EEE ME, a“ BTE Ga ei “ev 5 a e ei © 9 m. Op ney pou RR ki eli vE ge deliği EEEAŞEZEBALARAEZAM çe Ğİ heap kekini ar ana eli pisi PE i ei kili a gidilir Rg hr: leşi Kik li, hş a peki ji? mit 5 m 2 i ? 8 * E dg s3 Şeri 959 1. iiiğiş GİLİRİR: peri: Mz Ep yp vii RErPii çal pla ağ betin mi çiyie,iği e A Mi Li 192 - CUCENIN ASKI kimi adamm e cevapları ve sevimli bir konuşuş vardı, Şimdi saat sekize geliyordu. Parda- yan henüz vakti olduğunu hesap etti ve yavaşça ağlamağa başladı. Fakat Jua- na Akıllı bir kırdı. Ta küçük yaştanberi Adeta otelin idaresile meşgul olduğu İ- çin, ani kararlar o vermeği ve bunları bu bir santi geçirmek için küçük dostu- | derhal mevkiifile koymağı öğrenmişti. na ikinci dersini vermek İstedi. Cüce kı teklifi büyük bir sevinçle kar şıladı. Ve, Pardayan kendisine küçük kılıcı verince, bu sevinç çilgm bir hal aldı ve gözlerinden yaşlar gelmeğe bak Tadı. Heyecan ve teşekkürlerini kısa kes mek için, Pardayan izah etti: — Senin, herkes gibi silâh kullanma" na imkân olmadığın: takdir edersin. Bu nun için karşındaki kim olursa olsun, ondan dajma zayıf bulunacaksın. Bina. enaleyh, senin kullanacağın küçük ve kısa silâhr telâfi etmek için, şekd, KU” nazlık, kıvraklık ve çeviklikle (döğüş men lâzım. Bu andan itibaren, benim bu uzun kılrerma karşı, elindeki ufacık ki- hıçla döğüşmeğe alışman Ji © Ders, Pardayanm tayin ettiği e detçe devam etti, Talebe, ilk derste © önün göste- derek iyi bir döğüşçü olaca! Pardayanın iyi döğüNü fevkalâde bir döğüşçü olacağın! kâfiydi, MENA sonra, Pardayanla Şike, h2- © garlanmış olan kahvaltıyı çabncal bt” diler ve, zavallı Juananın teessürile Ja meşgul olmadan Bib - Elgar kapısına . müteveecihen yola koyuldular. Endi Gü bir hissikablelvukuun tesiri ağa senenin zavallı Juana kapıya çıkarak, yl kadar onları yaşlı gözle rile tak yatti, Henri, odeme li 3 Binaenaleyh biraz ağladıktan sorra dü- şünmeğe başladı. Bu düşüncenin neticesinde, Joze na. mındaki hademeyi çağırdı ve ona bazı emirler verdi. Kısa bir müddet sonra, Joze, arabaya koşulmuş olan büyük bir atın geminden tutarak otelin avlusundan çıkardı ve yo” İa koyuldu. Arabanın içinde ve kuru ot- ların üzerinde Juanayla, dadısı Barbara yer almışlardı. Her ikisi de siyah man. tolara bürünmüş olduklarından, yüzleri gözükmüyordu. . Araba Bib - Elzar istikametine a ia gitmeğe başladı. Yani Pardayan'a Şiko- nun gitmiş oldukları istikamete doğru. Bi Elzar namındaki müstahkem şatota eski devirlerde, Arapların istilâsı zamanında inşa edilmişti O devirlerde inşa edilen diğe şato lar gibi, buda, kayalıklar içinie yapı miştı, Dört tarafı dolu li. Ve birkaç kulesi Bu kuleler, bir ME aptarın iaibema nihayet verildik, ten sonra, burası kralın ikametgöht ha- Yine , Fakat hükümdar Luraya pek seyrek gelirdi. Kral ikametgâhlarının hepsinde ol- duğu gibi, burada da küçük bir geri. zon ve bir çok uşaklar vardı ve hepsi de şatonun münzevi hayatından — bir- an için dahi olsa — kurtulmak ve şehre inebilmek işin fırsat bekliyorlar . Böyle kaçamakları yapamıyanlar da, can sıknıtısını gidermek için oyun oye nar veya içki içerlerdi. i sekle iş pis a ii I İğ ERME, İEE : gHiislisa K Leisi ale illaki 8 iğ 5 İri ş 4 ie şsizt Çİ iğ :E İni n 11 : 3 belkız zi : :E İda; ii şi b hinmaili Mİ : Ri i i i i il, m v S3» F ii ? j akk | LAŞE İşöi 45 İn iğ di ili $5 rikisi iz di per san par 16 prop- arttırılmış