23 Mart 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

23 Mart 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Müthiş birşey yapmak niyetinde olduğundan eminim. Fakat : herifin ta. savvüurü ne oluzsa-olsun Valeri, bunu soğuk kanlılıkla ve metanetle “kârşdaz malı.ve cesür olmalıyız. — Şatosun elde edilmesinden ümidi- nizi kestiniz mi? — Hayır. Fakat şato elde edilmeden evvel, o, İstediğini'yapacak vakit bula. caktır. “Yeşil hayalet sizi buraya nasıl getirdi. — Bizim ev ile şato bir yol var. Oradan. — Ben esasen böyle bir yol len dan şüphelenmiştim. Siz bana, shçı ka- dn ile görüştüğünüzü söylediriğiz gün anlamıştım. Buraya “aşk yolu,, “diyor. Jarmış. Öyle ya. Gar şatosunun eski haiplerinden bir derebey;, otürduğunuz €v ile şato arasında bu yolu yaptırmiş o eve sevgili$ini oturtmuş olsa — gerek. İstediği zaman bu gizli yoldan onu zi- yarete gitmesi de gayet tabif Yeşil ha. yalet de bu yolu kullanıyordu ve şâto- bu yoldan geliyordu demek. O esnada koşa koşa Savini geldi. La- sinin merdivenden yuvarlandığını an. Jattı: — Fay, dedi; ona su veriyor. — Herif bayılmış idi. İşm tuhafr üzerinde yeşil hayaletzelbisesi var. aleti korkuyorduz #— Cim, rica ederim, bu heriften kof- küyorum, Bu tarafa geçemez misiniz? — Merak etme, Savini sizi himaye arasında ri | eder. Belki o tarafa geçebilirim » âma, | şimdilik imkânsız. Bellaminin — elinder kaptığım çekiç ile iki çuhuğun çimente. im. Daha da gayret ediyorum. — Lasinin, dedi, Yanı başında duruyordu, Tabii derhal aldım. Ve üzerini aradım. Fakat başka silâh ve ehemmiyetli bir şey yoktu. Yal sız Lâsi, ona Bellaminin bir deste bank. not verdiğini söylüyor ama, bu kerhalde bir sayıklama olacak. Yahud da hakikat ç. Hâydut, onu - yere yur, varladıktan sonra tekfar geri almıştır paralarını. Yoksa.. Savini bunları 48ylerken insiyaki bir hareketle şişkin cebini yokluyor ve eliy le bastırıyordu. Valeri gitti, Fayr bul du. Fay, Lasinin yaralarını sorıyordu. Manzara feciydi. Çamur ve pislik için. deydi. Mütemadiyen de söyleniyordu: — Üzerimde bir sürü para varık bu- raya düştüğüm vakit. Şimdi yok. Para» larm kanatları yok kiz Uçinâdılar yal Fay tatl: bir sesle cevap veriyordu: — Eğer geldiğiniz zaman üstünüzde hakikaten paranız vardıysa, gene üze. rinizdedir. Sibet uçmaz. Yoksa Savini yi hırsızlıkla mı ittiham ediyorsunuz, — Onu hırsızlıkla itham edip etme diğimi bilmem. Fakat tabancamı aldı. ğını biliyorum. Tabancayı alan parayı ida alabilir, — Kazın ayağı öyle değil. o Evvelâ tabanca yerde idi. Sonra siz buraya bir genç kızı kaçırıp getirmek — gibi fena bir harekette bulundunuz. Biz burada silâhsızdık. Bize fenalık oedebilirdiniz. Hem sizi kurtaranlara, yaralarımızı sa. yanlara karşı böyle itihamlarda bulun. manız yakışık alır mı? — Nerede tabancam? — Savinide, — Aciba Bellami ne yapacak? Bizi burada böyle tutamaz ya!.. Yatacak bir yer var mı? —. Merdiven başında! — Yatak yok mu? — Var. Taştan . bir.yatak.. Orada rahat rahat uyursun Lasi; Ve şayet ka- fa tutacak, canımızı. sıkacak olursan, biz de mukabele. ederi; # nihayet, sen adi ve bayağı herifin birişisin vE şa. İterin bir eline geçersen! inin kotkudan ödü patladı:. — Fiter mi? diye sordu, nerede? — Şimdilik parmak öte tarafın» da! — İnşallah orada kalır! Piter parmaklığın öte tarılmda idi, Pakat bu tarafa geçmek o için, çekiç | İle çalışıyordu. O yorulunca, Savini ça- | Hşıyordu. Nihayet, saat dokuza doğru, parmaâklığı kitdılar ve Cim salona geşti, lindeki tabancayı göstererek: | tabancası vardı. | | | İ mi Tefrika numarası; — 