16 Şubat 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

16 Şubat 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e- V*-“w'"'Tı*—*ç'dı__' DĞ y :_"—_Şı—-.a.—w'." y - hai er L G üi u ÇÇ T Di L AA | HABER — Âkşan pestesr — — Sağlık öğütleri : T Y w..;_-—-ı———. 4 Vücude giren zehirlerin düşmanı KARACIĞERİ Nasıl korumalı ? Karaciğerin yorulması ve hastalanması, bütün vücut maki- nesini atalete sevk eder ve pek kötü hastalıklara yol açar. Bu uzvumuzu korumak; bisıhhati muhafaza etmek ve hayatı ) uzatmak demektir. Karaciğer, en mühim uzuvlardan bi| ridir. Bir buçuk iki kilo vezninde ve| bedenin tahminen 36 da biri nisbetin- de en büyük guddesidir. Günde bir ki- lo kadar safra yapar, bağırsaklara a- kıtır. Ehemmiyeti cihetiyle kalpten sonra ikinci sayılır. Midesiz jyaşıyan mah- lükalr vardır ve bunlar on beş gün i- çin yemeden yaşıyabilirler; fakat me- meli hayvanlar karaciğersiz olarak yal nız birkaç gün yaşar; hattâ bazan 24 saatten evvel ölürler. Karaciğer: tasfiye merkezi Midemize, bağırsaklarımıza — birçok geyler alıyoruz; bunlar şırınga edilmiş olsalar bizi öldürürler yahud çok şid- detli zehirlenme alâmetleriyle hasta - lanmamıza sebeb olurlar. Ağız yoluy- la alımdıkları için zarar vermiyorlar; bu da karaciğerden geçmeleri sayesin- de oluyor; çünkü yediğimiz yemekelr bağırsaklarımızdan her halde karaci- ğere altımda yapışık olan veridibab, kalm siyah kan damarma oöradan ka- raciğere gecçerler; zehirler bozulur, zZararsız maddeler olur. Yılan oynatan Hintlilerin hali bu işte güzel bir misal- dir. Yılan ilk ısırdığı zaman yılancı hemen zehiri emer, midesine indirir. Yılan zehirine bu yolda yavaş yavaş alışarak muafiyet kazanır. Zehir, ka- raciğerden geçtiği için Zarar vermez bir hale gelmektedir. Birçok zehirler karaciğerde tabiati- ni değiştirirler, Lâboratuvarlarda hay vanlar üzerinde yapılan tecrübelerle pükotin ka.rıştırılmış kan karaciğerden geçırılmış ve geqen kanm terkibinde nikotin bulunmamıştır. Bu mühim keşiften sonra yapılan birçok tecrübelerde karaciğerin istirik nin, atropin, Hiyosiyamin, kinin, mor- fin, kürar gibi diğer zehirleri de boz- duğu meydana çıkmıştır. Karaciğer bi- zi arsenik maddesine karşı da muha- faza eder. Bu cihetten karaciğerleri hasta olanlarda arsenik tedavisi tat- bik olunamaz. Zayıflığa karşı kakoödi- lât ve arenal gibi arsenikli şırmgalar yapılırken hekimler karaciğere dikkat ederler. Mikroplar ve bunların toksin admı | verdiğimiz kuvvetli zehirleri sebebiyle karaciğferin mukavemeti azalırsa da mikrop öldürücü (antiseptik) hassası da ispat olunmuştur. Kanın temizlenmesi Bu hassalar karaciğerin nescinde et Ikısmında, yani bu guddenin dokuma- gındadır. Karaciğer veridi bablarla kendine gelen kandaki mikrobları ve gzehirleri yaptığı safra ile bağırsaklara gdökerek kanı temizler. Hayvanlar, muafiyet kazandırmak için enjeksiyonla yılan zehirine alıştı- rılirken hali tabilde öldürücü mikda- yın on beş misli fazlasımna kadar zarar vermeden çıkılabilmektedir. Bu hay- vanlarım safrasında yılan zehirine kar- gı bir panzehir bulunmuş ve yılan sok- malarında tedavi için muvaffakıyetle kullanılmıştır. Safrada bazı zehirli maddeler ve kuvvetleri azalmış bir halde mikrop- |- lar bulunduğu ve bunların panzehir te Biri gösterdikleri ispat olunmuştur. Şu hal üzerine bağırsaklardaki kok- muş maddeleri safranın nasıl tadil et- tiğini öğrenmiş oluyoruz. | Yalnız bakteriler (mikrop manası- a) değil karaciğerimizin bozduğu bir çok zehirler safra ile tardolunmakta- dir, Safranın suyunu bağırsaklara ser bestee akmasının bir hikmeti de bura- dadır. Karaciğer : maden deposu Karaciğer, demir, bakır ve daha çok tehlikeli olan kurşun, crva, arsenik ya hud antimuan gibi madeni maddeler için depo hizmeti görür. _Zehirıl madenler ve a.lka.loıdler AT oide. gibik kalevi” nebatlardan çı-| kan birçok müessir maddelerdir ki ka- leviler gibi hamızlarla imtizaç ettikle- | ri için kimyada “şibih kalevi” adını a- lırlar. Morfin, kodein, kinin ve diğerle- ri gibi). ciğerin nescindeki “proteid” albüminli maddelerle imtizaç haline girerler. Çok bslenmiş olan hayvanlarım bu zehirlere.mukavemeti ziyade olur; se- bebi de akraciğerlerinin terkibinde al- bominli maddelerine glikojenin (Glikoa- jen - glikoz yapan manasına glikozun iptidai bir şeklidir. Su ile birleşerek glikoza tahavvül eder. Karaciğerin büş hoâ vazifelerinden biri glikojeni tuta- Tak lüzumuna göre sarfetmesidir. Gli- kojen yenilen gıdalardan hasıl olur... (şeker, nişasta, yağ gibi). çok olması- dır. Karaciğer mide ve barsakların ha- zım esnasında ve bedendeki temessül (hamzolunan maddelerin kanla hücre- lere giderek hilere tarafından kabul o- lunması ve hayati şekle girmesi husu- suna temessül denilir). sebebiyle husu- le gelen birçok zehirli mahsullere kar- şı da vücudumuzu muhafaza eder. Bunların en mühimmi amonyak tuz- larıdır. Eğer bu tuzları karaciğer üre- ye tebdil ederek bizi muhafaza etme- miş olsa hâlimiz harabdır. Ne kadar çok albominli gıda almırsa bu amon- yak tuzları o nispette ziyade husule gelir. Albominli maddelerin zararsızlaştırılması Ciğerin vücut zehirlerini zararsız hale getirmekte diğer bir hizmeti 'de albüminli maddelerin vücutta iş gör - mesinden husule gelen son zehirli şe - kildeki terkiblerini hamızı kibritle birleştirmesidir. Bunlardan bedene hiç zarar olmıyan kükürtlü eterler (Eter isminde bildiğimiz çok oynak, hafif, çok uçucu bir müdde vardır. İs- pirto ile yarı yarıya karıştırılınca Lokman Tuhu dediğimiz ilâç olur. İşte bu müaddenin kimyevi terkipçe benzerlerine eteri maddeler denilir. Kimyagerlerce yüzlerce cinsi mülüm- dur.) doğar. İdrarda kükürtlü eterler çok miktarda mevcuttür ve vücudu - muza zararı dokunmadan çıkmıştır. - Karaciğer bizi bedende hâsıl olan asidlere (hamızlara) karşı da muha- faza eder. Karaciğer çalışmazsa vücu- du, et yenildiği zaman hasıl olan ha- mızlarım tehdidi altında demektir. Hamızlarım çoğalmasından zuhur e- den tehlikeli asidoz (Asidoz şeker has talığı, hazımsızlık ve tifo gibi hasta - lıklarda kanda ekşiliğin artması ile hâsıl olan ihtilât). halini günde 100 gram kadar karbon ( Şekerler, nişasta- lar cinsinden olan birçok gıdalar. Kar- bon ve müvellidülmalı gıdalar, maiyati | küarboniye) yemekle karşılıyabiliriz. Fakat bunu veridi babdan geçmek üzere almalıdır. Yani yemek suretiyle, tahtelcild değil. Karaciğerin mide ve barsaklardan . oçk yüksek miktarda zehirler alarak | onları başka zararsız şeyler haline ge- tirdiğini yahud bozduğunu gördük.. Karaciğer yorulursa Çok calışan herhangi bir uzuvda oI-u duğu gibi karaciğer de mütemadi zor- lama neticesinde yorulabilir ve toksin- lerin çokluğu, uzun tesirleri sebebiyle ciğerin nescini bozabilir. Büu hali, mide ve bağırsak hastalık- larında, hususiyle yağ hâmızlarmm' (Tereyağ, hayvan yağları, akıcı yüğ- Balkan komıtesl' nin ikinci günü (Baş tarafı 1i incide) Büyük Britanya oteline — gitmişlerdir. Biraz sonra Başvekil M. Metaksas Ha-! riciye müsteşarı Mavrudis ile otele ge- lerek misafir Hariciye vekillerini ziya. ret etmişlerdir. Yarım saat sonra Tevfik Rüştü Aras, M. Stoyadinoviç ve M, Antonesko ile Hariciye vekâletine giderek — General Metaksası ziyaret etmişler ve daha son- ra saraya giderek defteri mahsusu imza etmişlerdir. Konsey toplanıyor Akşam saat 17 de Hariciye vekilleri Yunan hariciye nezaretinde toplanmış- lardır. Konsey içtimamı Yugoslav başvekili Stoyadinoviç açmıştır. İçtima samimi bir hava içinde üç saat devam etmiş ve antant devletlerini alâkadar eden bütün meseleler gözden geçirilmiştir. Bugünkü müzakerelere idair resmi teb liğ neşredilmemiştir. Könsey müzakere leri üç dört gün devam edecektir. Bu- gün havanın yağmurlu olmasına rağmen Atina bir bayram manzarasını göster- mektedir, Atina ahalisi bilhassa Tevfik Rüştü Arasa karşı sonsuz bir sevgi iz. har etmekte ve her gördüğü yerde alkış lamaktadır. Şehir gündüz olduğu gibi gece de baştanbaşa elektrikle donanmış bulunmaktadır. Akropol da tenvir edil- miştir. Ziyafet Konsey toplantısını müteakip — gece Yunan hükümeti büyük Britanya otelin de Balkan antantı devletleri — Hariciye vekilleri şerefine bir ziyafet vermiştir. Ziyafetin sonuna doğru evvelâ Başvekil M. Metaksas sonra da — Tevfik Rüştü Aras, M. Stoyadinoviç, M. Antonesko birer nutuük irat ederek Balkan ittifakı- nın sağlamlığı ve sulh için — büyük bir teminat olduğunu tebarüz ettirmişler. dir. Ziyafet pek neşeli ve samimi geç miştir. , Balkan matbuat kongresi Balkan matbuat koöngresi ide dün öğ- le üzeri Atina akademisi salonunda top- landığını dün son dakika olarak yaz- mıştık. Gelen mütemmim malümata na- zaran: Matbuat köngresinin açılış merasi. minde Balkan hariciye vekilleri de bu- lundular. Türkiye hariciye vekili Tevfik Rüştü Aras biraz sonra yalnız — başına gelmişti. Kongrenin toplandığı salona girer girmez ardı arası kesilmez bir al- kış tufanına tutuldu. Bütün — kongre azaları ayakta dakikalarca Hariciye ve. kilimizi selâmladı. Konsey reisinin beyanatı Balkan antantı konseyinin yeni reisi M. Stoyadinoviç te şu beyanatta bulun- muştur : #« Dörtidost Nazırın kıymetli teşriki mesaisinin, Balkan sulhü eserini birkat daha takviye edeceğinden şüphem