den- on için 5 Assez souvent Ja note est majöröe de dix peur cent par le i “ve bahşiş dir kaldırıımış,, ve bahşiş kaldırılır. — Ou'en dis.tu, mon vicux? (kan di tü mon viyö?) Ekseriya hesaba olel veya lokanta yüzde on ilâve edilir, . et Je pourboire est supprimâ,- (e Di purbuar e süprime,.) (050 suvan lâ not e majore dö riyeter,) “Oldukça ekseriya hesap dır yüz tarafından mal sahibi.,, leşmiş ve şüphesiz onu kendi evine gö. türmek için şatoya gidecekti. j Filkakika, Barba Roja, yüksek mev- kiine rağmen, tahayyül ettiği suikastı sarayda yapmağa cesâret edemezdi, Bi- Maenaleyh, pek yakında, belki de yarın, Jiraldayı almağa gidecek ve sonavarca projelerini tatbik edebileceği (gizli bir yere götürecekti. İşte, cücenin izahatından Parğayanm öğtendiği şeyler bunlardı. Zaten onu dinliyen yalnır Pardayan değildi, Juana da onu can kulağiyle din- liyor ve hayran hayran ona bakıyordu. Onun bu bakışları Pardayanın gözün- den kaşmadıysa da, Şiko bunların biç de fariamda değildi. Bir şev daha Pardayanın nazarı dik- katini celbetti: Cüce, genç kıza karşı âdeta lâkayt duruyordu. Buna mukabil Juana bilâkis, onu büyük bir o prestiş muhabbet ve sevgiyle dinliyor her za. mankinden daha tatl: bakışlarla bakı- yordu. Cüce izahatını bitirince, Pardayan ga yet ciddi bir tavırla: — Biliyor müsun ki, dedi, sen bulun- maz bir yardımcısın? Ben zekâ ve kuv. vetlerile öyle şöhret bulmuş adamlar bi- lirim ki, senin tırnağın bile olamazlar, Bu takdir Pardayan tarafından yapıl- dığı için kıymeti ölçülemezdi.. Şikoyla Juana bundan dolayı sonsuz bir gurur hissettiler. Yalnız, genç kız bu sözleri tasdik eder gibi mesut bir vaziyet takı, varken, Şiko mahcup bir tavırla: benim le alay etmeyin, gibi bir hal aldı. Bu halini görünce, (Parlayan ısrar etti: — Mademki sana bunu söylüyorum, demek ki öyledir. zannederim bu husus- ta biraz tecrübem var. Yazık ki kuvvet- li değilsin! Fakat ben bunu düşündüm.. İM Ta a ZUCENİN. AŞKI gi e e Aİ “VÜY YU 189 Bu kolaylıkla telâfi edilebilecek bir nok sandır.. Ve ben bunu telâfi edeceğim... Sana kılıç kullanmasını öğreteceğim... Çok arzu etmekle beraber bir türlü ümit etmediği bu teklif üzerine, Şike. nün gözleri çılgın bir sevinç içinde par- ladı ve küçük ellerini göğsünde birleş- tirerek bağırdı: . — Oh! :. — Alay etmek âdetim değil Şikocu- “gum! İsbatr da şu ki, sana ilk dersi ve- receğim.. Hemen Şimdi, Cüce sevincinden sıçramağa boyladı. Onun kadar sevinç uyan Yuana da el. lezini çırptı. Yalnız genç kızın o sevin- ci, Pardayanın şu sözleri üzerine birden bire söndü: — Hemen şimdi öğreteceğim şeyler, bu akşam ve yarın sabah yapacağımız seferlerde çok işine yarayabilir. Pardiyan, Juananın ani taahvvülünü, hazin ve yalvaran gözlerle ona baktığı» . görmüyormuş gibi yaparak ilâve et, — Tuanacığım, birisini gönderin de, odamdan iki kılıç getirsin. Juana müteessir bir vaziyette başını önüne eğerek odadan çıkarken, Parda- yan gülümsiyerek, sevinçle kendisine bakan Şikoya sordu: — Korkmuyor musun? Şiko hayret etti: — Korkmak mı?.. Neden?.. — Döğüş olacak (ohem de belki dı müthiş bir döğüş! Şiko gülerek bağırdı: — Öyleyse biz de döğmeğe ve döğül- memeğe gayret ederiz. Hem siz de ora» da 2) , Miyiz EE lek SRC lak şeki sevmek, tercih etmek. A Gue dis.tu: kö di tü — sen ne dersin? İaime misux: jem Almer: eme “Ne ondan dersin son, benim ihtiyar?,, Sen ne dersin, dostum”