50 — YAZAN: Edgar Wallace ÇEVİREN: fa — Beliimi ine yöpacik (darsipiz? Ofaya gelince, srtik merasimi | falan bir'tarafa birakarak Valeriyi kollarına aldı ve genç kızı bütün mevcudiyetile öptü. Böylese,'bu tehlike aninda, arala. madaki son mania da kalkmış oluyordu. © Piter tahimin ettiği teklikeye karşı koyabilmek için bazı tedbirler almağa karar vermişti, Derhal Savini ile bera- ber faaliyete geçtiler. Kanapeyi alarak ayaklarını kırdılar ve sırtımı, öteki ta- rafa geçirdiler. Fay sordu: — Ne - yapıyorsunuz? O tarafıda döşemek niyetindesiniz? — Onun gibi bir şey Fay.. Şu masa. da işime yarar. Fiter bunlar: söylerken masayı devir. miş, ayaklarını kırarak Üst tarafını gö- türmüştü. Giderken de seslendi: — Lasi buraya gel, Sana Ja iş var, Lasi bu emri duyar duymaz bir kö. pek gibi yaltaklanarak koştu : — Emredersiniz efendim. Ne yapa- yım? i — Merdiven başına çık, parmaklığın arasından dikkat et, Bellamiyi görlr- görmez hemen haykırarak haber o ver. Ağağı inmeğe lüzum yok, zira sen ine. ne kadar ben çoktan yetişir, çıkarım. Fiter haydudu aldı, bizzat merdiven Düşme. bir yer intihap ederek oturttu. it © (Devams var) Tarzan gibi inanmak ne kadar da güçtü! «Rokofunyanmdakiyerli hamal. lar, şimdi ağaç dallarından kopardık- ları büyük meşaleleri yakmışlardı ve her dakika üstlerine atılabilecek or. man canavarlarını korkutup uzak- leştırmak için çevrelerine doğru sal ıyorlardı. Rokof sik sık kumandalar vere- rek yanmdakileri daha hızlı yürüt. meğe çalışıyordu. Sesinin titreme” sinden ve aldığı tavırlardan Ceyn o- nun korku içinde olduğunu. anlı yordu. Genç kadın böyle yürürken et rafındaki manzara ve ormanm de- rinliklerinden gelen sesler, ona ev. velce geçirdiği zamanları hatırlattı. Evet o günleri nasil unutabilirdi? Yiğit Tarzanın yanmda iken bu or manların gene böyle karanlık gece- lerinde, ormanın bağrında taşan korkunç sesleri doya doya dolaşma» miş mıydı? O vakit yanında yürüyen ve lâ“ zım oldukça onu en küçük çalı ve di kenden koruyan kahraman Tarzan nasıl korkusuz ve kendine nasıl gü» venmiş Yürüyordu!... İşte şu saniyede bu yenilmez yi- ğidin sevgili yüzü gözlerinin tam da önünde duruyor gibiydi. . Ceyn onunla gece gündüz or manları dolaşırken korku denilen duyguyu büsbütün unutmamış mıy- dı? Tatzan için ve Tarzan yanında oldukca kendisi için de, bu ölüm 'dolu “Afrika ormanı Londra şehrin- deki konağın bahçesi kadar korku suz görünürdü. manm ormandaki bütün arslan «ve yanında güler yüzle yürüyen kahra- parslardan, “büyük ve azgın cana" vazlardan üstün olduğunu biliyordu. Eğer Ceyn bu kahramanın şim- di sağ olduğunu ve şu esrarlı orma- de, “kendisine yakm bir yer endisini aradığını bilseydi gönlü ne kadar rahat olacaktı! Fa- Kat kara derili kabile reisi Ceyne yi- git Târzanın,. yerlilerin eliyle OE rüldüğünü söylememiş miydi? Tarzan gibi adamın öldüğüne Sek vey de a O zaman. Ceyn; | e ME Tağiyiimecapsye Gk romanı —13— (Geçen tefrikalarn hülâsası) Ben, Ayasofyanın müezzinelrinde- nim, Sünbül ağa sevgilimi bulmak vaadiyle beni kendine bendetti. Ona sadakat yemini ettim. ... Sonradan düşündüm: — Ortada fol yok, yumurta yok... Bu yemini niçin ettim?.. Daha ne sev. gilim bulunmuştu, ne saadete kavuş. muştum..., Fakat bilhassa sebep buydu ya: Ye gâne ümidim bü Sünbül ağadaydı.. Pa- dişahm tâ yanına kadar çıktığım halde, devrin bütün meşhur adamları müvace- hesinde tahkire, tekdire uğramıştım... Artık beni kimse elimden tutamazdı.. Olsa olsa bu Sünbül ağa. . Bahusus, düşmanım Yeniçerilerdi... Onlara karşı böyle bir destek bulmadan