; 4 | , : ; e eg AŞ YA m e A M2 5 : t “18şdESNOA 4,8 “OLA 2) YOY-ZANUOÇI odun Sun syuz YEL “41 Mp 9094 21 y 39 mb olgu e mg “ stayla 3 opofuna PÇt 2g Dune of “np gap suoyun,p sap ULrujeau “OUA WUYUL şensay 1g eya 3a azuyağ vere 1g day Tejung UNUN ŞEYİ as ARL <» ayeLd sN0A NS Saoknuoy (4) 11219 SULİY Sa) “xptrp98 ığıpre opunup rey a ayd na ps) zayayd sna US sos uyu 18, up? ari up vusvuru ğa, O sanpa$ svusur Oya; alo Uyalguş Na OPEN O “Çoyd gu 3 “41 ayet onu yp m0 — ossapnö uznumsony ) ös4pYÜ VEONY vey s0ğ0,, OLUŞ yay SOY — azenıd,, Sa aodek auysauyıpo YA *B63 Y)SUYE$ YOUYİR UNLLI MAJApOGÂNM IUSUUUU 0, ili, Uyuma “yeysl Tnaoknıg Srunıpo yası) of) Faz Çi ueunyaa, EYİEŞL *OKLAYpUMA TUS , JOKIpIZ *ropi3 180y,, tuz ng opucge) ayın — s7dmaps :iyeydsmoA TES, "aOĞpIİ MSOY PAH MofipiĞ Pö0y Buvg O "; Çrpgapa 2 0 Ağlomep GP o OP) ğ *dopazp9 un 79 SammımAnoo xnop sy Op *xğos varı UYAN :,pğoe sofhdefi o wöng, 0 *Çomuf Of or pal o) :proaş vey Ve ye pamofay 9pujuozg W|Ss9y #1OKLAA Tüsuu yeureşea oy Kaf za öĞ| ma, eur “(yg von wep MES PA) :3y1 Uour sep sms op #ULKEPUNİEYSK ŞO MEŞK) OPMŞİŞ Up MOT, v5 e 3 ı ZI ee Hite erip EEE Eği İzee e. 25 vd Rs e #8 ARE gti: © BE e > ağ 54 BRE nez ERE 5 mez EEE) İLE 3 Mia İyi iş Mİ ii 3 ER.E j âE EE zi " Bİt>E 2 is 3 Ş Eriyk Ee Şi: z lal BR pö 5 N e Ep ıl İE ii iğ 5 2 n MİR AŞİ | RİN Eg ie Kg i ; 3 is 10 GOCENİN AŞKI Bu muhabbeti derin bir aşka tahvil etmek için küçük bir kilise kâfiydi. Gene küçük bir kâdise bu muhabbetin İşte tam bu hislerin tesiri altında bulunduğu bir sırada karşanna Parda- yan çıkmıştı. Bu harikulâde insan o. nun hissiyatı üzerinde biran içinde bü yük bir tesir yapmıştı. onun nazarında tahayyül ettiği (o bir kahra- mandı. Hislerini tahlil edemiyecek ka. dar masum ve saf olduğu için, kendisi- ni bu hislerin cereyanına o birekmiştr, Pardayanı gördükten sonra, Şikonun bütün mahiyeti onun nazarında teces- süm etmişti: O bir cüceden başka bir şey değildi! Vakia güzeldi, zarifti, onu çıldırasıya seviyordu. Fakat nç'de olsa bir cüceydi, bu düşünce üzerine, Ju. ana Şikonun kendisine kardeşten baş- ka bir şey olamıyacağını aklına yerleş» tirmişti. Ve böylece gece gündüz, bu kuvvetli ve cesur ecnebiyi düşünmeğe başlamıştı. Ümitsiz bir vaziyette göz. yaşı dökmesi de, sırf intihap ettiği a- «damın ölmüş olması ihtimalindendi. Fakat, işte, başka birisini seven ka- dna has bir merhametsizlikle, Şikoya itirafta bulunurken, zavallı cüce isyan etmeklen, ve bütün aşkına rağmen ıstı. rabını saklıyarak, ona bir tek sual sor- muştu: Ondan ne bekliyorsun? Ve sonra, Juana odasında yalnız kalmış ve belki yüzlerce defa bu Suzli kendi kendine sormuştu: Oo Evet! Ne Dekliyebilirdi? Ne ümit edebilirdi? O, nihayet bir otelcinin kızıydı. Va- “bi 0 2 gene ne de Vi otelei! O deviri b ü le ölçülürdü. Fakat işte o, zavallı bir oteleinin kızı, gözlerini, bir kralm elçi, sine, asil bir şövalyeye çevirmişti Bu vaziyet dahilinde ne ümit edebilirdi? Şüphesiz ki, hiç bir şey. Bu asil sen- yör, onu hiçbir zaman zevceliğe kabul edemezdi, Bu düşünceler, onun Pardayana olan aşkımı bir hayli yaramıştı ve Pardayan onun nazarında, kıymetinden biraz da- ha kaybedince, Şiko gözlerinde biraz daha büyüyordu. Şimdi zavallı Juana iki muhalif hissin tesiri arasında bulu. nuyordu: Bir taraftan, onun son, bik yük fakat sathi aşki, diğer taraftansa, Şikoya karşı olan, eski fakat derin mu- habbeti. Ba hislerden ei galip ge. Tersi? İşte tam bu sırıda Pardayan gene meydana çıkmıştı. Vakia Juana onu gördüğüne son derece sevinmişti. Fa- kat bu dela da, Şiko onun nazatında tektar küçülmüş, kıymetinden bir hay- Yi kaybetmişti. Juana, Şikonun kendi. sini feda etmesine ve yerini başkasına bırakmasına #9n derece