Müâsanm başında oturmuş İkra yazmakla meşguldüm. kaldirm içimden: güzel, ne sevimli, ne etmez. Ban ©nun daktilosu olacağım. — Muş Ş ta, Neden olmıyacakmı- iy Olanlar benden iyi mi? e, Deği Ama, bin bir tane talip a RM kızı öfkelenâirmedi. Ken- Kaş Pi bir itimad ivardr ki zahir, Mü, — Mlinaade edin, ben burada Ya, © Patronun gelmesini bekliye UYE dür Bir sigara yaktı ve | ii beni görürse herhalde anga. N eceli. Deni |. Maş Vi a yeti, İk TURU içimden geçen bu hissi “İNİ beni biraz ekşitti. İtiraz &a, © “Oldum. Lâkin kalbimden bir bir intiba bıraktımsa o. ayni tesiri yapacağı- kanli — o da güzel, yahu... - diyordu. Yin, Bvmeğe baslıyacağımı an. . Üye YA patron kabul etmezse?..., Bira de bir korku aldı. Sonra haber geldi: İğ Patron sizinle konuşmak isti. Mü an içinde neticeyi bekli, da taş Davet kız, gülerek yanım- ki, Ye giderken şu sözleri söy. Pİ oldu. Patron beni anga- 8 gk canım! Beyi » Yarın dokuzda Işe baş- . bir eda ile: Bağa Püyuruyor? Şaşırmıştım. Bizim aksi Vi, Üzerinde böyle çabucacık — 1. Olur gey değil, Waffakiyet dilerim! - dedim. e muntazam bir dakti. Bilme, Sâbah saatinde gelir, her Ma bile onun karşımda gü- a ai Matbaanın €s- hayatı yerinde, şimdi w “hnet havası esiyordu. Gün de aşkım ona karşı “Şuyordu. O ne nazik, ne öyi, ,* sevimli bir kızdı. Btzafı. Mzelik, öyle revnak - , öyle ri saçıyor. Soşmüş olduğum halde, bir tup kendisine ilânı aşk ede- Seanetimi bir gün o bana Şekerek; Yattan çok darbe yedim... — Nidet beklemiyorum! - dedi, a pr, Edibe?. Ailece bir 81. WE e mn? yok ki... Annem babam — Ma Plevne âşkta mı İnkisara uğ- ine en son maceram: Bay Buna muvaffak olaca | Yapardı. Bizim çatık kaş- | Elif Nusreti sevmişti meşhur Elif Nusret. rın çıldırdıkları.... Kendisine mektup yazdım. Bana randevu verdi. Gittim. Derhal beni bir otel odasına götür dü. Bir saat sonra da âdi bir kızı sa. hverir gibi: “Haydi istediğin bu de- ğil miydi?,, kabilinden salıverdi. ... Sonra?... — Ne olacak ?... Ter içinde kaldım.. Kıpkırmızı oldum... Gözlerimle ona neler anlatmak istedim... Fakat fay- da veremezdi.. Çünkü kabahatde bendeydi... Çünkü sürüklediği yere öyle itirazsız gidişim onun bu hare. ketini mazur gösteriyordu. ».. İşte o günden, sonra ben de ona karşı daha ziyade mütecaviz, daha ziyade serbest davranmağa dım. Edibe'nin zannettiğim gibi a çılmamış bir kiz olmadığını dikten sonra cesaretim arttı, Kendi. sine randevu verdim. İlk pazar tatilinden birlikte isti. fade edeceğimizi vâdetti. Yeşiiköye | gitmeği kararlaştırdık. Sirkeci is- tasyonunda onu bekliyordum. Her za- mandan daha zarif, her zamandan daha güzel olarak geldi. Birlikte tres ne bindik. Yanyana oturduk Artık benim için tereddüde mahal yoktu. Hemen lâübeli olmağa başla- dım. İşte o zaman kadınların hâleti ruhiyesi hakkında mükemmel bir ha- yat dersi aldım. Edibe, tecrübe görme; kız gibi kızarıyor, çekiniyordu. Ote- le doğru giderken, koluma asılmış, bana türlü türlü şeyler söylüyordu: Bir erkeğe karşı olan ei etten, unutulmuyacak saf bir muaşakadan bahsediyordu. Nihayet kızdım. Asahiyetle, ona: — Benim olacak mısın, olmıyacak mışm? « diye #ordum, Eâibe'nin gözleri yaşla doldu? Ço- | cuk şımarıklığile uzanan dudakların- dan kekeliyerek şu sözler çıktı: — Evet... Ama evvelâ bil ki... Bil | diğini istiyorum... — Ne bilecekmişim?.. Daha ne yar?... Dostların olduğunu öğrendik... ir şey bildiğin yok... Seni sl. ) dattm... Ben... Hiç bir zaman... Ya- | ni... Şaşırdım. Bu sözün yalan olmadı- ğr, muhatabının bütün harekâlından belliydi. — Peki ama yavrucuğum, ne de- meğe bana bir takım açık saçık vak. aları bağından geçmiş diye anlattım? — Bana karşı alâkan ye... Erkeklerin böyle ğini bilirim. Bunlar, o: Gözü açılmamış bir kızım diye benden çekindiğini görüyordum... İş- te ama son dakikada dayanamadım... Ürktüm... Sana hakikati söylüyorum. Affet beni!... Gen sev be Onu uzun uzun öptüm. Büyük bir sevinçle kendisini te. selli ettim. Ve islikbâl hakkında ha- yaller kuratak, onu, terlemiz, buldu- Zum gibi, tekrar evine getirdim. O aralık askerilğim çıktı. Bir bu- çuk sene malbâadan uzaklaşmağa mecbur oldum. Ondan sonra Konya» da babarım hastalığı bir müddet be- ni yanında alıkoydu. Arada mektup- (Devam 15 incide) Nakleden: (Hatice Süreyya) uyansın di- ŞİMDİYE KADAR Bö” YAPTIKLARINA $ES SMADIK /— BENDE ARTIK SİZE, başla, | öğren- | genç bir | Tenten amca ve gümrükçü , Yediler arasında İNANIYORUM. ŞANKİ | GÖRUYORUM Kı AY- TIĞIM KURŞUNLA TESİR ETMEDİ ACABA B, MESELEYİ DOST. Yazan: Niyazi Ahmet 412 sene evvel bugün Veziriâzam Ibrahim Paşa Halepten şama giderek icraata başladı Tebaaları bulunduğunu iddla eden iki asi reis idam edildi Ihtiyar bir kadının şikâyeti üzerine borç için hapsedilmiş bütün mahkümlar serbest bırakıldı Bugünkü yazımızın mevzuu 8a* dece bir sadrâzamın seyahatidir. E- ğer seyahatin bir mevzu olamıyâca- ğını iddia ediyorsanız yanılıyorsu” nuz. Bu seyahat, her safhası ayrı birer mevzu olacak kadar zen gin, parlak, ibretle okunacak hadise- lerle doludur. ... Padişah Süleyman, veziri İbra- him paşayı, vali Kasım paşa ile def terdar Mehmet bey arasmdaki ihti- lâfı halletmek üzere Mısıra gönderi. yordu. Seyahat, Osmanlı (| tarihinde o vakte kadar eşine tastlanmıyan bir hadise ile başladı. Padişah vezirini adalara kadar teşyi etmişti. ..; . Donanma İskenderiyeye yelken açmıştı. Fakat son bahar rüzgârlar: gemileri dönüp dolaştırarak Rados körfezine soktu, Kaptanlar: — Senenin bu mevsiminde de- niz yolculuğu tehlikelidir, gidilemez. Dediler, Ibrahim paşa, her ne pabasma olursa olsun gidecekti. Deniz yolu olmayınca kara yolu ile hareket etti, İbrahim paşa, 1525 yılı 15 mart günü, ÂİZ sene evel bugün Halep” ten Şama geldi. Beylerbeylerinin hırs ve zulümlerini izale için müthiş korkular vererek muvaffak oldu. O kadar ki, halk, geçtiği yerlerden ken- disine dua ediyor: — Zalimlerden bizi kurtardı, artık bize zulmedemezler.. diye bağı. rıyorlardı. İbrahim paşanın Kahireye girişi görülmemiş bir parlaklıkta idi. Ağır elbiseler giymiş beş bin yeniçeri, si- pahi memlük alay teşkil etmişlerdi. Yüz elli bin altıntan ziyade kıymet te olan at takımları, alaya ayri bir haşmet veriyordu. Büyük vezirin hademeleri bile “hademei şahane gibi sırmalı serpuş ve elbiseler giy- mişlerdi.,, Ibrahim paşa Mısırda üç ay kal dı. Üç ayın hemen her günü İcra“ atla geçti. Memleketin ihtiyacma göre Yeni kanunlar hazırlıyor, hak km memnun olması için lâzım gelen tedbirleri alıyordu. Beni Bakar ve Beni Havare ka- bileleri hiyanetle itham ediliyorlardı. Vezir; — Tiz her iki kabilenin reisleri» ni yakalayın!.. emrini verdi. Herkes yarana bilmek istiyordu. | Bunun için canlarını bile esirgemi- yorlardı. Asi aşiret reisleri kolayca elde edilerek (getirildiler. İbrahim paşa: — Niçin siz hiyanet ediyorsu” nuz? Bu diyarda rahat yaşamak ise" temiyor musunuz? Diye sordu. Reisler: — Biz çok rahat yaşıyoruz. Ken" di tebanmızla bize dokunmıyanlara biz bir şey yapmayız. Vezir hiddetlenmişti: — Sizin tebaanız mı var?.. — Aşiret efradımız bizim tebsa* mızdır. — Vurun kafalarını. Aşiret reislerinin başlarına gele" cek akibeti evvelden tahmin eden- İer, onlar yakalanır yakalanmaz dar ağir hairlarinşlarde: İdam emri verilir verilmez, her ikisi ipe sallandırıldı. ».. Şehirde della! dolaşıyordu: — Hükümetten şikâyeti olanlar, ne zulüm gördüklerini bildirsinler.. Bir ihtiyar kadın dellâla yaklaş- tu: — Derdimi kime anlatacağım.. iyükmüşçeki — Vezire git... İhtiyar kadın giti: İarakiin paşaya — Paşa, dedi, halktan zulüm so” ruyorsunuz, balbuki zulmün en bü- yüğü gizli kalıyor. Ondan bahseden yok, — Neymiş bu zulüm? — Ne olacak, hapishaneler fakir insanlarla dolu. Oğlum, kocam, da. ha yüzlerce fakir oldukları, borçlar rini ödiyemedikleri için hapse atıldr * lar. Benim bildiğim ancak adam öl. dürenler hapsedilir. Öbür gün borç için hapsedilmiş olanların hepsi serbest bırakıldılar. , HABER! AKSAM POSTASI IDARE EVİ istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu ? Istanbul 214 Telgral sdresi; istanbul HABER Yazı işleri ta'ofönu » 73819 idare ve ilân ' MN, ABONE ŞARTLARI Türkiye o Eesehi Senelik 1460 Kr. 2706 M6, 5 aylik 3 aylin vay Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) malbaem BUNDAN SONRAY EY MİK3 SENİ AMA Bee SABA)