ŞA MMA ŞAR Ee pey De Folik İtalyanın siyasi faaliyeti ve Pariste yapılan mülâkat . “Yazan: Nizamettin Nazif B” Halay davamızın inandığımız şekilde kelledilece - den hiç şüphe etmedik; Hâdiseler kendi hakkımı. za ve kuvvetimize karşı olan bu itimadın ne derece doğru ol- duğunu bugüh bir kat daha meydani vurmuş. bülunuyoflâr. İnönünün Pariste yaptığı temaslar, Fransanın sor inatlarır. dan vazgeçeceği günlerden pek uzaklarda olmadığımızi ih. sas elmekleğdir, Fransanın efkârı umumüyesi, > parlâmentosü ve kabinesi ile birlikte, bugün, işlemiş olduğu büyük “siyasi hatanm nihayet farkına vardığı anlaşılıyor. Dünyanın en manasız bir inadı yüzünden «Balkanlarda, Karadenizde ve Garbi Asya ile Akdenizin çark kıyılarında 'Türk devleti ile yapılacak faydalı iş birliğinden kendini ay- N lsrea mahrum eden Fransa acaba artık aklını başma toplu le lr yacak mı? telş vlün-Franss müs Başvekilimizle Leon Blüm arasında &öğen © Xonuşmalar çemeke taki; hakkında Fransız gazetelerinin yaplığmeşriyattan ve Paris. Mariya Mute ten gelen telgraflardan bunu ummak mümkündür. Fransiz u Türkiyenin dünya sulhüne karşi olan sarsilmaz sevgisinden zerre lesini sırf mev. kle “dış sıyazasi- intak “intibah” ökim olan fikir, i değiştirmemiş bulunması Prünsüda Kelimesile ifade edilebilecek büyük bir değişiklik yapmıştır, Fransa, Türkiyenin gelip geçici hâdiselerin tesiriyle; dünya si yasasma .baktığı ozaviyeyi oterketmediğini anlsmaklı cok rahatbir nefes almişa benziyor. Öyle ki Fransiz < gezetelerinin * “bircoğunda bayrımı yapar gibi bir hal vardır. Anlaşilıyor ki Orla Avrupada ve Balkanlar. da yapılan son seyahatlerden ve siyasi temaslardan Fransa bir hayli işkillen. mis ve bu yüzden Fransız dış bakanı Delbos ile Fransa Bâşvekili Blüm birçok uykusuz geceler geçirmişlerdir. Başvek'limizi saran saygı ve antuziyazm, Balkan . Antantı devleilerinin bütün siyasi Çalışmalarma hâkim olan yüksek insan! duygulara ve sulh aşki- na Fransa devlet adamlarının nihayet akıl erdirebildiklerine delâlet eder ki bunu bakarak “en realist menfaat birliği Neen hissi ve mistik dostluğun iç içe kecetlezehileneğini ispat etmek suretiyle” İnönünün Paris borsasından dört adım ötede bir mucize yarattığı söylenebilir. Türkiyenin istediği nedir? Başvekilimiz bunu bir defa da, işte, Parisin göbeğinde tekrarlamış bulunu. yor; “Sulh içinde ekonomik ve sosyal inkişaf, İtalyan diplomasisinin geniş plânlı bir çalışma ile Balkanlarda yorulmak- ta olduğu bir sırada ve sulh taraftari olduğunu iddia eden bir Fransadan en haklı dâvasına karşi hiç beklemediği bir şekilde zorluklar çıkarıldığını gördü. fi bir devirde dahi Türkiye hedefinden şaşmamış, daima “sulhün hâkim oldu- Zu rwhiti genişletmeğe,, çalışmıştır. Türkiye ile Fransa arasında barış bir. iği ve barış politikaar takip etmek için bir saat içinde bir ililâf yapılabilmiş ol:zözinin sirri bundadır. İnönü Blümla yaptığı konuşmanın böyle