*AOkTUAp ,,UvpAoUL değyeyea,, Vue Çamupfou ASİFEYRKL) “OPPUO PJOJNO,, SULA “TOPPU? POJSXO,, “pe, Harursı apps apsozmıduş PX znlolnupd upemg Mek, “okey Aazopamyağ vasi uek oj4peoy “op CP94 PEN SEP SON DP MO) ipuoı âsng MY) 402) &oy ue) “untarlıaad03 ekiğrey uepıdrey vpyo£ ner “poli ng 420696 vüşaypoymu Mor, “Tpga spp sosy aj fo) “poz yg Som MT uEp 4ğmajs aDÖJofvAL soranbs zeğyeysl, Tuepfou Çazmaşs #nÖyojnaz) :azenbg geğpejsay, doydpmaj zaoyaınb spwapaps :Kyayayım sappt9 yuooju — 7S puadgaf :yoanŞ Tuağoy #ZMAOkYUYIİO yuyusi UCI “zva UvpuLrujuepkoul 94 JPPE9 UULApUOJ 960p ng SADTEp 5 Şaş soynuyur yevme — 49) np Sayer On Gaza eydop) 'yazlağ (sp1o£ rg) yurur — Mp Ob m :umop 03 0) nan “19ppRI uoOTM — (ja45 gamaz) 1790115 yuaBoy “BAPPLO PIOJNO »ş (4448 P40J#YO) :19905 DaoyxO 3puuazn) 49J9U11J9Y IUdA ZEĞPYJBKL, sanı n508 wp293 rulrujuturuz OA siye zıroyynul “yerekışarş ima a 0003 ekıdzey wepıErey (9p9ppto 114) — SO4Y 1 :98019 Ol, »I — 12 :8zng “213 gurpe$ $ i na 'uoyama$ “dpuLLpyu0 “dpdpoayox ue yunasıur ag yank ununa oysz9p “znzokyıg TULĞIpTLİUK OysaAYIr 169 vunuOS Uryuyıs öça9 27ıSut uyuro$ POZ OSAAYII ua, OPZI EPAEUNS 21ğa0a03 MON v9 — şeye iye — âi nuoş vr znaodıpig “EA iyzey (£v4) 4 upunuos uyuşur “oy ng *zepşeyis “yop$r (m3lom — 4,14 sena, yepis EY PPYEN ZE ĞpU AZO 00J0AA9 “urloyız Yuak şpun$ “okyag3 num$apıo A uyu yAA3 Uaponuşa3 789 “up “WİZYI LMfSLYE 8 YULAUJUOS —eyeang 70 birleştirmiş ayaklarının ucunda yüksel mişti, Kılıcının kapzası göğsünde ol- duğu halde, başını hafifçe sağa doğru meylettirmiş ve iyice nişan almıştı. Bo. ğa güreşlerini ömründe görmiyen Par- dayanın aldığı bu vaziyet boğaları öl- dürmek için meşhur boğa güreşçileri. nin aldıkları klâsik vaziyetti, o - Pardayan böylece - hazırlanmıştı ki, boğa da hedefini iyice gözüne kestir- dikten sonra bütün hızıyla saldırınca, kılıç kendiliğinden boğanın kafasına girmişti: Pardayan kılıcını sıkıca tutmakla ik- “ tifa etmişti. Kılıç boğanın kafasma gi. zince hayvan muılılanmış gibi yerinde kaldı, O zaman, bu görülmemiş mücadele- yi seyreden binlerce insan dehşet ve merak içinde ürperdiler? Ne oluyordu? Boğa yaralanmış miy- dı? Yoksa bir şeyden mi o ürkmüştü? Nasıl ve ne için böyle hareketsiz du. ruyordu? Ya heykel gibi duran bu kahraman ne yapıyordu? Kılıcmı niçin (tekrar boğaya indirmiyordu? Yoksa canına $ü- sadı da, boğanın kendisini parça par- ça etmesini mi bekliyor? İşte, buna benzer bir çok (o sualler seyircilerin zihinlerini işgal ediyordu. Fakat hiç kimse bünun sebebini anla. mıyor, bu suallerin cevaplarını veremi- yordu, Ve herkesin üzerine derin bir süküt ve heyecan çökmüştü. Doğrusunu söylemek icap ederse, boğanın bu vaziyetinden Pardayan da bir şey anlamıyordu. Vakia kılıcının, kabzaya kadar, bo. ganın başma girmiş olduğunu görüyor. du. Boğanım titrediğini ve soluduğunu hı hissediyordu. Fakat bu yara kâfi *Kowı reğyeyexL, za CÜCENİN AŞKI —— — zi j Tası o) Po :peoz yanığağ edikrey UEpiĞZEy > #0LY :59019 O) tam :4sna 1g iso gın ozra — Ymlip :Kınp xy — şdıd saydoal #ıyou — şwigd :yurod eifişyeya np :omIx9 Oy nmunu Şyod « wpueyod :usumoyod 1 ayaeyıKas — ypj soyan #vuLmpanp w doje mş :dors oj 14418 p4OJeJO 1799108 PIOJXO YeuLppey Kor6i 05 oyy > »j6r (epuopgey ep) mAs9Ur 183PPEI PLOJSYO NouLaoğ amzuuL “Youyayye - 4 1893 &w sapı yağaşnuz WEpEözud pi Sury9y EE “&eö,, PA yoaI *EpO — tuna :1N00Z “odyoğ uusvusu (guryiö) “ C TEyir) — Ut) :ULOOL-2 iandoknıg3 eyep yunan doyyanu iü 949p NE weni,, *,,s1l0d < Sf0d,,) Uapa “zpo,, i “nana SYOd » UDWSyOd SUYU, Surya olay xe ya eprey nğnpro ıyoğanu (u 94 Lodi Hopourey ON “Epe “oz1 1E11YON tekrar coşarak bu darbenin acısını on- dan çıkaracak mıydı? İşte Pardayan da kendi kendine bun. ları soruyordu. Pakat o, böyle (Ouzun müddet tereddüt içinde kalacak bir a- * dam değildi. Her ne pahasma olursa olsun meseleyi öğrenmek (istiyordu. Birdenbire kanlı kılıcını çekti ve hay» vanın hücumundan kurtulmak için, ay. ni zamanda yana doğru sıçradı. Boğa bir yldırımla vurulmuş gibi cansız bir halde yere yıkıldı. O zaman seyirciler arasında dehşetli bir karışıklık ve gayri tabil hareketler başladı. Yüzlerdeki dehşet ve heyecan ifâdesi yavaş yavaş zail olmuş, gerilen sinirler tabit vaziyete girmişti, Herkes derin bir nefes aldı. Bir çok kadınlar sinirli bir (o tavırla ağlamağa başlamışlardı. Diğerleri bilâ- kis sinirli sinirli gülüyorlardı. Fakat gerek gülenler, gerekse ağlayanlar, ni- çin güldüklerini ve niçin ağladıklarnı bilmiyorlardı, Evvelâ herkes heyecandan kurtul. du, sonra müthiş bir hayret o ve daha sonra da çılgın bir sevinç (o yükseldi. Bunu çılgın bir alkış tufanı takip etti. Eğer, kralın orada bulunmasının İ- cap ettirdiği hürmet olmasaydı, hiş şüphe yoktur ki herkes meydanı işgal edecek ve bu görülmemiş kâhrament omuzlar üzerinde gezdirecekti. Pardayan, elinde kanlı kılıcı bulun. duğu halde, teessür ve elem içinde, en meşhur boğa güreşçilerine paraak ıır. tazak bir ustalıkla öldürmüş olduğu, boğaya bakıyordu. Kral ve onun kinini, maiyetini, ken disine yan gözle bakmış olan asilzade» leri unutuyordu. Yaustayı (o ve kralın balkonu yanında saklanmış olan üç ya. 142'1Ssuzd ZOZI'1IONI ıyua'ısuma AOZI'TIONİI ban (Har hakkı Haber gazetesine aittir) DERS:24 — iç İLİZCE DERSİ Kendi kendine 1000 kelime ile 8 inci resim (Londrada bir cadde) üzerinde çalışmaya başlumadan evvel, © parçanın türkçe tercümesini göre, Jim: Geçen derste T nel resim (ev) Jarımızı bitirmiş ve dersin sonunda o parçanın bütün metnini vermiştik. İNGİLİZCE DERSLERİ (Evl in de biz'ist stritz dö konnat İsros de röd ant de poisman an poynt dyüti rösis his hend end stops le traffio.,, En işlek caddelerde halk noktada bulunan polis memu. ru elini kaldırıp seyrüseleri durdurmadan evvel karşıdan erinde nokla vazife kaldırır onun el ve durdurur sey- karşıya geçemez. “Ve içinde en işlek onddeler onlar muktedir değiller rüseferi.,, karşıdan farşıya geçmek yol .. ye kadar polis memuru antil the pollce-man on point duty raises his hard ani stops the traffic, ü Türkçeye çevirin 1 — Excuse me, can you tell me the way to Trafalgar 4 UZ. gin en aşağı kısmı, yani zemin si taşlığı görürsü. şapkalar gördüğünüz bir cibise askısı İle bir kampana var. Bu resim $ize, Mister Uilyöms'in Londranm civarın. daki mahallelerden birinde aldığı yeni evi gösteriyor. Sizin de gördüğünüz gibi, piposunu içen Mister Uil Mister Uilyems önu, arkadaşı Mister Uelse, sırtı size yâms yeni eviyle çok iftihar ediyor. dönük olan, pardeslilü adama gösteriyor. Birinci kata çıkan merdiveni de Resimde gördüğünüz O va arkadaşı avlu kapısına giden yolun üzerinde a, yakla duruyorlar, Bu kapıdan içerdeki müz, Geçen dersin tercümesi Taşlıkta, üzerinde elbise ve ingilizceye çevirin 1 — Nerede bulunuyoruz? — Oksford caddesindeyiz. 