————— Buz vetuzkaça FAA eğ me v 008 HABER — Akşam “postam “ Balık ihracatı münasebetile Çılığı yapılıyor! Bu işi tetkik ederek memleketin zarar görmesine mani olmak lâzımdır Karaköyden Eminönüne gelirken köprünün $0! tarafinı takip edenler bacaları bir ömek birçok gemilerin Sirkeci rıhtımma kıçtan pülamar vers miş bulunduklarmı görürler. Bunlar İstanbuldan İtalya ve Yunanistana ih. raç edilen taze balıkları yüklediğimiz gemilerdir ve maalesef bir kısmı Yu- nan, bir kısmı İtalyan, bir kısmıda Alman bayrağını taşırlar. Yani ara. larında bir tek bile Türk gemisi yok. tur. Alman gemileri üç gün evvel gel- mişlerdir, İtalyan ve Yunan gemileri on beş gündenberi Sirkeci rılıtımma bağlı bulunmaktadırlar, Zaten benim gihnimi kurcalıyan da bu cihet oldu. Ön beş gün mütemadiyen ayni gemi- leri ayni yetde göre göre merak et, tim de gittim ve muhafaza memurla- rına sordum; — Yahu! Bunlar se bekliyorlar? İçlerinde kagak esya bulundu da hi kümet gitmelerine mâni mi odlu? — Yok eânım... . dediler - balık a- Jacaklar ama, piyasada balık yok. Ve yolcu gemilerinden birine miiş. teri taşıyan sandalcılardan biri ilâve eti; — Buhlarm burada beklemeleri iyi alâmettir, Eğer fabrikalar bizim be- lıkları beğenmemiş olsulardi “bâlik çıkmadı" deyip bunlar palamarı çö. zerler, başka limana giderlerdi. Fakat iki senedenberi İtalyanlar bizim Orki- .nosların, pelamutalrın, töriklerin kiy- metini adamakıllı anladılar, Eğer cezri tedbirler olmasaydı geçen yıl kârmmuz ii misli olacaktı. Mi a Grongo, Perseo, Örione, Pegi, Agugliya, Toüno, Gerniya, Pesgespa.. da, Giampaola.. Bunlar İtalyan gemileri, Diğerle, rinden bir hayli yaşlı olan bu Sörüü- cusunun güvertesinde hümmalı bir faaliyet var: Vinçler içi palamut dolu büyük se. petlerin sekizini onuhu birden kaldı. Tip indiriyoralr, on beş yirmi işçi, ses kiz on gemici bunları ambarlarda is. tif edip üzerlerine kürek kürek tuz ve kalıp kalıp buz koyuyorlar, Az evvel, kendisiyle konuştuğum muhafaza memuru şimdi peşime düş. müş gibiydi. Hem “gibiydi” si de faz- la. Buz gibi beni takibe. başlamıştı. “Ahval” imi “güpheli” mi görmüştü. Beni kaçakçı mt sanmıştı ne? Giam. paola'nın güvertesinden gözlerimi #- yırmadığımı görünce yanıma yakalş- te: — Bu... deği. sesle etti. Piyasa- dan pahalı pahalı balık topladı. Yu. nan gemileri de böyle yaparlar. Çok beklemezler, Çünkü bu' balıkları Yu- nanistanda parçalayıp taze taze sati- yorlar, Halbuki - İtalyanlar kohserve yapmak için alırlar, — Pahalı dediniz.. Yani kaça alı- yorlar kilosunu? — Herhalde yirmi iki kuruştan al, mış olacaklar, Bu fiattan on para aşa. gıya mal bulamazlar. Kendisine teşekkür ederek rıhtım. dan uzaklaşırken şunu düşünüyor. dum: “Bizim millette dehşetli bir iktisa- di İntibah var. Yalnız tacirler, esnaf- | lar, mülnevverler değil, muhafaza me. murları kayıkçılar bile yabançıya mal satmanın kıymeti: aptığımız ihraz 3 gelmesinin e. bemmiyetini anlıyorlar ve satılan mal kendilerininmiş gibi, gelecek para kendi ceplerine girecekmiş gibi has- sas bulunuyorları,, "Tramvayların, otomobillerin, yük arabalarınm ve yayaların biribirlerini gaprazladıkları gu meşhur Eminönü meydanma varınca balıkhaneye giden “mezbele"” ye savlım. Biribirinden pis seyyar börekçiler, seyyar ciğerei- ler, seyyar helvacrlar arasından tikat- ne tiksine ilerledim; şmezad yerinde pey süren paraltende balık satıçıları. na karıştım. Üzerinde kalan bir sepet yarı diri barbunyaya ağamın suyunu akita «. kıta balkan pos bıyıklı birine yanaş- tum: — Palamut