacaktır. Bu akşam kendisi tevkif — edilecek ve ben onu bizzat kendim isticvap edeceğim. Saetta sevincini gizlemek için eğildi Ve göyle düşündür — Bu defa Faustanım ağlu artık mah volacaktır!.. Sinyora Leonoraya gelin- ©€, o da işini mösyö ö Sülliyle hallet- sin.. Doğrusu yirmi senedenberi bekle- diğim bir intikamı, Konçininin — elim? den almasına tahammül edemem! Ve nazıra hitaben lâkayt bir tavırla: — Bü, sizin bileceğiniz iş, monsen- yör, dedi. Sülli biran onun gözleri içine baktı ve elini çekiçe doğru uzatarak soğuk bir sesle sordu; — Bana söyliyecekleriniz bu mı? — Bu kadar monsenyör . Saetta son bir defa eğilerek, serj a- dıralarla dışarıya çıktı, “Sülli, gözlerile onu takip etti ve Rü- yaya dalmış gibi murıldandı : — Bana öyle geliyor ki bu garip a- dam, ihbar ettiği adama karşı sonsuz bir kin bestiyor? kâadar | köşesinde, kapının yanında Biran düşündü, çehresi nefretamiz bir | ifade aldı ve ilâve ettit | — Bölki de meslekdaşmı — kıskanan / «di bir serseridir.. Maamafih bu v:git’ adam mıdır? Biraz. daha düşündü ve kararını vere Kuçba- | di; — Tehlikeli bir adam olsun olmaşsın vazifem tedbir almaktır. Bunun için bu- Bün hemen faaliyete geçeceğim- Bu kararını verdikten — sonra, Sülli çekici çırıgırağa vurdu ve şiyaretçilerini kabule devam etti. Pardayan hu muhaverenin — bir tek kelimeşini dahi kaçırmadı. Kanuşmanın song erdiğini anlayınca, yani Sülli, Janı bizzat isticvap edeçeğini söyleyince ya- yaşça çekildi. Süratle yürüdü ve Sebeston — rılıtımı bekledi ve yandaki meydanda “palinay,, tesmiye edilen top oyununu oynayan gençleri tecessüsle seyredergibi bir vaziyet aldı. Fakat hakikatte gözücuyla kapıyı gö- zetliyordu. Saetta çıktr ve sağa dönerek — Sent- antuan sokağına doğru yürümeğe baş- Tadı. Pardayan da, derhal, kendisini hiç de alâkadar etmeyen top oyunu tema« şasından vazgeçti ve onu tâakibe koyül- du, Henüz kararını vermiş olmamakla be- raber, bu adamın nerede — oturlluğusu öğrenmenin Taydadan hali olmıyacağı- fikrindeydi. Pardayan yürürken düşünüyordu: — Anlaşılar Pariste ne kadâr aşil ve mevki sahibi insanlar varsa, — hepsi meşhur defineyi ele geçirmek ümidiyle Martir kilisesine baskın — yapacaklar? İşte Konçiniyle kral karşı — karşıyalıı Yalnız orada avedlar biribirlerini yiyee cekler ve neticede hepsi de inkisarı ha- yale uğrayacaklardır. Can — aıkıntısın- dan patlıyordum. İşte gimdi, mükemmel Mingter: minster — manastır West: w€st ve garb Westminster: udstminater and then through Kensington Gardens to the Albert Memorial, “Garb manastır,, Garb manaatırı.