ııı,”m YYT IT İ ” 'ybr_ “ x | | l | —0 MAYIS — 1937 e L Mukaddes dıvarik, ve Ankaraâ İstanbul şehrinin kuruluşu maa- İssef çok hodbinanedir. Değil eski İhşaatta, hatta yenilerinde bile, bir koşkom bina, deniz kmsmdz_ı yük- ucİıVeriı-; ya]-mt bayır aşağı bir szılhzş. him ön kısmını kaplar; arkadaki bi- Sarelere, nefes aldırmaz, güni güneş Manzara göstermez. ele duvarlar, o yıkılası düvar- !'.7'“"- Bütün Boğaziçinin iki yanınca 9rülmüşlerdir!.. Dünyanın en şaira- Nt olması lâzım gelen bu sahilini en âsvetli haline koyarlar... akat ayni zamanda İstanbulun | dEWarIarı ne karakteristiktir. Bir Zün, dostum Şevket Süreyya ile Be- sırtlarında geziyorduk, yer yer Oruluklar ve yer yer harabeler, fürabeler gördük. Her mamur şey Mutlaka duvar arkasındaydı. Kimin ğı surları yıkılmış, bahçesi de harap üş... - Mexselâ işte şu nefis orman yav- Yüsunu çerçeveliyen taş mânianm bir Yerinde çentik açılmış... Bazı in- anlar muzir fareler gibi o delikten 8irmiş, çıkmışlar.. Ve her ziyaretle- hde en yakın ağaçları kesip kesip g':’tül'h'ıüşler... Koruluk, çentiğe en in yerinden itibaren göz göre gö- * eriyor... İ — Sakil, fakat mukaddes duvar- harl . die esefle bağımı salladım... - B lar olmasaymış vay halimize.. U canım beldenin viraneleşmiyen İr yeri kalmıyacakmış.. — İ Bu tahassüsümü, “mukaddes bflvül',, serlevhalı bir yazımda tes- İt etmiştim. * * * Şimdi de, bu seyahatim esnasın: g;;Ankarayı baştan başa dolaştım. ul bir plân üzerinde yapılan bu "hîrde_ birinin zenginliği ötekine ar değil kâr veriyor. Zira, pence- "hizden bakınca komşunun mal_ı- önesi nefesinizi boğmuyor. Bilâkis SÖzünüzü, yüzünüzü ve kulağmızı, e L uDa gyorualük ıx.ıı'hh,llı_yICp Hurs İ B L V şgla'i)'İC. kuş cıvıltılariyle dolduru- r. ir Ankarada duvar sekaleti yok- Girmek yasağı, görmek, gez- *k yasağı yoktur. Bütün resmi bi- aların bahçeleri parktır. Hatta “eclisinki bile... Gez, otur, nezih # surette eğlen.. Çankayada, Çift- kte, hususi huzurları rahatsız — et- İYecek derecede her yere - sokuül- ak, bütün güzelliklerden gâm al- Ak nimeti halka verilmiş.. S_Cd sed çiçekler, kademe kade- © çimler, ve ağaçlar, ağaçlar.. Bel- | i; bunlar tapuya bağlı... Fakat gene | fifadesi umuma aittir. l_“anbul nasıl hodbince bir esas Zerine kurulmuş da kinleri tahrik İşse, Ankara bilâkis diğerbin e- ara dayanmıştır. Bunün için o- Si m hemşehrisinin de ahlâkı başka 1)]:_"' Bulunmuş bir dal, koparılmış biş Siçek, kırılmış ve sürüklenmiş oı&;gıç göremiyorsunuz. Ve esasen az. Halbuki mukaddes duvar- -Vlfkaelmemı'ş... Her şey açıkta!.. yğn.nlç_în böyle olabiliyor?.. Çünkü ledi, Pir ahlâk bekçilik ediyor. Söy- M Ya: Hodbin şekilde kurulmr- Ya i 4 îçî: dAnİşarayı görenlerin, gezenlerin e kin değil, muhabbet uyanı- kaş Şu bahçe başkasının malı, fa- i zamanda sahibine yakın g;ği—î*kîlde ondan ben de ve benim Ya €&r de istifade ediyor!,, hissi u- Niyor, Ur, Sas)| an r farkı € mükemmel şey... Ne büyük harr Yeni bir ahlâk inkılâbının pi (Vâ-Nü) 'ranla akdettiğimiz Yeni mukaveleler a " dîriy::?n 19 ÇALA.) — Pars ajansı bil. Ga ç ilâk, eteler, hudut emniyeti, nakliyat te aAkkında Türkiye ile İran arasın- Vele ,-,îen.l"de imza edilmiş olan muka* , lerin ie_t'nl'—"rini neşir ve bü mukavele. '?