Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Ü .' ar N | Ü yt pr'i .mini gemimize ilk mermiyi savur- .den vazifelerini Te Yazan: A, Cemalettin Saracoğlu “Demirhisar,,ın heyecanlı sergüzeştleri Torpitobotu baştan kara sahile bindirmek- ten başka çare kalmamıştı Bütün bu heyecanlı işler arasında “Demirhisar,, Sakız adasının cenup burnuna yaklaşmış larmm denize atıldığımı görünce Türk torpitobotunun mayin döktü-; ğünü zannetmiş ve torpitobotun dü- men suyundan derhal çıkıp uzaklaş- mışlardı. İngilizlerin ellerindeki kuvvetli deniz duürbinlerine rağmen bu kadar 'yakın mesafeden yağ fıcısmı mayin zannetmeleri, o tehlikeli dakikalarda bile, “Demirhisar,, zabitanı ve mü- rettebatını bir hayli güldürmüştü. BİR DÜŞMAN DAHA “Demirhisar,, biraz daha ilerle- dikten sonra Sakızım cenup burnunu bordalamış ve o istikamette yol al- mrya başlamıştı ki, birdenbire Sakız boğazı tarafından bir düşman distro- 'yeri daha göründü. Bu vaziyet karşısında “Demirhi- sar,, 1 sahile sevkedip cesur geminin düşman eline düşmemesi için torpito- botu baştan kara sahile «»bindirmek- ten başka çare kalmamıştı. İki kısa bacasmdan duman bu- lutları fışkırıp ince ve narin provasiy- le Sakız kıyılarımın derin sularmı ya- rarak ilerliyen küçük Türk gemisine bu hazin akibet mukadderdi. “Demirhisar,, daha Çanakkale Boğazından düşman abloka hattmı yarıp çıktığı dakikadan itibaren ken- disini vatanma feda etmiş addedile- bilirdi. Lâkin ne de olsa böyle göz göre göre sevgili gemilerini baştan kara edip onu param parça etmek de- nizcilerimizin ağrma gidiyordu. Bir harp gemisi batırmak veya batmak için yapılır. Bunu “Demirhi- sar,, da her denizci biliyordu. Fakat Demirhisarda ömürleri geçmiş olan bu arslân kalpli Türk çocukları onu biraz da kendi elleri ve canları adde- diyorlardı. Ayni zamanda Demirhi- sarım taşıdığı üç torpitonun Üüçünü atmış ve binaenaleyh hemen hemen silâhsız bir halde bulunduğunu da u- nutmamak lâzımdı. Binaenaleyh ister istemez mukad derata inkiyat etmek icap ediyordu. “Demirhisar,, bu çaresiz vaziyet kar şısında baştankara etmeğe karar ver- dikten sonra icabında torpitobotun berhava edilebilmesi için bombalar hazırlandı. Düşman artık Demirhisara bir hayli sokulmuş ve hatta en öndeki düşman muhribi baştopu ile mini muştu. Top sesi işitilince Türk denizcileri tunçlaştılar. Sanki yaklaşan ölüm kar şısında herkes biribiriyle metanet ve soğuk kanlılık müsabakasma giriş- mişti. Zabitan hiç bir şey yokmuş ve sanki talimde imişler gibi sakin vakarlı yerlerini muhafaza etiyorlar, efrat acele etmeden, telâş gösterme" yapıyorlardı. Ku- manda köprüsünden bir kumanda ak setti: ' — Müsadameye hazırol!... Bu emir gemi birdenbire baştan- kara edince müsademe tesiriyle efra- dın yere yuvarlanmamalarımnı temin için verilmişti. Biraz sonra makineler staper edilerek müsademenin şidde- tini hafifletmek için Demirhisar ağır yolla baştan kara edildi. Gemi süratini bir hayli kay- betmiş olmakla beraber müsade- me gene çok şiddetli bir sarsmtıyı mu cip oldu ve tarpitobotun baş tarafı di- dik didik parçalandı. “Demirhisar,, ın