yok- mf." İ Son dakika Yunan Başvekilinin nutku Atina, 16 (Husus) — — Balkan Konferansı yarın akşam mesaisine ni- hayet vererek bir tebliğ neşredecektir. Konferans celseleri büyük bir dostluk havası içinde geçmiş, beynelmilel si- yasi vaziyet ve bunun karşısında Bal- kan Antantının durumu müzakere e- dilmiştir. Atina gazeteleri Balkan An- tantının faydalarından bâhis yazılar yazmaktadırlar. Britanya otelinde hükümet tarafın- dan bir ziyafet verilmiş, Metaksas zi- yafette bir nutuk söylemiştir. Metaksas ezcümle göyle dem ) '— 24 kânunusanide İMZ8 büt” Yugoslav Bulgar misakmı biZ ım;h Balkanlılar için daha iyi bir mukaddemesi telâkki ettik- tan bütün kalbiyle bu imzayâ kat etmiştir. Bu muahede, W Bl—[ sakma uygun telâkki edılmmwamlfr kan misakı hiçbir zaman mîııııw” caktır. Bütün Balkanlıların © cnğ'* sı için elden geldiği kdar çalışa yefl' Bütün Balkan devletleri h“mümw.,k- mütehassistirler. Vicdan borcue;gld'm ilân ediyoruz ki mevcut muahbir k”gı riayetini temin için sarsılmaz rımız vardır.,, _/ Beyoğ'u Kız San'at Mektebin bir sergi açıldı Dün Beyoğlunda kız sanat mek- tebinde bir şapka modelleri sergisi a- çılmıştır. « Bizzat talebe tarafından hazırla- d nan bu sergi herkese açıktır. »W Resmimiz sanat mektebi ğ lerinden bir kısmını açt_lkıan»î Hygğe önünde göstermektedir. -— — — Avusturya Başve kşli (Baş tarafı 1 incide) ği sanılryor. Viyana polis müdürü Her Skubl'm da başvekil muavini olması ihtimal dahilindedir. Bunlarım ikisi de, Doktor Şuşningin nazilerle dostluğun- da fazla ileri gittiği ve Habsburg kral- cılarma pek az hahişger olduğu ka - naatini besliyen bir siyasi grupa men- suptur. Doktor Şuşningin vazife hayatı pek fırtınalı geçmiştir. Bir taraftan işci sınıfıma düşman kesilmiş, diğer taraf- tan faşist Haymverlerinin lideri prens Ştarhembergin kıskanç rekabetiyle uğ raşmıya mecbur olmuştur. Geçen teş- rinievelde Haymverleri feshetti ve bu suretle Ştarhemberg, siyasi - sahnede gözden silindi gitti, Şuşning Avustür- yanm diktatörü idi., alr ve mevaddı sahmiye, yağ maddele- ri deriz. Bunlar gliserin eterleri ile vağ hamız'ırıman birleşmesinden husu- le gelir. Her yağım hamızı basha bm.-- kadır. Hamızı bütirik, hamızı stesri A margarik gibi birçok çesidleri vardır ki cıktıkları yağllara göre isim alırlar) pek yüksek miktarda hwenle geldiği za manlar irin kavdedebiliriz. - Mide tevessüleri sebebivle karacife- görülmüştür. (Mide — tevessilil şifası mümkün olmuyan mühim bir hastalık- tır. Bizlerde “mide tevessüü” tabiri yanlış olarak her gün kullanılır. Bir hekim hakiki mide tevessiünü haya- tında pek az görür. Bizim konuştuğu- muz mide temeddüdüdür ki tadil ve ıslahı mümkün olam bir şekildir ve he men çok kimselerde mevcuttur. Bun- dan da anlarız ki mide ve barsak has- talıklarmın neticesi olan yağ hazım- larr karaciğerden uzunca bir zaman geçerse uzvun nazik nescini tahrib ve tahriş edebilir. Hayvanları süt, yağ, sirke hamızla- riyle beslemekle karaciğer (siroz) hastalrğı husule geldiği görülmüştür. (Karaciğerin serileşerek kırmızı sarı bir