Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
6. HABER — Âkşam postasr Soprano Avgusta Kuaranta ile bir saat (Baştarafı 2 incide) mazis! sayılamaz. Zaten-insan ancak sah neye çıkışının sekizinci, hattâ onuncu yılma doğru kendisini aldatmadan sa- nat yapabildiğini anlıyor. Sesimi İtal- yanlara ilk idefa olarak dinlettiğim gün ne derete iptidai bir sanat — göstermiş olduğumu ben şimdi anlıyorum. Bugün- kü Guarnata ile o Ouarnata — arasında bence büyük bir fark vardır. — Bir ses artistinin kaç yılda yetişe- bileceğini sanarsınız? — Evvelâ “5-8,, yıl çalışmak lâzım. Bu devrede muvaffak olunca sahneye çı kılır. Sotirâa büyük bir tahammülle, al- kışlardan şımarmadan ve hedefi kay- betmeden sekiz on yıl da sahnede kendi nizi yetiştirmeniz icap eder. Demek ki ilk defa muallimin yanında “Dol,, de- diğiniz günden yani şan alfabesine baş- ladığınız günden sonra gelecek on be- şinci veya on sekizinci yılda şahşınızla her yerde bir sanatkâr dolaştırdığınızı vehmedebilirsiniz. Amaan! Gene şımar- mamalısınız! Zira artist daima kaygan bir satıh üzerinde dolaşır, “vızzzz!,, de- yip kayabileceğinizi, bütün — şöhretinizi kaybeldebileceğinizi de daima düşünme- Tisiniz. — Siz nerede doğdunuz bayan? İstifhamlı bir gülümseme ile werdi: — Ben Romalıyım.. Ve c anda aceleyacele sordu: — Niçin, nerede doğduğumu öğren- mek isteldiniz? — Hiç.. - dedim - — Hayıt hayır. Zaten böyle bir su- alinize muhatap olacağımı tahmin edi- yordum. İtalyada ve birçok yerlerde ba- na sorulan şeyi sizin sormamanıza im- kân yoktur. Türk kadınlarına çok ben- ziyorum değil mi? : — Evet,, — Zaten bana İtalyan — sahnelerinde “Türk kadını,, diye bir lâkap takmışlar- dır. Ama çok iyi — biliyorum ki bütün ailem hep Romalıdır. — Sahne sanatinde size — kendini en çok beğenldiren kadın artist kimdir? Düşünmeden cevap verdi: — Kılaudiya Mutziyo... — Demek bir İtalyan. — Evet.. — Amerikada kimseyi beğenmediniz- mi? — Amerika... Revü, operet ve köme- di müzikal bakımından — dünyanın her sanat merkezini fersah fersah geçmiştir. Lâkin orada klâsik meçhüldür. — Meçhül değildir. Lâkin benim be- geneceğim sahada, operada Amerikan artistisyetişmesi için daha yıllar lâzım. Yıllar lâzım,zira, opera ve sanatinşora- da henüz bir ananesi yok. Kılaudiya cevap Mutziyo'ya gelince o bir sahne kraliçe- | siydi. Bedbaht Kılaudiya! Onu dinle- mek başlı başına bir ibadetti. Sahnede- ki hayatt ile evldeki hayatı arasında ne uçurumlu bir tezad vardı. Onu kocası öldürdü. Yani kocasının kötülüğü., Er- laudiya sahnede zengin — olmuştu. En güzel elmasların sahibesi. — Kocası ise hem kendi parasınır, hem de — karısrnın servetini, işlettiği tiyatrolarım uğradığı devarmnlı ziyanlara vere vere batırdı, Bü- yük, güzel, çok güzel ve ilâhi Kılaudiya yı kahrelle ede öldürdü ! — Duyduğu azabın dehşeti tüyler ür perticidir. Onun yavaş yâvaş söndüğü- nü gördük. Nihayet günün birinde kal- bi çatladı. — Bayan Kılaudiya'nın çok güzel bir kadın olduğunu da söylediniz. Acaba siz ce güzel kadının vasfı nedir ? - — Kılaudiya'ya benzeyen kadın ben- ce güzel kadındır. Yani solgun bir yüz. Çok muntazâm bir profil, Ateşli, içlerin den kıvılacımlar fışkıran simsiyah gözler, Uzun bir boy, kibar bir endam.. Zekâya ve hisse hitap eden bir