İ 25 MAYIS — 1937 : A en : Benim görüşüm Ücretli zevceler Bayan Ruzveltin teklifi Tü sz biEAME ve bilhassa fıkracı meslektaşlarımın dikkatini celbetti mi bilmiyorum. Zira seyahatte ol duğum için bütün gazeteleri mun- tazaman takip edememekteyim. Fe- kat, doğrusu bir köşe muharririnin pelesenk edeceği mükemmel bir mevzu: N Bayan Ruzvelt, bütün Ameri: kan kadınlarının telâkkilerini alt üst edecek bir teklifi ileri sürüyor: — Ey aile kadınları! Zevceler! Kızlar! kocalarınız, babalarınız, bi- raderleriniz ev işlerinde sizi istismar ediyor, Üstelik onların paraca hük- mü altına giriyorsunuz. Yaptığınız işler için ücret isteyiniz! - diyor. : Hoppala!... Alm size yehi bir medeni içtimai numara daha... Buhran da dahil ölmak üzere, asrımızın bütün hareket, tezahür ve icatları, ekseriyet itibariyle Ameri- kada başlayıp sonra dünyanın dört bir tarafına yayıldığına göre, demek ki, bu çiçeği burnunda fikrin bir gün bizim memleketimizi de istilâ etme- si beklenir. Oh efendim, gördünüz mü $a- falı işi! Yorgun argın evinize gele ceksiniz: — Kanıcığım, oentarimi ver.. Şöyle soyunup döküleyim.. Sonra yemek... Bayan karşınızda kollarımı göğ- sü üzerinde çapraslıyarak — Parası? — Nasıl parası?.. Erzakı aldım.. Kömür, odun da vardı. — Peki benim emeğimin karşı» lığı!.. Ben pişirdim, ben sofrayı kurdum.. Geceliğini ben ütüledim. Yahut, tahsil ve terbiye ettirdiği. niz kızmıza: — Evlâdım... Biraz piyayo çal da içim açılsın! - diyeceksiniz. Hemen atılacak: — Barda çalgılı gazinoda musi- kiyi bedava dinlemiyorsunuz galiba. Verin ücretini... Çalayım... çu Yahut, bir delikanlı balayı haya” naklarıma doğru dudaklarını uzatı- yor: — Yağma yokt!.... — Aman bir kabalık edip gü <endirdim mi sevgilim... Affedersi- NIZ... — Parasız olmaz... Bir bar ar- tisti ile dolaştığın zaman böyle ana- for aşka mı konuyordun!? İşte aile saadeti dedikleri de böy- le olur!!! ben La a | Kadının biri bir eşek satın ala. cak kadar para biriktirmiş. Çarşıya gitmiş, Münasip bir bayvan arıyor” muş. Niyetini anlıyanlar sormuş- — Eşeği ne yapacaksın? — Kimsesizim. Çalıştıracağım, para kazanacağım. İcabında da sır. tma bineceğim. — Ahmak kadın! » demişler. - Eşeğe ne hacet? Bir kocaya var. Hem senin çalıştırmana hacet kalma dan kendiliğinden çalışır, hem de herifi kılıbıklaştırır her istediğin za- man sırtına binersin! Asri burjuaz kadın, hiç bir içti. mai iş bölümüne iştirak etmemek le kocasını cidden bu menzileye in- dirmişti. Bayan Ruzvelt, yeni tekli. fi ile, eşeğin kulaklarını biraz daha uzatmak istiyor... » Yukarıki hikâye, her ne kadar köylü kadını hakkında uydurulmuş bir fıkra ise de, daha ziyade sebirli kadmların zihniyetidir. Bizim köylü kadınlarma gelince, şaka maka ber- taraf cidden kocalarının karşısına sıkarak: — Sen kahvede havyar kesiyor sun. Hem tarlada, hem evde en ağır işlerde ben çalışıyorum. Paralar be- nim !- dese haklıdır. Bayan o Ruzveltin fikri bizim - Memlekete kadar sirayet etmeden, aman şu âdeti değiştirelim bari. dmların kocalarından ücret iste- meleri mevzuu babsolursa bu ücrete en fazla lâyık olacak Türk köylü ka- dınlarıdır... (Vâ-Na) 5 siği * ağının üst arafında yapılmakta olam #por sahast iuşgatımlan bir görünüş ve Aşıklar mezarlığının Akü er pis meydanında oynaşan çocuklar... Istanbul konuşuyor ! 