Tigiz tl payi Tp JO EE 12 ON AP UT — 7G9PE'| OyLOApoRİ ug pul 'gOLİ 1S purs as — op ey UN OSLIYOYLA aI SURİĞNA Op us uoğroyandınd up ny ay) Ge 1s( ssoyosaSpuyı WI a EA ad gk eprusu da znunfnyo Topun? NE rauos UNYIpua1İO LTEşnUMXO, Fr £ opuyaya MN -21 ng izrusğije “OkL1793 (oppe za opuymay isi Çumuzmssasyıof) susu “(ofox) “ng zığeorkıdeg opulazu uysal YUş Ş AZŞULSAp FOX ra mğeovd. “ayn yossayoyadA ! (40750) usoy Yuasa UY ZE MALUL İepiğr ey oyduruşanunyo SÖYLUL Yunanıpunga Yparulutk yerede oulaya UIPU EYE DA 0ğ Zaur aa, “OESENŞ 4081P a6seng Mp er UNIYA — uş mu J9ğo(gog öp pu apnedar) GYO Pp pus — “Bulldog 0SUUŞ aysunuos öğp 164 048 1f0m “Yuyroa 018 180 ORNYEN — “surusg opnEg o) unsuğuos Ap pus osseng Jo8aıp Ul YO(US OP aog* 'uöpnege) UUOYS rut |(0A 75) uyg 'UPN — İNİ Dp ZU Ep 11 — g1ampysıjE0sa) Op par OLMA — ou, “upupr Wp 240LS Oyla 0u Uylari Tey Wesaşp Jaye "UN — os Mi Yarım karşısına geçmişti. | Pardayanm *on hakaretine cevap vereceği bir sırâ- da, beyaz ve zarif bir el onun omuzünü unmuş ve süküt etmesini işaret et- Mişti, Ayni zamanda, Pardayanın çok İYİ tanıdığı bür ses ciddi bir tavırla Şun. | lari söyledi: İ — Bu defada (kurtulabilecek misin Pardayan? Etrafına bak. Etralını sâran Yüzlerce askeri gör. Bütün (bunlar lim eserimdir. Artık bu defa seni e | le Eeçirdim. Bir tek insani ve cehenne Mi bir kuvvet seni benim elimden kur- taramaz, Sen kendini namağlüp zannc. diyordun, ben de buna ödeta #anaat ge iştim. “Benim saatim heniz gelme ÖĞ, çünki siz yaşıyorsunuz ve oçünkü Pardayanın Faustayı öldüreceği yazı. ider, diyordun. Ben hâlâ © yaşıyorum Pardayan, sen ise benim elimdesin ve *on saatin nikayet geldi. Pardayan, nefretâmiz bir işaretle Büs Miyi gösötererek ogvap verdi: — Ben bunu (o gördüm, bu adamı ki aha henüz idam mafkümuyken, kaçak Styken ve hattâ katilken tanımıştım. A şunları da gördüm (askrleri işa- Vet etti) Hani sizin asker dediğiniz he- Tifler.. Bunlar asker değildir. o Çünkü,| tek adamı yakalamak veya öldür.| Mek için bin asker bir araya toplanma- İS tenezzül etmez. Tuzağın ne şekilde Yapıldığını, katlin ne süretle hazırlandı. pekâlâ gördüm. Yerde sürüne. | tek, yavaş yavaş bana doğru ilerliyen | Yilânları, çakallar: hülâsa in vah- | Vi hayranlar: gördüm ve düşündüm ki leksiyonu tamamlâmak © için yalnız| #rtlan eksikti. Tam bu sırada siz de #ekiniz. Doğrusu madam © böyle bir onu hazırlayan Faustasız ge. Semezdi, ç Fausta, bu acı hakaretin içinde tevlit “X90yS UYU? PUEE daP EŞEN PN “40 4X1 (OT) “URUYOM FYONK ENA, AU UÇ 19p19) UŞUUON dnno”y Muta CE (6) Maysomyaşı oyu 764 “1301 POU USA UZUNLUSO. YUA ıdalısudad YONYRUIY gar oddng Wssop “UOWOPEN Se (S) “EZUNUy Yüycm *ograys golgi Up Yor Up 'uueyt 1XI (2) vere ayas 181 “ST KURIY PUTM UAJOp 'nBy 01 (9) 'FMEYEYOEM og) sop Sue3urg um Yaya; İoM Jose (p) “oya -1AL put ağyorlap) arp Talan an <1 (9) EET “oy sayamany » Ur 18 ulltr dop göni (6) eni up VN “8 preg uossnu öğnaziysy arp pim uayor0z Uto da Şaı$ UUEp 'OJLOM uyalyosdağn ZOZUSİGN Op UUOAA — “üagoiz pun #995 UayOsıMZ #İsyruy osu VS) gole #myozn — YİNE DRY *aoss0ğya M5 av — 17 40891p Ut YONIA JayoL3 0S 76) MBA, — iuasstnŞ Wp ire INOYAIA Yİ Jop 181 USA — ENS JOP OYUM ZIP UÇ 7S 2 — 419 1495 O, — "UUEUEZYYİSSIYIYLIA Op Tpağ0 'u9c — I1Yarısuda VONVYM"'IY “soğuma ZU88 sep ey Yo) *uodi uogvu 015 el er — OP 1197 dsp UM utu GUp CÜCENİN AŞKI sitiği hidüşti yüzünden belli o etmedi; Münakaşa etmek istemedi. Neye yarar? Sözlerini kabul etmiş gibi görünmekte bile hiçbir mabztır görmedi ve başını sallayarak cevap verdi: — Evet, hakkın var, tarafımdan ha- zırlanmış olan bir eğlentide bulunma- mama imkân yoktu. o Yalnız şunu bil ki bu askerler sırf benim emrimle bura. ya toplandılar ve mösyö Büssi Löklerk de benim emrimle karsma çıktı. Senin #rf kaçmayı kendine' yedircmiyeceğini bildiğim için onu karşına çıkarttım. Ni- tekim tahminlerim boşa (çıkmadı. Ve sen tuzağa girdin ve ben sıri: bunları sana söylemek için geldim. Fausta, bunları (o söyledikten sonra, kendisine yapılan « hakaretten dolayı, bıyıklarmın tellerini koparacak kadar hiddetlenen zabite dönerek emir verdi: — Bu adamı tevkif edin! Zahit tam ilerliyeceği zaman, bütün kuvvetile bağırdı: — Bir dakika müsaade! Büssinin bu ani mütlahalesi Fausta- ran hoşuna gitmemiş olacaktı ki hid. detle geriye döndü ve: — Aklmızı mı kaçımyorsunuz mös- yö? dedi. Bu da ne demek? — Madam, beni birkâç defa silâh:m- dan tecrit ettiğini ve beni (o kaçırdığını söyliyen mösyö'dö (O Pardayan elbet de öbür dünyayı boylamadan evvel benim. le son bir döğüş yapmağı (kabul eder! Ben sırf bu intikam için buraya geldim! Fausta ona bir müddet hayretle bak- tu. Pardayanla her karşılaşmasında İsa” erme elinden düşüren Büssi, tam Parde. yanın yakalandığı bir sırada onu tahrik etmeğe gelmişti. Fausta onun kaçırmış olduğunu atti ve merhametli bir sesle sordu? Büssi ALMANCA DERSLERİ ALMANCA DERSLERİ şato, - Jar, konak, - ar lar dükkân, . lar meydan, . lar, yer, . ler bina, - lar Ezberlenecek kelimeler boyunca bekannt — malüm, meşhur, tanınmiş der Platz, - Plâtze entlang prachtvoll — muhteşem, muazzam vornehm — birinci nevi, kibar riesig — heybetli das Bankhaus, - hâuser — banka, - lar berühmt — meşhur der Laden, « Lâden das Sehlo8 . SehlöBer beide — her iki das Gebüude, « das Gesehiftehaus, - hâuser — ticaret evi, . leri FuBgünger?. Die , Konuşma — Haben Sie die Strasse “Unter den Linden,, gese- ben? — Nein, mein Herr, ich war noch nicht in Berlin. — Und Sie? — Haben Sie Berlin sehon besucbt? — Jawohl, ich war bis jetzt #chon vier mal in Berlin, — Bitte, sagen Sie mir wie ist im Berlin. . Auf den Bürgersteigeni hasten Fulgünger dürfen die Strassen nur dann Überschreiten, zxeuget angöhalten und das Zeichen gegeben hat, dab der Fahrdamm frel ist in letzter Zeit hat man versucht, den Verkehr dureh Lichtsignale zu regeln. wenn der Verkehrsschutzmann3 die lange Reihe'der Fahr. GÜGCENİN AŞKI Meçhül adam kapıyı yumruklamağa | başlayarak sabırsızlıkla bağırdı: — Açın mösyö! Çok acele ve mühim bir meseledir. Büssi tekrar düşündü: — Hakikaten, ne kiybederim?.. Bu; adamı tatlılrkla savar, gene yapacağımı yaparım. Bakalım şu Fausta bizden ne istiyor; Kapıyı açtı ve Kristobal içeriye girdi. Kristobalin orada ne işi vardı? Büs- siye nasıl tekliflerde bulundu? Arala- rında ne kararlaştırdılar? Bunları herhalde sonra öğreneceğiz. Yalnız şunu söylemek lâzımdır ki, Kristobalin Büssiye yaptığı (o teklifler herhalde çok mühimdi. Çünkü ( Büssi ölmekten vazgeçmiş ve ertesi günü bo. ğa güreşlerine gelmişti, Diğer taraftan şunu ilâve edelim ki Eristobalin, teklifleri muhakkak Ki son derece adi ve alçakça idi, Çünkü Par- dayanı arksdan vurmak istiyecek kadar küçülen Büssi, evvelâ, kendisine yapı Jan tekliflere son derece kızmış ve bun. Jarın bir erkeğe yakışmıyacağını Kris- tobale bağırarak söylemişti. Maamafih, Faustanm gönderdiği &- dam, onu ikna edecek ve (o Pardayana karşı olan kinini tekrar alevlendirecek sözler bulmuş olacaktı ki, Büssi niha. yet onun tekliflerini makul bulmuştu. İşte böyleze, ertesi gün, Büssiyi, gü- 1eş meydanının yanındaki koridorda ve yirmi İspanyol askerinin bişında, Par- dayana sinsi bir tebessümle (o bakarken görüyoruz. Favstarım adamları parmaklıkları kı. rarak meydana hücum ettiklesi zaman, Pardayan yakım bir tehlikeye (maruz kalmadığını nazarı dikkate alarak hiç öçele etmeden Ohları takip etti. Fakat Süel uu Arabe MİR , mağaza, « ' > geçmek, geçmiş > seyrüsefer - mânner yoldan alıkoymak - alıkoy. © muş, durdurmak, . durdurmuş yolcu, lar > nakil vasıtası, - lari Verkehraschutzmann, memuru, ları. der Bürgersteig, - e — yaya kaldırımı . ları hasten - gehastet — acele acele gitmek . gitmiş der Fuhgânger, > der Verkehr, - cz — hareket, seyrüsefer streng — şiddetli, sert, keskin, sıkı übersehreiten . Übergesehritten das Cafe, . & — kahvehane, . ler anhalten . angehalten das Fahrreug, .€ lang — uzun der breiten Strassen slehen auf dem Fabrdamm — Berlin hat viele grole und şehöne Plâtze und tan. sende von Strassen. — Aber natürlich, immer sind die Strassen vol! mit * ; — Die Leute hasten die Strassen entlang, oder sitzen in green und schönen Cafös. — Mein Junge, du sollat Berlin sinmal besuchen, dana wirst du sehen, wie Berlin sehön ist, —İst auf den Strassen ein grofler Verkehr? © — Dürfen FuBgünger auch hasten? , — Zu belden Seiten der prâchtvolle Gebüude, Leuten, 101 ayni zamanda, gözücuyla Büssiye bak- mağı da ihmal etmiyordu. Büssi Löklerk, Pardayanı meydana girmeğe hazırlandığını görünce, onun yolunu kesmek maksadile süratle iler- ledi, il Yanındaki askerler de onu takip etti. ler. Pardayan bâşkâ vaziyet ve şerait İ- çinde bulunsaydı. Ve karşısında Büssi, “den başka birisi olsaydı hiç şüphe yok- tur ki hiç aldırmadan yoluna Jevam e. decekti. V Fakat Pardayan, kendisine son de- rece büyük bir kin ve nefret besliyen bir adam karşısında bulunuyordu: Va- kia kendisine böyle hisler besliyen bu zdama karşı Pardayan yalnız sam'mi bir merhametle mukabele ediyordu. Fa, kat ne de olsa, onun kendisini arkadan vurmasına göz göre göre müsaade ede- mezdi, Birçok defalar hezimete uğrattığı ve bu hezimetleri bir şeref (o ve haysiyet meselesi vapan arı): bir düşman karşı- sinda bulunuyordu. Pardavan, kendisine has o garip mü. hakemesile, bu düsmanının kendisinden intikam almakta hakir olduğunu kabul ediyor ve onun istediği döğüşten çe kinmeyi nefsine yediremiyordu. Hem de bu düşman, bu hakkını mu- hakkak kullanmak arzusunda olacaktı ki birdenbire bağırdı: — Hey! Mösyö dö (o Pardaayn, öyle acele acele koşmayın! Size söyliyecek bir çift sözüm var. Yalnız bu sözler Pardayan: durdur. mağa kâfiydi. Fakat bundan çok mü- him bir sebep daha vardı: Fena mak- satla Pardayanı takip ettiği muhakkak olan Büssinin arkasında yüze yakın as. ker ri 3 vaziyetten kaçınmak Par- Lala ii Ra Aas Zeichen, - - işaret, ,ler der Fabrdamm, - dümme etat — son, nihayet ; z $ ğ Li j ; z ı : < kaldarım -lar — Wer regelt den Verkehr?