güzellik.., Kıla- uldiya sahneye çıkarken bile yüzüne bo: ya sürmez, makyaj — yapmazdı. Solgun yüzü ile kara ve ateşli gözlerinin yaptı- ğı tezat herkesi hayran ederdi. — Acaba bayan, en ziyade nerede, erkek seyircileri teshir ettiğinizi sandı- nız? Çok çapkın bir bakışla gözlerini sa- londa dolaştırdı, yüzünde yarır müstehzi bit gülümseme belilirken kollarını açtı: — Eh... - dedi - sanırım ki her gitti- ğim yerde her erkeği bir parça teshir edebildim. — Erkekler üzerindeki tesirinize bu kadar sarahatle inanan siz, üzerinizde hiçbir erkeğin en ufak bir tesiri olma- dığına, olamıyacağına mrı kanisiniz ? — Hayrı.. Bilâkis. Hassas bir ruh ta- şıdığımı gürürla iddia ederken nasıl o- lur da hiçbir erkekte bir güzellik seze- mem? — O halde bayan, dolaştığınız şehir- | lede sizin üzernizde bazı erkeklerin mü essir olabildiklerini kabul edebilir mi- Yyiz? — Şüphesiz.. — Evli değilsiniz sanırım, — Hayır... — Bayan Kılaudiya'nın acr serancamı mı sizi evlenmekten korkuttu? — Değil, değil.. Gittiğim — yerlerde bazan kanımın kaynadığını — hissettim, lâkin tesadüfler derhal o erkekle beni başka başka istikametlere sevkediverdi; daima yollarımız ayrıldı, kalbim dolmak üzereyken gene boş kaldı. — Demin güzel kadının portresini çiz miştiniz. Âcaba bana, güzel bulduğu- nuz, sevebileceğiniz erkek tipinden de bazı hatlar verebilir misiniz? — Şüphesiz... Bence erkek mutlaka uzun boyludür, omuzları geniştir, karın sızdır, atletiktir. - Ben “yeni adam,,ın soğuk kanlılığınıdan ve hesaplılığından | nefret ederim. Erkeğin gözleri kara ol- malidır ve bu kara gözler manda gözü gibi masüm masum bakmamalı, zeki bir ışıkla parlamalı, atılgan bir ruhu göze vurmalıdır. Sevebileceğimi tahmin etti- ğim erkek, kalbi ve zekâsile, kendisini veren, herşeyini verem ve verdiğini öl- çüsüz veren erkektir. Mülâkat çok uzun sürmüştü. Kendi- sine veda etmek jistedim. — Ayrılırken dedim ki; — Bu son sözlerinizi yazabilir miyim bayan? — Elbette.. - idedi - niçin yazamıya- sınız? | Hü — Kara gözlü erkeklerin, kendilerini hesapsız ve ölçüsüz veren — erkeklerin pek bol bulundukları hbir diyardasınız da... Yarın aynaya bakıp boylarını,omuz larınr ölçenlerin, — kendilerinde zekâ vehmedenlerin bir kervan halinde ote- linize akın etmelerinden korkuyorum. Ciddileşerek cevap verdi; — Beğendiğim tipteki erkeklerin şeh rinizde bolbol bulunup - bulunmadığını bilmiyorum ama şehrinizin pek harikul- âde, hattâ sanate hem beşik hem mabet addedilecek derecede harikulâde ve ca- zip olduğunu size söyliyebilirim. » * * ttalyan sanatinin meşalesini Sopra- no Augusta Ouarnata'nın - elinlde diyar diyar dolaştıran İtalya propaganda ne- zaretinin metodla çalışttığı ne belli. Güzel sanati memleket bropagandasının bir elçisi gibi dolaştırmağa Diz ne zaman başlayacağız.? : Nizamettin NAZİF Zelzele bir şehri mahvetti Londra: 2. (A.A.) — Yeni Gine vali. sinden gelen bir rapora göre, Zelzele neticesinde harap olan Rabaul şehrin- de örfi idare ilân edilmiştir. İmdat he. yetine mensup olanlardan başka hiç kimsenin gehre , girmesine müsaade edilmemektedir. Arsıulusal bir kömür kongresi toplanıyor Cenevre 2 (A.A.) — Beynelmilel mesai bürosu idare meelisi bugün Çe- koslovak Nazırının riyaseti altında yaptığı toplantıda 938 nisanmda bey. nelmilel bir kömür könferansı akdine karar vermiştir. Bu konferansa alâka- dar bütün memleketler iştirak edecek- lerdir. İdare meclisi gelecek toplantısını Pragda 7 kânunuevvel 937 de akdede. ceğ:tir * Holivutta grev bitti Nevyork, 2 ÇA.A.) — Holivud grevi nihayet bulmuş ve bu sabah işe başlan | mıştır Vapurlardan Atlayanlar da yakalanacak Tramvaylardan atlayanların yakalan- ması etrafında Emniyet direktörlüğün- ce alıman sıkı tedbirlerin — çok büyük faydalar temin ettiği — görülmüş, ayni kontrolün vapurlardan atlayanlar hak- kında da tatbiki kararlaşmıştır. Birkaç gün sonra her vapur iskelesinide birer zabıta memuru bulundurulacak, bunlar vapurlar iskelelere yanaşmadan atlayan ları yakalayacaklardır. Tramvaylardan atlayanlardan olduğu gibi vapurdan atlayanlardan da yüz iki- şer kuruş par cezası almacaktır. Diğerinden evvel yük almak hamalların da atlamaları kat'i menolunacaktır;, Vapurlar yanaşıp tahta iskeleler uza- tıldıktan sonra çıkılabilecektir. Emniyet direktörlüğü bündan sonra umumi meydanlarda halkın — karşıdan karşıya geçmesi meselesini de ele ala- cak, bu da yoluna konacaktır. . Emniyet direktörü — Salih Kılıç bu sabah bir muharririmize temiştir ki: “Tramvaylardan atlayanlarla açtığı- mız müzadele gevşemiş — İdeğil, bilâkis daha sıklaşmıştır. Atlayanlar — gittikçe azalmaktadır. Yakında vapurdan atla- yanlarla da mücadeleye başlayacağız,,, Meclis Beş ölüm cezasını tasdik etti Aksehirden Seyid oğlu Hüseyin, Babaeskiden Mahmud oöğlu Murad, Bozkırdan Ahmed oğlu Mehmet Ali, Kilisten Mehmed oğlu İsmail ve Mu. radiyenin Kor*ikan köyünden Mehmed hakkındaki ölüm cezaları, Meclis ta. rafından tasdik edilmiştir. üzere sürette Wi " Liman amelesinden Sait ile Se- lim dün gece şamandırada bağlı Al- man vapuründa tüccarlara ait de- mirleri sapana istif emişlerdir. De- mirler vira esnasında düşmüş, Sait ve Selim başlarından ağırca yaralan mışlardır. Yaralılar hastahaneye kal dırılmışlardır. Peynirden zehirlendiler Eminönünde Sarnıçlı handa ©a- turan Mehmet, Osman, İbrahim, Be kir isminde dört kişi dün gece pey- nir yedikten sonra zehirlenme alâimi göstermişler, Gureba hastahanesine kaldırılmışlardır. Otomobil tutuştu Şoför Mehmedin idaresindeki 2234 numaralı otomobil dün gece saat yirmi birde Şişliden geçerken ansızımn tutüşmüş, motör kiısmen yanmıştır. Karısını yaraladı Kasımpaşada Zincirlikuyu caddesin. de oturan müşerref isminde bir ka- dın dün akrabasından Veli ile Bey- oğluna gezmiye giderken kocası yol- da önlerine çıkmıştır. Ömaer karısımın kendisinden izin siz gezmiye gidişine fena halde kız- mış, bıçağını çekerek Müşerrefi el- lerinden yaralamıştır. er yaka- lanmış, cürmü meşhut mahkemesine / verilmiştir. -Almanyada bir tren kazası Braslav 2 (A.A.) — Motörlü bir sü: rat katarı bir kamyonla çarpışmıştır. Üç şimendifer memuru ve bir çok yol- cu yaralanmıştır. 4 Manifatura — tüc- carlarından Rıd .: — van Nâsır mah. tumu Salâhaddin Nâsırın — müptelâ olduğu kısa bir | hastalıktan kurtu - lamıyarak pek genç yaşta hayata - gözlerini kapadı- wi ğt teessürle habe alınmıştır. Cena bihak gariki rah. met eyliye. Düşen d;iıılrle yaralandılar Tavvaf;_ ile Parise gide | 45 HAZIRAN — 1037 n Tevfik Rüştü Aras Briyan ihtifalinde Türk - Fransız dostluğunu takviye edici bir nutuk söyledi Paris, 1 (A.A.) — Anadolu Ajansı . nın hususi muhabirinden: Cenevteden tayyare ile gelen Hari- ciye Vekilimiz Dr. Rüştü Aras, hava karargâhında Fransiz Hava Nazırı Plerre Cot tarafından şerefine verilen çayda hazır bulundüktan sonra meşhur Fransız devlet adamı Briand'ın 75 inci doğum senesi münasebetiyle Sorbonne da gece tertip edilen toplantıda bulun - du, 'Toplantı Fransa Reisicümhüru M. Albert Lebrunun huzuriyle şereflen .- mişti. Bütün Paristeki büyük elçiler ve elçiler, âyan ve meb'usan reisleri, bir çok meb'uslar, âyanlar ve ecnebi ricali. le ve kesif dinleyicilerle Sorbonne'un meşhur salonu hıncahınç dolmuştu. Top lantıya M. Herriot riyaset etti. Herri - ot'un her iki tarafından Haritiye Ve - kilimiz Dr. Arasla Romanya Hariciye Nazırı M. Antenesco vardı ve sira ile her iki tarafında Belçika Koloni Nazırı, Amerikalı ve Avrupalı ricali devlet mevcuttu. Herriot, Hariciye Vekilimizin Ce . nevrede mes'ut mesa'sini - bitirdikten ve Âssambleye riyaset ettikten Sonra hava tarikiyle bu toplantıya iştirak et , mek üzere gel mesini büiyük bir şükran lisanile tebarüz ettirerek Dr. Arasın hatipler arasında bulunacağını da tesı bit etti. Herriot'un bu sözleri alkışlarla kar- şılandı. Ve haziruna teşekkür için aya- ğa kalkan Dr. Aras hazirun tarafından muazzam Sorbönne salonutu dolduüran alkışlarla selâmlandı. Ve alkışlar uzun müddet devam etti. Türk Hariciye Veki line gerek onun şahsında Büyük Önde - rimiz Atatürke ve Kemalist Türkiyesi - ne karşı yapıları bu tezahürat orada mev cut her Türkün kalbini iftiharla doldur- du. Badehu Dr. Arasn bütün yüksek rical tarafından sürekli alkışlarla karşı. lanan âtideki nutku irat etti: “— Cenevrede yakından tanımak fır. satını bulmuş olduğum Briand'ın hatı- rasını bu akşam burada hürmetle yad - edişimin sebebini izaha lüzum yok . tur. Büyük Avrupalırım beynelmilel e . serini burada çizmeğe de içtisar edecek değilim ve bu cihanşümul faaliyetin en parlak Fransız faaliyeti Olduğunu da söylemek bana ait değildir. Bu akşamki tezabtir bize bu adamın milli ve enternasyonal çehresinin ne kadar büyük — olduğunu vt €n temiz Fransız vatanperverliğinin bir ifadesi olan beşeri mefküresinin ne kadar yük sek bulunduğunu gösteri. Bu meşhur bina dahilinde söz aldı isem bu. Türk mefküreciliğinin ve vatanperverliğinin Briand'ı daha bidayetiinde anlamış ve cesaretle başardığı muazzam €serini hayranlıkla telâkki etmiş olduğumu söylemek içindir. — Fakat büyük Fransız devlet adamı hakkında yapdcak bir şükran vazifem daha vardır. Briand'ın ensale geçen Müessif bir ölüm - Ölü burnundan kan gelir mi ? (Baş tarafı 1 incide) fa görmek istiyorlar. Tabutu açıldığı za. man cenazenin burnundan bir kan aktı- ğı görülmektedir. Derhal herkes telâşa düşüyor. “Ölü burnundan kan gelmesi hiç beklenmediğinden doktor çağrılıyor, | Gelen doktorlar ölünün — gözünden yaş gelmese bile burnundan pekâlâ kan gelebileceğini söyliyerek cesedi göm- | dürüyorlar. İşte hâdise budur. Biz bu sabah bu hususta şehrin tanınmış — doktorlarile görüştük bize şu malümatı verdiler! “— Vakia bir cesedin burnundan kan gelmesi gariptir ve ölen bir adamın ka- nı donmuş olacağına göre burnundan akmaması lâzımdır. Fakat eğer bu ölü düşerek ölmüş veya bir sademeye ma- ruz kalmışsa — o vakit bir demi dimaği neticesi kan burna kadar gelmiş ve ora- — da pıhtilaşmış sonra da yıkanma suyu: ile veya meyilli vaziyette dışarı çıkmış - olabilir., l pek çok sözleri arasında bir sözü de vardır ki: "Türkler binlerce seneden - beri kendilerine ait bir toprağın son parçalarını kurtarmak için kahraman .- ca ' mücadele ederken bir Kamiâlist 'Nürkün bunu hatırlamamasına imkân yoktur. . O zamanın icaplarından kendilerire şakilerden zelilâne bir sıfat verilirken Briand, o devrede her halde cesurane olan bir kelime söylemiştir. — Briand mücadele halinde bulunan Kamiâlistler. den bahsederken: “— Bu şakiler Fransada ölsalardı ad- larr büyük vatanperverler olurdu.;, de- mekte tereddüt göstermemştir. Muhte . rem büyük Fransızın mümeyyiz “vasfr olan bu yüksek tefekküre bu akşam memleketimin tazimatını arzederim.,, Kadın ve çocuk ticareti — (Baş tarafı 1 incide) İngilterede yeni kabine teşekkül ettikten ve eski bahriye nazırı, Sir Samuel Hor dahiliye nezaretine gel- dikten sonra ilk iş olarak “Beyaz kadın ticareti,, ile mücadeleye başla- mağa karar vermiştir. İngilizce “The Poople,, gazetesinide okunduğuna göre bu ticaret ve buna benzer diğer gayri ahlâki faaliyet, İngilterede sür- | atle ilerlemektedir. Son bir sene içinde beyaz kadın ticareti, istenilmiyen çocukların ih- racı ve hileli izdivaçlar, zabıtanın dikkatine tağmen devamlı surette artmıştır. Bunun irin İngiltere dahiliye ne- zareti, kadınları ve çocukları Lond. ranın ve diğer vilâyetlerin ahlâksız çetelerinden himaye etmek için şid- detli tedbir almaktadır. Yapilacak İşler Şuüilardü . ) İngiliz polisi, Fransız polisiy- le yakın bir teşriki mesaide buluna- rak yabancı kadınların İngiltereye ithaline ve neticede, arzu edilmiyen bir İngiliz tebaasiyle “bir günlük iz- divaç,, aktedip hudut harici etme kanununun icaplarından kurtulma- larma meydan vermiyecektir.. Aynı şekilde, İngiliz — erkekleri nin Fransaya giderek, orada Fran- sız kızlariyle evlenip, onları, İngiliz tebaası olarak İngiltereye getirme- lerine mâni olacaktır. 2) Evlât edinmek kanununu daha takyit eden bir lâyiha hazırla- nacak ve bir İngiliz cocuğunu evlât lik olarak harice göndermek bir süç olacaktır. Şimdiki halde birçoök İngiliz ço« cukları, istikballeri göze almmaksı« zın yabaner memleketlere - yığınla gönderilmektedir. 3) Bu gibi işlerin hazırlandığı ve fakat görünüşte şayanı hürmet bir intiba bırakan kuüpler ve gençleri aldatmak için çekilen ziya- fetler de menedilecektir. Yeni hazırlanan bir lâyiha, " bu hususta polise geniş salâhiyet ver- mektedir. Namuslu bir borçlu Amerikanın Antario sehrinde 1919 , Benesinde ölmüş olan doktor Hillardın dul karısı geçen gün imzasız bir mek- tup almiş ve bunun içinde 5 dolar çık. mıştır. Mektupta şu satırlar vardı: “Geçenlerde resminizi bir gazetede görmekle bundan elli sene evvel kora. nıza olan bir borcumu ödemediğimi hatırladım. İşte size ilişik olarak beş dolar gön. deriyorum ve kabul edileceğimni umu- yorum.,, Kongre Feneryılmaz klübünden: 6-6-937 pazar günü saat 13 te klübümüzün senelik kongresi yapı- lacağımndan bütün üyelerin Fener Halk Partisi binasma gelmeleri bildi. * ( Fi ÇU bi ” ," " '_ ' e VN S 'l—