hareket ede. bilir miydim?... Sünbül ağa sırtırş sıvazladı: — Ben de bütün dostlarımdan ve bendelerimden böyle bir sadakat bekle. rim... » dedi, » biliyorum ki, gen müs. Hüman adamsın... Hem de dinin bütün Yazan: Edgar Rice şi Yazan: (Vâ- Nü) Osman, Gâvur Osman, Papas Osman | Bütün frenk kadınlarını, parmağı ucunda döndüren Osman ! - j müslüman... Kur'anı pek büyük huşuh ile okumandan, bu, belli... Beni aldat- mazsın, yeminine Yarını orada dinliyeceğim.. Tabii insan hali bu... Işret olur... Kadınlar olur... Oğlanlar olur... Hem de bazan aklar | hayret veren kadınlar olur... Değ'i mi?. Maiyet, "lâhavl,, tarzında başını sallıyorlardı. Benim gibi yeni tanman bir adama, hem de böyle bir tatlıcı dükkânının bir köşesinde itirafatta bi- Junulmasma bir türlü mana veremiyor » lardı. zahir... Hattâ benim yeminime rağmeh... Bense düşünliyor mırıldanıyordum: — Harim... İşret... Kadınlar, oğlan lar... Akıllara hayret veren kadınlar... Düşüncemin bu son kısmını hayli yüksek sesle murıldanmış olacağım ki, Sünbül ağa: — Evet... Kadmlar... Akıllara hay » ret veren kadınlar.. Ben, onların meç» i İislerine, sohbetlerine bayılırım... Musi- kiye, güzel sese de bayılırım. Bizim zenciler hep böyledirler... bir adamın öldüğüne Eğer Tarzanın öldüğünü“yalnız: Rokotf söylemiş olsaydı, Ceyn inan- mıyacaktı. Fakat bunu önce kabile reisi söylemişti. Bu yabancı adamın kendisini aldatmasma hiç bir sebep yoktu... Ceyn, Tarzanm ölümünü ve yerli reisten aldığı haberi düşünür- ken bilmiyordu ki, yerli reisi kendi sine bu haberi vermeden on, on beş dakika evvel, dışarıda Rusyalı Ro- kof ile uzun uzadıya konuşmuştu. Nihayet bu gece yolculuğu bitti. Rökofun, kaba bir çitile çev- rilmiş, konak (yerine varmışlardı. Genç kadın, Rokofla yanındaki a- damları arasında geçen şeyleri bik miyordu. Yalnız her nedense Ro- kofun pek öfkeli olduğunu görü yordu. Bir aralık duyabildiği konuşma- lardan kendisi konak yerinde yok- ken, yerlilerden bir kısınmın daha Rokofu bırakıp kaçtıklarını anlamış" tr. İşin daha kötüsü de ardı: Bu ku çaklar giderken Rokofun silâh ve cepkaleleriyle erzakından büyük bir kismini da alıp götürmüşlerdi... Rokof büyük bir öfke fırtınası içindeydi. Yanındakileri iyice haş- ladıktan sonra Ceynin Yanına gitti. Rokaf konak yerine gelip de kendi işleriyle uğraştığı sırada Ceynin ya. nma Avrupalı gemicilerden silâhlı iki bekçi bırakmıştı, Alçak herif ge- micilere uzaklaşmalarını işaret etti. Sonra genç kadınm kolundan kaba» ca yakaladı ve kendi çadırına doğru i sürüklemeğe başladı. Ceyr bütün güciyle karşı gelmeğe, kendisini bu iki ayaklı canavarın pençesinden kurtarmağa dalışıyordu. Oradan biraz uzaklaşmış olan iki Avrupalı gemici ise bir kadınla bir erkeğin arasındaki bu boğuşma: ya sadece gülerek bakıyorlardı. Rokof, kadını çadırma kolayca götüremiyeceğini anlayınca çn acı ve alçakça yolları tutmaktan çekin" medi. . Ağrr elini kaldtrarak kadının vie bütün güciyle vurmağa W başladı. Ceyn dişi bir kaplan “gibi boğuşuyor, yüzüne inen tokatlardan yılmıyordu. Ancak zavallının ince ve günlerdir süren yolculuktan ezil. miş vücudu elbette ki alçak adamın zoruna karşı duramazdı. Az sonra dayaktan ve boğuşmadan baygın bir hale geldi. Rokof, çadırma doğ ru sürükledi. Daha gün doğmamıştı. Gecenin karanlığı ormanı zifiri bir örtü ile kaplamıştı. Rokof yarı cansız bir halde kadını sürükliyerek çadırına soktuğu Zaman, orada duran yerli hizmetçi çadırdaki lâmbayı yaktı ve dışarı çıktı. Ceyn çadırın ortasında yere dü- şüp kalmıştı. Fakat yavaş yavaş aklı başına gelmeğe