kızmıştı. Şiko aşkımı sonuna kadar müdafza etmeli, onu kıskanmalıydı. o Mademki bunu yapmamıştı, demek ki sevmiyordu. Ju- ana $ırf bu düşüncelerin tesiri sltmda Şikoyu fena bir tarzda karşılamıştı. Ha'buki, işte, bilenbire Pardayan cücenin kendisini büyük bir çesaret ve kahramanlıkla müdafaa ettiğini ve hattâ onu öldürmek istediğini anlattı. Şiko biran içinde gene, Juananın nâza- zında eski mevkiini aldı, Ne diye ha. yalle uğraşacaktı? Kimbilir belki de hakiki saadet buradaydı? Bu frsatı” kaçırmak bir çılgımlıktı. İşte, Juanay- Ja Şikonün başbaşa kalmalarını Juana- nın bu düşünceleri tevlit etmişti. Şi. «onun artık içini ik ilm Eğ EE) z Aş A li 1yuısuddd i 2» m :ŞLİ; ş çi il Os): ve SENİRİLIN z EWİDİ diş cazi İÇ tiz e İl 2 2İişi $ ii di, satip dpi Hall il, LR ni işnuueaji > Semi gizi N lin! ii > aşi | ç AERİ SEE 4 383 bre. v CÜCENİN AŞKI ti etmesi lâzımdı. Fakat işte, Juana, ge- ne onun müthiş mahcubiyetile karşıla. gıyordu ve gayriihtiyeri aklı gene Par. dayana gidiyordu. Hiç şüphe yoktur ki Pardayan bu kadar sıkılganlık göster- miyecek, kendisini bu kadar düşürmi yecekti. Bu düşünce, genç kızın hid. detini büsbütün arttırıyor ve onda, Şi- koyu büsbütün alçaltmak, izzeti nefsi ni kırmak, hırpalamak arzusunu uyan. dırryordu. Şiko, bu tahammülsüz sıkılganlığın- dan kurtulacağı yerde, uzun bir süküt- ten sonra başını eğdi ve ayni mahcup tavırla mırıldandı: — Benden ne'İstedinse onu yaptım ve bunu nasıl yaptığımı bir Allah bi. Jir! Bana niçin kızıyorsun? İşte, Tuana ondan başka sözler bek- erken, Şiko ancak bu cümleyle iktifa ediyordu. Demek ki Şiko bir erkek de- $ildi ve ebediyyen çocuk (kalacaktı. Bir erkek gibi konuşmasına imkân yok tu! Ve Juananm hiddeti büsbütün art. tr. Onu bir köpek gibi ayaklarının sl- tında süründürmek onu izezti nefsini kırmak arzusu büsbütün giğdetlindi. Bu arzusunu derhal yerine getirmek için, sesini tatllaştırdı ve: — Fakat ben kızmadım ki, dedi. — Doğru mu söylüyorsun? Juana onu çıldırtan bir tebessümle yüzüne baktı: — Ben de kızgın bir hal mi var? de di. Ve taburenin üzerinde duran küçük ayaklarını manalı bir tavırla sallamağa başladı ve sonra sağ ayağını sinirli bir hareketle onun yüzüne doğru uzattı ve Şikonun yüzüne baktı. Sik bunun mâ. hasını anlamıştı ve dudaklarımın yas nında gidip gelen bu küçük ve zarif a O zaman Juana zafer dolu bİr di “Demek ii iletiş hilali Mori ale Meni e EE — Evet, bu bir yatak odasıdır. 2) — Karyolanın üzerinde ne var? ganlar konulmuş bir somya var. — Yastıkların üzerine. 1) — Bu resimde gördüğünüz bir yatak odası nudır? 4) — Yatağın baş ucunda ne var? Fransızcadan Türkçeye çevrilecek cümlelerin mesi şudur; 3) — Uyuyan, başını nereye koyar? Geçen dersin vazifeleri Fransızcaya çeviriniz Türkçeye çeviriniz 1) — Yatağın baş ucunda bir gece masası, ayak ucun. 1) — Donnez.moi le livre, s'il.vous-piait, 2) — Voulez.vous le mettre sur la table. — Voilâ, je Iy mets, 3) — Bon, A guelle heure vowlez-vous gue je vous — Je voudrais m'öveiller â six heures. €veille? 4) — Bon, Le röveil vous öveillera â cette heure, — Merci bien. ; yağı yakalayıp öpmek arzusu büsbütün şiddetleniyordu. Juananın yüzüne tu: Genç kız gülümsüyordu. D. O saman Şiko dizleri üzerine görü N ve ayaklarına sarıldı. N Juana, zafer, sevinç ve biraz d& yeri hametle dolu bir tarzda gülümsedi. 4 Bunun için bile emir bekliyorö Fakat, nihayet, bu arzuya pi edemedi ve bütün cesaretini yapıya ve merhamet dilenir gibi sordu? — Mademki kızmadın. Diğssad€ * Şiko bütün masumiyet ve mahes yetine rağmen bu defa hakikati mıştı. bir sevinçle bu yağa sarıldı ve her tarafını sümle öteki ayağını hafifçe küçük kölesinin baş üzerine tahakküm edeceğim, her Çünki sen bana ait bir vii istiyordu,