%necıe: emleket arasmıda tahaddiis | | İ l Di kaya " Pütün meseleleri halledeceği- | Kiay ae , YdetmetkiaAlkten Adı KUM ka , hur i tiyle, © meş iyenin himmetiyie, &. —. K Bnî:ıeîış artık tam bir Çöp u | Pi'» olmuş. Koca bir sem Sını, hayv T DA î?îu tîîlî]kle düşünüldbiğîı rlğığ gîanm İ olukçocuk an du_nyada;eç tahammülsüz %:okulşrııçı'n_. mıkmlî arak nasil zehırlcrîğık erini de Yüğkyiçjn çok uzaklara değil, îurfa gfğr;î Kumkapıya kadar gitmek kâli. CIğd, dir. e Durmadan ışh_ şiirı buranın sahi srirler. Di Bîîîîâîr bile dökülmesine ]u îcğ::'ırülmeden, sahile şöylece döku.- Iz'L'xvercn bu çöpler, Kumkapıyı, yalnı.; çîlça.ı-dı'k'tarı tahammülsüz kcıkı:1 g ve saçtıkları tifo mîkropl.a_ı'—ı ile tehdit e. derek kalmıyor, Pu büyük balık mer- kezinde balıkçılığ! da öldürüyor. —— ini, istediklerini dinlemek i. Dertler ılya gjder gitmez' a mahalleli bizi sahilin kaplıyan çöplüğe, jevves - kokusunu bütün sonra da mmâğü D ErE TÜ üzl K tah;:în;îîn ana lâğımın başına götü. açı rüyorlar'... — 4 ağAZAAN! y bır; g;iyorlarî Hayvanlara bile - İş ri;,lfmez bu hale tahammül c. yadini di Hayvan olsaydık, belki de bu PN rmezlerdi bize,, Hayvan- D * ti ezıyeğlinî:e çemiyeti muhakkak mü- îliî;a.le edcrdî. Fakat (İnsanjarı hima. t adığı için, bizi kur- çç cem;ıyğy:n).cşlıtmgalğa... Geliniz de, îıîı'ıııdan bakın M e syoruz. Küçük Deniz sokaği Yürüyşun başına gelir gelmez 3 nu. denenıyîvm altını gösteriyorlar. niT en deniz kenarında kunıl:_r'ıuş ]ğerırııu evin altından bir ana lJâğım ö ık akıyor... B ap;î büyük kayıtsızlığı sa$ yen kamıyonlar, her line tonlarca ÇÖP ge. yar bir alay Kumkapılı kın şaşkın Kumkapıyı sehirliyen çöpler sahile Istanbul konuşuyor ! değişen mahalle pının adı artık “Çöpkapl n oldu denile t halkmın nasıl hîf;e— anların bile sıhhati.- Ka geyrederken yanıma iki delikanlı gel, di. Bunlardan birisi: — Kuzum bay, dedi. Bu sokağın yalnız lâğımı değil, meşhur karanlığı. nı, tozunu, çamurunu da yazınız. Bir Kit gecesi benim diyen babayiğit, bes- -mele çekmeden giremez buradan. “ Foto Âli'nin resim almasından işti- fade ederek birkaç dakika bu sokakta oturanlarla konuşunca, Aşağı yukarı hepsinin hali vakti_ yerinde balıkçı a. ileleri olduğunu öğrenmek güç olma. dı. Belki yüz liradan az bir masrafla kapatılabilecek lâğıma yan gözle bir kere daha iğrene iğrene bakarak tek. rar çöplük civyarına doğru yürüdük. “yana yakıla anlatıyor: — Eskiden çöpleri mavnalara koya. rak açık denize götürüp dökerlerdi, Şimdi kimin aklına esti de getirip bi. zim burnumuzun dibine yığıyorlar bun ları, bilmem. “İki ay evvel yıkılan birkaç tonluk yığın altında boğularak ölen çocuktan sonra, lodosta bu çöpler muhakkak birkaç balıkçınım da canını yakacak, tır. böyle dökülüyor Kumkapı Küçük Deniz mahallesinde bir evden Haber müharririne dert yanıyorlar (1) bilir ! Yazan : Haberci Buranın fırtınadan, boradan kork- mıyatı kayıkçıları, bütün sahili kapı. yan ve lodosta başlıbaşına büyük bir tehlike olan bu çöplerden - nasıl yılı. yorlar bilemezsiniz. Bu çöpler, zaten burada balıkçılığı da öldürdü. Balıkçılar bile bu pis yer. den bucak bucak kaçıyorlar. Bu sırada, benim burnumu mendi- limle tıkadığımı gören genç bir âan sustu ve sonra şunları söyledi: — Yine taliiniz varmış ki, hava si- | cak değil... Yoksa mendil değil, zehir. li gaz maskesi taksanız zor dayanırdı- nız. Kokuyu, Kumkapının — lâğım, çöp, ışık derdini anlamıstık, bize refa. kat eden buralı kömür tüccarı Hüse, yin Avniye sordum; — Semt halkının umumiyet itibari. le hal ve vakti yerinde midir? — Oldukça. Öyle pek fakir ve zaru- ret içinde aileler yok gibidir. Zaten burası eskiden en kibar, ön İüks bir yerdi. b Trenden başka vapur da, işlerdi. Fa- kat simdi ©o zamanki halini tamamen kaybetmiş bulunuyor. Düsünün bir kere, öyle zamanlar olmuştur ki, Kumkapıda 30.35 meyhane bir arada Çalışmıştır. Fakat şimdi hepsinin ve- rinde yeller esiyor. O zamanlar S0 90 liraya kapış ka. pıişa kiralanan dükkânlar, simdi 5 li. raya kiracı bulamıyor. Kumkapı, © zamanlar Kumkapı idi... Muhatabım sözünü tamamlıvyamadı. Yanımızdakilerden başka birisi atıl- Gi — Biz bugün de halim'zden mem- nun olup Allaha bin şükür edeceğiz ama, âh şu belediye... Bizleri de in- san yerine koyup çöplükte yasamiıya mahküm etmese,., Daha fazla bir şey istediğimiz yok. * HABERCİ Yarına: Kumkapının 101 — yaşında- ki meşhur balıkçı reisi, 24 torun sahi. bi Küçük Agon! ) 3 ——0 —— j CUMHURIYET'te: Türk gençliği için nur ve şŞşuur Dün 19 Mayıstı ve Altatürkün siya- sı ve inkılâp dünyasında çehre gös. terdiği gün dünyaya gelmiş olan yüz. de yüz inkılâp nesli memleketin bü- tün alanlarında adalesini iteşhir etti. Yunus Nadi bu vesileden istifade 'e. derek gençliğe bir- “baba nasihati” veriyor, onlara çok kötü, çok “çimle. nici,, bir. bezirgân materyalistlikten sakınmalarını şöyle tavsiye ediyor: Her Türk gencinden -kendi bran- şımda, Avrupadaki emsalile boy ölçüş. mek iddiasıyle mütehassıslar istiyo. rüz, Vaziyet o kadar ciddidir ki onün tesiri altında kültür hâayatımızın bam- başka bir yenilik ve canlılık alması lüzüumunu hissetmekten hâli değiliz. Bu önünden kaçılamaz zarureti Türk gençliği duymalı ve irfan âlemimizde husule gelecek inkılâb onlartn doymaz ve sönmez bilgi aşk ve ihtiyaçların. dan fışkırmalıdır. Hayatta emeklemeğe ve söz keke. lemeğe başladığından itibaren küçük yavrunun etrafındaki eşyayı öğren- mek için sorduğu bitip tükenmez su- alleri hatırlaymız: — Gençliğimiz ileri memleketlerin şaşırtıcı terakkileri Ü- zerinde fikirlerini yorarlarsa mutlaka o terakkilere ulaşmanın ve hattâ on. ları geçmenin sırlarını keşfederler. Yeni hayatımızın tehlikeli'bir nok. tasına isaret edelim: Bilgiyi hayat ve maişet desteği farzetmekteki faydacı ve acul zihniyet, Eğer bilgi sadece sıb ve maişet elde etmenin bir âleti farzedilirse böyle bir zihniyet gençli. Bimize karakterden çok şey kaybetti. rebilir. Elbette hayattaki her adam maişetini tedarik etmek mecburiyetin- dedir, ve elbette her vazife için en 'a- şağısı belli bir bilgi derecesine ihti- yaç vardır. F'akat bilginin gayesi bu değildir. Bilgi ve giderek alabildiğine | ileri bilgi esasen insanlık şiarı sayıl, mak lâzımgelen kendi kendinin gaye. si bir iştir. Sen iyi öğren, çok bilgili ol ve bilgiye hudud tasavvur etmiyen bir aşkla bağlan, İş için seni aramağa ve hatta sana yalvarmağa gelecekler. dir. Gençliği, bilgi seviyesi neden iba, ret olursa olsun ne yapıp yaparak bir Mevki sahibi olmağa çalışmak saka- Mmetinden bilhassa tahzir etmelidir. KURUN'da: Altıncı Jorjun ağaçları Kral Jorjün tahta çıktığı gün İn- giliz İmparatorluğunun Her tarafında ağaçlar dikildi. Asım Us bu sembolik İestin Mühim manasını tebarüz etli- rerek diyor ki: Fakat İngiliz dominyonlarının dik. Likleri bu ağaçların başka bir mana. sı daha vardır: Bu ağaçlar büyüdülçe; dal budak verdikçe Britanya ndaları ile birlikte Dominyonların vücuda getirdikleri im - paratorluğun büyümesini ve kuvvet. lenmesini, geniş bir adalet ve sulh hareketi içinde bütün dünyayı dalları arasına alması da muürad ediliyor! : Dikilen Mayı& ağaclarımnın bu ma: nasımı cenubi Afrika Başvekili Gene- ral Smuts, Captovn'da söylediği bir nutukla çok açık olarak izah etmiştir: — Tarihte ilk defa olurak Büyük Britanya ile Dominyonları dünyanmn beş kıt'asmma dağılmıs olan, gene dün. yanm dörtte bir toprağını ve beşte bir nüfusunu topliyan müstakil dev. letlerden bir tek imparatorluk vücuda getirmiştir. Bu müstakil devletler ce. miyeti belki bir gün bütün milletlerin kardeşlik cemiyetine esas' olacaktır. Herhalde İngiltere imparatorluğu sul- hü kurtarmağa muvaffak olamazsa dünyanın — hürriyetinden ümitsizliğe düşmek lâzımdır.,, j Generalin bu sözleri üzerinde' dur:- mıya değer ehemmiyettedir. Şu iti- barla ki bu zat irkça bir İngiliz de. ğildir. Halis bir Boerdir. Hattâ siya. si hayata cenubi Afrikâ harbinde İn. giliz askerlerine silâh atmakla başla- mıştır. Onun için bu eski İngiliz düş- Mmanının bugün İngiliz imparatorluğu- nun en sadık bir tebaası olması İngil. (Sayfayı çeviriniz) Kara DAVUT