ve içinde bu- lunduğu vaziyeti yıldırım biziyle düşünmeğe başladı. Bu sırada gözlerini çadırda dolaştır mış orada mevcut olan eşyayı ve ter | batı en ufak parçasına kadar görmüş tü. Genç kadın her şeyi düşünmek ve her şeyi görmekle beraber gene baygınlık gösterişini birakmıyordu. Daha iyi düşünmek ve vakit kazan- mak - için yapılacak en. uygun öiş buydu. Şu sırada bir tek saniyenin, “en küçük bir kıpırdamanın, yana ve öne atılacak bir adımın sonsuz bir kiymeti vardı. . Rokof büsbütün kendinden geç- iş sandığı Cevnin üstüne eğildi. İki eliyle kollarından yakalayıp çadırm kenarında hem oturacak ver, hem de yatak vazifesini gören yüksek bir kerevete doğru — sürüklemeğe başladı. Bu sırada Ceyn, yarı kapa İr göz kapakları arasından, herifin belindeki kılıfta duran büyük çapta tabancayı görüyordu. Genç kadın bütün kuvvetiyle bu silâhm kalın sa" pına sarılmak istiyordu. Fırsat zamanı elbette gelecekti. Rokof genç kadını çadırın köşesin- deki yatağa kaldırmağa uğrasırken bu fırsatım geldiğine hükmetti, (Devamı var) huMetmezsin. Seni, | icabında harimime sokacağım... Şarkı. | Kadın ve * musiki... Bizde kadınlar ÇO a var... Fakat, kafes arkasında, 3 sazendeleri çaldırıyoruz.. AM gibi bir banendenin, “ binde oturarak, : ve bir ka benim gözlerimizin” içine ba nik yanık türküler söylemesi Ben, zevkperest bir adamını.» * geleni mutlaka yapmalıyım» vi * İ mun yerine getirilmemesine *' ve İ mam... Onun için işte seni ya / dettim... Çünkü Ayasofya “ arasında sesini duyduğum an bei arzuya kapılmıştım.. Şu oğan deği olsun dedim. Ve oldun. işte“ a f M2 akl beni büyülemiş gibiydi- — Olduml,, » diye kekeleini Fakat ben ne tarz glemleri yea) diğini bir türlü tahmin “z Aklım: yoruyordum: Fakat, bir ağasiyle bir güzel kadının turup zevketmesini, onları? g binde de bir benendenin “PE anlıyamıyordum... t eek Meğer, neler görmek neler “sr öğrenmek bana nasipmi$”” arr Pİ Meğer bütün saray kadınları” sö ucunda döndüren, P# a mahsus en nadide kadınları Bil€ çiy nt zevklerine alt eden bü yari” ys erkeğin mahremi esrarı olmak 4 müyessermiş, Meğer ondan öğrendiklerimi ye ği ye haber vermemek mecburiyeti" lacakmış... Meğer v çektiğim va. , nim, milletim için ne zararlı» İ hirli şeyler olduğunu öğrenm Md men onları ebediyen kalbimde A ğa mecbur kalacakmışım.. - gi“ için Viki Bereket versin ki dünyâ ettim de ahret için etmi: . iyi ” erken ölürüm, bu ki e esrar meydana çıkar. TUK Aksi gibi bunu hem istiyor, P ağı “e istemiyorum,. Çünkü Sü ud aramızdaki münasebet derledikse di... Hele Osman doğduktan 9" Osman... Ah Osman ah... Yaktı beni onun men Onun uğrunda şefil,. #eEE* dum... Vatanımdan oldum ve dinimden, ahretimden.. Bel ki hennemin estelderatilinind 7* dır... Belki de, katran kuyult kaynaması için, kütük receğiz... Gâvur Osman., Osman... : Papas Osman... Bütün Frenk kadıların! ucunda oynatan Osman, yi çö Ml Be ie re siz böyle söy Seri müslümad. e” vi Zlm galeyana mel'yor di - va gi yanız, g5 yorum. Yoksa, insan Ola bülü de, 0 Osman da 799” canım kadar severim yeti oldum... Muhabbetlerini Köl küp crkartğik ida püctür rümüz, © felâlretlerimir. a ” Tür m vas geçelim de, ii edelirm- N Sa &ti kı AB |, Tatet dğlekânından &* mg ei salk, eki sarayın kapısına b dük. eki ©“ Peki ama, bura m | Mi sökacak?,, diye gör? Yay İlk nöbetçiler, “bana lez ği bir'adım attılar. Yaka kat Sün ei mağrur ve mütekebbir, elinin d bir isaret vermesi üzerine döndüler... doğrü di O esnada, birinin bize “ rük geldiğini gördük- > 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: