Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
LT T — MA , İ öf ŞN B " f . M Ka gİN * l 'i F EÖPRLA Uw%şğq=moğâğaf:==ı GeraoMlual w=aı'5 İ- SA o ” d < G Üİ Bi E & &c e ERU ğ ğ' ::-Eî : y E:;d & © © - & l uH $e M ELAR ef SA £ Zi g:ı"i”..'-Bm:ı'ğ' L B E'E=ŞO= WT isp Taş? Om S a m ” H om n T G Bi 6 — Brik Y a L —ı-rE’ dg ::C-l - _gE (e b g & . ERE 2 n -oHazkb S0 3EHE D — S y S F f b î%îo%g*gîğğâggâğ:&' e Gt ğgâğ gğsîg > 'îâ;ğşs“âîâğîâîqağğ Sğz Böse iszf? « © K ğ © Pa © %_“_ Ö H S j r“'â:'î”ö,_şe==g.â-g:m5.5'€= GOS D M cak 1 S — Gn 0 di çEFrSARBER GA W üiy N55 &i va Ğ SE 3 Bt » Mcmv-ıı“""'*ğ' BŞN GS E 5 aö iydi E dinBilee Sis & 5 E$ G & Sg'pğ . ,F :âg_,_g*:-' Ve ÖÜ YEaE T pilea e ğ- İ uâ D—"ââgğ — & 3 5 H eş% A L NCZ <3 g3 e ç ği y © vi © (< o Şal Bit E ERLEİ * Eğ' a ;”%ğââa di E BEnkEEE . RESERE DEysr gP af ÖLE O EEDEE G iş — - E. * St n A âğ ğ Şi e. el gd H & S "T g mğâğğ l Nğ Ş ğ E w vEf eçit SE gi « ıg a. Ka B © TA F—-_—ığ'gg F, © 8 & î .- Bt. SE P CssE gidiE 3 Sk 3 B ş ge F $ idğsla Ö Sü * & adai H »Tasea < SŞ v $8 yo ü& © WBrA —Ğîğgğ 3 &e öKgt u — BEra S ORRE ae H4 z z â ğ BAF ir GK & G F î*-' & =E - yi B CA e G n B âîî ğ Çer) ğg &İt &. —© İi | ; * B n e SF GĞ LAŞ he M e O ÖY T - O kRE5 SE Ş zi a K e DF E < Ha L / qğg z di S 3 SA W S ! K 10 CÜCENİN AŞKI Bu muhabbeti derin bir aşka tahvil etmek için küçük bir hâdise kâfiydi. Gene küçük bir hâdise bu müuhabbetin kardeş muhabbetinden ileriye gitme- mesine Âmil olabilirdi. Bu küçük bir kıvılerm meselesiydi. İşte tam bu hislerin tesiri altında bulunduğu bir sırada karşanna Parda- yan çıkmıştı. Bu harikulâde , insan o nun hissiyatı üzerinde biran içinde bü yük bit tesir yapmıştı. Pardayan onun nazarınlıda tahayyül ettiği — bir kahra- mandı. Hislerini tahlil edemiyecek ka. dar masum ve saf olduğu için, kendisi- ni bu hislerin cereyanına bırakmıştı. Pardayanı gördükten sonra, Şikonun bütün mahiyeti onun nazarında teces- süm etmişti? O bir cüceden başka bir şey değildi! Vakia güzeldi, zarifti, onu çıldırasırya seviyordu. Fakat nelde olsa bir cüceydi, bu düşünce üzerine, Ju. ana Şikonun kendisine kardeşten baş- ka bir şey olamıyacağını aklına yerleş- tirmişti. Ve böylece gece gündüz, bu kuvvetli ve cesur ecnebiyi düşünmeğe başlamıştı. Ümitsiz bir vaziyette göz. yaşı dökmesi de, sırf intihap ettiği a- < <damın ölmüş olması ihtimalindendi. Fakat, işte, başka birisini seven ka- dına has bir merhametsizlikle, Şikoya itirafta bulunurken, zavallı cüce isyan etmeden, ve bütün aşkına rağmen ıstı. rabını saklıyarak, ona bir tek sual sor- | müuştu: Ondan ne bekliyorsun? Şiko farkına varmadan, bu sualle Ju- anaya hakikati anlatmıştı. Nitekim, o. gittikten sonra, Juana odasında yalnız kalmış ve belki yüzlerce defa bu suali kendi kendine sormuştu: — Evet! Ne bekliyebilirdi? Ne ümit edebilirdi? O, nihayet bir otelcinin kızıydı. Va- — kia zengindi, Fakat ne de olsa otelci! Odwiıîdehç;geykm,doğug:_ sale! le ölçülürdü. Fakat işte o, zavallı bir ötelcinin kızı, gözlerini, bir kralın elçi. sine, asil bir şövalyeye çevirmişti. Bu vaziyet dahilinde ne ümit edebilirdi? Şüphesiz ki, hiç bir şey. Bu asil sen- yör, onu hiçbir zaman zevceliğe kabul edemezdi, Bu düşünceler, onun Pardayana olan aşkını bir hayli sarsmıştı ve Pardayan onun nazarında, kıymetinden biraz da- ha kaybedince, Şiko gözlerinde biraz daha büyüyordu. Şimdi zavallı Juana iki muhalif hissin tesiri arasında bulu. nuyordu: Bir taraftan, onun son, bü- yük fakat sathi aşki, diğer taraftansa, Şikoya karşı olan, eski fakat derin mu- habbeti. Bu hislerden hangisi galip ge. le->'cti? - İşte tam bu sırada Pardayan gene meydana çıkmıştı. Vakia Juana onu gördüğüne son derece sevinmişti. Fa- kat bu defa 'da, Şiko onun nazarında tektar küçülmüş, ktymetinden bir hay- li kaybetmişti. Juana, Şikonun kendi. sini feda etmetine ve yerini başkasına bırakmasına son derece kızmişti. Şiko | aşkınrı sonuna kadar müdafaa etmeli, onu kıskanmalıydı. Mademki bunu yapmamıştı, demek ki stevmiyordu. Ju- ana sırf bu düşüncelerin tesiri altında Şikoyu fena bir tarzda karşılamıştı. Halbuki, işte, bBirdenbire Pardayan cücenin kendisini büyük bir cesaret ve kahramanlıkla müdafaa ettiğini ve hattâ onu öldürmek istediğini anlattı. Şiko biran içinde gene, Juananın naza- rında eski mevkiini aldı. Ne diye ha. yalle uğraşacaktı? Kimbilir belki de hakiki saadet buradaydı? Bu fırsatı kaçırmak bir çılgınlıktı. İşte, Juanay- la Şikonun haşbaşa kalmalarını Juana- nın bu düşünceleri tevlit etmişti. Şi. konun ârtik içini dökmesi herşeyi itiraf JUH'ISYAC " 5 0) B â.m : ğ.% : 5 L ; ğ gğ 1401 5: 2 e GG 3t SERR —| < : N ; A e ğ . ığn,ğ < ; Ç)E Ü ) 36 ö © S EN: â% İ g mibdi |: ; h a () # 4 Zi * | 14 oum A Ü 3 < ğ T < D 2 Vis —i — e) 3 4 & 2, B Finl — gö ei R ğ ğğgîğ ğ 'ğ g.ğ o ada GR BU EA $ # gözş BEŞİE 3 ş A URR) 'ğ.ş ğ::w el sâğ » SBEE sda $ 8$ D oSi sipi ı Si v ö _8 B ,ı:ı'ğ $ z _ğ.ğ” BH R E < CB y ğğğî ğ âğ koyg3S Sgiş i g g ğâââîâğğ . 3Ş bre, derste tercüme için verdiğimiz parçaları görelim: Kahvaltıyı odamda etmek isterim. CÜCENİN AŞKI ' N e ll GÜST soi ; B ; < >1 SHYA Ğ e| K ci dtğep , Ü » şğââ:ââg o ? %hğ;gğğ= 2-;;“_5' >E . G ÜÇEĞASADARI O AĞLULIRLIA ODAşRa & ğa < H b0 tt 2) — Voulez.vous le mettre sur la table, Türkçeye çeviriniz 1) — Donnez.moi le livre, s'il.vous- Fransızcaya çeviriniz — Je vöudraisa m'öveiller â six heures. 1) — Yatağın baş ucunda bir gece masası, ayak ucun, 4) — Bön. Le röveil vous öveillera â cette heure, — Voilâ, je / y mets. : 3) — Bon.  guelle heure voulez-vous gue je vous €veille? — Merci bien, da da bir tuvalet masası var. 2) — Gece masasının üzerinde ne görüyorsunuz? —— Bir kitap, bir uyandırır saat ve bir elektrik lâm, —— ff”_ TLİNMİRİ a ea l 2WT ğıfî;’_f;;i;i ffl’i*fıği;iğ;;âj;lj;—fı',»-_ UA MA YAK Tirle Tet zi ;f:;î';gt ; çe KdK etmesi lâzımdı. Fakat işte, Juana, ge- ne onün müthiş mahcubiyetile karşıla- şıyordu ve gayriihtiyari aklı gene Par. dayana gidiyordu. Hiç şüphe yoktur ki Pardayan bu kadar sıkılganlık göster- miyecek, kendisini bu kadar düşürmi- yecekti. Bu düşünce, genç kızın hid. detini büsbütün arttırryor ve onda, Şi- koyu büsbütün alçaltmak, izzeti nefsi ni kırmak, hırpalamak arzusunu uyan. dıirryordu. Şiko, bu tahammülsüz sıkılganlığın- dan kurtulacağı yerde, uzun bir süküt- tan sorira başını eğdi ve ayni mahcup tavırla mırıldandı: — Benderi ne istedinse önü yaptım ve bunu nasıl yaptığımı bir Allah bi. Nr! Bana niçin kızıyorsun? İste, Juana ondan başka sözler bek— lerken, Şiko ancak bu cümleyle iktifa ediyordu. Demek ki Şiko bir erkek de- ğildi ve ebediyyen çocuk — kalacaktı. Bir erkek gibi konuşmasına imkân yok tu! Ve Juananın hiddeti büsbütün art. tı. Onu bir köpek gibi ayaklarının al- tında süründürmek onu hırpalamak, izezti nefsini kırmak arzusu büsbütün şiddetlandi. Bu arzusunu derhal yerine getirmek için, sesini tatlılaştırdı ve: — Fakat ben kızmadım ki, dedi. — Doğru mu söylüyorsün? Juana onu çıldırtan bir tebessümle yüzüne baktı: — Ben de kızgın bir hal mi var? de di. Ve taburenin üzerinde duran küçük ayaklarını manalı bir tavırla sallamağa başladı ve sonra sağ ayağını sinirli bir hareketle onun yüzüne doğru uzattı ve Şikonun yüzüne baktı. Şiko bunun ma. nasınt anlamıştı ve “dudaklarının ya- nımda gidip gelen bu küçük ve zarif a # ikdal ; N ı"'. 'M : i $ f n SA M Teleimli Sör ğ T n alim bi din ti ik et dülk & Z l e GA aA M l K v B BÜ Ş H, b M l yağı yakalayıp öpmek arzusu büîbüt“n şiddetleniyordu. Juananın yüzüne bak' tı: Genç kız gülümsüyordu. Demek İt kızmamıştı, O 2anîan Şiko dizleri üzerine î.öı_'m ve ayaklarına sarıldı. “ Juana, zafer, sevinç ve biraz dâ mer- ' hametle dolu bir tarzıda, gülümsedi!- Küçük ayak hâlâ gidip geliyor vı; bu seyri esnasında Şikonun yüzüne $ rünüyordu. Zavallı cüce herşeyt “d men onu öpmeğe cesaret edemiyordu: Bunun için bile emir bekliyordu- ül Fakat, nihayet, bu uzuya edemedi ve bütün cesaretini toplllî'“ık ve merhamet dilenir gibi sordu? l — Mademki kırmadın. Müsaad* der misin?.. di Zavallı cüce cümlesini — bitirem ', Ayağın altı tabanı ağzını kâ okı . sinirli hareketlerle yüzünü ıüıün“ şamağa başladı. , Şiko bütün masumiyet ve mıh::w yetine rağmen bu defa hakikati mıştı. Çılgın bir sevinçle bu kül i _1.' _' 1 ah | v y — ' İ : ):4;" h? EL ö Eke ıj çük e — bll' yağa sarıldı ve her tarafını öpmeğe ” ladtı f LAŞ " Ayak yavaş yavaş geri ECM Tet | başlamıştr. Cüce kafasını uzatarâ L M : takip etti. Zalim Juananın — istediği de İ' #Z. buüydu, çünkü ayağı buüenbî“ ” O zaman Juana zafer dolü e © M sümle Ööteki ayağını hafifçe kal m” küçük kölesinin başı üzerine iabe ; Sanki: — Mademki, bundan başka 7"" yaramıyorsun, şu halde daima & rımım altında sürüneceksin! 9”:”,9 ! zamanı tahakküm edeceğim, heT Çi.ınkü sen bana ait bir ıq““ ' Demek istiyordu, ti dlkn Ai