2 — (Kasımpaşa 4) Yahya Kâhya mahallesi Kasım paşan Fakat haddi Yedi çocuk yaza Kasımpaşinın dertlerini bitiremedik. Bugün bu bed- balit semtin dertlerinden Biraz daha yazarak Kasımpaşa hakkındaki yazımı- 31 bitireceğiz. İskele istikametinden Ey kN — düşen kısma “Yahya Kâhya,, iii Beni Burası Beyoğluna ya kın olması, ve semtin müthiş gerizinden uzak bulunması sayesinde, Kasımpaşa- nın hemen hemen en mesut kısmıdır Yahya Kâhya mahallesine girmek i çin saydığımız Neva sokağında bir evin kapısını çaldık. Buranın dertlerini sora caktık. Bize kapıyı balk etinde genş bir bayan açtı, Kegisine mahalleden şikâ- yetleri oluup olmadığını sorduk. Ni — Aman dedi, bizim sokağın evvelâ elektriğini yazınız. Saat 12 oldu mu e- lektrik sönüveriyor. Her taraf zifiri ka- Sezen eyyuv SaBy vi GEVANA KAYAT YAK salar ne olur sanki. Sonra, buralardan çöpçü çok ender geşiyor; işte bunlar hep güzelse o zaman rahatımız iyi ola- cak, Bu sokaktan bira? | ilerleyince bir meydana çıktık. Burası (o Kasımpaşa- nın meşhur âşıklar mezarlığı imiş" Koca meydanda toz topraktan geçil- miyor, Esen hafif bir rüzgâr (havayı heran toz bulutları ile kaplamaya kila- yet ediyor. Bu mikrop yuvasının ortasında irili ufaklı bir alay gocuk oyun oynuyorlar. Ne yapsınlar bişareler, bu kadar boş ar- salarla dolü bir semtte kendilerine küçü cük bir park bile yapılmamış. mda duran buralı bir gencin İ- küçük yağmurlarda bile altından eski mezarlıktan eo kuru kafalar (fırlayan biraz ilerisinde 4-5 kam- er çalışıyor. o Burada Kar bir spor sahası hazırlanı- Üç gündür yara Yanı zahatına göre» bu yon ve İşçil sımpaşa İSİN yorum Mahallenin bira bırakıyor: m biraz ilerisinde kendisinin emekli N binbaşısı ve isminin Dirşat olduğun öğrendiğimiz bir zatla konuşuyorum. — Buralar, diyor Kasımpaşanm en iyi yerleridir: Yalnız çocuklarımızı 80- . oynamaktan kurtarmak ve gen$ hey sıhhati hem de ahlâkını ko- e için buralara muhakkak bir be- ii parkına lüzum vardır. i Sokaklarımızda ışık bol, - asayişimiz yerindedir. Bu semtte herkös çalışır, bO$ durup, öyle sürünen veya dilenen kimse yoktur. Ekmek parasını kazaymak için buradan ta Ortaköye ameleliğe ve insanlar vardır. Mahallemizde çe si murun, yazın torun önü alınsa çok Ta t edeceğiz DE binbaşından sonra pa ise talebesile konuştum. gi pr de bir sporcu olan bu genç ŞöYİ |: he Bizim derdimiz de başka bayım.Bu ralarda gençliğin kafasını işletecek, ra- hat vakit geçireceği münasip bir yer yoktur. Evvelce kültür kolu diye bir şey açılmıştı. Fakat kapandı. Burada bir ve hesabı ın en mes'ut semtidir ! buranın dertlerinin de yoktur lu fakir bir aile Himayeletfalden imdat istiyor Yazan : Haberci KURUN'da: Ingiliz aslanının dişi Habeş harbi İngiltere ile İtalya münasebatını en ziyade gerginleştir. diği sıralarda Londrada iki İngiliz konuşuyorlarmış. Birisi İtalyanın İn. giltereye karşı kafa tutmasına fevka- lâde kızmış; Baldvin hükümetinin si. yasetini zayıf bulmuş: “— Artık Ingiliz aslanı dişlerini göstermelidir!” Demiş; muhatabı olan İngiliz ise şu cevabı vermiş: "— Evet, göstermeli; göstermeli a- ma, daha evvel dişlerini dişçiye göster meli!” İhtimal ki son günlerde İtalya ile İngiltere arasındaki siyasi çarpışma. lar olduğu sıralarda yine İngilizler