piyasası nasıl? — Çok iyi... Avrupa iyi para veri. yor. N — Torik? ğ — O da iyi... Böyle giderse bu yıl elimize bir hayli para geçer. — Geçen yil nasıldı? — İyi olmaminat iğin sebep yoktu ama... "cezri” tedbirler geğğimizâ İn- cir dikti, Kayıkçı gibi bu da “sert tedbir” den bahsediyordü. İkisi de zedri ted- birlere “eeri” teibirler diyorlardı ama ne olduğunu da pok âlâ anlıyor. landı, Dedim 8 bizim memlekette ik. (isadi ve siyasi bir intibah var. Kim olduğumu #öylememistim, O da sörmamıştı. Demek ki bu fikirler her gün her vesile ile könuştukları şeylerdi. Şimdi sepetteki kırmızı ba. lıkların büyüklerini ayırmağa başla- mışti. Maamafihi İlonuşmakta devâm etti; Vâ bahse birdenbire bir haşka mecfa vererek dedi ki: — Biz daha ii işlerde yavanız. Bas lık satarken başiia sepler de satabi- Biriz ama yapamıyoruz. — Fürüza ne gibi ğeyler” — 'Tazş balığı başıboş bırakırsan kökdr değil mi? — Evet. — Kokmaması için ne yapmalı? bazli | sttiklefi geniilerdi” istiflere tus #erperler ve her gemi her seferde ön âs yüz toh büz kulla. tur, Bu büslüris tuzları da İstanbul mu öötar sanırdım * — Öyle olması lâzımgelmez mi? — Gelir âma, kazin ayağı öyle de. ğildir. Bizim çoöuk arasıra gazeti © kur, beri de dinlerim. "“Dünyanm en güzel tuzlarını biz yaparmışız. Japon- yaya bile sâtarmısiz.,, Peki be bayım, eğer bu doğruysa neden kendi balık- larımızı sevkederken kendi tuzlarımız. kullanılmaz? Hele buz meselesi -da- ha mühimdir. Otüz gemi balık sev. ketsek, her gemide en aşağı yüz ton. dan, demek ki tam üç bin ton buz sat- mamiz lâzım. — Peki, İstanbuldan alınmıyorsa bu buzlar nereden alınır? Güldü; — San balıkışılığın sırlarını galiba hep böbden öğrenmeye 'niyetlendin? Haydi git işine! Boşuna çene patlata- cak vaktim yok. Ve sepetini omuzlıyarak kalabalığa karıştı. Sözleri meraktmı tahrik et- mişti. Balıkhahedeki büyük memur. lardan birini görüp konuşmağı ka. Tar verdim. Fakat heniz üç adım at. mamıştımı ki bir elin omuzuma dokan- dığınt hissettim ve başımı çevirin eski tanıdıklardan biriyle burun bu- runa geldim! — Ne 'arıyörsün burada? — Sen ne arıyorsun? Peki tanıdık gülümsiyerek cevap verdi: Yoksa sen de mi'bu işe başladın? — Hayır, dedim » Ben yalnız bazı şeyler öğrenmek İstiyorum. - Sor; söyliyeyim. Bunun “girdi çıktısını bir ben bilirim. Ben büyük ihracat komisyoncüsu oldum yahu! Ve beni bir bakkal düklkâünmın üzt katmdaki bürosuna kahve ısmarladı. Ve o kadar çok ko. nuştu ki sütunlarım ancak işittikle, rimi hulâsatan yazmağa müsaittir. İşte büz meselesinin iç yüzü; 1 — Balık ihracatçıları İstanbul- dan buz satmalmazlar, zira alamaz lar. Bir kalıp 42 kuruşadır. Halbuki İtalyan gemileri buzun kalıbını üç buçuk kurlşa sstraktadırlar, Üç bii çuk kuruğ erode, 47 kuruş nerede? 2 — Ancak tiç ay süten her balık ihracat mevsiminde garip bir ekilde yapılan bu bus alığverişi İstanbul bus piyasâsma 180 bin lira sârâr ettin mektedir. Zira İtalyan Yunan ve Al, man gemilerinden bu âlihmasa ihracat gi ihtiyacmi İstanbuldan görecek ve İ. talyan gemisine verilen para İstâfbul buzcularına verilecektir. 3 — Yabancı balıkçı gemileri bürüs ya gelirken 150 ger ton buz getirmek- te ve bu buzlar gemiden çıkarılmid- dan satilmaktadır. Yani balıklar ân- barlara istif edilitken Komlayöndü Yeyn ihraeât taciri geminin kaptari 4. le gemi içinde buz alışverişi yapmak. tadır. Bu buzlardân tabii ne gümrük Alinir, n# de muamiele Yergisi... Gel de rekabet et! Şimdi ben balik ihraç işini bir ke- | — Ben işi balıkçılığa döktüm. götürerek bir | nara Bırakmış bunu düşünmekle meş- gülüm: Acaba geğiilerde yüplan bu bun sâ- tişr meşru mudut? Sanmamı, insta gelen gemilerin büfeleri bile mühür- leniyor. Galata Fihtımmdaki bir Fransiz gemisinin içine girteniz güm. rüğünil Vermeden şampanya içebilir misiniz? Bir paket sigara alabilir mi. siniz? Hattâ "Türk kâra sularda bi: 16 bünu yapmak mümkün değildir. O halde bu İtalyan gerileri de burada Sirkeci rıhtımda büz satamazlar, Demek olüyor ki nasılsa başlamış bir hatadan, istifade edilmekte ye pöntâ balikhanenin bütün buz ihtiyacalına İtalyan gemilerinin kaptanları bir ne- vi bus müteahhitliği yapmaktadırlar. Geçen yıl İtaiyaya 2000 ton ve Yu- tanlstana 50) tön bâlık gitmiştir. Bis bundan kâr ettiğimize sevinirken 3000 ton da buz yuttuğumuzun farkı- na varamamışız. Bari bu yıl bu işin önüne geçdek de denizde dalgalara gö. ğüs gererek Orkinos ve palamut avir. yan balıkçının emeği memlekete ha- kikaten bir geyler kazandırmış olsa. Yabaner ilede yapılan bü gay- Güzellik kraliçesi İskoşyada üç güzellik kraliçeliği ka- is Mari Gordon sinema ar iğine başlamıştır. Yakında “937 ler resmizeçidi,, filminde görü- Dü nyanın en ufak tayyare moeotörü Sovyet tayyare modelcilerinden Zi- urin, çok ufak,pir tayyare raodeli vücuda getirmişör. Bu tayyarede 0,1 beygir kuvvetinde bir benzin me törü vardır. Dünyarın'en ufak tay" yare motörünü teşkil eden bu mo Lör, şasisi, pervanesi ve 15 dakikalık benzin hazinesi ile 100 gram gel - mektedir. Bu motör, halen, Ossoa- viahim tayyare modelleri Jaboratuva rında tecrübe edilmek ads | “ Sabıkalılara Kediniz g yem ” 6 MART — 1937 > üzel mi İK -HABER'in bilmecesinin altından 'acaba neler çıkacak ? Yazan: Osmân Cemal Kay HABER'in son sayfasında birkaç gündür, dört tane kedi resmi ve bu re, simlerin altında da şu sorgu var: “u- Ködiniz güzel mi?,, “Bü Morgunun altında da şu yazıyı görüyorüz: “Bunuhla ne demek istediği Mihdâ öğreneceksiniz!,, (HABER) in bununla ne demek is. tediğini pek kestiremem. Zaten (Ha. bâr) İn işlerinin birçoğu önceden bir mudthmâdır, bir bilmecedir. Hani: "“İRafamanmn koyunu, Oyunu), dedikleri gibi (Haber) bir şsy yapacağı vakit önceden insanı bir hay. Ni meraka düşürür, böylelikle okuyu. sularını epeyce düşündürür: neden sor. fa da munammanın, bilmecenin, yahut sürprizi aslın: meydana vurur. Anlaşılan bizim (Haber) bugünler. de örtaya bir de kedi muâmması ata. sak! Bunun ne olduğunu Habercilerin kendilerine sordum, Gülerek: — İstânbuldaki ufacık kedileri ufak Dir ağı ile koskoca bir aslan ve kaplana döndüreceğiz! Dediler, O zaman ben de gülerek: Öyle ise, dedim, bu yaz muharrir. Jiği filân bırakıp İstanbulun geniş bir alanmda büyük bir vahşi hayvanlar çadırı Kurdurup azlan, kaplan canbaz. Yrğına başlayayım! — Nedim dediler? — Nedeni var mı? dedim, çede keç'İsr, her gün dü zerler. Onları ufak birer ağı ile aslan, Kapldri yaptınız mıydı, bena da ertik vahşi hayvanlar canbazlığı düşer | Habercilerin bu kedi muamması ile 8 yüpmak istediklerini bir türlü anla, Yüadım. Bakalım, biraz sabırlı olalım, alt tarafı ne çrkacale? Fransada karışan Müteka:t polis hafi- yesinin marifetleri Fransanın ümumi emniyet teş kilâtmda kendisine parlak bir mevki temin eden ve müessesenin te isleri o smasma (o geçen Ronald Yves Pene daha kırk beş gibi gen; bir yaşta tekaütlüğünü - istiyerek meslekten çekilmesiyle bütün arka” daşlarını hayrette bırakmüştr. Teka» öde çekildikten bir iki ay sonra da bu işi sabıkalılar ordusuna katılmak arzuğiyle Yaptığı anlaşılmca, Fran