bir itilâfla lüZiRi gazetecilere kendi ağzıyla da söylemiş bulunuyor. Türkün sulh se. Hihhaması manasına da geldiği için biz Blüm - İnönü itilâfını Hatay işini bir itilâf suretinde de telâkki ediyoruz. Nizamettin NAZİF aileyi kuvvetleştirir mi Yazan: Ensari Bülent Evlenmek mi istiyorsun delikanlım? Bir çiçekle bahâr geçirmek gibi merd bir feragate, çolukçocuk sahibi olmak gibi asli bir cürete mi karar verdin? Nişanlımın ve kendinin nüfuz kâğıtla. rmı, sihhat raporlarını alıp belediye- ye dairesine gidersin, on beş gün içni- de bekârlığa veda etmiş olursun. Fakat eğer, günün beyninde bir ür olursa, veya sen onun başmda tahammil edilemez bir belâ kesilirsen bil ki, biliniz ki bu müşkül vaziyetten kurtulmak gok zordur. Bir avukat, yani Milâslı Gadfranko bu işi tetkik etmiş ve bunun yani bo- şanmadaki güçlüğün içtimal hayatımı, za elem veren bir yanlışlık olduğu ne. ticesine varmıs. Gadiranko diyor ki: “— Kâr: koca beraber yazamanın tahammül edilemez bir yük olduğunü anladıkları zaman, artık onlara, ile beraber yaşıyacaksınız! Ayrılmâk için bize sağlam deliller (!i ispatlar gös- t#eriniz demeğe mahal yoktur... Kurun gazetesi bunu bütün hukuk. çularin münakasasina arzediyor: Ben hukukçu değilim. Fakatbu neviden “hukuki tecrübelerle” bir hayli işkön- ce Çekmiş arkadaş tanıdığını içir şu kısa fikri söylemekten kendimi ala. madım: “© birinde karın| “— Bizde nikâhları katolik papası | kıymıyor ki çeşnisi mayhoş bir izdiva- İ em bağı çözüldüğü zaman “arşı âlâ” nm Ülremesinden korkalım. Bir izdi. vacım gönül rızası dışımda devamı iki | taraf için de bir azaptır, Zayıf, tered- | dütlü ve meşkük bir hakkın kaybolma masına dikkat etmek için gösterilen | hassasiyet herhangi bir vatandaşm maneviyatında bir milyon ira İle te. davi edilemez bir yara açabilir. Boşan- madaki güçlüğün “aile” yi sağlsmla. tan tarafı yoktur. Plân bayın falan kadmla veya filin kadınm diğer biri- le yaşayıp yaşıyamıyarağını, yaşama. sında fayda veya mazarrat bulundu. ğunu Kendileri kadar” anlıyacak kim vardır? Yerli demeğe dilin varmıyor mu? Bugürkü Tan, * arkadaşım İsmsji Açlık Sanat için bir müşevvik de Yazan: Ankarada çıkan aylık “Ar,, mec muaar “plâstik sanatlar ve Türkiye, serlevhasi “altında bir anket açtı, Son sayısında Bay Vedat Nedim Tör'ün.de cevabı var. Bay Nedim Tör'ün fikirleri sa- dece resim ve heykel © meselelerine ait değildir. Daha ziyade ve umu- miyetle sanat ve sanatkâr mevzuu- 'na dakunuğ'or. Bu bakımdan üzerin- de durmağa değer, bundan başka cevapları verenin şahsiyeti, işgal et- Yık“ Benlli tevaplaRlaki” fikirler üzerinde durmağa sevkeden sebep de, asıl, bay Vedat Nedim Tör'ün resmi şahsiyeti oluyor. Anketin birinci sualinde, Türki- yede bir sanat buhranı olduğu söyle- niyor. Matbuat umum müdürü, bu su. ale karşı memlekette bir sanat buh- ranı değil, sanatkâr buhran: olduğu- nü, sanatkârın kendi aczini derhal mu İ hite ve memlekete yüklediğini, kuv- vetli ve orijinal bir'sanat — eserinin Hötantoda bile doğsa derhal beynel- milel plâna çıkabileceğini söyliyerek diyor ki: “ — Hemen: ekseriyetle Türk sanatkârın verimi refaha kavu- şunca azalıyor, “Misal mi? Yakup Kadri, Rüşen Eşref, Namık İsmail. Refaha kavuşmuş bestekâr henüz tanımıyorum. O halde sanatkârları» mız için bugünkü maişet sıkıntısı — eğer böyle bir şey mevzuu bahis ise — Adela bir müşevvik rünü oynuyor, Beynelmilel tanınmış san atkârlarm hayatına bakarsak görü- rüz ki, sanat ıztırabın ve mücadele- nin yemişidir, refah, münhasıran, Hakkı Konyalı'nn bir yazısını neş- | retmiş. İsmail Hakk: edindan belli olduğu üzere Konyalıdır. Yazısının Ş& ilk cümlesine bakınız: “Bugün İspanya adını ala “İberix., yarımadasının otokton halkı hakkın. da tarih heniz kat'i bir şey söyleme- miştir.,, € Mevlâha Fransi?larm peninst) Tbâ, kzn di Z hiç bir vakit, verim âmili olmamış- tır.,, Edebiyatı methiye, resmi fotoğ- raf, heykeli abide, besteyi marştan ibaret ve sanatkârı, perendeler ata- rak halkı eğlendirmek üzere açlıkla terbiye edilen bir sirk hayvanı telâk. ki edenler için bundan zeki, bundan kuvvetli bir mantık tasavvur edile» mez. Beynelmilel sanatkârların haya- tmda gördüğümüz wtırap ve mica- dele, açlık ıstırabı, açlıkla mücadele değildir. Muhitinin idraksizliği ile mücadele, ruhi, içtimai, ve nihayet anlaşılmamazlıktan gelen ıstrraplar- dır. Büyük sanatkârlar aç kalma- mışlar mıdır? Kalmuşlardır. Lâkin hiç bir vakit aç kaldıkları için sanat yapmış .değillezdir. Belki yüksek sanat yaptıkları için, dalkavukluğa, bayağılığı düşmemek için aç kal mışlar, sanatlarmı. bir türlü köle yapmağa razı olmamışlardır. Yoksa, bir an için Vedat Tör ün “Açlık - sanat,, nazariyesini ka- bul edecek olur ve onun gibi düşün. meğe kalkışıraak “ab absurdo,, diye i biliriz ki, büyük ressam Van Gogh deli idi diye, bütün ressamların deli, trillo sarboştu «iye hepsinin ayyaş olmaları lâzım geldiğini kabul mec. buriyetindeyiz. Halbuki, Çallı Ib. rahim ara sira çakıştırıyor diye, o- nun sanat tarafımı unutuyor, sarhoş | demeğe kalkışıyorlar, Misallere gelelim: Yakup Kadri, Ruşen Eşref, Na- mık İsmailin “refaha kavuşunca, | verimleri azalmış değildir. Esasen verimleri çok olduğu zamanlar hiç —ş— amaa rigue dedikleri yere Türkler İberik yarımadası demezler, İberiya yarıma- dası derler. Fransızcada kelimenin 80. buna eklenen “gue” nispet edatıdır. Sonre bu “autochton — otokten" ke, limesinin türkçesi yok mudur, yoksa “yerli” hattâ “eekenei asliye” demek ilmi ve alafranga olmuyor mu” Sonra bu yazının tepesine Üç sütun; Ensari BULENT (Devamı 4 üncüde) tiği makam itibariyle de dikkate lâ. | ğildir! Fikret Adil birisi “refah içinde değil, değildiler. Yakup Kadri, eserlerini . neşrettiği vakitler “İkdam,, ın başında belki şimdiki kadar ve daha fazla refah içindeydi. “Hüküm gecesi”, “Yas ban”, “Ankara,, eserlerini ne zaman verdi? Namik İsmail, öldüğü 7a- man yarım kalmış birçok tablo bi- rakmadı mı? Ankaranın birçok bina larmın panolarını yaban o değil mi- | dir? o “Diyorlar ki... muharriri “Damla damla..... snr yazdığı vakit şimdikinden farklı bir vaziyette miy- di? Bizzat Vedat Nedim, piyeslerini "Aelık,, teşviki altında yazmış ğildir. Onları yazdığı zamanlar, zannedersem muhtelif menbalardan vâridatı vardı. Eğer yanılmıyorsam, simdi de “Para, isimli bir piyes ha- Vedat Nedim, ankete verdiği ce- vabında, memlekette sanatkâr buh- ranr olduğunuda söylemektedir. Matbuat umum müdürünün, yuka- nda kaydettiğim mantık oyununu bu iddiaya bir daha vuracak olursak diyebiliriz ki; — O halde memleket refah için- dedir de, onun için sanatkâr yoktur! Fakat ya yarın içimizden bir Delavroix, bir Beaudelaire bir Stra- vinsky çikarsa bu iddia ne olur? Matbuat umum müdürü, Tür. kiyede sanatkâr buhranı olduğunu söyliyerek kendi kendini inkâr edi. yor. Nasıl buhran olur ki; bir devs İetle dostluk ve kültür yakınlığı yap mak istediğimiz zaman derhal ora- larda sergiler açıyor, haklı takdirler kazanıyoruz. Belgratta henüz ka: panan Türk sanat sergisi, daha evvel Atinadaki, ondan evvel de Mosko- va, Kiyef, Büreşteki sergiler yüzü- müzü ak etmedi mi? Ve şayet bir Türk sanatkârı buhranı varsa, Ve- dat Nedim, bizzat idare ettiği “La Turguie Kemaliste,, mecmuasmda ressamlarımızdan, şair ve muharrir. lerimizden ne diye bahsediyor, on- ları tanıtmağa çalışıyor ve ne diye bir “antoloji,, nesrediyor? » Açlık sanatı teşvik etmez. Nasıl idraksizlik, lâkaydi yese düşürürse, açlık da isyana sevkeder. Fikret Âdil öm ayamm © Yorgun başın vereceği iş x olur. Ayni bulunmaz. Bu © yüzden aşağıdaki suallerin kâfatları da vereceğiz. Böylelikle hem Develeri nasıl taksim edeceğiz? ge oğluna 17 deve miras berakte, Ora kanunlarma göre büyük evlât mirasm yarısını, ikinci evlât Üçte birini, üçüncü de doküzda birini alır.. Bu kanuna göre üğ kardeş 17 deveyi tak sim etmek istemişler fakat benap bir | türlü niyetle takalm edilebilmiştir. Atağa bulunan çare nedir, Bü sual mükâfatlıdir. Doğru hnlledenler den 4 Kişiye muhtelif hediyeler verilecektir. Cevapların elimize 17 mayın tarihine kadar muhakkak geçmiş bulunması ve zarfların Üzerine de ( Arâp #açı) kaydının ütye edilmiş Giması Mizsmdır. Bu #ualin cevabı İF mayıs tarihli nüshamızda bulumacaklır. Yarışı hansisi kazandı İsi etomobil Yarışçısı “muayyen bir mesa fe, üzerinde biribirine meydan okuyorlardı, Her ikisi de bu meanfeyi ikişer defn katede o 10 MAYIS —1937 ener ar amma vr a i 4 5 Tecessüs noksaf | İR zamanlar bizde, Avrıpı © gelen her şeye karsı körü e rüne bir hayranlık vardı. Az çok © ninmış her fransızca veya almanöğr”” Rilizce kitabın: muhakkak iyi olduğ na kani idik. Yazıya yeni başlad sıralarda İdi, O Acadömiç franco azasından birinin bir komediasım" ğenmiyecek oldum, maruf muh lerimizden biri beni zlenen azg biz o adamların döktüğü tere hürrüet eimeli İmişiz... Buzün bu hâlden tamamiyle V gilmiş değildir: hâlâ Avrupa'nın satılzn kitablarını çok güzel bu yanları züppe sayanlarımız çok kat simdi birkaç kola bölündük: miz İngilizleri, kimimiz Fran; bazilârımız da Almanları beğeni ruz, Türk münevverleri içinde, Alm lara hayran oldukları için, g larm seyredilmeğe değer tiyatro leri bulunmadığına samimiyetle İH &denler bile vardır. Üç bes İngiliz © kâyesinin fransızca tercümesini ?€ hoşlanarak okumuş bir dostum dır, bir gün bana: “Fransızlar hikâ)' roman yazmasını bilmezler,, dedi. | Şüphesiz tuhaf bir taassup. ( taassubun tuhaf olmıyan; var mrdi Fakat bunun hayırlı olabileceğine # nim; her birimiz, beğendiğimiz eğ” biyatın eserlerini tanıtabiliriz. dan başka beğenmediklerimizin de K€ surlarını söyliyeceğimiz için mefi i kete hir nevi tenkid ruhu yaym | kabildir. Fakat bazı kimselerde de eski 18” tamamile zıddı görünüyor: Avruj | dan geler her #öye karşı körü körü bir husumet gösteriyorlar. Öyle KW geler tanıyoruz ki yanlarında her o gi ecnebi bir dilden bir kitabın bab : ni ettiniz mi bunu sahıslarına bir karet sayıyorlar. “Bizde ondan SX üstünleri yazılmış olduğunu söylü lar. Ekseriya bu idâlayı göyle tef” etmek lâzımdır: “Dünyada N yazdıklarımdan daha güzel kitabi bulunmasına ihtimal yoktur, Sen nim eserlerimi okusaydın yalnız Öğ Jara hayran olur, bir daha elin yabf” cısınm yazdıklarından bahse ki mazdın.,, Avrupalı muharrirlere körü körü hayran olmakla onlara körükörü husumet göstermenin veya yalnız P milletin edebiyatını beğenip de diğ! lerininkine dudak bükmenin rep$ . hep birdir: dülşünmeğe, araştırmdğ” mecbur olmamak için bir tek saplanıp kalmak. Yani tecessüs nÖ sanr... Her türlü taassup kafamıziB zaafından doğmaz mı? Nurullah AT > ni #ylerle uğraşmak kadar insanı yoran bir bergünün ağır düşüncelerinden biran ri ayırmak, kendilerini başka âlemlerde oyalamak istiyoruz. İşinizde yorulduğunuz. Âd bulmaya çalışınız. ten sonra tamamille değiştiğinizi hissedeceksiniz. Snallerimizin bir kısmına Gürseskelniz ki siz bu va pars elenmiş, hem müküfatlanmış olacakmı 4 Gekler ve her defasında da sürallerinin v tisini alacakları. — Ahmet bü mesafeyi sıra ile 1,05 saatt 1.06 matte katetti. Nuriye gelince, tam öğle dzeri, harekti © ti ve mesaleyi ilk defa bitirdiği zaman ir &nin yelkovan ve akrebi tam biriböriele ÜN rinde bulunuyordu. Bu sralk lüstigini MÜZ. : > Rakkamlı harfler : MT ber bir fukra, misasalnsı aç 10—5 vu dır. Gönderecek fıkraların 1—18 4 sg olma 18—i71A 2.3.2334 9 r. Gönderi ği fıkralar. 627.16. 15 da olmplıdır. İİ 20—y içinde imzalarile e 31112 n #gi Jarın.en 14 Üzelini göndermiş olanlara *” fat MB eriledetir. yi Yukarıda rakamın gösterilen (o bsr yerlerine icap eden hazfleri kor ve bü Kunuz harfler! birden yirmi ğe kadar #” koyarak okursanız bir atalar sözüyle gırsınız. Bu atalar sözü sedir? Cevabini yürink! nüsbumızda pulacaki