m. eli “ — Sizin kanınızı içeceğim!,, Dünya kurulalıdanberi milyonlarca defa tekrar edilmiş olan şu o cümleyi ortağı kahveci Veliyi öldürdükten son ra karısı Eminenin arkasından koşup 0. nu bıçaklıyan Abdullah da, dün gece Unkapanı caddesinde tekrar ediyordu. Bütün bir beşeriyetin gözünü karar- tan para onun da gözlerini karartmıştı. ... Unkapanından Zeyreğe giden cadde nin İki tarafı hep dükkândır ve bu dük- dânların muhakkak ki yarısından faz. lazı da kahvehane... Yurdun her köşe- sinden gelen işli işsiz binlerce insan bu kahveleri anlaşılan fazlasile geçindi- riyor. Bu kahvelerden yeni gri boyalr gır. gır kepenkleri kapalı, birisinin üzerin. | de: e Kanınızı içeceğim! * — Götür onu getirme buraya diye bağırıyorlardı. Biri sordu; z — Kim bu çocuk?.. ' — Velinin oğlu. / Çocuk o sırada sızlanmaya başladı. ! | Kahveci Veli ve şeriki Abdullah — | No. 51 Piâkası sallanıyor. Ori kepenklerin örtadakinin altından koyu kırmızı bir kan akıntısı dükkânın önündeki çi- mento dürlüğünü aşıp kaldırımın üze. rine doğru taşmış, Kapının önündeki polis dün gecedenberi merakı dinmiyen kalabalığı dağıtmakla (meşgul. Bu meraklı kalabalığa fazla ısrarla sorma- ğa lüzum yok. Hemen anlatrveriyorlar: «“.- Veli içeride yatıyor. Müddelu- #mumiyi bekliyorlarmış, Emine de yuka. rida... şimdi hastaneden gelmiş, Abdul- Jah mı? Katil karakolda, galiba oda müddelumumiyi bekliyor.,, 'Bu sırada kahvenin üstündeki kattan bir ses yükseldi: — Velim, Velim.. Bizi bırakıp da nereye gittin.,, Biraz sonra bunu soran Velinin ka- rısı hancı Emine kesik, kesik anlattı: “ Abdullah, diyor. Kocamla or. taktılar. İşte şu aşağiki kahveyi işleti- yorlardı. Dün gece saat on buçuk su- larmda kocam ocak hazırlıyordu. Kö. şeden Abdullah sordu: — Veli getir şu paraları bakalım, taksim edelim. Kocam buna karşdık bir gün evvelki hesabı söyledi: — Dün akşam iki liramız vardı, de- di. Birile çay aldım. Ötekini de şekere verdim. Bu akşamki parayı da şimdi sayarım, bakalım ne etmiş? Kocam burada biraz durdur otaklıktan başını uzatarak: — Hem sen hesalx soracağma mali- yeye olan borca hazırlan, (diye ilâve etti, Abdullahın buna fena ( İçerlediğini yüzünden anlryordum. Birden atıldı: — On para bile vermem, ne parâsı verecekmişim? İşte bundan sonra, nasil oldubil mem. Abdullah birden ocaklığa fırla- dı. Biranda elinde bıçağın parıldad- ğınr gördüm. Ben yetişinciye kadar o kocamm göğsünden aşağı (bir bıçak salladı. Sonra birkaç daha vurdu. Ben bu esnada onu kolundan çekiyordum. Baktım ki, önüne geçemiyorum. Hemen kahveden çıkıp karakola doğ ru koşmağa başladım. Tam Unkapanı. na yaklaşıyordum. Şirket bakkalının önünde arkamdan bir ayak «esi duy- 'dum. Başımı çevirince (O Abdullahın bıçağını Burnumun dibinde gördüm. “Yakma beni!,, diye yalvardım ona Fakat o! “ — Sizin kanmızı içeceğim!.,, diye bağırıyordu. Birden sırtımın ortasıno bıçağın iki defa girip (o çıktığını duy- dum... Eminenin sesi ağırlaşmıştı. Kısık, kı sık söylemeğe devam etti: Sonra “ Sonra bir tane şu sağ böğrüme ,| #“ bir tane de sağ baldırıma (sapladı... yere yıkıldım.. Eminenin rengi kül gibi olmuş, bel- li idi ki akşamki vakanm heyecanını elin yaşıyor. Onun sözlerini odadakilerden diğer biri tamamladı: “ — Abdullah sonra (o Unkapanına 'doğru kaçırış. Fakat o sırada ardından “Tahtakale bekçilerinden Hasan ve Be- kir yetişmişler. Abdullah (onlarada “yaklaşmayın!,, diye bağırmış, Köprü. ye doğru koşmuş, Ama