sız polislerinin şaşkınlığı büsbütün artmıştır. Bu garip adam yakalandıktan sonrâ verdiği ifadede cinayetin ken disini çok teshir ettiği için, cazibesi” ne dayanamıyarak “o yola" girmek mecbüriyetinde kaldığını, söylemiş tir. Sabık memur, polis hafiyeliğin- de pek pârlak olmasınk Yağmen, suç lular mesleğinde hiç bir muvaffakır yetgösterememiş, polislikten çekil- diğinin ikinci ayında; kendi maiye-- te bukünmuş elen bir polis hefi- vesi tarrfndan yakalannırtır. Tut“ tuğu yol kredi ile mal alıp satmek ve mühim isler arıyan adamlardan para sızdırmaktı. İngiliz ve Fransiz gazetelerinde ilârler bastırarak şatafatlı” isimli ve İngiltere ile Fransada muazzam işler gören bir takım müesseseler için a- janlar, mümessiller arandığını bildi- riyordu. Müracaat edeceklerin mu” ayyen bir depozito akcesi yatırması” nda şart koşuyordu. Bu paraları ak dıktan sonra 'da izini kapbettiriyor” du, Böylece dolandırdığı paraların yüz binlerce franklık yekünlara çık- tığı söylenmektedir. İngilterede çalmıp Fransada sa- tılığa çıkarılan bir otomobil tevkifi- ne sebep olmuştur. Bir garaj sahibi şaşılacak kadar aşağı fiyatla bir oto* mobil satışı karşısında kalınca şüp* helenerek polise haber vermiş, böy» lece sabık müfettiş yakalanmıştır. iz! ya. | 'mal sonra çıkar | Şimdi ben burada onların — Kediniz güzel mi? Sorgusuna cevap veriyorum: — Herkesinkini pek bilmem © benimki pek güzel, benimki pek $ö benimki pek hasba, benimki Pe$ ğ man KS benim SE Benim arı kızı, Siz tanımazzınız değil mi? Barman annesi (Cici )nin ga” seneki resmi geçende onun güzelliğine, gn basbelığma, yosmalığıma dair bir “benim bir kızım vari da müusda Upuzun bir yazı yazmıştım bayanlar onu, okuyunca kendi kedi yavruları için benim sarı KF* rücüler göndermişlerdi. birçek öyliyeyim? eçen yıl fstanbat kedilerinin ye güzellerinden;'en nazlılarından» zamanda en çesür ve kahramanlar aayılan Topkapı güzeli (CİCİ) ni (Cisi) denilen bu hayvanını BS yel yeti doğurduğu öşaiz derecede Üğ İrabık yavrusunu benüz gl ilen yine aşırmasınlar diye opar " bir buçuk ay; nasıl, karanlık bir j , gh, rin içinde büyütüp insanlara ve gi alıştırdığını ve bir buçule ay gal yağmurlar başlayınca bu yavruları ari : zardan çıkarıp bir gazinonun kör” il ğüne getirdiğini, o zamanki götte rin birinde uzun uzun ye a da yavrularına son derece gi olan bu dişi ve Cici kaplanın rr rına hurlamak istiyen koskoft e a kırması, sokak köpeği ile kocn al Biş bir motesikletçi genci, DİL “ bir sürü koyunu, kaçiyi, öNÜNE vE biran içinde ortalığı nasıl allak di H ettiğini gayet canlı tâsvif etmişti Ozaman bu yazıyı okuyaflar be bü zekânna, bu şefkatine, b yaf 0 ne, bu kahramanlığını $9$3 yg «0 dı. İşte benim şimdiki çek A çok sevgili sar kısım, men gö Toğkapr güzeli denilen be ar geçenki mart yavrularında" g0 m (Haber) gazetesi mü » güzeli şarmanıms ai sürpriz yapacak) gi) * Sarmanımın annâsi 9 eresilsiz Ca ; yi sorarsanız, dün akşam yi egr yandı, zavallı hayvanın meri ee yedi i sip büyüttüğü yavrulârı bif aşa meraklıları aldıktan sonra b TA ie. lanmın, sahili de bakma? ölem ie ri (Giziy sik siyrlassi b keyi maz, sefil aç bir hale geğni$! wi , yaklılarından bir Kayar sahibi |, yaf. ci) yi alıp baksa annedir ay 0 İstanbulun en güzel yavr hip olur, saç! Avrupanın en uzun Valı bir kızdadır. Ni iki metre yedi santimdiri . di boyundan on beş sa” > ha uzundur. Kızcağı? çit çı rayabilmek için ber 9 uğraşmaktadır Saçını ne kadar keser ce uzadığı gördüğü ig cundan hiç kesmemeğ© tir, / * 4 ret