2 — Caddenin her iki tarafında ne var? — Oh, no. It will take you ten minutes or â guar- ter of an hour. — Bankalar, çayhaneler, mağazalar ve lokantalar — Certainiy, go down Regent Street, and then go down the Haymarket. — 1 seo the policeman. , 2 — Thank you very much. 3 — It is very far? 4 — What do you see in the middle of the road? 3 — Polis memuru nerede duruyor? .« — Caddenin ortasında, Sa y ç de #UCENİN AŞKI 71 * kan Büssi Lökresi, Espinoza ile adam- larmı, engizitörlerini, casuslarını unu. tuyordu. Don Sezar, ve onu tehdit e- den tehlikeleri unutuyordu. Her şeyi herkesi unutuyor ve yalnız öldürdüğü boğayı düşünüyordu. İşte böylece, urun müddet o ravalk boğaya baktıktan sonra, tasavvur edi- lemiyecek acıklr bir sesle mırıldandı: — Zavallı hayvan!» Büyük bir samimiyetle söylenen bu iki kelime, bu âlinecap kalbin oyük. sekliğini göstermeğe kâfiydi. Bunun başka bir sebebi daha vardı. Boğa, kendisine karşıdan, kahramanca saldırmıştı bir çok insanlar gibi arka- dan değil. Binaenaleyh etraftaki insân- ların birçoklarından daha asildi, Bunları düşünürken, gözleri (o gayri ihtiyari elindeki kani kılıcına takıldı ve, derhal tiksinmiş bir insan tavrile onu uzağa fırlattı. » Sonra tekrar boğaya (o baktı ve bu dela biraz daha lâkayt bir tavırla mı, rıldandı: — Fakat ben kendimi müdafaa et- mekten başka bir şey yapmadım ki, eğer onu öldürmeseydim muhakkak ki ,beni de ata benzetecekti, Ve sakin bir sesle ilâve etti: — Hem de herhalde benim canım boğaninkinden daha kıymetlidir! * O zaman, Barba Rojayı (o kaldıran adamlar nazarı dikkatini celbetti, Tam bu anda, hademelerden müteeşkkil bir grup da boğayı kenara (o sürüklemeğe başladılar. Pardayan hazin bir tavırla evvelâ Barba Rojaya, sonra da boğaya baktı ve şöyle düşündü: — Bunlardan hangisi daha vahşi ve duha z3lim 3--“-? Du adam mr vole» © boğa mı? Kimi G3, bu azil hây- vanı, şu İnsana feda etmenin neticesi çok Fena olacaktır. Bu düşüncelerden kurtulmak istiyor: muş gibi başını salladı ve tekrar Di” rıldandı? — Galiba fena bir adam olmağa b3#“ Jakirm 1 Canım bir insarım hayatı elbet- teki bir hayvanın hayatından kıymetli” dir. Zaten nasıl olsa bu hayvanı bs” kaları öldürecektti. Ve sonra, mutad: veçhile, bütün K3- bahati kendinde buldu ve şöyle düşün”. dü: z — Başkalarının işlerine karışmamak hususunda babamın mütemadi m4Sİ* hatlerini dinleseydim, bunlardari biğbi” risi başıma gelmezdi. Barba Roja bo ğa tarafından öldürülseydi bu sırf Ke” di kabahatinden olacaktı. o M çıkmasaydı; ben ne diye bu işe kar” tum? Bütün bu etraftakiler ne | dİY* karışmadılar? Halbuki bu adam on*“ rın vatandaşı, dostuydu. Onlar yerlerin den kımıldamadıkları halde, ben, $li€ naplık taslamak için meydana atladım. Anlaşıldı ki ölünceye kadar böyle #P” tallık ve düşüncesizlik içinde sürüne“ ilm. Mütemadiyen kendi kendime 8ö veriyorum, bir daha böyle bir $€7 yap” mıyacağımı söylüyorum sonra he” pe ye rağmen şeytana uyup gene ayni hs- tayı tekrar ediyorum. Doğrusu çok “ na! Hiç olmazca babamın be hürmeten, onun nasihatlerini inlen** liydim. Öyle anlaşılıyor ki bu cezasmı çok pahalı Bğiyeceğim- Pardayanm hissiyatına zannetmek yanlış olur. Bunları geye makul bir samimiyetle düşünüyor”. Tam bu sırada, yüzlerce insan. e tebrik etmek üzere meydana larken, Pardayan, seri adımlarla Or”. çam ağrıdı, öyle ki bir çokları B8 Kord « A — Bana lokantayı gösterebilir misiniz?