“Yelguy — 4gÖŞK saanyeni,, 0 yömaçr “arpıyeyıs zakpgıyur tra üre DYAN) ULUYUEZ ra (a3 “apığtujıpa *,, uyumu a eyo Şörp. “soy saoy,, Pİ #maokig dodip “MEM “4g izan, eUEvUUU “45 “* unU0,, UOYLOp “UST Bang m8 Za ğıpuağn LOKMAİ OPUNYOĞ “Aypa UryE) OLUSAN SŞUAİMANY UTMOJUMO 114 UYU OPUYOĞ “syrppo vaya 0u0$,, “£n uman (uryetuz) , 13 Zr $a0a19$ öye10p ng ork iş EE ME BUUZEİ PARİŞI EŞİ Ee, leo za gk iii seigiz APA ERİ senii; b in MİM 2SR İTE öge! ia şı ERESEİ Sn EU Li ae ABE zi; 2 DE AE iii wi g - vw s5 Bir E LA ei “g3 z i HE BA ETEZişİSE SEİ hoeekoz gp. E REERRİŞ şili & itet:i; tri: işişir Erie bilir il j REİEŞİ imz iii :; Bed; i eş BA rep” işl FE 34 E. z 8 Bg g ig ip 3 irâSİEEŞ 0 ; içığlını 3 33 yaz arağe 3 mz Şİİ 3 io iy E3 ibi a 3 S$E aym şo İşeri mizi 5 sİşE Sie ” iie, : Sg 3 SARAN z 27 R zEkEEe 2ön İİ > değişi öpi dr pi” ii: BE FE <p AR 5 it Ee EZ yi ii Ee İR PARDAYANIN OĞLU ——>>—2SC———ş—— m emma Bütün bu izahat yavaş sesle veriliyor du. Fakat Pardayanla, Yiğit Janın ku- lakları bir hayli keskindi kendileri hak- kında söylenenlerin hemen hepsini duy- muşlardı. Pardayan, gözlerini. arkadaşına dik. miş düşünüyordu: — Demek ki bu genç müthiş bir ser- seriler şefi, öyle mi?.. Olur a!.. Geçin- mekl âzrm.. Ve bir ahçıyken şimdi Va- ren markisi olan Fukeden, ve şu jan. arma kumandanından tutun da krala varmcaya kadar (o herkes — veya aşağı yukarı herkes — soygunculuk ve na- mussuzlukla mevki temin ediyor ve ge- giniyor... Fakat bana öyle geliyor ki şu Növi biraz mübalâğa ediyor.. Yahut da ona yanlış malümat vermişler. Bu ince ve zarif yüzle, bu doğruluk ve erkeklik- le parlayan gözlerle, bu adamların bah. settikleri gibi alçak (o bir katil olmağa imkân yoktur. İddia edilen suikaste ge- ince bunun mahiyetini herkesten daha iyi biliyorum, çünkü hâdise esnasında buraday'dım ve herşeyi gördüm. Suikast o— mademki suikast var. mış — ktala karşı kılıç çekmekten iba- rettir... Bu genç sevdiği bir kızı müda, faa etmiş karşısındaki gece zamparası- nm tack olup olmadığını ğine Kğ tir. O, ancak tabiatin kanununu takip e miştir. Demek ki, kızmı, (karısını, kız şeref ve servete nail olacak ve (o herkes tarafından hürmet görecek, buna muka. bil bu namussuzluğu reddedecek o olas da, tevkif edilecek, hapsedilecek ve hat- *4 öldürülecek! Hakiki adalet bu mu- “dur? Bundan çok zaman evvel, ben de heyhat! Bir genç kız sevmiştim. Güzel, masum, temiz bir kızdı ve her cihetten “bu gencin sevdiği kıza benziyordu. Ve iyi hatırlıyorum ki ben de onu, mareşal, dük, prens ve kral ünvanı alan yirtıcı hayvanlara karşı müdafaa etmek mec- buriyetinde ğer hâlâ ölmedimse, odaçok şükür pençelerim sayesindedir ve hâlâ da böy- le kuduzlara karşı koyabilecek vaziyet- te olduğumu zannediyorum. Yiğit Jana gelince, o da kendi kemii- ne şöyle diyordu: — Jandarma kumandanma bu gece saat on birde kralı öldüreceğimi haber vermişler!.. Beni göstermişler, o ismimi söylemişler!... Ben merdivenlerin arka, sına saklandığım zaman kiminle karşı Jaşacağımı bilmiyordum.. Fakat beni ih- bar eden kimse, o bunu biliyordu!.. De- mek ki sıman altımdan su yürüten azgın bir düşmanım var?.. Kim? Kim? düşü, nelimi. Benim buraya gelerek gözetle- meğe ve içeriye kurnazlık (veya zorla girmek istiyecek olan adamı öldürmeğe karar verdiğimi dünyada kimse bilmi- yordu... Bunu ancak Leonora Galigây biliyordu?.. İsmini sırf menfaatim icabı olarak söylemek istemidiği bir adamın bu gece, sevdiğim kızın evine gireceği» ni bana o haber vermişti. © Galigay!. Demek ki'bu #ğamın Rral olduğunu bi, liyordu? Jandarma kumaândanına da o habe? göndermiş olacak!.. Niçin?.. Jan- darma kumandanı kralı kurtarmak için çok geç kaldığını söyledi. Evet ama be- ni tevkif etmek için geç kalmadı!.. Ah! Anlıyörum... bu işte müthiş bir alçaklık kat? bunu hefne pahasma olursa" ol- sun anlıyacağım!., Ve 0 zaman Suay ya- nilmadımsa le e ral Vay baline Konçi o mösyö? b FÂRDAYANIN OĞLU ğe iha ş3oigi) | : E ul a | 1 v g O i 5 ii İŞNİWİ azi ig lO lit m. > ji en $ : İN ij 1 ii ee space ği © öbek. İlle EE e ship BR : Beşy Bizi ii kil ay ği i Zeği i3 Jİ çilek dai İİ Pardayanla yiğit Yan bir taraftan böy lece düşünerek, diğer taraftan da dik- katle etrafı gözetlerlerkeni, jandarma kumandanı, Praslen ve Füke de miüza, kerelerine devami, Ağır bir yükten kurtulduğu işin biraz sevinen yüzbaş: sordu: — Ne yapmağa niyetiniz var? Jandarma kumandanı hiç töreddit | etmeden cevap verdi: — İkisini de hemen tevkif edeceğim. — Siz bilirsiniz. Bu #ırf sizin vazife- nizi alâkadar eden bir emniyet işidir. Bu ni karışmam. Fakat kral bu evde bulun duğu için ve ergeç dışarıya çıkacağın- dan ve nihayet bu sergüzeşt bana pek karışık göründüğünden Buradan ayrık mıyacak ve askerlerimle beraber bir ke- arda bekliyeceğim. Kral çıktıktan son- Ta da onu saraya kadar teşyi ve lüzüm kalırsa müdafaa edeceğim... Bu iş benim vazilem ve mesuliyetim dahilindedir. Yüzbaşı bunları o söyledikten sonra askerlerini kenarda sıraya dizdi ve bü- yük bir dikkatle vaki olacak hâdiseleri seyre başladı. Növi derhal atmdan indi, Ve merdi- venlere doğru yaklaşarak, nazikâne bir | tavırla: — Mösyö dö Pardayan, dedi, kılıcı. mızın bana teslimini rica etmek mecbu- tiyetinde kaldığım için çok © müteessi. rim... Tabii bunun mutat bir © emniyet Hemen İs gli “olmadığımı | câdeleye girişmek çlıgmlığını kdir edersiniz. yi da syni nezaketle vendi: — Mösyö dö Növi, bu talebinizi yeri- ne çetiremiyeceğim için ben de cidden çök müteeâsirim, Növi hayretle sordu: — İtamtten imtina mı cevap ediyorsunuz, gi nunda toplu olarak tercüme ettiğimiz parçanın türkçesini | görelim, Bu parçanın yaptığınız tercümesini bununla. karşılağ» İrir ve yanlışlarmız varsa onları, geçen defslerde bu noktalara ait olan kısımlarda okursunuz. Pul almak, telgraf çekmek yahut posta havalesi gön. dermek İstiyeni postahaneye gider. ; Her şehirde, köylerde de hemen hemen her köyde pos“ tahane vardır. Büyük şehirlerde, tabii, birden fazla pos. Geçen dersin tercümesi tahane bulunur, sim “ m are the year divided? ingilizceye çeviriniz. — Thirty or thirty.one; and sometimes twenty-nıne 1 — Bir ayda kaç hafta vardır? or twenty-eight. — Spring, Summer, Autume, Winter, 4 — How many days are there in a month? — Üç ay (bir mevsimin üç ayi — Into four seasons. 3 — What are they? 3 — Tabiat uzun kış uykusundan ne zaman uyanır? — Dört hafta. -2 — Bir mevsimde kaç ay vardir (bir mevsimin kaç 2 — Into how many seasons ayı vardır)? 35 — Tekrar ediyorum, cidden müteei. sifim fakat tabii bunun mutat bit emni- yet tedbirinden başka bir şey olmadığı nr tkâir edersiniz. Jâhdatma kumandanı, kralın son de çe lr eği b adama karşt elin. den geldiği kadar nazikâne muamele yapmağa gayret ediyor've" müstehzi cevaplama. “rağmen soğuk kanlılığım muhafaza etmeğe çâlışıyor” du, Son bir teşebbüste bulundu ve daha soğuk bir tavırla sordu? e am siniz? , “ Paraya eri Kasüm ve $âf ii tavır la cevap verdi: — Bu zamana bağlıdır. * Növi birdenbire tavrını — değiştirdi. Çehresi sert bir ifâde aldı vet ehöitkür bir sesle: — Kılıcınızı verin bakalım; dedi. Jandarma kumandanının — kendisine fazla ehemmiyet vermemesine bilhassa kızmış olan ve er bir sesle bağıl: — Gelin de alm! Növi ilk basamağa ayağın: attı. Ga. yet soğuk kanl: ve sinirlerine hâkimdi. Zaten pekâlâ alıyordu iki, bu iki asiyi yola getirmek için bir tek işaret kâfiy- İLA Tml lil ME suz ve saçma bir cesaretperestiik gibi geliyordu. Onların elli kişiye Kargı mü- © Fakat Növi ilk basamağa adımını atar atmaz durmağa mecbur oldu. Bir kılı- cın ucunu boğazmda hissetti ve ayni zamanda yiğit Jarın sakin ve « Yalnız mektup verecekseniz poştahaneye gitmeye lü zum yoktur. En yakmaki posta kutusunu! sorun. Kim ol sa gösterir. ; i — İlkbahârda.. #— İlkbaharda gök nasıldır — Mavi ve bulutsuz. HA İŞ g Burada bir postahanenin içinin nasl olduğunu göre