28 Şubat 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

28 Şubat 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e Ğİ nk YEŞİL YAZAN: Edgar Wallace FAY BİR MEKTUP ALIYOR Kapı çalındı. Fay gecelik elbisesi We kapı ya gitti. Bir adam bir mektup getirmişti. Aldı. Pakst adam: — Bana, dedi, para vereceksiniz. — Neden? — Bilmem, bu mektubu bana mösyö Sa vini verdi ve öyle dedi, Fay mektubu kaptı, içeri girdi. Para bi lp adama verdi. Mektup kurşun kalemle kargacık burgacık bir geklide yazmıştı. Bir hayli uğraştıktan sonra şunları okuya bildi; “Lasi Mis Hoveti kaçırdı. Şatonun önlün den otomobilin geçerken gördün Otomobi Un arkasma atladım. Golden İsta gittik. Mis Hovet tekrar çıktı. Vapıra götürüldü, Takip ediyorum. Fitore haber ver. Fay derbal telefona atıldı. Birkaç (yere telefon etti, Piter yokün, Bizzat polis mü düriyetine gitmek Üzere (hazırlanırken bu aralık telefon çaldı. Fiter yorgun bir sesle: — Beni arâmışam, Fay, Dedi, Fay aldığı mektubu okudu. o Piter | derhal geleceğini cevap vererek telefonu ka par, On dakika sonra, Fiter, yorgun, Üstü başı berbattı. Traş olmamıştı: — Bir vapuru, dedi, aradık. Bir gey bu lamadık. Acaba Savini nerede? Fay, onu orada İırakarak o mulpağa git miş bir kahve yapmıştı. Tam bu arada tele fon çaldı. Fay koştu, ve derhal Bellaminin «esini tanır, Bellami soruyordu: — Sarini orada mı? — Hayır. Ratoda değil mt? — Burada olsa sürür muyrm? Dün alişam çıktı, daha gölmedi, Kendisini gürlirseniz önü koyduğumu artık buraya gelmemesini söylersiniz. Fay hiddetinden titriyordu. Pakat sakin dir sesle yöyle cevap verdi: — Sakm Las fe olmasm? Zira, Lasi, dilin akşam Mis Hoveti alıp Golden İste götür mtüştü. Telefonda uzum bir siküt oldu. “Sonra Bel Jami cevap verdi: — Ben Lasi fnlan tanımıyorum. Mis Ho vet ile de alâkam yok. Söylediğinizi bir tür Mİ anlayamıyorum. Potlein bu işten haberi var mı? — Var. — O halde ve yapıyor?? Ne netice aldm arr Fay ell ile telefmi kapıyarak suali Fitere Sordu. Vakat Bellami şüphelermişti, sordu: — Yanımızda birisi si var? Fay bu suali de tekrar edince (o Biter eli ile “evet,, dedi, Fay csvap vardi: — Evet. Mösyö Piter var. Betinmi hiddetle teletanu kapadı. Fiter ayağa kalkmıştı: — Şimdi, dedi, Sariniyi bulmak (lâzm. Onun bu tarzla hareket etmiş © olmasa pek memnun oldum. Doğrusu Ümit elmez dim. Pay mağrur bir oda ile: — Şey, dedi, onu İyi tanrmıyorsunuz. Çok Ayidir. Piter polis mildüriyetine döndü. Orada möryö Hoyet kendisini bez'iyordı, Adnmeca gm gayet metin davranıyordu. Fakat: — Möayü Fiter, dedi, kızımı bi tehlikeden kurtarmak için elinizden geleni yapmız. Piter sinirli idi: — Eğerdedi, yapdacak bir pey olun, ya pimaş olurdu. Affedersiniz mösyö O Hovet, pek sinirtiyim. Mis Hovet gittiği vakit siz «vds değil miydiniz ? — Hayır, esasen evde de olsam, (sizin gönderdiğiniz bir adamla gitmesine mani Gimnzeım, Bari bir iz elde edebildiniz mi? .- Evet Ve bildiklerini anlattı, Sonra zile basarak bir kütip çağırdı ve şu emirleri verdi: — Dosyaya bakmız. Lasi imüinde bir w Öanı var. Henri Franni Kasi,.. Eğer aldanmı yorsam "Old Bailey, .de üç sene evvsl, hırsız Hktan dolayı mahpus yatmıştı. Eşkâlin! her tarafa bildirin, nerede gürürlerie tevkif et sinler. Herhalde Golden İst civarında bulu Bur. Fakat aradığımızdan şüpbelenitşe, mü bakkak bir tarafa saklanacaktır. Mösyö Hovet sordu: — Savininin ortadan kayboluşuna ne der siniz? — Şimdilik bir şey diyemem. Yalnız, Sa vininin karısma haber göndermiş olmasma memmun oldum. Hayatımda onur yardımma ihtiyacım olacağın: biç düşünmemiştim. Fiter bir banyo yaptı. Giyindi ve ilman polizile beraber limanda no kadar gemi var 88 hepsini aradılar. Bir akşam evvel aradık Yarı “La Köntensa,nın önünden geşerlerken « Eeminm bacasmdan hafif Mir duman çıktığı »t gördüler. Güvertede, bir gemici (Odolaşı yordu. Per derti ki: — Tekrar aramağa lizum var mı bilmem? Komiser cevap verdi: — Zannetnem. Dün akşam aradık bem hareket niyetinde bile olmayan bir vepura saklanmış olmaalarma ihtimal vermiyorum. Fiter derhal Golden İnt (o klübüne gitti. Bürneti yeminler ederek: — Eğer, diyordu, size yalan © söyledimse şü anda Allah canımı alım. Bir şey var, Bejki 'Salt konuştuklarını duyduğumu gö rerek mahsus yanlış malümat vermiş olabi Mr, Tefrika numarası: — 36 — ÇEVİREN: fa — Siz La Kontemsaya gittiklerinden baş ka birşey duymadınız mı? — Duydum. Smlt, gemiye gitlikten sonra genç kızla evienecekti. İspanyalı kaptan, kın pek güzel olduğunu, geriye geleceği zamun üzerindekilerden başka bir elbise ol mıyncağı için ona bir sandık dolumu tuvalet aldığını söylüyordu. Kmin O olunuz mösyö | Fiber ben bütün servetiri bu klübü almak için sarfettim, Smft denilen herifi (ozaten sevmem, Size bütün hakikati anlatıyorum. Piter, herifin doğru söylediğin; kanldi. Bu aralık gazeteci Hollani Ogeldi o Mis Hoveti getiren otomobil hakkında tahkikat yapmıştı. Otomobilin ârkamsa bir ndamm asılmış olduğu, iki üç yerde polis tarafından Börülmlüştü. Bu adamın Savini o olduğuna şüphe yöktu. Fiter: — Acaba, dedi, şimdi nerededir! Onu bul sak, Min Hoveti kurtarmak kolaylaşır. Spik Holland izahat verdi: — Bellami bu anbah Londraya (nâ1, Kapı cısından öğrendiğime göre, birkaç (o günça taya dönmiyecekmiş. İşin tuhafı, Belinmi sekiz senedir bir geceyi olmn (o dışarda ge girmemiş, SAYİNİ SAHNEDE Savini için vapur, ve vapura (müteallik Lerşey tamamen yabaner bir çoydi. Vakla deniz seyahati etmizi, Fakat "La Kontes | sa, gihi bir şilebin tertibatını hiç bümiyor du. Savini, rıhtıma gelince, otomobilden at İamış, biraz ilerde beklemişti. o Ais Hovet şüebe gittikten sonra, boy bir sanönl bulrmuş onunla ve Sit daha gelmeden gemiye gel mişti. Orada güvertede boş bir sandal gö rünce de, hemen içine girip (O