EEE YAZAN: Edgar Waltace ir p e. « Genç kız cevap verdi: Lâkin herifin feryadı Fiteri o kadar sarsınıştı ki, bu mantığa (razı olmadı, ve alçak herifi bir daha kurtardı, Onu, titriyerek, sırılsıklam bir'vaziyette ya. nma çekti, basamağa (oturttu. Sonra, son dakikasınm artık geldiğini anlaya» rak, Valeriye bütün kalbini açtı ve: — Valeri, dedi, Cön Vudu senden bilsen nekadar kıskandım. — Biliyorum Cim, lâkin beni, kendi- sin mukavemet kabul etmez bir cazibe ile çekiyordu. Ona karşı büyük bir mu, © habbet'duyuyorum. Lâkin seni sevdi. ğin tarzda değil, büsbütün “gey. Valeri başını Pitere doğru eğdi. Çe- nesi a dokundu. Su, yükseliyordu. Son dakika geliyordu. : başka bir | di. Sükütü yalnız Lasinin bıçkçırıkları Akli ediyor. Şimdi artık ölümü. geçik- #irmek için bir tek çare kalmıştı. Sırt- üstü suya uzanarak, mümkün : olduğu kadar, su ile tavan araında durmak. tı, Valeri ile Fiter, ağızlarına “suyun girmemesi için ayakları uclarına yük- selmiş duruyoriadr. Bu esnada, üstlerin- de sanki bir konsol veya (ağır bireşya devrilmiş gibi bir ses duydular, Savini —Bune acaba? Sonra, hemen #kabinde müthiş bir-in- filâk! Kalplere ümit veren bir- intilâk demek polis şatoya giriyordu. Fakat & Wimden kurtulmaları, bir dakika, hattâ saniye meselesi idi, Tam bu anda başlarının üzerindeki kapakta bir anahtar © sesi duyuldu ve kapak açılmağa başladı. Kapak yukarı. | ya değil, aşağıya doğru ağılıyordu.Fiter — Savini, dedi, sen de Valeri, geli- niz. Şimdi kapak suya temas etmişti, su mukavemet arzediyordu. Lâkin ölüm: | © den kurtulmak iddiatmda bulunan kim, İ © © dik Kalbine bir ok, yeşil bir ok saplen- tuttu, yukarı çekti, genç kız © bütün gayretile ve kuvvetile © mösyö Hövetin yannda idi. asi, çıkar © makavt olarak düşmüştü. Başr hâlâ öğ. nelerin tazyiki, suyun Oo mukavemetine galibi il akta Höcikriedi ve kapik açıldı. Yukardan bir ses? — Hepinir'orada mısmız? Diye sordu. Cevap vermeden Fay dı- şarr fırladı, ve boylu boyuna yere uza- nıp bayıldı, Onun peşinden Savini çık. suştı. Üçüncü olarak Lai İleri atıldı ve uluyarak fırladı. Valeri ellerile kapağın kenarına tutunmuş duruyordu. Savini çıkınca geri döndü. Fiteri aradı. Fakat o kay- bolmuştu. Genç kiz bağırdı: — Cim nerede? Nerede Cim? Muhak kak bü adim onu suya itti. Walerinin bu adam dediği oLasiidi. Savini kiçbir şey söylemeden ceketini gıkardı, merdivenlerden indi. Yüzecek yer yoktu. Savini tereddüt < etmeden balıklama daldı. Aradı, bir şey, bulama- dı. Suyun üzerine çıktı. Tavandaki açık kapaktan gayri yerden aydınlık gelmi. yordu, Savini bir daha daldı ve bu sefer eline bir elbise geçer gibi oldu, Tuttu, baygın bir halde bulunan Fiteri suyun Üzerine, çıkarabildi. Fiter kurtulmuştu. Yarım saat kadar sonra kendine gel- diği zaman, Fiterin ilk o gördüğü şey sırtüstü yere uzanmış olan Bellami ol- aştı. Tam bu esnada kapı kırılarak a- çıldı ve içeriye elinde tüfek bir asker girdi. Asker yerde yatan herifi göstere. rek; — Kim yaptı bunu? > Diye sordu ve tanımadığı için silâhını Fitere çevirdi. Fakat o anda içeri polis- İer girdiler ve Fiteri selâmladılar. Piteri ve arkadaşlarını kurtaran meç- hâl adam kaybolmuştu. Valeri, çoktan ken Fiterin kafasına vurtiuş ve Piteri “rıyordu. Savini onu kurtardıktan sonra meçhül adam muayene etmiş, bir tehli- ke olmadığını #öyliyerek onları geldi gizli yoldan çıkarmıştı. (o Pakat Lasiyi, baygın bir halde orada brrakmığte. İ Fiter, polislerden ( birisine, gidip su borularının mushuğumu - - bulmasını ve spatmasını emretti. “Muavini” Jakson da gelmişti. Onunla beraber Bellaminin cep İni aramağa başladılar, ve bi ara” ik 'içeri Spik Holland o girdi. Herifi bie görünce!” İş m 'Tefrika numarası — vw — * ÇEVİREN: fa —öldü mü? Diye sordü, — Evet. Benim de ondan aşağı kalır vaziyetim yök. Sonra Jaksona dönerek: — Bir hasta arabası (o çağırm, dedi, ve şünu kaldırın. “Şu,, dediği, Lasi İdi, yerde yatıyor. du. Telefon etmeğe koşup gitmiş olen Spik Holland döndüğü zaman, Fiteri, başı ellerinde, Bellaminin cesedi kaışı- sında düşünür bir halde buldu. Ona: — Saviniler, dedi, onlarâ odamı verdim. Şimdi kızattmakla meşguller. Fiter' gülümsedi. Gazeteci bir sandal yeyd oturarak: — Eğer, dedi, Yeşi! hayalet ise, ki Bellamiyi öldürdüğüne nazaran «buradadır, bir yere kaçamaz. Gizli yok dan geçmesine de imkânı yok. > <4 Hangi gizli yol?Şato ile Hovet- lerin evi 'arasındakimi? — Evet. Bütün kapılar Hovetlerin evinden gölmeğe ettik, imkünrsiz.. — Peki ama kapılar kapandığı gibi açılabilir de. Hem < Holland, ertik bu sefer yeşil hayaletin kim olduğunu bi- liyorum. otele geldiler, banknot kapanmış. teşebbüs (Devamı var) Tarzan çayın bataklık kıyısında yildirım hıziyle yarım saat koş- tuktan sonra akıntı ile ağır ağır giden kayığın kıçında Rokotfu gördü Birdenbire aklına aradıklarmın | sinde ne kadar kanı varsa başma çık- ( “burada bir kayık bulup bindikleri geldi. İzler suyun kıyısında kesili- .yotdu. Rokofun da Ceynin de sw- yun kıyısından geri döndüklerini gösteren izler yoktu. O halde onla” rm buradan kayığa bindikleri hiç şüphe götürmezdi. Tarzan keskin gözlerini çayım aşağı sularma bir daha çevirdiği va* kit, tâ uzakta bir kayığm çayın dir- seğini dönmekte olduğunu gördü . Kayık yalnız akıntı ile gidiyor ve kıç tarafında bir erkek ayakta duruyor. du, Maymunlar, Mugambi ve Pars Şita, çay kıyısına gelince artık ar. kadaşlarınm olanca gücünü bacak* İarma vererek, çaym kıyısmdan aşa *ğı doğru koşmakta olduğunu gördü- er. Tarzan böyle koşarken küçük körfezciklerin dolambaç kenarlarını dolaşmıyor, yarı beline kadar suya kısaltmağa çalışıyordu. Kocaman hantal maymunlar ar- kadaşlarnm peşinden gitmek isti » yorlardı. Fakat, onün gittiği yol dan ilerliyemiyâceklerini anladıklar rmdari dolambaçlı kıyıdan yürüdü- ler; Pars Şita da sudan hoşlanma * dığı için maymunların arkasmdan yürüdü. Tarzan çayın bataklık kıyısında yıldırım hıziyle yarım saattenberi koştuktan sonra uzaktaki burnun ötesine vardı, oradan çaya bakınca akm ile ağır ağır giden kayığın kı. çında' Nikola Rokofu gördü - Ceyn-Rusla berabef değildi. Tarzan,'alçak düşmanını görün: ce, yüzü, » hele alnındaki geniş ya - Ya yeri kıpkırmızı kesildi, gövde * şatoda | girerek yolu 'elinden geldiği kadar! EY EA Göz göze gelince: “Ah, o kim? onu tanıyor muyum ? ,, diye (Geçen tefrikaların hülâsası) Sevgilimi kaçıran yeniçeriler, beni, her yerim kapalı ve bağl, yalm gözlerim açık olarak onun bulundu ğu yere göbürdüler. Nişanlım Ayşe beni de bir kadın sanıyor. ... Ayşe, sevgilim Ayşe bu odadaydı... Soyunmus, dökünmüştü. O sırma saç. larmı, billür omuzları Üzerinde dağıt. mıştı. Sırtında, ince ipekten bir elbi- se vardı, Göğsüne de, saçları arasına da çapkınca bir eda ile ayni renkte kıpkırmızı birer gül iliştirmişti. A- yakta durduğu zaman vücudunun bü. tün çizgileri, bütün mildevver şekille- ri görülüyordu. Odada