oturduğu yere daha fazla gömülerek botüu düşmanın çekip kurtarmaması için makineler tekrar tam yolla çalıştırılmıya başlan- bulunuyordu. | Düşman “Demirhisar,, dan yağ fıçı-| P- yerlerinin şiddetli ateşleri altında yapı İryordu. Düşman muhnplennm sa- vurdukları mermiler “Demirhisar,, m artık bir enkaz haline gelen teknesi etrafında gümelenmeğe başlamıştı ki süvari beyhude yere mürettebatı kır- dırmamak için: — Terki sefine!... emrini verdi. Ayni zamanda Türk zabitleri ge mideki mahrem evrak ve vesaiki im- ha ediyorlar, fazla tüfekleri, tabanta- ları denize atıyorlar, iki küçük topu da denize yuvarlryorlardı. Düşman ateşi altında torpıtobot tıipkı manevra yapıyormuş gibi bu iş” ler acelesiz, telaşszz yapılırken bir kı- âım efrat gemiyi tahliyeye başlıyor- u. Nihayet geminin kasasında mev- cut altın para da almdı ve sancak ke& mali ihtiramla arya edilerek “Demir- hisar,, en müterakki bahriyelilere şe- âef verecek bir intizamla tahliye olun” u “DEMİRHİSAR,, IN SON DAKİKALARI "Demîrhisar., baştankara ettikten sonra gemımn başı sahilden aşağı yu- karı yirmi metre kadar mesafede kalmıştı. Ve yan tarafta ancak uzun boylu kimselere yol verecek kadar su | bulunuyordu. Binaenaleyh yüzerek sahile çıkmak zaruri idi. (Devamı var) Macera ve aşk romanı — 75 — —t Arzıhalin altında bir hançer gizliydi. Mehmet Paşanın kalbıng__'[ kalktı. Sokullu Geçen tefrikalarım hülâsası: Safiye sultan, Venedikli olduğu — için Osmanlı sarayı içinde kendi vatanı ve dini ufrunda çalışıyor. Bu emeldeklilere le teşrikli mesal-etmiştir. Mariya, Müslüe man oğlunu feda etmiş bir casüstür. .. * * ,Mariyanmım iri gözlerinden iri damla yaş damladı. — Evet.. . dedi. - Fedakârlık.. Cid. den fedakârlık.. Çünkü, oğlumu pek severim, Ama, ne yapayım ? elden baş- ka bir şey gelmiyor.. Zira bizi mahve- decek.. Yalnız mahvolan ben olsaydım, bir şey diyemezdim. Lâkin, elçimizi bi- le, zindan köşelerinde inim inim inle- tirlerdi.. Doğrusu, teşkilâtımızdan eser bile bırakmazlardı. Çünkü bu oğlanım müslüman taassubu o derecede ki, de ğil başka hıristiyanları hattâ annesi- ni bile haber verdi... Fakat, onun hır- sını başka türlü kullanacağınızı anlı- yorum... Kendi silâhlariyle kendilerini Ah, bilseniz, Sokullu Mehmet paşanım öldürülmesi, bizim işlerimizi ne kadar kolaylaştıracak.. Zira, o, devletin te- mel direğiydi.. Sonra, bütün işleri a. vucumuzun içine alacağız.. Dünyayı vuracaksınız.. Hem de can evlerinden.. parmağımızm ucunda döndüreceğiz.. Kudüsün mukaddes yollarını kapayan bu devleti yıkmak, bizim en birinci e melimizdir! Safiye Sultan, Sultahnlığını, asılza. deliğini unuttu: , — Ne büyük yürekli, ne harikulâde bir kadınsm! Yaşa! Varol... Gel, seni alnından öpeyim! - dedi. bir Mariya, hıristiyanca bir tevekkülle, Safiye Sultanın önünde diz çöktü. Gözlerini kapadı. Üçüncü Muradm başı kadmı bu ya- man ve imanlı casusu alniından öptü. — Berhudar ol, anneciğim.. .