saklanmıytı. Bavini orada, bir müddet düşündü. Şimdi ne yapacaktı? Şatanun Önünde otomobilin geç Üğini görünce içerde Mis o Hoveti ve ayni zamanda poliş kıyafetine (o girmiş olan La seyi derhal tarrmıştı. (Devamı var) da olduğu gibi, Macera ve aşk romanı Asabiyetle haykırdı : “Seni şimdi baş kadını odasına götüreceğim ve orada bir erkek olduğunu göreceksin !,, Geçen tefrikaların hülâsas: Üçüncü Muradın başladım Safiye Sultan aslen Venediklidir, Vütün ömrünce millettaşlarına mizaheret ettiği bütün tarihlerde yazılır. Şim di, padişahın gözdesi bir rekabet yüzünden onu haber veriyor: — Senin kadınının erkeği... Hem de he erkek! Köntes kendi ihtiyarı haricinde 0. | larak ağzından fırlıyan bu sözlerden | kendi de ürküyordu; fakat, kendini tutamıyordu. Zira, birkaç saat evvel, Sünbülle konuştukları aklima geliyordu. Bu kurnaz küçük zenci, onu tenha bir yerde bularak demişti ki: — Gördün ya başıma gelenleri gü. zelim... Beni tslattı... Beni rezil etti... Az daha ele de verecekti... Fakat, ka. nımda nekadar kaynama hassası ol. duğunu biliyorsun... Bana, o kadar ya. banet kadmın yanmda, bahusus, öyle hikâyeler anlatıldığı bir sırada, diz oğdurmak, bacak sıktırmak kabil mi- âir7... Olacağı buydu işte. Netekim | oldu... Meheemal ona yalvarmıştı: — Fakat, beni seviyorsun, değil mi? Yazan: Edgar Rice Burroughs — 103 — Yalnız beni düşünüyorsun, değil mi7 Çünkü, bu sözleri bin kere tekrarla. dm, Sünbül, teminat vermişti: — Tabii yalnız #eni seviyorum... Yalnız seni düşünüyorum... — Öyleyse, bundan sönra? — Bundan sonra... — Bundan sonra... — Söylesene... Habeş delikanlısı mahcup olmuş gi. bi önlüne bakıyordu. İçini çekti, — Ah bilmezsin, sultanım başıma gelenleri. — Nedir başına gelen? — Safiye sultana sen, benim erkek olduğumu kendi ağmla söyledin ya... Sen 0 yedi kişinin öldüğü gün, padi. $ahm yanına gittiğin zaman, başka» dın, bana tasalldt etti... Tam manasi. le tasallüt etti, evet... Ve o günden sonra da peşimi bırakmıyor... Aklım fikrim, daima sende olarak, işi idare ediyordum. Fakat şimdi mesele bu ka daris da kalmiyor... Ben, kendimi ta. mamiyle sana hasretmek istememe rağmen o bunun tamamiyle aksi e. melde... — Ne gibi? — Yani beni, kendine hasretmek is- Köyün hilekâr gözlü, yamyamlar- törpülenmiş dişli şefi, Tarzanı dostça karşıladı Tarzan, işin böyle yürümiyece- ğini anladı ve kendisi yalnız başına sahilden yürümeğe başladı. Kayı- ğın da az geride gelmesini bildirmiş- ti, Mogambiye lâzım olan talimatı verdi Akuta da kendisine itaat ettiği a ünü dinlemesini söy- — Birkaç gün sonra sizinle bir- leşirim. Düşmanım kötü beyazm hangi yolu takip ettiğini öğrenmeğe ideceğim.., Tarzan ormana dalmıştı. Akşa- mo doğru, etrafı sağlam çitlerle çev rilmiş birkaç kulübe gördü Bir ağaç tepesindeki daldan, ka- dınların konuştuklarını ve ayni za - manda akşam yemeği için İrazırlık» lar yaptıklarını