10 Şubat 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bİr. Vi — 21 — Tefrika numarası YAZAN: Edgar Wallace ÇEVİREN: fa -— Yemek dolabını açtı, bir tabak bağe buldu, alıp masanın üzerine koydu. Sonra, çay pişene kadar, henüz bitirmediği son mek tubu tamamlamak niyetile tekrar odasına çıktı. Fakat orada bir türlü mektubu yaza- mMmıyordu. Aklh fikri, yapacağı — teşebbüste idi. Bir ara, hafif bir gürültü duydu, Bu; bir anahtar gıcırtısı idi, sokak kapısından gelie yordu. Genç kız bu ihtimali tasavvür etme diği için, bütün sinirlerinin gerildiğini —ve... korktuğunu hissetti. Bir saniye geçti. Sonra, koridorda bir ayak sesi duyuldu.Adımlar git fikçe yaklaşıyordu. Odasına — kadar geldi, durmadı, geçti. O zaman, Vaâleri — yerinden fırladı, koşa koşa gidip oda — kapısmı açtı. Aşağıdan, koöridorun nihayetinde, mutfakta duran mümüun hafif ve uzak ziyası geliyöre Gu. Kimseler yoktu. Vâaleri: — Eim 0? Diye seslendi. Cevap olarak bilyük bir gü TÜltü oldu ve müm söndü. Genç kızm kalbi müthiş surette çarpryore du, nefesi tutuluyordu. Fakat — dudaklarmı isırarak haykırmasma mani oölabildi. Yanme da elektrik feneri vardı. Titriyen ellerile yak tr ve merdiven başından koridora uzatarak tekrarladı; — Kim 0? Cevap yok. Valeri bütün cesaretini toplüs yarak merdivenlerden indi ve mutfağa girdi. İlk gördüğü şey, yere yuvarlanmış ve kırılk mış olan başe tabağı oldu. Demek gürültü« yü çıkaran tabak idi. Valeri rahat bir nefes aldı şüphe yok ki bu gelen kimse, bir İnsan- dı. Garip bir şey daha gördü. Yere düşlip k'e rılmış olan tabağın birkaç parçası masanın Üzerine kaldırılrıp konmuştu. Demek - birisi oradan geçmişti. Halbuki — mutfak boştu. Yan tarafta, kömürlüğe açılan bir kapı var- dı. Valeri kapıyı açmak istedi. KINtli , İdi. Bu esrarengiz ziyaretçi nereye gitmişti. Pen cerelerin demir parmaklıkları vardı. Bahçe kapısmım arkasmda kol demiri düruüyordu. Valeri tekrar kömürlük kapısını zorladı. Ha yır, kilitli id. Birdenbire titredi. Bir köşeden iki yeşil parıltı kendisine baktyordu. Fakat biran sonra, Valeri güldü, bu bir — kedi idi. Eğitdi. Karanlıkta gözleri parlayan — kediyi kucağına aldı ve: — Zavallı yavrucuk, diye mırıildandı, seni bir hayalet zannettim. Ne diye masaya sıç- rayıp başe tabağmı devirdin?. Fakat kelimeler, genç kızm boğazına tas kılrp kaldr. Çünkü Valeri yerde, tabafım kr rıkları yanmda, ucu çelik yeşil bir ok göre müştü. KOLDHARBUR SMİT Valeri Hovet bayılmadı. Yalnız, yavaş yvas vaş, kediyi yere brraktı ve yeşil — oku aldı. UÜcü #ifpsivri ve çeliktendi. Yeşil kemankeş! Yeşil hayâlet! demek duyduğu — gürültüyü çıkaran oydu. Fakat nereye srı olup gitmiş- ti? Havagazi ocağının üÜzerindeki — çaydanık kaynıyordu. Taştr. Çıkan gürültü genç kızı kendine getirdi. Havagazini kapıyarak ödüs sıma âöndü. Açlığını falan wautmuştu. Düşü- nüyordu. Yoşil hayaletten korkmasına ma - hal yoktu. Çünkü yeşil kemankeş Bellaminin düşmanı idi. Binaenaleyh kendisinin — dostu olması lâzımdı. Valeri bu düşüncelerle heye- canını teskin etmek istedi, Fakat — kısmen muvaffak olabildi. Biraz hava almak üzere bahçeye çıktı. Dizleri titriyordu. Buna rafs men kararı kat'i idi. Duvara — merdivenleri dayadığı yere gitti. Çıktı, şatonun bahçesine indi. Alelekser Bellami akşam yemeğini yemek İçin iki saat sarfederdi. Bazan daha fazla ol duğu vakidi. F'akat kat'iyyen iki saantten az olduğu görülmemişti. O gün, hizmetçi yeme- ğin! getirdikten yarım saat sonra zili çaldı. Gelen hizmetçiyo sofrayı kaldırmasını SÖye ledikten sonra kâtibine dedi ki — Kapıerya hnber verin. Birisini bekiyo- rum., İsmi Koldharbur Smittir. Gelince bura ya alm. Ouvalet abunları Savini derhal verlilen emri yerine getirdi.İ.| dikten sonra büyük bir katiyetle: çgnden Smitin niçin şatoya davet edildiğini soruşturuyordu. Biraz sonra Bellami fikrini değiştirdi, ve misafirini bizzat beklemek Üzece re kâlibini kaprtemm yanma gönderdi. Smit geldiği zaman saat on bir vardı. Bir taksi İle gelmişti. Fakat halinden, — birçok yerlerde durup kafayır adam akıllr çektiği anlaşılryordu. Şoför de bulut gibiydi ve her ikisi kahkahalarla gülüyorlardı. Bavini: — Müösyö Smit, dedi, şoförünüze bu kadar gürültü yapmamasını — söyleseniz iyi olur. Zaten dedikodular almış yürümüş... — Sus be herif, defol şuradan! Smitin cevabı. bu olmuüştu. — Koldharbur Smit elli yaşlarında, iri uzun boylu, esmer bir adamdı. Güyet kaba bir görüşmesi var- dı. Kâtip, duymamış gibi yaparak: — Mözyö Bellami dedi, sizi bekliyor. — Beklesin dursun (şöförüne — hitaben) Şarli, gel burada herhalde bir meyhâane var dır, birkaç tane dahâ çekelim. — Mösayö Smit, meyhâane kapanalı iki saat oluyor, hem mösyö Bellami sizi ıı.bırıız'lxkln bekliyor. — O halde arkadaşım da mımlo beraber gelsin. Fakat Savini uınuımpdık bir cesaretle ma- ni oldu. — Hayır, dedi, yalnız ıın bekliyor. Smit homurdandı — Peki, dedi, o halde Şarli beni — burada beklesin. Savini bu garip misafiri şatoya kadar gö- türebilmek için koluna girmek mecburiyetin de kalmıştı. Ayakta duracak hali yoktu. Kü» tüphaneye bu halde girdiler ve ışık, Smitin gözlerini kamaştırdı. Bellami kâtibine bir işaret etti. KAtip çık tı. Bellami, bir sandalye göstererek: — Bmnit, dedi, otur. Bir viski içer misin? Bellami, ancak o zaman karşısmdaki âda« mım sarhoşluğunun farkma varmıştı. Sert bir lisanla! — Ben sana ayık kafa ile gel, içme deme miş miydim? — Bellami sana mantiki bir sual soracağım - — Lokmaları yemezden evvel benim . İçmek imkânı varken — ne diye — Sultanım... sultanım... . diye Sa —i yemezd î;î::ıeî;rsösâr: bıkaymı; Va fiye sultanım önünde diz çöktü. sizin uğrunuzda öleceğimden bir an te (Devamı var) O ise, gayet sakin: reddüt ettiniz, üzlüldünüz de onun için. Geçeln tefrikaların hülâsası: Safiye sultan, iklidar ve haşmetmz göstermek için, adamlarından lm-ı- ne intihar etmesini emrediyor. Vene. dikten gelen kontes de dehtelle sey. rediyor. : »» &* — Müslüntanlıkta, inlihar edenler cehenneme gider... Sen, benim uğrum. — Raziyım, sultanım... — Öyleyse; şu üç adamı zehirliyen yemekten sen de ye... Ve allahı aklın- dan geçirme, kelimei şehadet de getir- mMe... Başkalfa, zehirli yemeğe doğru iler. ledi. Safiye sultan şikârınm bu hareketle. rini ne büyük bir zevkle takip ediyor- du. Fakat, kontesin heyecanı büsbütün arttı. Ne Arnavut delikanlısma kendi. sini teslim ederken, ne bekâretini ta. mir ettirirken, ne Türk korsanlarına yakalanırken, ne Hacı Mustafayla kar şılaşınca, ne peri padişahının oğluna sevgili olurken, ne de padişahım koy. nuna sahte bir bakire olarak girer- ken, hulâsa hiç, hiçbir zaman, hattâ Mihrümahın mahremane arkadaşslığı zamanında ve önuün deminki ithamla. riyle karşılaştığı vakit bu derece he. yecan duymuştu. Bütün vücudiyle titriyordu: da cehenneme gitmeğe de razı mitsın? - dediki: “Keşke bânde bin can olsavd' sana her birini feda etseydim...,» . — Ne var, kızım... — Yemesin... Sönrâ, başkadının yüzünde bir şef. kat, merhamet ve af alâmeti göreme. yince, başkalfaya atıldı: — Yemie... dur... Allah aşkımma dur... Artık, yürek çarpıntısınm bu kadarı- na da tahammülüm yok... Ölme,,. Belki affeder... Belki bana bağışlar... Daha yalvaracağım... Başkadın: — Sana daha büyük bircok fedakâr. lıklar yapmağa hazırım kizim... . de . di. - Lâkin, senin de;, benim de selâ. metimiz için, başkalfanın bu zehiri yemesi lüzimdır... Birak, yesin, kızım. Sonra, intihar mahkümuna, sert: — Haydi, ne duruyorsun... Çabük... — Baş üstüne aslanım... i İlcisi de gördüler... Üç arkadaşı işte böyle cansız vücut. lar halinde yere seren zehirli yemek. ten, başkalfa, bir, bir daha, bir daha mideye indirdi. Gözlerinden iri bir damla yaş aktı. Safiye sultan sordu: — Ağlıyorsun demek... — Evet aslanım. — Niçin?... Öleceksin de onun için mi? — Yok, hayır, hayır aslanım... Sa. kın aklınızdan öyle bir şey geçmesin... — Nedir ya... y Jeyn'e mühim bir çek iİmzalat- tılar, sonra Ca ı (Geçen tefrikaların hülâsası) Asıl adı Lord Greystok olan yabani adam Taraan şehre dönmlüş evlen- miş ve bir de çocuğu olmuştu. Ye. güne düşmanı olan Nikola Rokoff Onun çocuğunu kaçırmış ve Tarzan-| la karısımı da bir pusuya düşürerek bir gemiye kapamıştır. İkisi de dyj. Ti cyrı yerlerdeydi. Kendilerine Ye. mek getiren İsveçli ahçının ağzın- dan bir tek kelime - almanın imkâmı bulunmuyordu. Kinkayt haftalarca yolaldı. Mah- puslar her biri ay kadar uzun süren haftalarca engin denizlerin üzerinde çalkalanıp durdular ve böylece, bir yük Okyanusta ilerlilediler. Vapur, bu müddet zarfında yolda yalnız bir defacık durdu. O dakömür almak| için.. Rokoff havalar sakinleşip de ken- dine gelebildiği zaman Jeyni ziyaret etti. Jeyne yekünu hayli yüklü bir çeki imzalatmak istiyordu. Kendisi- nin İngiltereye dönmesine ancak bu çekin imzası mukabilinde müsaade edebileceğini söylüyordu. Jeyn, heri- fin soyledıklerını sonuna kadar dinle- — Bu çeki, beni çocuk ve kocam la medeni limanlardan birine çıkardı- gmız dakikada imzalarım. Hatta iste- diğiniz paranın üç mislini veririm. Fa kat o dakikaya kadar benden imza a- lamazsmız. Dedi. Rokoffun gözlerinde, mel un birparıltı göründü: — Bu çeki derhal imza edecek- siniz.. Yoksa ne çocuğunuz ne de | Leydi Greystok ile oğlunuzu can sıka- kocanız toprak yüzü göremezler.. Yazan: Edgar Rice Burroughs Jeyn parmaklarımı ısırdı: — Size inanmıyorum. Sözünüz- de duracağımıza dair bana ne gibi te- minat vereceksiniz. — Hiç bir teminat verecek deği- lim.. Fakat imza etmediğiniz takdir- de söylediklerimi yapabilecek bir yar ratılışta olduğumu şüphesiz anlamış: sınizdır. Jeyn, çeki imzalamaktan başka çare göremedi. Rokof büyük bir memnuniyetle bu yüklü çeki katlıya- rak iç cebine yerleştirdi. Ertesi günü Tarzanm hapsedildi- gi zindanım lumbuzu açıldı. Delikte Palviçin başt göründü: — Haydi yukarıya çıkm! Fakat tayfadan herhangi birine-karşı yapa- cağmız en kücük bir hareketin ölür münüzle.neticeleneceğini hatırımızda tutun! Tarzan güverteye sıçradı. Cevre- sinde on iki kadar tayfa, tüfeklerini omuzlarma dayamış olarak duruyor- lardı. Onların da önünde Palviç var- dı. Ruüus fazla beklemedi; hemen maksada giristi: — Lord Greystok size mösyü Rokoff£ tarafından mühim bir teklif- te bulunmağa memur edildim: Eğer cak bir takim hadiselerden esirge- mek, ayni zamanda kendi hayatmızı da korumak isterseniz, bize teklifimi zin ehemmiyetiyle mütenasip bir çek vermelisiniz.. — Ne kadar? Fakat ilk önce oğ- Tumun gemide olup olmadığını söy- leyiniz. Dedi. -— Oğlunuz burada değil, başka bir yerde emmyet altındadır. Siz ta- (Cı ll a £ ki lebimizi reddetmezseniz - kendisine dokunulmıyacaktır. Şayet herhangi manasız bir inat yüzünden çeki imza lamamağa kallkışırsanız, burada, der- hal kurşuna dizileceksiniz ve bundan sonra artık bize rahatsızlık vermek- ten başka hiç bir işe yaramıyacak o- lan oğlunuzu da yok edivereceğiz.. Tarzan bu sözlere gene bir tek sözle karşılık verdi: — Pekil... Palviçin tehditlerini hemen icra ediverecek timyette bir adam oldu- gunu biliyordu. Çocuğunu, onların bütün istediklerini kabul ederek kur- tarabileceğini sanryordu. Kendi haya tinm bağışlanacağını hiç de aklı kes-| miyordu. Fakat, ahrete göçederken Palviçi de beraber sürüklemeği iyice kararlaştırmıştı. Rokolfu da ayni akr"! bete götüremiyeceğine müteessirdi. Cebinden cep defteriyle dolma ka- lemini çıkardı ve âdeta haykırırcası- na: — Ne kadar?.. Diye tekrar etti. (Devamı var) Yeni Tefrikamız Papas Osman:i Haremağası Sünbül Ağanın cariye- sinden doğarak Papanın Mmayesin& giren Ve papas olan bu tarihi şahsi. yetin Avrupadaki saray kadınları | arasında geçen macaraları pek ya- kında bu sütunlarda başlıyor. Yazan: “Vâ-Nü) kalfaları öldürtemeS') Fuzulinin şöyle bir be) d Kâş bin can olaydı a| Ta her birile bir Evet, keşki bende ';f da senin için herb Ne olsaydım sultanım... işte nt canım var.. Onu dâ rum... Hiç gam y he simde yalnız sem Eliyle karnını tü Üç mahkümüu Üıdw_r da da başladığı hemya" olal Zavallı kontes, ten bitti!” teveklrlîü-l bakıyordu. Safiye sultan, ON9 — Gördün mü, kücsük Sünbül U feda ettim.., Bu dâ mettarıdır. Bizim önümüze bir gü© ; cek olan herkes böy_ğ : Usul böyledir... Ya hazh rı çiğniyecek, merb da tırmanacaksın, : voldun... Aslan Ve h mahlüklardır... h liklerinden ve Halbuki senin kâlb sİ var... Sana İ merbutiyet var... unut... Mım.umahın ledikderi yüreğinde | Çünkü onun bir seni ele vermesin zallah, bu esrarT de ben onları baS? duysaydım.... Yahüt * iktidarı elimde o:m*” , e md& Başka]_fayg dötl n ZBVEHİ kadnh 'rak! , — Hakltmız *ğr pi — Bak sen, Bense, bana nekadar gördüğüm bu başk runü... İhtiyat bun” mi - Bu suali de gen? Gene o, istırap içmd — Öyle, Swt“mmwıâ' km var... Nice M küfuf de baştan çıkmis: 65 yar etmişlerdir..- ki değişirim... Belk rarı sovlıverek Sa?;d lar edebilirdim... yit yor sultanım... ya ; hulâsa bu dün her seyim sana f edı Başkadın, menmur — Aferin! - dedi. nun kaldım... A ğım Tirendaz! Kalfa, artık © Yerde iki büklüm mınm ayaklarına. öptü: — Bu nimet penimi Safiye sultan — Halbuki bil gen karşı sadakatim du“" Bir kere hwâita ta gözünü kırpll bekledi... Bir ke“ . daiıi bana hm öyle olduğuna © kızmm... İnsân selmek için böyıe zaruretindedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: