Cute; lk 3600 o ie) TAMER, NOK OYMEM Kfu0 Lnox ZUYKAYDAĞNA UAŞUKUYLA “zey üze zsuspogini 1S, “ayara uyan dİOY sayi apşsiyropa 215, Oi Oz OB yamur “dapi0 Souoyg © 798 0) 20 “us$ “1 © puos Oz 'sluneys Ang Oy Spurs Oyma £pogfuy £peou pus *umoz Kira UT 9917J0 1504 & sf ALIYL, 917) 0 bu üçüncü gün Pardayana bilhassa ilti. fat ediyorlardı. Hem iltifat ediyor, bem de kızıyorlardı. İltifat ediyorlardı, çün” Buna rağmen, rahip Botiste Ümitsiz Jik içinde son bir teşebbüste bulunma- ğa kazar verdi ve itiraz ve o münakaşa kü onlara öyle emir verilmişti. Kızıyor” kabul etmiyen bir sesle* dar çünkü mahpusları bulduğu ye mi imkânına malik olduğu halde, bunlara bakmıyordu bils, halbu- ki onlar yem$k istedikleri külde bir lek- ne öyle emir verilmişti. Akşam yemeği zamanı ni rahip her zamanli gibi Pardayının yö” bine iüelde, Yalpız bu defa eşi hazıdlaradılar ve yüzünde , büyük sevinç görülen , Bonita bir. eril tavrile: ZLE odasına g€Ş — Mösyö şövalye yemek ek arrusunda bulunurlarsa, kepdileri- ne orada hizmette bulunmakla geref duyarız. sırlandığını anladı ve sert “o z —Size hiçbir 587 ye bi > Temiştim, dedi. BinaensleyA ig mette bulunmakla şeref A — pız, çünkü buradan kımıldamağa niyetim yok. 1 SORA Pardayan bunları söyledikten sırtını koltuğuna oturdu ve rahip İki rahip hayretle hiribizlerize Jar, burunları endişeli bir tavır 4547- i takalüş ei saa de görseyi. ye — Muhakkak gelmen lâzım, dedi. Pardayan rahibin ödeta (tehditkâr tavrı üzerine birdenbire ayağa kalktı ve müstehzi bif sesle: — Gelmek mi lâzım? Niçin? diye sor. du. Rahip Zaharyas tatir yavaş bir setle: — Emir böyle, i — Ya bu emre itaat etmezsem? — | — Sizi zorla götürmek mecburiyetin- de kalacağı. Pardayan, öne doğru süratle iki a- dım attı. Üç gündenberi birşey yeme. miş olmasına rağmen bu küstah rahip. lerin haddini kolayca bildirecek (o vazi- yette olduğunu hissetti, Tam iki yum. ruğunu öne doğru savuracağı sırada aklına ani bir fikir geldi ve kendisini zaptetti. — Ne aptalım, diye (odüşündü. Bu Allahın belâsı zahipleri kandırarak »a- ” İ vuşmıyacağım ne malim. Her ne olur- sa olsun, bu manastırın ker tarafını öğ. renmem herhalde faydalı olur, Belli ol- Ni Pardayan müt düşünceden sonra, e bei savuracak yerde, ga, yet nazik ve tatk bir tebessümle: —— Ne yapalım öyle olsun, sizi müş- kül vaziyete sokmak istemem. İki rahip, tatminkâr bir tavırla bakış- tılar, Pardayanm ne müthiş bir kuv. vete malik olduğunu pekâlâ biliyorlar- dı, Bunun için meselenin bu kadar ko- Jaylıkla halledildiğine memnun olmuş. ğe başladılar. Sanki, (o Pardayarın bu yemeklere şeref vermesini bekliyorlar. dı. Rahiplerden biri, Pardayanın yerin. den kımıldamadığını görünce sordu — Mösyö şövalye yemek istemiyor. m? Pardayan, bu rahiplerin kendisinde uyandırdığı kin ve nefreti yenmeğe ça- Uşarak tatlı bir sesle: | — Biraz sonra belki (o yerim, dedi, şimdilik aç değilim, gözünden atfettiler ve rahiplerden biri tekrar 16- rarla sordu: Rahipler gene garip bir bakışla bakış. tilar ve Pardayan bunu da gözden ka. çırmadı. Rahipler, masanın üstüne son bir na- zar atfettiler, leziz yemeklere tahammül edemiyorlarmış gibt dillerini çıkararak dudaklarını yaladılar ve bu kadar nefa. sete nasıl likayt kalmabileceğine hay- tet ediyorlarmış gibi gözlerini açarak, bışlarmı bavaya kaldırdılar ve dışarıya çıktılar. Pardayan, yalnız kalınca kapıya bak- te ve küçük tarassut penceresinin kapa, lı olduğuna kanaat getirdi. OO zamin masaya yaklaştı © ve üzerindeki envai türlü yemeklere bir müddet baktı. On- lardan bir kaçını aldı ve dikkatle kok- Jemağa başladı. » Sonra tabakları yerine koyarak munl, dandı: sağ a İmsan İY : ; İş dİ il baki eği ii ; LE ; EMpayı 2 OĞİ Ş 3 2 isale ip ER lin igili hin alp 3 a ENR ! 5 z z 2 ğ p l ; : iz g bise ümid ii ili ill ipl flar el bip, alli gili bri, Mİ EE Erir j Me iğ tipe 3 ii lyirtini diişikiliş ii pm j j8 ; ai şi : diş ilişti eki 2 Bene ieiereyisippli yeşil ibs Di : © dE kipi eiişiie iri sef gi 9 ş killi ile z Ri . | S “ Pe ik eşya 5 vii 3 2i 3I Al 235! ep Seg içi 3 li Perii ile lapılılı; Ss #3 > & ERE mi z 5 23 ş i 2 iz pikedenli BE ılı İŞE, 3 iin BİRR Rİ peig ider ie 2 m ilaği pedi aliş Eİiişke)ee iki ipi eb pi li diğ $ Eşme aki rripgi ini & şilcdemmğ MAS e SE eşz gilin içlışma İğ ipine a E vi 1 Sep ği © za BİR 4 #özgllEİ «şi, eyer ini oOçzalımMı Hilali i İsli Re emi eli Si! izi Sk pili ÖRME beki z 3 A tezde TİPS ERİ Ez i ia bişi Tem N . > 4 Nisan Tarihinde yanlış tertip edilen “Cücenla aşkı” forgiasını kilep yapan oKuyucularımız a ediyoruz. igo GYGENMLERİ CÜCENİN AŞKI lu zey SOR — Gayritabil bir şey hissetr,İyorum. ve susuzluktan ölüyorum! Bir şişe aldı, — İyice kaparmiş, ded. o Fakat bu bir şey ifade etmez kil Şişeyi âçtı ve onu da kokladı: — Miçbir şey hissetmiyorum. Dedi ve yavaşça, esefle şişeyi masa- ya bıraktı, Z — Şikonun puşulası, Üç gün müd- detle hiçbir şey yemcmemi ve İşmeme. mi bildiriyordu. Mabvedici zehir... Her halde üç gün sabredebilirim. Fakat bu nefis Oyemekler onu cezbediyozdu. Bu da bir nevi İşkencey- di, Sırtını masaya çevirdi ve sonra, do- saba kilitlemiş olduğu yemek artıkları, mi çıkararak yüzünü buruşturdu ve mi“ sldan ir: — Pek hafif! . Bir parça sucuk aldı ve ağzına götür- dü. Fakat birdenbire onu yerine bırak- tı ve düşündü: ) — Şu Allahın belâsr engizitörün ba“ na yaptırdığı gezinti esnasında bu oda- ya kimsenin girmediğini kim temin ede. bilir?.. Kim diyebilir ki, dün taze olan bu yemekler şimdi zehirlenmemsiştir? Yemeği tekrar dolaba kilitledi, Kol- tuğu pencerenin önüne — sürükledi ve sırtını cazip masaya çevirerek oturdu. Ayni zamasda kendisine kuvvet telkin etmek için mırıldandı; — Ancak iki buçuk gün sabretmem lâzım, Canım iki gün neredeyse geçe- cek! Esas olan, sinirlenmemek ve kuv. veti muhafaza etmeğe (o çalışmaktır. Artık bunu li b Ve kuvvetli iradesi sayesinde bunla» Tı unutarak, o Espinozanın o kendisine ve Mütemadiyen aklına gelen» bilhassa Vi To buy: tx boy —— (satım) almak büyün: boy'inğ — alan he is buying: hide boy'inğ < alıyor kil edildiğini görüyoruz. — You gave me half-a crown, didn't you?... (Yu gev mi haf & kravn, didrf yu?) “Siz verdiniz bana yarım bir kron, yapmadıkız?,, Bana yarım kron verdiniz, değil mi?