Konuşan kedi Bay Murad, yeni yaptırdığı köşkün. debir hafta geçirmek Üzere bazı arka. daşlarını davet etmişti. Bunlar, aile- nin samimi dostu karı koca çiftlerdi. Bu meyanda hayvanat mütehassısı âlimlerden yaşlı ve bekâr İbrahim ho. bulunuyordu. cağı Ev sahibi bu adamın ibtisasile mi. safirlerine bir eğlence teşkil edeceği- vi ummuştu. Lâkin bay Torahim, me konuşuyor, ne ediyordu. Bir entere. san muhavere açtığı yoktu. Alâkayı vslbedecek hiçbir mevzua girmiyordu. Bu hal böylece birkaç gün devam ettikten sonra, bir akşam hepsi salon. da toplanmışken İbrahim hoca, bir- derbire dedi ki: — On yedi senedenberi hayvanlar rın hayatları hakkında uzun uzun tet- kiklerde bulunuyorum, Bu son günler» de sâyimin mükâfatını elde ettim. Tecrübelerim binlerce cins hayvan ü. zerinde çalışmakla başladı, Fakat şim di bilhassa kedilerle uğraşıyorum. Ba. zan, İnsanlara pek yakm olan, pek zeki kediler vardır. İşte sizin evde Pompiş de böyledir. Gelir gelmez ©- keşfettim, esasen tecrii- Lâkin re etmek! e Hoca İbrahim, ciddiyetle, ş — Evet! dedi. » Gayeme erdim. Hanımlardan birinin bafif bir istihza belirdi. — Lâfi... Bunun imkânı yek! * diyecekti, fakat sustu. Bayaz Reşide, merakla: — Demek Pompiş konuşuyor. Aca. ip, tıpkı biz insanlar gibi mi?.. Söz | mü söylüyör?... Cümleler mi teşkil ©- | diyor? İhtiyar âlim: — Evet efendim! « dedi. Sabır saye. sine İnsan ne elde edemez... Çotuk- lara, vahgilere nasıl Jisan öğretiliyor- sa hayvanlarda d& insan ayni şekilde muvsffak olabiliyor. Esasen kediler, aramızda çok yagadıkalrı için kulak. ları dolgun! zen şimdi bir insan ibi konuşmaktadır. ” Dim EY eden genç bayan, bu se- fer kendini zapteğemiyerek kahkaha he güldü: iz Olur iş değil. Ben buna inan. mam. V bar Laylâ: Ev sahibesi bayan Blitz 1. dedi. sik rağ çiktm. Yaz az Gözlerini ki damda buldum. nü baktı: iç! bizi bekletme! * “.. Gel sütünü kulaklarıma İ- bi lâ, Bayan Leylâ, KE gal bir insariâ hitap eder gibi: “ Popigt Sit ister misin? Kedi, sakin sakin çevap verdi: kendini topliya. Bütün hazırının üzerinde, asabi bir hsıl oldu. Sütü tabağa ko- — İnsanların — Farzet ki ben! — Beni müşkül vaziyete soktunuz. Fakat gunu göyliyeyimki, Bay Murad, sizi davet ettiği 2eman, karısı “bu sersemi niçin çağırıyorsun?,, diye büs ğırdı. Bütün tanıdıkları içinde en ah. mağı sizmişsiniz: (Kafanzda/beyin na- | hm habbe yokmüş. Bay Murad ka- rosına dedi ki>“İyiya.: Zaten ben de onun aptallığından istifade etmek is, tiyorum, Şu kirik otomöbili okutkca- ğımu Ondah başka onu alacak ser. gem yoktur! Bayan Leylâ, son derece mahcup ol. du. Bin bir itizarda bulunarak. kedi. nin yalan söylediğini iddia ediyordu. ir bayan bu kadar harsretli in- kârlara belki inanırdı. Lâkin daha o , ev sahipleri kendisine otor0- pili peşkes çekmiş olmasalardı? Bu tatrıs havayı biraz değiştirmiş olmak işin, doktor Behcet, kediye baş ka bir sus! gordu: 2 E; bakslım.. Mutfaktaki Tekir ile işi pişirdin mi?... Lâkin bu suali sorar sormaz, ne ka. dar pot kırıldığını herkes anladı, A- caba bunun arkasından ne çikacaklı? Pompis, azametle: - Hususi işlerimi herkese anlat, mak âdetim değildir! . dedi. . Sizin marifetinizi ortaya yayacak olursam İ buradakilerini daha alükndar eder. A* ranızda yaşadığım müddetçe geler gör Herkesi bir korkudur kapladı. Bayan Leylâ, hemen telâşla: «- Haydi Pompiş, mutfağa İNE de eğin hazırdır, yel» b ak ta daha iki sant var. Şimdi (Devamı 15 incide) Nakleden: Hatice Süreyya >“ Köpeğini mi traş ettiriyor p Amca yi | sözü yurdun her bucağına. yayık Yazan : Niyazi Ahmet Ankarada Büyük Millet Meclisi | açılmış ve “Hâkimiyet milletindir, mıştı. Her Türk bütün mevcu#iyetiyle gözlerini Ankaraya dikmiş bulunu- yordu. — Ne olacaksa oradan olacakis Deniyordu. Çünkü: -- Türk, tarihin en kudretli mille- dir. Esir olarak yaşıyamaz, hiç bir milletin himayesine giremez. Sesi oradan geliyordu. Türk havasi, motör sesleriyle oğulduyordu. Tayyareler uçuyor ve yurdun dört bucağa kâğıtlar dağıtıyorlar» dı. İ Bunları, sakın, Türk milletini yurdunu kurtarmağa davet eden kâğıtlar sanmaymız. Türk milleti, çoktan bir güneş gibi doğan sesle sefdiber olmuştu. Bu dolaşan tay- yarsler, düşman tayyareleriydi ve Dürri zadenin fetvasını dağıtıyor» lardı. . , Fetvanm ne istediği malüm. Ö- nu eline alan her Türk, birkaç satirt- nı okuduktan sonra: — Alçaklar... diye diş gıcırdatı- yor, ve fetvayı nefret ve kinle par- çalıyordu. İstanbul... Güzel, şirin | İstan- bul, Boğazı, Marmarası, adaları, eş- siz gezme yerleri ile derin bir sü- küta, ölüm uykusuna dalmış gibiydi. Duyguları, Türklüğün, yurdun mukaddes ateşiyle yanan Türk ço- cukları bu şehrin biç bir güzelliğini görmez olmuşlar, hayatlarını feda ederek oraya, çağıran sese kaşuyor- Vardı. Fakat saraym asırlarca değişmi: | yen havasını teneffüs edenler, ra- hatlarının bozulacağından ürküyor, dört elle kendilerine bu hakkı esirge miyeceğini vaadeden düşmana sarı lıyorlardı. Ve diyorlardı ki: — Mustuka Kemal saltanata is- yan etmiştir. Onun cezasını ver- mek lâzımdır. İşte. Şeyhülislâm « Dürri zade, fetvasında açık bir lisanla Türkleri asi Kemal üzerine sevkedi- yordu. ' ordusu, isyanı (1) tenkil için teşkil edildi. Tayyareler, -İ hilâfet ordusuna taraftar toplamak için bu fetvayı dağıtırken halife ra- Mustafa Kemal hangi saltanata is“ yan etmişti? Saltanat ve hükümet KON 3005 Sizi . KABvL 17 sene evvel bugün Büyük Millet Meclisi hiyaneti vataniye kanununu çıkardı Düşman tayyareleri her tarafa Şeyhislâm Dürri zadenin fetvasını dağıtıyordu. Milleti O kurtarmağa azmeden Mustafa Kemal “asi, telikki edilmişti. denen bir mevcudiyet var miydi? Bunu ancak Türk milleti, Anadolu da yurdunu ezmek istiyen düşmanı tepelemeğe hazırlanan Türk milleti düşünüyordu. O biliyordu ki, ds tanbulda, bütün vasıfları, allahın yerde gölgeliğini takman yurtba zirgönmdan başka O kimseyoktu. O bazirgân, Türk yurdunu düşmas na tamamiyle sattıktan sonra taha- tine kavuşabileceğinden acele &di- yordu. Padişah “hilâfet ordusu,.. teşki- liyle kalmadı. Bütün işi Türkün düşmanları, kendisinin dostlarma bırakmıştı. Balıkesirle Bursa vilâyetlerinde Anzavur adlı Türk olmıyan birine paşalık vererek yurdu kurtarmağa azmetmiş çelik imanlı Türke saldırt dı. Bolu, Düzce cihetlerinde de pa- dişaha arka olacak bir kuvvet top- landı. Anadoluda bağrı yanık Türk, simdi Karşısında iki düşman safı gö- rüyordu. Biri ülkesini elinden almak istiyen yabancı, diğeri yabancılâre yardım eden padişah taraftarı. Fakat Mustafa Kemal, mücade- le için, muvaffak olmak için Tâzim gelen hiç bir tedbiri bir saniye bile geciktirmiyordu. 1920 yıl 29 nisan günü 17 se- ne evvel bugün Büyük Millet Mec- lisi hiyaneti vataniye kanununu çi kardı. Bu, Türk milleti ve Türk- lük aleyhinde : bulunanlar için kes” kin bir kılıçtı, Arkasından istiklâl mahkemeleri kuruldu ve Türke kastetmek istiyenler, cezalarını çek» tiler, HABER AxŞAM POSTASI DARE EVİ” Istanbul # Ankara Caddesi # Posta kutusu” İstanbol 214 Telgraf acresi; Istanoyl HABER Yazı işleri telefonu” 21872 sare velön "Sikiy x» ABONE ŞARTLARI Türüiye ç Ecnebi #400 Kr” '2306 e. Senem Sahibi ve Nesrişat Müdürü; Hasan Rasim'Us Basıldığı ver (YAKIT) matbaüsı