köprünün yok olduğunu orya gelince (anlamış ve kendisini kaldırıp denize (atarak kaçmak istemiş: Ama bekçiler onu ya» kasından tutup çıkarmışlar. Sonra Emineyi de hastaneye götür- “düler, Fakat bilmem nasl oldu. İşte sabahleyin çıka geldi. Kapının önünde kalabalık kucağın. da çocuk taşıyan bir adama; i Yaralanan Emine — Hayır, oraya onun yanına gidece- ğim. Zavallı küçük şu kepengin arkasm- da yatan babasının nekadar uzaklara gittiğini büseydi. F.G Bir Ingiliz gazetesine göre Izmirde Habeş harbine dair filmin davetiyeleri toplatılmış İngilizce Deyli Herald gazetesi İzmirde İtalyan konselosu tarafm- dan şehrin en büyük sinemasına Habeşistan harbini o gösteren resmi filmi görmek için mahalli mutebere- na gönderilen davetnamelerin, bir hadise çıkması ihtimaline binaen. za- bita tarafından geri aldırıldığını ya” ziyor. Gazete bu filmin, yakın şarkta İngiliz aleyhtarlığı propagandasınm başlıca vasıtası olduğunu ilâve et- mektedir. Halbuki verilen haberlere göre mesele şu şekilde cereyan etmiştir: İzmir İtalyan konsolosluğu İtalyan tebaasma gösterilmek üzere böyle bir film getireceğini söylemiş ve İz- mirdeki ecnebi konsolosları da filmi görmeğe davet etmişse de muayyen olan günde film gelmediği için gös- terilememiştir. Film geldiği vakit de davetlilere tekrar haber verilme" miş ve sadece İtalyan kolonisine gösterilmiştir. Halkevleri müfettişi Behçet kemal Cumhuriyet Halk Partisi idare he. yeti azasından Nafi Atuf yanında halk- evleri müfettişi Behçet Kemal olduğu halde bir iki gün içinde (O Ankaradan Kayseriye gidecektir. Nafi Atuf oradan cenup vilâyetlerine giderek halkevleri» ni tetkik edecektir. Yunanistanda bir köy toprak altında kaldı Atina, 14 (A. A.) — Patras civa, rında Maharaki adındaki köy bir he. yelân neticesinde tamamiyle toprak- lar altında kalmıştır, Köy halkı da. ha evvelden çekilmiş olduğundan in- Sanca zayist yoktur. Resmi dairelerin : dikkatine Hem Avrupaya fazla döviz ver. $ meğe sebep olan fazla kâğıt sarfi. yatını tahdit edebilmek, hem ga £ zetenin münderleatını çoğaltarak i ilân verenlerin dahi nef'ine olarak ; okuyuculara fazla hizmet imkânı ? bulabilmek için şimdiye kadar bü. ? puntolarla dizilen ilânlar, “U.; lus,, refikimiz gibi, 16 mart tari; hinden itibaren küçük puntolarla $ dizilecektir. Puntoların yani buru, $ fat eb'adının küçülmesinden dolayı ; resmi ilânlerm gazetede istlap et. tiği yer azarı dikkete alınarak bu i $ nisbet dairesinde tesbit edilen me, £ retler netice itibarile eski ücretin ayni olüp hiç bir fazlalığı müstel. zim bulunmamaktadır. | | Paraşütçü genç kız Dün Yeşilköyde (o kutlulanan kava bayramını bütün tafsilâtile yazmıştık. İstanbullulardan başka Trakyanın bir çok şehirlerinden de bayramı görmeye gelenler olmuğ, tayyare, plânör, uçuş. ları paraşütçülerin atlayışları yüz bini geçen halkı saatlerce heyecan (o içinde yaşatmıştır. Bayram saat beşte sona ermiş, halk trenlerle, otomobil, otobüs ve arabalarla yerlerine dönmüştür. ... Dün paraşütle atlayan Ylıdır Üç- man, erkek elbisesi ve kasketi giymiş arkadaşlarını seyrediyordu, Kendisile şöyle görüştüm: — 335 tevellütlüyüm- Bir buçuk se nedir uçuyorum, diyor... Şimdiye ka. dar 25 defa atlamıştım. Bugün de ilk 'defa olarak İstanbulda atladım. Bunun- Ja 26 nci atlayışım.. İzmire yarım saat mesafede Cuma ovası köyünde- nim. Bununla da iftihar ederim. Köyde mektepte okurken Gaziemir İstasyonundan kalkan tayyareler köyü. müzün üzerinden çok alçaktan uçarlar- dı. Ben © sırada nerede olursam ola- yım dışarı fırlar, tayyarelerin uçuşunu #eyreder, tayyareleri selâmlartirm. Da. ha ufaktanberi bende (tayyareciliğe karı büyük bir heves (o vardı. Birara Eskişehir mektebine istida yardım. As- keri olduğundan almadılar. Sonra An- karaya gittim; musiki muallim mekte, bine kaydolunacaktım. Tam bu sırada Türkkuşu açıldı. (o Seğincime payan yoktu. Birkaç gün sonra ilk kaydedilen ler arasında idim. — Uçarken heyecan duyuyor musu- nuz? — İlk uçuşumda çok heyecanlandım. Bu korku falan şeklinde değildi. Sırf ümidimin tahakkukundan doğan bir heyezandı, Sonraları atlamak bana pek tabit geldi... — Bugün? — Bugün çok heyecan (duydum. Sebebi yüz bin kişinin nazarları önün- de ve ilk defa İstanbulda atlamaktır. — Nasıl atladınız? — Hocanm tayyaresile 800 metre irtifaa çıkınca Vecihi gazı kesti. “© — Hâydi Yıldız; atla bakalım Yedik "Tayyaredeni yüzü koyun denize etlar. gibi kendimi boşluğa bıraktım. Bir, i. ki, üç diye saydım, sağ elimle göğsüm deki düğmeye dokundum. Paraşütüm açıldı ve ben piler üzerine kurulum. Uzaklarda İstanbul parlıyor, altımda mahşeri kalabalık gittikçe büyüyordu. Bu sırada nekadar mesüttum bilee- niz. Sevinçten kalbim çarpıyordu. Ah, annem görse idi? — Anneniz sizi atlarken gördü mü hiç? — Hâyır, henüz nasip olmadı. Fa- kat dünyada en büyük &mellerimden biri annemi tayyare ile (o uçurmaktır. İki sene evvel kendisine tayyareci ola. cağımı söylemiştim. “— Aman kızım $uş.. dedi. Bunu duyanlar seni ayıp- larlar.. Fakat ben arzuma kavuştum. Ölünce- ye kadar bu meslekten ayrılmıyacağım. Ayrılma mecburiyetinde kalırsam mu. hakkak ölürüm, yaşıyamam. Akraba İarımı, arkadaşlarımı ber genç ve er- keği teşvik edeceğim. Tayyareci olsunlar. Bu hem bir spor ve hem bir memleket işidir. Paraşütle inerken bu kadar kalabalık karşısında düşündüğüm şu oldu: — İstanbulda, bir tek şehrimizdeki bu alâka Türkün havacılıkta da pek kısa bir zamanda birden yükselmesini temin edecektir. Memleketim, milletim, büyüklerim sağ olsun. Y.R. Avrupa sulhü (Baş tarafı 1 incide) pa sulhünün anahtarı İngilterenin elinde olduğunu,, söylemiştir. Bu zat sözlerine şöyle devam etmiştir: “.- Müşterek hareketten başka hiç bir şey Hitleri durduramaz. Müşterek hareket de başlıca İngiltereye müte. vakkıftır. Ruzvelt tarafından yapılan #on be- yanat ve hareketler - meselâ bitaraf- ik kanunu . münferit hareketlere da, yandığı için sadece Hitleri tesci edi- yor. Bir sulh konferansının çağır. iması zamanı çoktan gelmiştir. Bir iki sene içinde de pek gecikmiş oleca- ğız.,, Ayni Sovyet şahsiyeti, "İspanyol hâdiseleri yeniden Fransada icra o- Lehistana sma ve köylüye toprak verilmesine dair olan Leh kanunu yalnız büyük toprak sahibi Almanları zarara sok” muştur. Alman köylülerinin sahip bulundukları arazıden 900,000 hek- tarlık kısım cebrüşiddet istimali, teh ditler veya müsadere yollariyle Leh- İilerin eline geçmiştir. © 32 Leh hükümeti yukarı Silez- yanın Lehistan hududu içinde bulu- nan kısmındaki ahaliyi işsizliğe mah küm etmiştir. Buradaki Almanların Ispanya isyanı (Baştarafı 1 incıde) Guadzlajara cephesi, 15 (A. A.) — Havas sjansmm muhabiri bildiriyor: Önde giden otuz tankın iştirakile yapılan pek şiddetli bir taarruzdan sonra milisler üç çıyrek saat içinde Trijueke kasabısını istirdat etmişler- dir, Taarruzda bulunan iki koldan bi- ri kasabaya üç kilometrelik bir