arasında bu yolda konuşmalar geç- miştir, İngiliz aslanmın bir gün dişi. ni gösterebilmek için daha evvel bir dişçiye baktırmak lâzımgeldiği anla. gılmıştır. Fakat bu dişçiyi nerede bul- malı? Rivayete göre bugünlerde Londra? da toplanan imparatorluk konferansı azaları İngiliz aslanının dişçileridir. Bu dişçiler aşlanm dişlerini tamir et- mek için o bugünlerde konsültasyon yapmakla meşguldür. İngiliz aslanı, nm dişlerini gösterip göstermiyeceği bu konferânsın sonunda anlaşılacak- tır, (Hasan Kumaşı) TAN'da >< /Yunanistanın dahili idaresi Hava alzonk bir bahçeleri olmadığı için Kasımpaşalı çocuklar sokakların pis haldırımlarında oymüşirlâr mahfel vardır. Fakat mahfelde.de cuz duhuliyelerle herkese açık balolar ve- rilince aileler gidemez oldular. Bereket ki vücutlarımız! inkişaf o ettirmek için bir spor klübümüz ve (yakında birde güzel sahamız olacak. Sonra biz talebe- lerin bir derdi de mektebe gitmek için hergün sabah #kşam geçmek mecburi. yetinde olduğumuz Aşıklar mezarlığınm tozu çamuru, biçimsiz yollarıdır, Kasımpaşayı Beyoğluna o bağlayan bu semt muhakkak düzeltilmelidir. Size genç'bir Kasımpaşalı olarak Şu derdimi zi de söyliyeyim. İskelemize bir vapur yanaşırken, yani bu civardaki sular bir az karışınca ortalığı saran müthiş ko. kuyu bu semt acaba daha ne kadar çe- kecek. Lütfen bunu da yazmıza ilâve e- diniz.. Ateşli genci de dinledikten sonra ma. hallede bir boy daha gezindim, Bu sı. rada konuştuğum bir zat, Kasımpaşada. ki bütün kuyulara Jâğım suyu karıştı. ğından, diğer bir zat da bazr sakaların evlere Hamidiye suyu diye Terkos su. yu getirdiklerinden şikâyet ettiler. Yahya Kâhya mahallesinden &rtık ay rümak üzereydim ki, buranın Pirinçci sokağında yıkılmak Üzere olan bir ev nazarı dikkatimi celbetti. Kapıyı çaldım. Harap evin üst katın- dan evvelâ bir sütü çocuk, sonra bir ka- dın indi. — Ne derdiniz var bakalım n diye sordum. Kadm sanki bu sualimi bekli- yormuş, hiç tereddüt etmeden anlattı? — Benim tam yedi çozuğum var. He- nüz hepsi de mektep çağındadırlar. Fa- kat ne çareki çoğunu yoksuzluk yilzün- den okutamıyorum.. Okuyanların da ne sıkıntılar çektiklerini bilemezsiniz. Ko- cam çok fakir bir adamdır. Yoğurt sa- tarak günde 20-30 kutuş zor (kazanır, bumunla 9 kişi nasıl geçiniriz. Kaç gece- ler gaz parası bulamayıp £ karanlıkta | oturduğumuz oldu. Eskiden belediye- den bize ekmek veriyorlardı. Bunu da kes | tiler. Hiç olmazsa mektebe gidebilmek için çocuklarıma yardım edecek bir ma- kam yok mudur. Biçare kadın, artık ağlamağa başla- mıştır. Kendisine, vaziyeti yazarak naza» n dikkati celbetmeye çalrşacağını vaat- harap ettim ve ayrıldım. Şimdi bu vaadimi ye- rine getirmek için yazayım: 7 Küçük çocuklu bu fakir aileye yâr- dım etmek Himayeietfalin, vazifesidir. Bu vazifesini kolayca yapabilmesi için bu ailenin adresini yazıyorum: (Kasımpaşa Yahya Kâhya mahallesi Pirinçci sokak 46 numaralı evd- Kerim ve Necibenin çocukları). Kasımpaşanın bizim rastgele bildiği- miz bazı dertlerini böylece hülâsa edip bu semt hakkımdaki yazıyı bitirmeden evvel, bu sabah aldığımız iki | şikâyet mektubunu da bu satırların sonuna ay- nen ekliyoruz. HABERCİ Şikâyet mektupları İN kak pan ll —— Tarihi Kasımpaşa ne balde?.. Hasköy caddesi bakım istiyor Her nedense Kasımpaşanın her yanı ihmal edikfektedir. Halk maddi ve ma nevi zarar görmekte ve sıkıntı çekmek- tedir. Ben şimdi Kasımpaşann dört te- rafının bakımsızlığından bahsedecek de- ilim. Yalnız en mühim ve işlek umumi enddesinin berbatlığını ve halkın sıhhat ve istirahatini bozan buranın mümkün | olduğu kadar tez onarılmasını yalvara- | cağım. Malüm'a zararm neresinden dönülse kârdır, Kasımpaşada deniz hastanesiyle deniz müzesi arasında Haliç boyunca uzanan ve her saatte her türlü nakliye vasıtalariyle yaya yolcuları eksik olma- yan umumi bir cadde vardır, Bu cadde- rin darlığına hay'di istemiyerek de olsa razı olalım, fakat Allah aşkına bu yazı” mun samimiyetine inanmak istemiyenler Lütfen bir kerecik buradan (geçsinler yeter, Kuraklık havalarda bir toz bulu- tu evlerin ta üst katlarına kadar yük- selir, yolun üzerinde döşeme £ yoktur. Kumluk gibi tozun on santim yüksekli ği vardır. Hele lağmurlu havalarda ça- mur dize kadar dayanır, Tarihi Kasım- paşa « Hasköy caddesi adını taşıyan bu çok pis ca.klenin biran evvel onarılması gereklidir. Binaenaleyh, bu mühim işin daha fazla ihmele tahammülü yoktur, neden değişmiştir ? Son zamanlarda Yunanistanın dahi, Vİ işlerine ait bazı hareketler, yaban- cı nümunelerin taklidi diye telâkki e. dildi. Bundan dolayı da Yunanista- nin muayyen bir devlet ziimresinin ar kasından 'yürümeğe hazırlandığına ve Balkan birliğiyle olan münasebetin gevşediğine dair türlü türlü tefsirler yürütüldü. Liberal İngiliz gazetelerin. de, bilhassa Mançester Gardiyende de Yunan rejimi hakkmda şiddetli hü. cumlara tesadi!f edildi. Bu tefsir ve tenkitlerde bulunan- lar, Yunanistanın dünkü istikrarsız dahili vaziyetini tanımıyanlardır. U. zun senelerden beri birkaç polltikacı- nın zevki ve ihtirası için devam eden ve her gün oyuncuları değişen politi. ka oyunları, Yunan milletine çok pa- halıya mal olmuş, birtakım hesapsız maceralara yol açmıştır. Yunan mile, tinin mukadderatına yeni bir istika. met vermek için dünün izlerini sil- mek, gürültülü politika o an'anelerini unutturmak lâzımdı. General Metaksas, sırf dahili siya. sete git düşüncelere tâbi olarak bunu yapmakla meşguldür. Bu gidişte, e€- nebi bir misali taklit etmek ve ecne. bi bir zümrenin nüfuzu ve tesiri al Una dilşmek gibi bir mana aramak çok yanlıştır. Başkalarının yedeğinde yürümekten, ecnebi emellere kör bir âlet olmaktan Balkan milletlerinin hepsinin çok canı yanmaktan Balkan Birliği, mezinin bu fena gidisine kar. şı, her vakit için müsterek bir sed kurmak emelinden doğmuştur, (Ahmet Emin Yalman) AKSAM'da: Engizisyon mezalimi ve güzellik ameliya'ı Vaktile İspanyadaki * Engizisyon mahkemelerinin iskence zindanları aklıma geldi. Bu zindanlsrla şimdiki güzelleşme işleri arasında miihim bir fark var... O zindanlarda işkenceyi parasız, meccanen yapıyorlardı ve işkence gö. venler de işin sonunda böyle teşekkür etmiyorlardı. Bu az fark mıdır ?, (A.F.) —————— Alâkalı makamdan yalvarıyoruz. Bura- sını hemen tamir ettirsinler: —2— Istanbul Tramvay şirketinin Dikkat nazarına Taksimden gelen tramvayların Şiş- hane karakolunda durak yerleri vardır da, Karaköyden gelen tramvaylar niçin yokuşta durmuyor? Zabıtanın tramvay» lerdan atlayanlara karşı son aldığı ceza- (Sayfayı çeviriniz)