renk almasiyle teşemmau'u kebed adı verilmiş olan bir hastalık:tır.) Ka- raciğer sağlam kaldıkca uzun müddet toksinlerin hücumuna dayanır ve onla- .rı daha zararsız Mmaddeler halie koyar. Yalnız ciğerin nesci ve detalığa tutu- lursa mesele değisir. O zaman ürenin azaldığını ve amonvafın — coğa'dığını | görürüz. Şükür ki böyle bir halin vu- kuu yalnız ciğerin nesci ve derin ta - Tin yume yimı üç vakada bnyndugül gawmlerinde olur. Haymım da a ğr T AAZ - ıt—-ıı-ıu.-—uı»-_. yeza, e KP P G UA v İ Za karaciğerin Neseci bozukluğunda amon- yağın çoğaldığı, ürenin azaldığı görül- müştür. Karaciğerin hastalıkları Yaş ilerledikçe neşçi munzam az ve- ya çoak zZiyadeleşerek karaciğerin mü - him unsurlarmı bozar, müzmin siroz hastalığında olduğu gibi o nispette üre miktarı azalır. Karaciğer hastalandığı zaman bir - çok zehirelerin böbreklerde teşekkül e- derek tardolundukları da müspettir. | Karaciğer hastalığma tutulmuş olan ve böbrekten mustarib bulunan. has- taların idrarları tabii idrardan çok zehirli olur. Bahsettiğimiz tecrübelerle anlaşıl - mıştır ki nesci bozulmuş karaciğer, zehirleri hali tabitde olduğu gibi, tah- rib edemez. Sun'i lâboratuvar tecrü - beleriyle hücreleri bozulmuş bir ciğer striknini hali tabitde olduğu gibi bo- zamamıştır. Âz gıda, fena gıda Gıdadan mahrum olmak, fena gıda almak, karaciğerin hayati kudretini ve ant'septik kuvvetini azaltmakta- dır, (Ulus) — Dr. Şitkrü ŞENqZANi £ “ 4 Hağaılım — kabil değil midir2,, — Lelı İN — — SŞ KN Şikâyetler, temenniler a Ş Saat 9 dan son'” Radyo ef Dinlemek ıstıyen' ne yapsınlar* Gümüşsuyunda (Hayredd“') p: le aldığımız bir mektupta d’myorb,di. “Türkü ve türkçeyi seven ğ bir şahıs akşam saat dokuzdan İ .ı!i' evindeki radyosundan — türkçt kç ge$ ye ne olursa olsun fakat türkçe bir * Opa bilhassa Türk musikisi yam r,,*#' bir şarkı veya çalgı dinlemek k ia$0li ; yapar? ' c' Dünya radyo meraklıları VY? 18“3’ lilerinin Türk radyolarından Y'pl pl’* alafranga neşriyata, örkestrâ hi seslerine ihtiyacı var mıdıf? iüııl!' Biribitinin eki demek olan b? KÇ lim acaba haksız mır? Güzel tü” ıp," dinlemeğe doymadan radyom keri: mu, yüreğimize iniyor. Ra dyosü M — Stüdyo orkestramız... nan belki yüz kişi ile ve Tâ Wqılih hevesinide olan bir o kadar ,”wf”' konuştum. Radyosu olanlar, —. pev nın azlığından bahsettiler, fık" alâ” sinde olanlar: —Alacağım, —- Myg _ turka pek az, insanı tatmil dg dediler. Akşamları iki saatlik © Vaçuf zuli izahat ve fasilalarla Yawumiia" İ ka neşriyat kimseyi tatmifl zanınındayım. Bu iki &aZW' sonra orkestra ve onbeş âke haberlerinden sonra plâk- pi Saat dokuzda spiker: — Muhterem dinleyiciler» ç ve : neşriyatımız bitmiştir, dem* : nı hal ile: KT IO”" — Sizi şimdiden sonra E dyow emiş M | deriye ve emsali yerlerin dinlemeğe terkediyorum d mu? Dünya radyoları ıîıfrlng' W ç, la dolup taşarken bu dum da bizim kanşmam“'I M mu ihtiyaç vardır. Saat d M ! ra radyo dinlemek istiyenl havasında Türk radyoıun“" ; işâaret eden tek hoş sada ” 'tır, P Acaba, alâturka ne_g!îl'“ y

Bu sayıdan diğer sayfalar: