Tarihi macera ve aşk romanı — 6i ” “Yazan: (Vâ- Nü) “Zevalim yakındır. Zira, kadınlar üzerindeki bütün nüfuzumu kaybettim. Göreceksin mahvolacağım...,, Geçen kısımların hülâsası Sünbül ağa yıllarca müddet Osman. h saraylarında hülüm sürmüştür. Fakat nihayet ihtiyarlamış, nüfu. zunu kaybetmiştir. Zira, arlık ka. danlar üzerinde - mücssir olanıyor, Kendi aczini kendi de anlıyarak bas ya dert yanıyor. Diyor ki: » * » — İnsan sevgilisine, yahut oğluna istinaden saltanat süremez... Kuvvet kendinde “olmalıdır. Halbuki o menba bende kurudu... Omuzumu dayandı: — İnkırazım yakındır... Göreceksin Mustafa, Her nekadar kendisini teselli ettim, daha pek cok iyi günler geçireceğine | teminat verdimse de: p İ — Hayır, hayır Mustafa . Hayır, dostum... Her şey bitti, “Zevglim ya. | kmâır... “But söylediydi” diyecek. sin!,, dedi, Artık ahvali ruhiyesi pek bozuktu. tiği büyük varlığını bir daha rememekten doğan bir yeisle sola çatıyor, birtakım aksilikler | yapıyor, eski düşmanlarını çileden çı- karıyor, hattâ dostlarımı bile düşman haline getiriyordu, Çok gecmeden, etrafırıda müthiş bir hüsumet halkası uyandı. Kurt, artık kocamıştı. Maskara ölüyordü. Hülâ iki istinatgâhr vardi. Onler da, Ayşeyle Osman... Fakat, idareyi günden güne eline alan Haseki sultar onun bu iki temeline de hücumn bas. | ladı; Günün birinde; padişah ve maiyeti, hssbahçede, bir havuz başında eğleni. yordu. Ben de onlar arasmda şarkı söylemekle vekit geçiriyordum. Os- man oğullarının tahtına yegâne varis olan küçük Mehmed, orta yerde dola. şıyordu. Haseki sultan, mütemadiyen onunla meşgul oluyor: — Maşallah! Anasına babasına ba. Zışlasın rabbim! Ne sevimli! Ne gü- 741... Babasına da nekadar benziyor. Onun gibi şahane olacak... Gürdilğüm çocukların hiçbirine benzemiyor. Her. halde bu sâdece benim kanaatim değil, ! Siz de ayni fikirdesiniz... Öyle değil mi?., Civarmı, cariyelerden birtakım dal, kavuklar almıştı. Hep bir ağızdan, padişaha işittire- cek tarzda: — Öyle efendim... Hakkınız var... Cidden emsalsiz... Cidden sevilecek ç0. cuk... Biricik şehzademiz diye söyle. miyoruz... Doğrusu böyledir! - diyor. lardı. Fakat, İbrahim, oralı olmuyordu; kucağımda Osman vardı, Boyuna onu sevip okşamakla meşguldü. Huzurunda divan duran Sünbül a. — Vaktiyle Sünbül! ağaya leğen ib. rik tuttuğunu unutma... Lalamm aley Binde söz söyletmem... Sonra pişman o Tursun! . dedi, Haseki ağlamağa başladı: — Vaktiyle ne olursam olayım... Bugünkü günde en büyük mevki be- nimdir.. Senden ve oğlumuzdan son. ra ben gelirim.. Çünkü hanedanm Sönmemesini temin edecek bu şehzade yi ben doğurdum... Birak, onu bırak. O piçi kucağından at. Senin öz evlâ. din varken başka çocukları niçin s6. viyorsun? Asabi kadınlara has bü; bir bulıran geçiriyordu. Padişah, bare- mağalarına emir verdi; — Susturun şunu... Daha ağlar, ba. gırırsa beni de. kızdıracak... ; Sonra, cezasını Vereceğim... İlk iş, onu huzu- rumdan koğmak olacak. Benim on ve onun oğluna ne ihtiyacım var?... Haseki sultan bağırdı: , — Eğer o batarsa neslini nasıl ida. me edeceksin? Senin yerine kim pâ- dişah olscak? — Hiç kimse:., Hiç, hiç kimse... Torahim, karısından dahs yüksek haykırdığı için, onun sesini dindirdi. Artık nöbeti tutmak sırası ona gel miştir — Biç kimse benden #onra padişah olmayacak... Yedeğe ihtiyaç yok... Ben kâfiyim... Herkes bana “kıyamete ka- dar yasa!,. diye dua etmiyor mü?.. Cinci h da büyü yapacaktır... Hiç ölmiyeceğim... Abıhayat içeceğim, ya, şıyacağım, boyuna yaşıyacağım... E- ğer istersem başka çocuklarım da 6. lur... Fakst hicbirine hacet yok... Ben kâfiyim.. Bu hanedan için ben kâfi- yim, Anladın mı? Adamakillr zıvanadan o çıkıyordu. Padişahı fazla kızdırmaması için, Ha seki sultana işarette bulundular. O. nu susturup yerine oturttular. (Devamı var) —- Çalınan elbise birinciliği kazanırsa Bundan bir müddet . evvel İngilterede Hull da, . hırsızlar zengin bir ka- dının evine * gi- rerek birçok eş. ya meyanında birkaç katda - elbise çalmışlardı. Bu hırsızlık hadisesinden birkaç gün sonra, hırsızlığın kurbanı-olan kadın, bir zarafet * müsabakasında, jüri beyeti azası sıfatiyle hazır bu: lunmuş ve önünde resmi geçit ya. pan bir sürü elbiseler. icinde birin- ciliği, kendi çalınan elbisesinin ka- zandığını görünce hayretinden dona kalmıştır. Tabit, bir sürü iskandal, buh- ran, bağırma, çağırma ve #aire,. Elbiseyi giymiş olan kadın bu elbiseyi satın aldığını ispat etmekte güçlük çekmemiş ve hırsız da kolay: ca yakayı ele vermiştir. Diğer taraftan, her şeye rağmen elbisenin eski sahibesi, kazanılan birincilik mükâfatmdan dolayı bü- yük bir sevinç ve gurur duymuş ve bu mü; elbisenin yeni sa- hibesine bir ziyafet vermiştir. Bluz vaktiyle erkek elbisesiydi A /P ğaya me e - gr. i ZA yor. Halbuki, — Efen LI ı, kurunu vustada — Nikâhlı çocuklar mi daha güzel, © İN 5 ) bunları sövalye daha canlı, daha sevimli olur, yoksa " ler giyerlerdi pirler mi? Ne dersin? Şövalyeler se Sünbül, Osmahm ve Ayşenin padi- deni elbiselerini sah üzerindeki nüfuzunu arttırmak i. yağmurdan “ve pas İahmak tan gin: — Piçler! . dedi, Haseki sultan, oturduğu yerden yumruğunu salladı; — Ah, domuz fellâh!... Senin piçin! İbrahim kizdr: — Sus! Dalama ağız bozma... — Bozacağım işte.. Fesat kumkuma. sr menhus fellâh' Pek çok kimse, simdiye kadar Sün- bül ağanın arkasından arabayla lâkır. dı söylemişti, Gıyabında onun temiz tarafmı bırakmazlardr. Fakat böyle uluorta, yüzüne karşı kalabalık bir ceniaat ortasında ve vaktiyle ona hiz met etmis bulunan bir #tray kadını- nın ağzından böyle tecavüze uğrama. sr vaki değildi. im: korumak için bunların üzerine ek. seriya ipekli blüzlar geçirirlerdi. Erkekler, madeni elbiseleriyle beraber bu blüzları da terkettiler... Terkettiler ama bu defa da kadınlar giymeğe başladılar. Şu farkla ki, zırhların üzerinden değil... Garip âdetler MK SRELİ gelin, düğününün ikin. ci günü akşamına kadar kocn- sım yüzünü görmeğe mezun değil- dir. Kadına, kocasını ailesi intihap eder ve ancak düğünde karşılaşırlar. Hatta düğün günü ile paça dediği- | miz ikinci günün akşamına kadar | gelinin göz kapakları biribirine ya- pıştırılmış bir halde kalır. Sivrisineklerden #orunma EREDE ise sivri sinekler de çık mak üzeredir, Bu arsız sinek- lerin sokmasından kurtulmak için iyi bir çare ellerin tersine iki damla citronella (oğul otu) yağı damlata- rak vücudun açık kalacak yerlerine sürmektir. Bu yağ biraz pahalıdır ama dikkatli kullanılmak © sartiyle az bir şey, iki üç yaz sürebilir. Sivrisinek soktuktan sonra ise, sokulan yere azıcık amonyak mah- lâlü yahut bikarbonat dö sudla su sürmek derhal yanma ve kaşıntıyı keser, Kaçakçı gemileri Alkolün Ame . Gm vikada yasak ol- ş luğu devirler - ; , de bunun kaçakçrliğiyle uğraşan 332 büyük gemi vardı. Bundan başka birrok küçük gemiler de bu nevi kaçakçı: lıkta ihtisas peyda etmişlerdi, Bu 332 büyük gemiden dördü Fransaya, onu Norveçe mensuptu, on tanesinin mensup oldukları dev- let belli değildi ve bunlardan üç yüz yedisi ngiliz gemisiydi... Yeşil camdan “kara tahla,, A MERİKANIN Ohiv vilâyetin. de Toledö şehrinde ilk ve orta mekteplerin sinif odalarındaki kara tahtalar kaldırılarak bunların yerine yeşil camdan mamul “kara tahtalar,, konulmaktadır. Denildiğine göre camdan kara tahtalar gerek talebe gerekse mual- Hmlerin gözlerini biç yormadıktan başka temizlenmeleri de gayet kolay dır. Bu yeşil camların üstüne yazı yazmak için sarı tebeşir kullanılmak tadır, Kurulmadan işliyen © saat K LRULMAĞA lüzum görme- den kendi kendine daimi hare kette olan bir saatin icadı, saat yapı- cılarının asırlardanberi hayalini iş gal etmişti. Böyle bir saat şimdi pi- yasaya konmuştur. Saat “atmosle- rik,, mekanizma tarafmdan işletil. r. Havanın harareti, bir dere üçük bir mikyas dahilinde bile değiştiği zaman bu mekanizma 120 saat kadar işleme kuvveti almak tadır. P ile 4 ZYE E Yazanlar: 1 çesterten — 2 Seyers — 3 Agata Kriati — 4, Vila Kirofte — 6. Va) 6 Henri Ve — 7. C.D.H, ve M KG —5 v0 MAYIS — 9 di Milvard Kennedi — 8, Con ioyd — 16 r. Aküöks — 11. Edgar Jepson — 12. Klemans Dap — 13. Antoni Berkeley. Çeviren: fa. Tefrika numarası — 99 5 Ona öyle geliyordu ki, © papazla 1 kadın arasmda gizli görüşmeler olmuş- tu. Cinayet gecesi görmüş veya görme. miş olsun, herhalde papaz, onu ertesi gün görmek ihtiyacını duymuştu. Aca- ba neden? Birdenbire müfettişin akalına bir şey geldi. Ya madam Arkvrayt papazın es ki karısı ise? Belki de aralarında mühim bir mesele, talâk meselesi gibi bir mese. le vardı? Bu muhtemeldi. Ve papaz bu sebebten ondan bu mülâkatı gizlemiş o- labilirdi. Karısını getiren (| şolöre 'de, münakaşa esnasında onun mevçudiyeti. | ni nnuttukları için, hizmetçi masalını uydurmuş olabilirdi. Hem böyle (o yap- makla muhtemel bir dedikodunun önü- | ne de geçmiş olacaktı. Rac bu düşünce. Yi, heyeti umumiye itibarile muvafık gördü. Lâkin, bü noktanın amiralin katli ile ne münasebeti (vardı? Vardı. O da şu: Papazın şapkası ve tahkikat esnasında gösterdiği heyecan, Şimdi Rac, papazın firari karısı hak kında nasıl malümat alacağını “düşünü- yordu. Aklma, bütün İngiltere papar- larından bahseden salnameye müracaat geldi. Ve bir kütüphaneye giderek aldı. Biraz #raştırınca papaz Muntun, on se- ne kadar Hal'de oturmuş olduğunu an- ladı, Rac derhal Skotland Yara (o gitti. Oradan Hal polis müdürüne telefon ede | rek madam Munt hakkında mufassal ma lümat ve kabilse bir de fotoğrafını İste. di. İki saat sonra, fotoğrafın bulundu- | ğu malümat ile birlikte postaya verilği- | ği haberi gelmişti. Ertesi gün, istenilen (| şeyler geldi. Fotoğraf, eski bir gazetede bulunmuştu. Madam Muntun resmi bir o hastanenin açılma merasiminde iken bir o grup ile beraber alınmıştı. Rac onu tanımamak. la beraber, şekli hakkında şoförden ve pansiyon sahibinden edindiği malümata göre bu iki kadının ayni kimse, olaca- ğımıanlad:, Diğer taraftan bu resim ma dam Mümta'âit olduğuna göre, soförün götürdüğü ve mâdam Març imzasile tel graf gelen kadınla madam Arkvrayt ay- ni kimselerdiler. Buna rağmen müfet. tiş, gazeteyi yanına alarak Yud-Stritte- ki pansiyona gitti. Pansiyon sahibesine gazetedeki resmi göstererek? — Bunların içinde, dedi, tanâdığınız birisi var mr? Kâdın gazeteyi aldı. Dikkatle baktı, Sonra: | — Soldan dördüncü, dedi, benim ki. racım mağam Arkvrayttır. Müfettiş fevkalâde memnun bir ha. de Londradan trene bindi ve Drayçeste. re gelince indi. Orada, artık dest olduk ları şolörü bularak, resmi ona da gös- terdi. Şoför milişterisini tanımıştı. Ar- tık şüphe ve tereddüde lüzum ( yoktu. ” Bu kadın. cinayet gecesi otomobille Lu. ighama gelen kadın ve madam Arkv. râyt papazın eski karısıydı. Şimdi Rac kendinden gayet memnun olarak Vinmuta dönmüş, müdür muavi- nine çıkarak tahkikatı neticesini anlat. mıştı, Lâkin Havkesvort: — Bundan, dedi, ne çrkar. Herhalde papaz karrsile barışmak veya tamamile ayrılmak istiyor. Etraftan dedikodu ol- maması için böyle hareket ediyorlar. “ Bu mseelenin cinayetle ne alâkası var? Rac takdir beklerken bu suretle kar. şılanmış olrhasma şaşırmıştı : — Bence papazdan izahat (o istemek lâzım, Dedi, muavin dudağını büktü: — Ne diye? — Mıdam Muntun gittiği yere dair. Bir defa papazın sandalı yerinde değil- di. Kim almış? Sonra bulundu. İçinde ceset vardı. Hem kadın buraya otomo. bille geldi. Fakat (o dönmedi. Nerede kaldı? Nasıl döndü? Bütün bu suallerin cevapları lâzım. Muavin biraz düşündü. Nihayet: — Peki, gidip bir tecrübe (ediniz. Madeemki iş bu raddeye kadar geldi. Devam edinir. ONUNCU KISIM Yazan: Eâgard Jepson BANYONUN ESRARI Polis Hempstid halası madam Eme- riyi çocukken pek severdi. o Lâkin ma- dam Emeri #miralin hizmetine girmek işin Rundel Krofta gelince, onun# kiden olduğu kadar alâkadar (© Bununla beraber. o muayyen ziyaretine gider ve iyi bir yeğen sini görürdü. Bugünlerde ise Hemp* in halasına karşı olan eski muhs8© tekrar dirilmişti. Bu işte Cenni Mef un dahli olmadığını iddia etmek Y bir iddiada bulunmak demek değilĞ Şimâi Hempstid her fırsatta eve rıyor, hal ve hatır soruyor, evde citi ler olmadığı için güya hizmetçileri mâye eder bir tavır takınıyor'du. gi olmadığı zamanlar ise, halasını #X ret maksadile geliyordu. j Madam Emeri bu değişikliğin se9& ni anlamakta gecikmemişti. £ Faks bir kaim olduğu için kızmadı. BS Cenni Mertonun tabiatini, iyi bir kö duğunu bildiğinden müsamahakâr randı. Mem nihayet iki gencin biribi” rine karşı duydukları hisse müdab hakk; da yoktu, Bundan başka, Hempstid işe de yordu. Öte, beri ev işlerini bilirdi. ” kapının kilidi mi bozuldu? O Hem derhal tamir ederdi. Elektrik çere! da bir arıza ölsa, düzeltirdi. o EĞ böyle ufak, tefek işler geliyordu. Hempstid — cinayet işile de mek olduğundana, ziyaretlerinin bu sefer” resmi mahiyeti de vardı. Cenni il& sik bundan görüşüyorlar, Hemp na nazariyelerini anlatıyordu. — Bence, diyordu, cinayetin bu evin içindedir. İ Cenni de bu fikirde idi. o Onun — beraberce, evin her tarafını araştır” lardı. Amiralin yazı odası, yatak ©öğ” madam Hollandın dairesi kâmilen #8 miştı. Madam Hollandın odasında # dıkları kaybolan tuvaletti, Cenni, mist tuvaleti beraberinde — Loj götürdüğünü söylüyor, Hempstid yetle bu fikri reddetmemekle b belki de bir köşeye atmıştir Cenni de fazla ısrar etmiyor ve b aramağa koyuluyorlardı. o Böylec€ çok köşe, bucak karıştırdılar, fakat Y valeti bulamadılar, Pazartesi günü öğleden © sonrü müfettiş Rac polis müdür © mus tahkikatı Beticesini bildirirken, Het tid halası ve Cenni ile çay içiyor Madam Emeri; — Dik, dedi, (bu, Hempstiğin al” diyor” ismiydi) gitmeden evvel, banyo o na çık da, el yıkanacak yerin borü! bir bak, Tıkanmış. Belki açabilirsi” — Peki hala, sifonu temizleyine€ © #elir, sen merak etme, Çayını bitirdikten sonra, (o Hemf birkaç âlet aldı, Cenni ile birlikte BA” odasma çiktılar, ve Hempstid işe 9 dı. Biriz sonra, su brusunun tıka Gluğunu anladı. Bir tel soktu, Telin ucunda bir takım © kollar 3 boruyu bunlar tıkamıştı, o Fakat F€ Şok vardı, Hempstid: ; — Tuhaf, dedi, eğer amiralin dini sakallı görmemiş olsaydım, n8 kak sakalını traş etti derdim. Cenni çıkan kıllara baktı. Bunlaff v kikaten bir insan sakalına aitti. — Ama, dedi, amiralin sakalı bu * te değil ki, benziyor ama, daha 45 yu. “ Hempstid borudan çıkardığı bir tarafa koydu. Düşünmeğe b — Halam, dedi; madam (Hol borunun tıkanmasından şikâyet Wi söyledi. Bunu, Londradan döndüğ”” man söylemiş. Londradan (dö evvel ve amiral katledildikten rasını kimse kullandı mı? Cenni düşündü, cevap verdi: — Hayır. — O haide, burada sakal göre, demek birisi... Fakat derhal sustu. Cenniye dön“ — Kat'iyyen, dedi, buna dair bir şey söyleme. Zira çok mühim. (Devamı var) old