me. safeden, diğeri beş kilometrelik “r orman içinde İlerlemeğe başlamışlar dr. Tanklarm arkasından gelen milisler kasabanm önüne vâsıl oldukları zaman ikinci kol (o birden meydana çıkarak diişmanı birden yan ateşine almıştır. Gafil avlanan âsiler biraz sonra dağınık bir vaziyette ricat| etmeğe baslamışlar ve milisler kendi. lerini kasabaya iki kilometrelik bir mesafeye kadar takip etmişlerdir. A- siler, isyan hareketinin başlangıcın. danberi görülmemiş miktarda mühim harp malzemesi terketmiğlerdir. Havanın pek sisli olmasına rağmen hükümet tayyareleri faarruza iştirak ederek Franko siperlerini bombardi- man etmişler ve üstlerinde İtalyanca “esirleri kurşuna dizm'yoruz., ibare. sini havi İtalyan esirlerinin footğraf- larını düşman mevzilerine atmışlardır. Sesli ve sözlü vesikalar Valansiya: 15 (A.A.) — Bazı mem. lunduğu ve Alman askerleri de faşist- lere yardım için Fransız hududunu geçtikleri takdirde, Kızıl ordunun hiç tereddüt etmeksizin Fransanin yardı. mına koşacağını söylemiştir. Rozenbergin İspanya sefaretinden çağrılmasından Sovyet Rusyanın uz. laşmış bir İspanya hükümetini kabule hazır olduğu manasının çıkarılıp çi- karılamıyacağını soran gazetecilere de şu cevabı vermiştir; Biz, İspanyada sulhü temin ve müdafaa edesek herhengi hükümeti kabul edeceğiz. Fakat ortada bir uz. laşma imkânı göremiydrum.,, annesi ve gelmekten çok vik. İN vr kız. kardeş'eri Isviçrede 1936 senesi nisanınm 28 inde b Yaadm ölümü üzerine Mısır şii tahtına çıkmış olan birinci Faruk İsviçrede tatil yapmaktadı" yil şleri Kendisine annesi ve kı£ mr er) de refakat ediyor. Resimlerim? birlit* Faruku, şapka ile ve annesile e Tİ bir kızakta görüyorsunuz. > ld w simde de, Mısırm anne a İsi örgü saçlı Paize ve | PEY”, d€ iki kızı görülüyor. Malyetlerile kızak kaymağa gidiyorlar. hücumla' siz kali yüzde sekseni şü anda im kal tir ve sefalet içindedir, Lili ti bu sefaleti artırmağa dır. Göring'in daha on beş £ vel Lehistanda cumhur firi olarak bulunduğu alınırsa, onun avdet man gazetelerinin bu giddeti iğ yata girişmeleri general : bu seyahatinden umduğu siyasi gi ticeleri temin edemediği ap tadır. | * SERER İŞE. ME. EE, LELE SE, GE Eİİ EE BELA SS Ee EE LİL pi leketlerin ademi müdahale pa sl ihlâl ettiklerini ispanyol nin verdiği vesikaya müste”” teren sözlü bir film çevrilnist”” Bu filmde asi saflarında # esir edilen üç Faslı, beş 185” Alman askeri sinema al nünde ne suretle gönülü d ve muntazam kıtaların depo vi harbine ne suretle iştirak “© kında geçende yaptıkları it etmektedirler. ” Bu film bir çok cenebi e de gösterilecektir. Ecnebi ri messilleri bu filmin çe” zır bulunarak asiler bis* etmişlerdir. Avrupa harbine ber sivri (5 Dy ya gazetesi “İspanya: Hİ çi harbi, başlıklı de diyor ki: “Seferber bir halde bazı Alman kıtaatiyle derilen dört İtalyan fir dalajara cephesindeki “e je nasi üzerine artık müd iü si çok sönük ve hakika! Nk ve ERE İK tiki : xe i KE X A & Bu, İspanyanın faşis! rafından açıkça zaptıdı- lapa. ğ Faşist mütearrız” lar öhim da kendileri için ç9 si çi bir tecrübede bulunuy?” akt onlar bu tecrübeyi Çek9* Sebile Avusturyada da tatbik g lerdir. İspanyada e nin Avrupayı yeni bir D tıracağını inkâr etmek ai veya deli olmak Yüzamd n karşı yapılmakta olan man harbi bir Avrup9 harbinin başlangıeıdır. Sa hâlâ önüne geçmek ii dır. O da İspanyayı İ man kıtaatmın pens“ mamaktır. Ğ ve & faşist Se s v. ik GE) 0 f if z / e Z Fİ! iğ Ex İML i