ayni kılıkta ve ayni güzel. likte bir kadın daha Vardı, : Etraf gayet aydımlıktı. Sebebi de: karşılıklı iki ocak harıl harıl yan- maktaydı. . Meşalelerde de birçok çr- rağlar ışıldıyordu. Zaten güzel olan Ayşenin vücudu ve yüzü böylelikle daha cazip, daha hoş bir şekil almıştı. İskender: — Bizsiz canımız sikılmadı ya kız- lar! . deği, Yazan: Edgar Rice Burroughs Çeviren: A.E. mıştı. Maymun adamın dudakları açıl* dı. - Ağralı keykünç cinavarların düşmanlarına meydan. okudukları vakit attıkları narelardari biri çıkarak çay kıyılarını ve etrafı kaplıyan or - manlarr inletti, Bu haykirış o kadar yüksek, o kadar güçlü idi ki; Bir” frtmadaı evvel esen ağır rüzgâr gibi, orman- İsrm yaprakları titrettiği sanilabi. lirdi. Bü korkunç narayı işiten Rokof baştan ayağa kadar titredi.. Olduğu yerden kayığın anbarı * na atlayıp çörelmişti. Saklandığı yerde dişleri biribirine çarpıyor, diin: yada her canavardan çok korktuğu TTarzanın uçar gibi çabuk adımlarla dere kıyısına koşuruzu gözetliyor « du. Fakat Tarzanm dere kıyısma geldiği zaman süyun önünde dura. cak yerde kocaman bir balık gibi ça- ya atılarak yüzmeğe başladığını gö” rünce korkusu çıldırma derecesini buldu. Maymunların çocuğu geniş ve telâşerz kulaçlar atarak, görenle” re şaşkınlık verecek bir hızla ortada» ki kayığa doğru geliyordu Rokof korku çılgınlığı içi yığın küreklerinden birini yakaladı gözleri faltaşı gibi açılmıştı Kendisini kovalıyan canlı ölüme bakıyor ve kayığını daha hızlı yürütebilmek için sağa sola vurmağa başlamıştı. Halbuki o sırada derenin * karşı kıyısında, ne Rusun, nede Tarzanı görebildiği bir su karışması olmuş, #uyun yüzünde görünen bu buyu: şukluk; Tarzana doğru yavaşya. | vaş yaklaşmıya başlamıştı. Kulaklarıma inanamadım. Öteki kız, sıkılgan bir edâ ile önl- ne bakarken Ayşe ne dese beğenirsi. DİZ: — Sıkılmaz olur mu?.. Sıkıldı... Sr- kıldı ama, neylersiniz? İki arkadaş Ayşenin beline sarıldı. İar. Nişanlım, huylanmış gibi kıvran. dı. Oltada bir balık çevikliğiyle çır- pındıktan sonra, kendini İskenderin göğsüne attı. Onun boynuna sarıldı. Nazlı bir eda ile iki yanağından öptü. Şımarik şımarık; — Ben istemiyorum... Yalnız bir kişiyle kalayım... İskender: — Yo.. . dedi. - İkiniz, üçümüzle birden... Vaadetmemiş miydin? Zaten bunu geçen gecelerde tecrübe ettik... Ne güzel eğlendik... — O zaman sarhoştuk... — Yine içeriz... Bak... Orada kurulu duran tepsiyi göster. di. Ayşe: — İçeriz... - diye iki ema bembeyaz dişlerini gösterip güldü, Bana doğru parmağımı uzattı. Tu. haflık yapar gibi: — Fakat bu?.. Tarzan nihayet, pek yavaş akıp giden kayığın kıç tarafina yetişmiş ti. Kuvvetli, sinirli elini uzatarsk kayığın kıyısını yakaladı. Rokof korkudan buz gibi don muştu. Parmağmı bile oynatacak halde değildi. Gözleri, bir deli ba » kışiyle, şimdi kayığa atlıyacak olan cellâdma dikilmişti. Sonra, derenin yüzünde ve Tar- zanmn tâ arkasında duyulan bir gü- rültü Rusun gözlerini oraya çevirdi. Suyun karışmakta olduğunu gördü ve sebebini anladı. Gene © anda Tarzan da keskin dişli kocaman ve kuvvetli çenelerin çıplak bacağı ü- zerine kapandığını duymuştu... Delikanlı kendisini “kurtarmağa çalıştı; İki eliyle asılarak kayığa çık- mak istedi. Tarzan bu işi başaracak ve ba * cağmı yakalıyan düşmandan kur - tararak kayığa girecekti. Fakat bu korkunç didişmeye bakan Rokof'un beyninde birdenbire bir şimşek çak- tı. Oh, en büyük düşmanından , hem de büyük ve son intikamı almak zamanı, işte gelmişti. Bunu düşünerek yerinden ze - hirli bir yılan gibi fırladı, elindeki küreği Tarzan alnma hızla vurdu. Bunun üzerine,, maymunlar çocuğu. nun parmakları kayığın kenarından kaydı. Suyun yüzünde kısa, sert bir boğuşma oldu; Bir çevrinti gö ründü, sonra Afrika rm kendı, güçlü Tarzanm, Uğambi ça” ymm çamurlu sularma dalıp gittiği- ni anlatan, su yüzünde beş on hava habbesinden başka bir belirti kalma- dı. (Devamı var) haykırdı Herkes sustu... Onun hareketini h€“ yecanla takip ettiler. Ayşe: — .. Fakat bu, fakat bu, - diy€ İ sağ elinin şehadet parmağı ilerde kendi, nişan alır gibi arkada, dinleri kırık, sırtı iki büklüm bhns doğru * lerledi: — Bu; niçin orada böyle öt batıl duruyor... Onu'da çözün... Ma88- mızda otursun... Hiç olmazsa üç ©” kek iç kadm olur... Benim de yüküm hafifler... Bunu... Bu, bis. Göz göze geldik... Biliyorsunuz ki, yaşmak, gözeiri açık bırakır... Benim d8 bağlı vaziyetimde, yâlruz meydandaydı. Sevgilim — Bu... Bu... - diye birkaç kere tek” rarladı, Yıldırımla vurulmuşçasma dora kaldı. Gözlerim, oni hakikaten yıldı rımlar saçıyordu. İskender, onu kolundan tuttu; Ke dine doğru çekti. Birlikte, kucak KU cağa, gedirin üstüne yuvarlandıla. Ötekiler kalıkahayı kopardı: , — Ne oluyorsun, kız?.. “Bu... Bü derken dona Kaldın.. Nisanlınım bütün neşesi kaçmuf"i — Bilmem... . dedi.- bilmemi.- Korkarak, benim tarafıma beli? İskender: © — Yoksa onu tanıyor musun? * diye, sordu. — Gözleri... Gözleri... — Ne olmuş gözlerine”. — Onun gözleri! Ah... — Allah A'lah, çıldırdım gu, «* Bir hayaleti dağıtmak istercesi* elini savurdu. / Sonra, takrar bariz doğ GE baktı. İskender sordu! — O kadını tanıyor müsin yone” Ayşe, rahat bir soluk aldı: — Kadm... Evet... Ve, bir kadeh içerek: * 5 — Adam adama benzer... değil wi” Öteki kadın: — Hele gözler gözlere büsbütü benzer. dl Bu, Ayşe için teselli oldu. Artık mağmı benimle meşgul etmemek di. Bir kadeh rakı içip biraz met dı. yal Artık, iki yeniçerinin ortasında Y. palıyordu. Şuh, şakrak odalarla ğını bir kere birine, bir kere öl uzatıyordu. Üçüncü yeniçeri de kadınla meşgul oluyordu. Ah işte o anda çektiğim azap” tasvir edemem... Ayşenin ger$i yi. işvebaz olduğunu bilirdim. Faktt Ni 4 tün o işveleri bana Tas sarırdnn- wi buki işte, en fenlenmiş"fahişeler B neler yapıyordu. Biraz sonr& art da rakıları çekerek kendinden vüsbi tün geçti. ' İskender, onu “> cağında . yatırıyordu. ; Sâçisrızi > vazlıyordu. Öpliyordu, öpüyordu.” atin şmmı göreni, Çünkü he” kucağına gömülmi dunu görüyordum... Şedirin üstür' en'arisi içnde, can çekise” erin h8“ feratt o ipek belen gibi çırpmıyordu. Busel rareti arttıkça bu vücudun taka” asabiyetle, ayağındaki sarı çedik e buçları birer yana fırlattı. Meh ve- İ kmalanmış akik gibi tarnaklarıy!8- ğ yaz güvereln misali ayakları M6 ğ çıktı... Altis” ği Bunları da öteki herif tuttu. başla” | rından pos “b;yıklariyle öpmeye“ dı. Ayse, fena halde huylanarı”. e iki zebelli herifin srasmds “e cal ağa düşmüş balık Kruyumlariy!e kalandı. İşte o zaman benim e. mülüm son derecesine gelmişti. Mace rimi koparmak, ni pürin fırlatıp atmak için, vücudumun kuvvetiyle çırpındım, e Üçüncü yeniçeriyle diğer eğri lince, onlar, gelinle güvey gibi, ard cithane karsı karşıya oturuyorls"” Nerede Ayşenin hezarfenliği, 3 onun © hali... (Devoms var) we /OMART —1987” r i li leri de ziyadeleşiyordu. Çok geçmedi” ği t