gördü. Ağaçtan şağıya inerek çitin kapısma vardı ve misafir edilmesini istedi. Vabhsiler, yarı çıplak bulunan, bu beyaz adamı, şüphe ile karşıladılar. Köyün ele başısı, bundan bir hafta evvel Rokoff'un büyük bir davar sü- rüsü ve binlerce savaşçı ile buradan geçtiğini bildirdi. Az sonrada Ro- koff'un bu köyde bir ay kaldığmı ve yanmda yalnız on muharip ol - duğunu gene ayni safiyetle söyle - di! Vahşilerin böyle abuk, sabuk konuşmalarına, biribirini tutmıyan sözlerine alışık olan Tarzan, aldırış etmedi ve düşmanının izini buldu « una inandı, Uzun uzun soruşturduktan son- ra öğrenebildi ki “Rokofl'dan az ön ce, birerkek, bir kadm ve bir beyaz çocukla birçok hamallar buradan göç mişler ve ormanm yabani hayvanla” rmdan korunmak için köyde misa- fir edilmek de istemişlerdir. Bunun üzerine Tarzan biraz is. tirahat etti, biraz da yiyecek aldr, sonra köyden çıkıp, yoluna devam etti, Daima Ugamli ırmağnm kiyr sından giderek iki gün sonra daha büyük bir köye vardı. Köyün hi- lekâr gözlü, yamyamlarda olduğu gibi, törpülenmiş dişli şefi, Tarzanı dostça karşıladı. Çok yorgun olan Tarzan, her halde buralardan pek de uzakta bu lunmadığına inandığı Rokoffu taki- be devamden evvel biraz istirahat etmek istedi. Köyün ihtiyar şefi, kara sakallı yolcunun daha bir gün evvel buradan ayrılıp gitmiş oldu- ğunu söyledi; fakat başka bir gru- pun Rustan evvel buralardan geç miş olduğunu bilmez gibi görünü yordu. Tarzan bu adamın biçimine ve hareketlerine pek de dikkat etmi- yordu. Yanında hiç bir hediye ge tirmemiş olduğu için yerli şef bu yarı çıplak beyaza ehemmiyet ver mez gibi davranıyordu. Tarzan o kadar yorgundu ki kendisine göste- rilen kulübeye girer girmez, hemen derin bir uykuya daldı. Halbuki bu sırada $ef iki delikanlıyı yanma al- mış hafif bir sesle mırıldanarak on- lara bir takım emirler vermişti. İki siyah delikanlı derhal ormanın yo- lunu tutmuşlar gözden kaybolmuş” lardı, “,. Şimdi köyde tam vederin bir izlik hüküm sürüyordu. Şef hiç ii yapılmaması için emir ver- miş, Tarzanm uyumakta olduğu kulübeye yaklaşılmasını menetmiş- ti. Misafirin istirahati için, dikkatli ve itinalı davranıyormuş gibi bir ha li vardı. | Aradan iki saat geçti. Uğambi ırmağınm üstünde birçok | kanolar göründü ve bunlar hızla #- şağıya inerek köyün hizasına gel diler. Şef sanki sözleşilmiş gibi sa- hile inmiş ve bir işaret veriyormuş gibi elinde mızrağı ufki olarak tutu- yor ve gözlerini kanolardan ayırmr yordu Kanolardaki insanlar, o karaya atlaymca, bunların arasında, yarım düzüna kadar beyaz derili adam da bulunduğu görüldü ki şefin gönder diği iki delikanlı da bunların arasm- da idi ve en önde giden kara sakal- lı bir adamm hepsine kumanda et- tiği anlaşılıyordu. Kara sakallı adam, boğuk bir sesle şefe sordu: — Gönderdiğin (o habercilerin, köye geldiğini söyledikleri ak derili adam nerede? Sivri dişli yerli cevap verdi: — İşte şurada! Köyde kimseye gürültü ettirmedim, kimseyi ko - nuşturmadım ki uyanmasın ve ge lince onu uykuda bulasm.. Ben bu ak derili adamın sana bir kötülük yapmak istediğini hiç de sanmıyo- | rum. Fakat bana birçok şeyler | sordu; hep seni bulmak istediğini anladım. Adamın kılığıda senin bana anlatmış olduğun gibidir. — Beni çağırdığına çok iyi et- tin. Şimdi onun hesabını görelim de, sonra sana vadettiğim tüfeği veririm.. Köyün baş adamiyle kara sakal k Avrupalı yanyana yürümeğe baş- ladılar, On iki Avrupalı ve yirmi yerli savaşçı da kendilerini takip et- tiler. Az sonra Tarzanın uyumak- ta olduğu kulübeye yaklaşmışlardı. Reokoff, derin uykuda olan çıplak, Yazan : (va-N0). tiyor... Senin semtine bile 4 mi emretti. — Sünbül... yapsak .— rediyor... Onun yalnız benim Heli i üzerindeki değil, bütün saray “og deki, padişah üzerindeki mifuzi” gi biliyorsun... Bu sebeple mecbi” ii söylerse onu yapmıya... y — Sünbül. Fakat, bez. DU. »e ki, padişah üzerindeki günden güne artıyor... de ümidim bunda... fuz büyür, Safiye sultanmkini Ve sen de © zamah beni onun kurtarırsm! Hakikatte ise şöyle Ba “. Bu, bir hayali hamdın.- ya imkânı yok... Çünkü, simdiye “ey. sarayda bin bir tanö Hafi Ka hür etmiş... Bunların hepsini id sultan mağlüp etmiş. Erge$ | edecektir...,, , Zeki Habeşli, saray hayatını, kadınlarının nüfuzunu ve resi olan Safiye sultanm anlamıştı. Mehcemal'i teselli beraber, maksadını açık Tüyordu. Kontes, deli gibi: —'Demek beni bırakıyorsun? * a» mecbur kalıyorum... Amâ, aklım hep sende kalarak... sefi dişahm hemşireleri!.. “Bir © g mutlaka kendine hasretmelidir yay, rini: şu kadınm aklma pereğen Tar... Büna çok ta İşte Sünbül, belki bu sOR baki 4 fünde samimi olabilirdi. a yalnız Safiyeye inhisar eme gi başka kadmlarla ei Şe onun hiç işine gelmiyordu. v de “.— Bu, bir zaman böyle tikten sonra, Havvayı ay bi, onu da atlatırım... Zira, di ha Safiye de Havva ahi ye onun saray mikyasındasil. © Z şünüyordu. ” Bu esnada ise zavallı seter yordu. Sünbülün boynuna du. yale — Demek artt b sonu9“Ü sefi mamız... Beni senden Demek onun olacaksın 1. pa” Hep aklım sende kalacak.” hin yanmdayken bile seni ; Bim... Sünbül!... Sünbül. yeri? Kucaklaşıp öptüşürlerkeör sordu: ge — Geceleri dalma berabef “ Tüyorsunuüz? Sünbül: oi” — Evet! - deği, . Beni yeti öf İ sından ayırmıyor... Bu sar pd İ başkalfa biliyor... Hani SefiY* A nm meşhur fedaisi ve sağıX ve O, kapının önünde bekliyor“ wi bütün geceyi sultanm odasi meye mepbur kalmakiâ gok f rum... . : ER yi İşte, gimdi, üçüncü Sula” Çe afyon dumanları başını vaziyetteyken ve on& esrar vi mını kaçırmış bulunurken, e aklında hep bu yatak odasi 8 il Padişaha birdenbire — Seni, simdi başkalık & yakışıklı ve çok iri gövdeli Tarzanı gördü. (Devams var) götüreceğim ve orada bir a ğunu göreceksin! gif” (De

Bu sayıdan diğer sayfalar: