12 Haziran 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

12 Haziran 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1917 senesinde Saint Affiri gue yakmındaki Buzcins a- dındaki küçük bir köyde 79 yaşındaki Ârcovet adı veri- len bir ihtiyar hayatında 27 defa evlenmiştir. Son aldığı Octavi adındaki kadın da 19 defa evlenmiş ve dul kalmış bir kadındı. . SA Bir Alman dişçisi, insan a- Tabiat bilgisi: Kumlar dünyanın yüzünü kaplıyor Bazı çölde ekilebilecek top £ yaratmak, yeni yeni çöl- lerin peydalanmasına engel olm?kmn çok daha kolaydır. Şimdi güney - batı Afrika. nn büyük bir parçası tama- miyle çöl olmaktadır. Az ev. vel oralart ,çok verimli bir bölge idi. Bölge yavaş yavaş kum. larla örtülmekte ve bunun önüne geçmek imkânı bulu namamaktadır. — Rüzgârlar kumları kaldırıp getirmekte yfmyqüm-'k parçalarının üstüne atarak, oralarınt i. maktadır. vi oğ DenizKıyılarından ayağa ğızlarına, çekilen dişler yeri. ne takılıp tıpkı bir diş gibi kullanılan porslen diş yerine kaim olabilecek tazyik edil. miş kâğıttan dişler yapmıya muvaffak olmuştur. Kimya oyunları Işıklı Bir su Çok temiz bir bardak su içine, nohut büyüklüğünde bir fosfor tanesi atın, Bu su- yu hafif yanmakta olan ateş üstünde toprak bir kap için- de kaynatın. Kaynar suyu temiz bir şişe içine boşaltın ve şişenin ağzını hava almr yacak şekilde bir mantarla tıkayın. Karanlıkta bu - şişe piril pıril işildar ve işildama. / st aylarca sürer. Eğer üstünde yazr olan bir - kâğıt parçası keser de bu kâ. ğıdı şişenin çevresine sararsa nız, karanlıkta yazıları oku- yabilirsiniz. kalkan bu kumlar ülkenin i- zini günden güne biraz daha kaplamaktadır. Oralarda ken dini gösteren sıra sıra kum tepelerinin bazıları şimdiden 200 metre yüksekliğindedir. Küçük Kıralın bilârdo merakı !.. İşte size, harflerle yapılmış üçresim nümunesi. Siz de böyle resimler yaparak bize gönderiniz. Esasen tatil zamanrı geldiği için bol bol vakit de bulacaksınız. 'apacağınız resimlerin altma isminizi ve adresinizi yazın. Her hafta en fazla muvaffak olan iki resmi neş- redecek ve sahiplerine hediyeler vereceğiz. BULMACA Bir çiftikte üç ambar vardı. Bunlardan birisinde yulaf, hi- Tİsinde arpa, birisinde de buğ - day doöluydu. Çifliğin, çil horozu bu ambar lardan hangisinde yumurtlar - d, acaba?i, Bu bilmecemizi halledenler . “ den biriciye, bir ko_ıııol saati, İ ikinciye bir şişe İosyon, üçüncü- HABER ÇOCUK SAYFASI Bilmece kuponu 12 HAZİRAN — 1937 ye ikl şişe esans ve iki yüz oku. yucumuza da aytıca muhteli£ hediyeler - verilecektir, Biliyor musunuz ? l Şen Fikralar İ Kayıkçı ile riyaziyeci Şiddetli fırtmaları ile meş- hur olan bir gölü karşıya geçmek için büyük riyaziyecilerden biri bir san- dala bindi. Yolda giderken riyaziyeci lâf olsun diye kayıkçıya: — Tarih bilir misin? de- di. — Hayır bilmiyorum! Karşılığını alınca: — Öyle ise hayatının se- kizde birini kaybettin! söz- lerini söyledi. Az sonra bilginle kayıkçı arasında yeniden şöyle bir sözleşme oldu: — Peki riyaziye bilir mi- sin? — Nereden bileceğim a bayım?... — Öylüyse hayatının dört te birini kaybettin. Fakat tam bu sırada bir fırtına koparak, — koca'koca dalgalar küçücük kayığı bir teviz kabuğu gibi sallamağa başladı. Şimdi — sorgu sırası kayıkçıya gelmişti: — Eh bayım; yüzmesini bilir misin? — Hayır! — Öyleyse hapı yuttun; şimdi bütün hayatını kaybe- deceksin! Cevize benziyen balık! Hayat bilgisi &ınıfında öğ- retmen: — Bir istiridyeyi nasıl ta. VA *rif edersiniz? diye sorunca, İâıuçıîk Ülay şu karşılığı ver: — Bu azıcık da cevize benziyen bir balıktır! Bunun üzerine bayan öğ- retmen gene ayni çocuğa: — Öyleyse bir sual daha soracağım - dedi. dört ayak üstü yürüyen birçok hayvan lgl vardır. Bana iki ayak üs- tü giden bir şey söyliyebilir misiniz? — Bir çift kundura!.. Bir tavsiye sırda yaptığı bir a. hatten yeni dönen bir .f:;i- liz orada gördüklerini, arka- daşlarma anlatırken: — Ehramları seyvediyor. duk. Üstleri hiyeroğlifle do- lu birçok taşlar gördük!. ) Deyince, dinleyicilerden biri hemen atıdlarak: lf Bari uzaktan seyredey- diniz. Çünkü bunlar çok teh- likeli böceklerdir. demez mi? Hangi sahife? Ercüment: — — Anneciğim kitabımı kapamışlar. Hangi sayıfayı okuduğumu bir türlü bula- mıyorum. Annesi: — Dur hele bakalım. İşte burası olmalı. Çünkü kitapta ilk temiz sayıfa budur. Madragor racasınm - oğlu Ranko on yaşında idi. Çok tatlı venazik bir çocuktu. Fakatİn gili z Hindistanı prenslerinin en zengini olan babasının kocaman sarayın. da canı sıkılıyordu. Kendini burada hapsedilmiş sanıyor ve saraydan dışarıya — çıkıp kendi yaşındaki çocuklarla oynamak için can atıyordu. Bir gün çevresini boş bu- hunca hemen dışarıya fırladı ve ortalık kararmadan evvel saraya dönebileceğini düşün. dü. Hüriyetin verdiği sevinç- le başr dönen Ranko, civar: daki ormana daldı. Tedbirsiz çocuk, orada yolunu kaybet. ti Oraya baş vurdu; şura- sını denedi; çalıştı, çabala- di, fakat ormanm içinden çı. kacak yolu kabil değil bula- madı. Gece, onu ormanda bas- tırdı. Zavallı Ranko bir ağaç kovuğuna siğınarak uyumak istedi. Ertesi günü tanyeri ağa- rirken, kendine yol göstere- bilecek bir adama rastlamak ümidiyle yürüyüşe başladı. Gece ortalığı kasıp — kavuür: muş olan fırtına şimdi din: mişti. Şiddetli rüzgâr, koca koca ağaçları tâ köklerinden söküp devirmişti. Küçük prens yere devril. miş ağaçlardan birinin — ya- nımdan geçerken, — hafif bir inilti işitir gibi oldu. Sesin gelmekte olduğu ye. re yaklaştı. Üç dört haftalık bir kaplan yavrusunun ağaç altında sıkışıp kalmış olduğu nu gördü. Yavru kan içindey di. Demek ki ağaç birdenbire zavallınm üstüne düşmüş ve onu yaralamıştı. Ranko oraya diz çöktü; yavruyu hiç zedelemeden çe- kip çıkarmak için bin bir ih- tiyatla uğraştı ve muvaffak oldu. Oralarda bir de su kayna- ğt vardı. Yavruyu su başına götürerek, yaralarını güzelce yıkadı. Ancak hayvan ağaç gövdesinin altında epey ezil. miş olduğundan yürüyecek halde — değildi. Ranko da yorgunluktan bitkindi, Kap- lan yavrusunu kucağına al- dığı gibi oracıkta derin bir uykuya daldı. Aradan iki saat kadar geç mişti ki, yüksek otlar hışırtı- larla kıpırdandı, fundalıklar çıtırdadı. Kocaman bir dişi kaplan ortaya çıktı ve kor- kunç bir kükreme ile ortalığı inletti. Saatlardan beri yavrusu- nu aramakta olan - dişi kap- lan gelmişti. Korkudan ödü patlamak derecelerine gelen Ranko, Bir Hint Hikâyesi: Kaplanın himayesi yordu. ö » D fal taşı gibi açılmış gözlerle hayvana baktı. Ormanların kraliçesi ne yapacaktı? Rankonun üstüne atla- yıp çocuğu parçalıyacak mıy di? Racanım oğlu dayanılmaz korkülar içinde birkaç saniye geçirdi. Dişi kaplan kendisine doğrü ilerledi. Yavru kıpır. damağa cesaret — edemiyen çocuğun hâlâ kucağında idi, Dişi kaplan yeniden mr yavladı. Genç prens de bu sesin kızgınliktan ziyade se- vinç için olduğunu anladı. Kaplan bu insan oğlunun kendi yavrusunu ölümlerden kurtardığını sezmişti. Canlı- dan ziyade ölüyü andıran ço cuğa yaklaştı, yüzünü tatlı tatlr yaladı. Ranko derin bir nefes aldı. O da eliyle kapla- nt okşamağa cesaret etti. Bu. nun üzerine hayvan yavru- sunu iki Oomuzu arasından dişleriyle tutarak kaldırdı. Çocuk onun dosdoğru ini- ne gideceğini — sandı. Fakat kaplan hiç kıpırdamadı. Yavrusunu dişlerinin ara- sından brrakmaksızın bir iki defa miyavladı. Ranko bus nun ne demek olacağını an. ladı; kendi kendine: — Arkasından — gitmemi istiyor!.. Diye düşündü. Biraz du- rakladıktan sonra: — Nasıl olsa ormanlarda herhangi bir canavarın Hü- cumuna uğrıyacağım. Kendi me bu dişi kaplandan daha iyi bir koruyucu nerede bu- labilirim. Dedi ve kaplanla yavrusunun peşine düştü. & B 'Tam iki hafta Ranko, iki kaplanla bir mağatada yaşa- dı. Yavrusuna Yapılan iyili- ği bu dişi kaplan bir an için unutmuyor, kücük prensi hiç bırakmıyordu. Çocuk or- manın bol meyve ve nebat kökleriyle karnmi - doyuru- durmadı. Sarayının - geniş y Bu sırada ise, Madragtf sarayında üzüntü —en sofl gertesini bulmuştu. Çektiği acı ve ıstırapdan yüreği p&f” Ça parça olan raca - oğlunu durup dinlenmeden aratıyof" duü. 'Tam ön beş gün bütün & yaştırmalar hep boşa igittir Fakat bir sabah racanım W şaklarından — birisi küçük prensin bir kaplanla dolaş' makta olduğunu görünce, tâ banları kaldırdığı gibi soluğu 'sarayda aldı ve gördüğü kof kunç manzarayı racaya söy* ledi. Sarayda hemen hazırlıklaf görüldü, Başta raca olriak Ü* zere kalabalık bir hevet, © manım yolunu tutturdu. Baf taki tecrübeli kılavuzların sa yesinde, çok geçmeden dişi kaplanın ini bulundu. Tehlikeyi sezen ana kap" lTan mağaranın kapısında gö* yündü. Raca tüfeğini omuz" lıyarak nişan aldı, Tetiği gekmek üzere iken: ; — Ateş etme baba! Onü öldürme.. Size bir fenalığı dokunmaz.. diye bağıran ve dışarıya fırlıyan oğlunu gör* dü, Raca tüfeğini omuzundan indirdi. Bunün üzerine Ran: ko dişi kaplanı okşıyarak: — Haydi gel; bunlar da senin dostun | dedi. Hayvan sanki bu sözleri anlıyarak, hırlamaktan vaz* geçti. Ranko babasının kol ları arasma koştu. Duyulan sevinç ve heye- can pek büyük oldu. Duygu:- lar biraz yatışıtıca Ranko yaş dolu gözlerini kaplana çevir” di: — Allaha temarladık; are tık seni birakmağa mecbu: rum!,, dedi. Fakat raca ile adamları yo- Ja çıkınca, kaplarıla yavru” su kendi inlerine dönecekleri yerde, Rankonun peşini ta- kip ettiler. Ş Raca oğluna bu kadar bağ hlık gösteren kaplanı kov- bahçesinde onunla yavrüsu: na güzel bir köşe ayırttı. A.E. Gaf Bir hayvanat bahçesini ge zen seyyahlara, — tercüman şöyle anlatıyordu: — Muhterem baylar, ba- yanlar. Bu kaplanın kafesine - çok sokulmamanızı - tavsiye ederim. Çünkü — geçenlerde bir domuzu iki lokmada yut- tu. Size de bir zarari doküna — siy Enc0 4 a rvv -3 a EFEER . c v

Bu sayıdan diğer sayfalar: