warm0 ne yapsin - Arada sırada kah- 26 MAYIS — 19 Erkeklik gururu Bay Metin ailesi, cidden metin gö. rünüyardu. Zira, Ahmet Metinle, ka- rısı Foriha Metin arasında pek sıkı bir anlaşma vardı. Birinin evet dedi- ğine öteki hayır demezdi. Biri siyah. tır deyince, öteki beyazdır fikrini ile. ri sürmezdi. Doğrusu kahve döğenü. hık deyici- si gibi boyuna böyle biribirlerini tas. dik etmeleri çok kimsenir. sihirine do | kunurdu. “Ayni kaptan su içiyorlar!,, | diye bir sürü dedikodula: olurdu, — Yahu! herkesin kendine göre bir noktal nazarı olur. Böyle boyunu tas. dik etmek, boyuna tasdik etmek, bu kadar iyi geçinmek olur mu? Kavga aile hayatınm tuzu biberidir. Arada sırada da çekişin! Ne oluyor- sunuz? « diye onları kışkırtırlardı. Feriha, bu sözler üzerine ürkerdi: — Haydi bakalım! Değdirin nazar. ları! Değdirin nazarları! Yahu ne İs. tiyorsunuz bizden? Bırakın kendi ha- limize,.. Bildiğimiz gibi yaşıyalım! - derdi, Fakat, içi de ürperirdi: Bu kadar kem gözden bir felâket doğacağını dü. şünürdü. > tin ailesi, kızlarını evlendirmek Için büyük bir gayret sarfederek bun- da muvaffak olduktan sonra, ev de pek hareketsiz, pek sönük, pek gürül. tüsüz bir vaziyette kaldı. Zengincey. diler, Bay Ahmet yüksek bir memuri. yetten tekaüde çıkmıştı. Babadan kal- ma . eh Allah ne verdiyse . Ufaktefek kırmtıları da vardı. Bununla, yan ge- lip rahat rahat geçinebilirlerdi. Lâkin, rahat ve işsizlik bay Ahmedi rahatsız etti, Sabahtan akşama kâdar da el el Üstünde oturulmaz a... Haydi yine Parihanın bası ev megguliyetleri veye gitmek, deniz kenarında balık tu tanları seyretmek kâfi gelmiyor. Bir meşgale lâzım, Hem de zihni bir meş. gale... Günün birinde, bunu buldu: Gazete. lerdeki bilmeceler, bulmacalar, çapraz keli neler... Birini yapayım derken ötekine sar- dı. Artık, sabahtan akşama kâdar, ö. nünde gazete, elinde kalem, masanin üzerine iğilir, kaşlar çatık, alın kırı. gık... Düşün babam düşün, düşün ba- bam düşün... . Tabiatiyle, Feriha, bu halden sıkıl. dı. Bir iki kere: — Aman, bey! Birak şu gazeleyi! » dedi, , Lâkin söyledik ya: zıt gitmek âde. $i değildi. Hemen suyuna?... Kocasmın zevklerinden o da zevk | duymak istediği için gazetelerden bi- rini aldı. — O senin yapacağın iş değil: . gi. bi yüksekten, merhametle ve himaye- ci bir nazarla baktı. Fakat, Feriha şıpınişi meseleyi hal- letnesin mi? — Bravo... Nasıl düşürdün? Herhal de kör taşı olacak... HABER AKSAM POSTASI IDARE Evi Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu : İstanbul 214 f Telgraf adresi - istanbul HABER Yazı işleri telofonu : 2472 2370 ABONE ŞARTLARI Türkeçe Fenebi 1400 r 27006, 1. . «0 so idare ve lân Bene sas mo 300 Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Bosldiğı yer WAKN) 3s — Vallahi kolaydı canım! | — Ne münasebet? Ben bile iki sa. atte yaptım... Hele bu. Pek güçtür... Sabahtanberi uğraşıyorum. Feriha, onu da aldı: Gm tamamladı. İşte, o dakikadan itibaren, araları. na bir soğukluktur girdi: Nasıl olur yahu?... Bü kadın, bu &- ciz kadm bulmacsları, çaprast keli. meleri bay Ahmetten daha çabuk, da. ha kolay halletsin ?... O bay Ahmet ki, devletin bunca yüksek mevkileri- ni işgal etmiştir... Zekâsiy'a mağrur- dur. Bilmeceler, bulmacalar da bir | neyi zekâ işidir, Gerci karısmı sever ama, onu aklen kendisinden aşağı görmeye nefsini alıştırmıştır. Hakkı yenmiş bir adam gibi dargın- lıkla baktı, Fakat, Feriha bu ince İz. zetinefis meseelsinin farkıma'varmı, yordu. Bir gün şu sözleri söylemek galle- tini bile gösterdi: — Senin elindeki o bulmaca çocuk. lara mahsus... Benimki büyüklerinki.. Meşhur edipler tertipliyorlarmış bu. nu... Onlar marifet değil, bunları yap bakalım... Ahmet: i — Adam saçma şeyler... Zihni yor. mağa değnez! - dedi. , Fakat o gazeteyi slarak, sabahtan akşama kadar kahvede çalıştı, bir ne- tice çıkaramadı. Eve dönünce, karısı. nım gâzetesine gizlice göğ attı: Kurşunkalemiyle igarelier vardı. Yapılmış bile... Artık yüreğinde adetâ bi: kin kaba- rıyordu. Feriha ise, muvaffakıyetler - den sonra, çaprast kelimetere büsbü. tün merak sarmıştı, Yatakta bile bun. Hazla mezgul uluyurdu. — Ahmaklık ifade eden (e) ile baş- hıyan bir kelime söyle bakayım... — Bırak Allahmı seversen... Uyuya- cağım... Yalan söylüyordu. Uyumuyordu. Bütün gün uğraşıp yorulmuş olması. na rağmen uyumuyor, uyuyamıyordu. Onun da zihni ayni şeyle mesguldü. Birdenbire, karısı bulmuştu, Hay- kırdı: — Enai! Ahmet, artık dayanamadı. Bütün cinneti başına Vurrauştu: — Sensin... Ensi scasin! , diye haykırdı ve ardi sıra, nekadar küfür biliyorsa hepsini sıraladı, Ferihanm şaşkınlığı karşısında ale. lâcele giyindi. Kapıyı vurup fırladı. Kendine zekâca İzik olan bu kadına artık tahammülü kalmamıştı. O, er. kekliği, üstünlükte, hâkimiyette gö - renlerdendi. Ne kadar barıştırmak istedilerse de bu barışmalar kırılan bir vazonun kaynaklarma döndü. Olamadı, olama- dı vesselâm... Bir İki hafta beraber 0. turuyorlardı, sohra arkasından hemen kavga. Nihaye ayrıldılar. Ve ayrıldıkları gün, Fer'ha, tevek- külle başını salladı: OYUK KARIŞIKLIK AR OLDUĞU “ vE ender GEÇ MEK ZAMAN! — cini YAZIYOR) — Alam postam. Tonton amca Âşık Kızıl sacayak — Zaten biliyordüm böyle ciacağı- 1 nr. Yediler biri! Gözleriyle yediler, Çelik yüreğin yediler... Nazara kurban gittik” maceraları Nakleden: Hatice Süreyi | | —41— CASUŞLARIMIZ MOGOLİSTAND EVVELA MERKE. a ET-İ Fi Ge | boşaltıldı. Halk bu yeni diyarı gör Ispanya 828 yılı 26 mayıs sgünü 1109 sene evvel bugün İspanya sularında hazırlanan birkaç gemi meçhul semt lere doğru yelken açtı. Bunlar, İspanya araplarıydılar. | Şehir ve etrafında o çoğalan nüfusa yeni bir diyar bulunacaktı. Günlerce açık denizlerde çalka- | nan gemiler, bir gün Girit adası ön- lerine geldiler. Bu güzel yere hayran kaldılar ve başka yer aramadan tek- rar İspanyaya döndüler. İkinci sene tam kırk büyük gemi Girit istikame- tini tutmuştu. i Haraki burnunda bütün gemiler mek için ilerlemeğe başladığı vakit reisleri Ebu Hafes bütün gemilere ateş verilmesini emretti ve şu sözle- ri ilâve etti: — Hierete kendi arzularımızla talip olduk. Görüyorsunuz ki, bu. radan daha iyi yer bulunmaz. He men evlenerek yaşamanıza bakınız. Bütün güzel kızlar bunu bekliyorlar, Ebu Hafes heyetiyle ilerlerken saçları magna - bir pa la karşılaştılar. Papas: R Safa geldiniz evlâtlar.. dedi. BENİM Fikgy)l CIK DiNLi- YE BİLİR LERMİ Sonra: — Siz buraya yerleşmeğe geldi- niz galiba?... dedi. Ebu Hafes cevap verdi: — Çok iyi anladın. Onun için geldik. — O halde şu karşıda bir kale kurunuz. Ondan sonra buraları zap- tetmek kolay olacak... Araplar, papasın tarif ettiği yere kaleyi kurduktan sonra en münbit yerleri zaptettiler. Girit valisi Fotinos. Arapların is tilâsını görür görmez imparatora bir / adam göndermişti. İmparator, he- men Krateron adındaki kumandanla askeri kuvvet göndererek Arapları Giritten koymasını bildirdi. Fakat araplar, bu güzel yeri elden çıkarma mak için her türlü harbi göze almış bulunuyorlardı. Ebu Hafes diyordu ki: — Burada mağlüp olmak hep imkân var, nede düşmandan merha- met talep etmeğe... İşte bu, Araplara gelen kuvvet- ler kat kat üstün olduğu halde mağ: lâp etme kudretini verdi. Girit valisi umulmıyan bu mağ- lüâbiyet üzerine bizzat imparatora gitti: — Kuvvetlerimiz mağlüp oldu Fakat harp etmek için bundan deha iyi bir fırsat olamaz. Eğer vakit ge“ girirsek düşman bugünkünden beş nişli daha kuvvetlenecek, o vakit « limizden bir şey gelmez... İmparator da fırsatm elden git- mesi ihtimalini düşünerek ikinci bir ordu sevketti. Çarpışma çok şid detli oluyor, araplar mukâvemet e- demiyorlardı. l birden ölmek demektir. Ne kaçmağa | Yazan: Niyazı Anmset 1109 sene evvel bugün arapları Giride hicret ettiler ebu Hafes bütün donanmayı batırdıltan sonra: “İşte güzel kızlar &rleniniz ve yaşaymız..., dedi. Bu hâkimiyet tam 124 sene sürdü. diği gibi birçok arap arazisini de ko layca zaptediyordu. Ebu Hafesin kurduğu şehir de işgal edilince: — Araplar artık bellerini doğrul tamazlar... dendi ve askerler bu mu- zaiferiyet şerefine büyük eğlenceler tertip ederek işrete başladılar, Karanlık bir geceydi. Arap ordusunda heyecanlı bir hareket göze çarpıyordu. Günlerce çarpışan kuvvetler, tâ İspanyadan gelerek yerleştikleri bu uzak diyarda mahvolmayı hazmede- miyorlardı. Bu gece son baskını ya- pacak ve kati neticeyi elde edecek- lerdi, Kumandan şöyle diyordu: — Ya hepimiz öleceğiz, yahut hepimiz kurtulacağız... Hücum beklemek değil, tasav- vur bile etmiyen düşman kuvvetleri, dağlar yuvarlanmasını andıran te- peden inme bir saldırış karşımda kendilerine gelmeden doğranmağa başlandılar. Krateron, tek bir emir vermeden bütün © askerleriyle can vermişti. Bu, Giritte arapların hâ- kim olmalarmı intaç eden son harp oldu ve tam kırk sene şükün ve hu- zur İçinde yaşadılar, Eb Hafesin oğlu Salih babasi- nin yerini işgal edince yeni muvaffa kryetler elde etmek hevesine düştü. Kırk kadırga hazırlatarak Mora, Refalanya ve Zanta adalarını bas- mağa başldı. Valiler, derhal Bizans imparatoruna müracaat ederek yar- dım istediler. İstanbuldan intikam almak azmiyle hareket eden Nikton, yağma ile meşgul arap donanması- nı beklenmiyen bir hücumla mah- vetti. Kendilerini sahile atabilenler dağlara sığınarak canlarını kurtar. mak istiyorlardı. Fakat kumandan: — Bütün orduyu mahvedeceğiz. Emrini vermişti. Salih de dahil olduğu halde Arap kuvvetleri bu hücumdan kendilerini kurtaramadılar, ols “e Giritte kalan araplar, bir müd. det daha Bizans imparatorluğuna vergi vermek suretiyle yaşadılar. Fa- Ikat baskın ve yağma yapmamağa söz vermişken on sene sonra eski gün” lerini unutup tekrar adaları yağma etmeğe kalktılar. İmparator Roma- nos Giride gönderdiği kuvvetli bir donanma ile arap hâkimiyetini ta- mamivle ortadan kaldırdı. Yunan tarihçisi Yorgi Franci Arapların Giritte 124 sene büküm sürdüklerini yazar, ———— | DIŞ TABIBİI Necati Pakşi Hastalarını her gün sabahtan akşa- ma kadar Karaköy Mahmudiye cadde- si No 1.2 kabul eder. Salı ve cuma günleri 14,20 ye kadar : parasız muayene eder. EDİLMELERİNİ TEMİŞLERDİ... ACABA SİZİN GIYABINIZDAKİ TOPLANTIDA wyç E$i RiN DERHAL ipamM