—. * * Sokullü Mehmet paşanın nasıl şehit edildiğini, kalbiniz sızlıyarak, tarih ki- taplarında da okumuşsunuzdur: Memleket aşkiyle kalbi çarpan bu ihtiyar, Saray tarafından iktidarmın hergün biraz daha baltalandığını görü- yor, fakat, yılmadan çalışıyordu. Her tahkire, her felâkete rağmen, son im- kânları da tecrübe edecekti. Zaten, “boynu kıldan inceydi!,, Eğer, padişah, ecdadının izinden gider, birçok vezirler gibi onu da öldürtürse, “kanım, bu devlete helâl olsun!,, diye düşünüyor- du. Fakat, ah, ölmeden önce bazı 1s- lahatı meydana getirebilse.. Şimdiki padişahın selefi olan ikinci Selim za- | göz atarak öte yandall manında, devlet, inkırazdan inkıiraza yuvarlanmıştı. Sokullu Mehmet paşa, ! Süleyman kanuni zamanında, yani en ihtişamlı devirden beri vezir olmasına rağmen, bütün gayretlerini sarfediyor, felâketin önüne bir türlü geçemiyordu. Şimdi ise, halkiın dertlerni dinle- mekteydi. Bunlara iştînaden ıslahat yapacaktı. Arzıhal verenleri birer birer huzu - runa çıkarıyordu. Onlarım dertlerini dinliyor, en kati emirlerle işi kırtasiye- cilikten Burtarıyordu. 'G NT eei Te dı. Ve h tün bunlar düşman distro- Ü ; ğ HN G LA S MA v Spik endişell endişell sordu: — Öteki gazetelerde — geçen meseleden haberdar mtı? — Hayır. Buna dair hiçbir gazetede, hattâ sizin gazetede de bir tek satır çıkmıyacak. — Fakat ben yazısmı yazdım bile, — İşte sizi bunun için çağırtmıştım. Buna dair bir şey yazmayınız, Çünkü o kas dımı ben tanırım. Kendisile görüştüm ve bas na verdiği Izahat kâfi derecede tatmin edi« cidir. - Biran durdu: — Bunun, dedi, sizin için büyük bir foda" kârlık olduğunu da bilmiyor değilim., Çün- kü içinde esrarengiz bir kadın olmayan bir cinayet, gazetecilik bakımından bir cinayet değildir. Spik suratını eleşitmişti. Fakat: — Hay hay, dedi, istediğinizi yapacağım. Fiter bir kalemtraşla öoyngayarak — devam etti — Buna mukabil, size bazı ifşaatta bul:> nacağım. Krigeri öldüren adamın — sırtmda kırmızı bir yâra İzi var. — Emin mişiniz? — Eminim. Bundan başka, katilin elinde ya kalm ve ağır bir baston, yahud golf oye namak için kullanılan sopaları — taşımafa mahsus bir torba vardı. Zannedersem bu so" nuncu tahmin daha doğru, zira, cinayet mas hallinden seckiz yüz metre kadar İlerde bir golf sahası vardır. Bu noktalari yazmızda nası) kullanabliletceğinizi bilmem. — Belki de, şahsi malümat öolarak katilin tevkifine e» dar, muhafaza etmok istersiniz. — Ciddi bir iz var mı? - — Maalesef hayır. Hem rica ederim bunu da yazmayınız. Pekâlâ biliyorsunuz ki, biz, bazan caniyi heyecana getirmek için “mi- him izler e!de edilmiştir., diye havadis veri- riz. Bu, gizlenen adamın âüdetlerini değişt'- rerek, kendini meydana çıkaracâk todbirsiz ikler yüpmamını mucip olur. Emin ol Hoç'a land, ekseri canileri parmak izlerinden ziya- de, korkup ortadan kaybolmaları yüzünden meydana çıkarırız, <Fakat bu sefer aradığ:" miz adam, öyle anlelâde bir katil değii. Gazeteci, cevap alacağını Ümlt etmemekde beraber sordu: — BHerifin sırtında yâra İzl olduğunu ne- reden anladmız ? Fiter cevap verdi: 4 — Siz Amerikalısmız. İngiliz kanunlar!- nn bütün inceliklerin!i kavrayâbildiniz. mi bilmem? Meselâ burada, bazı cünhalar İçin — —e — __'___/,___—.___,,/_—_/——" T Tefrika numarası: YAZAN: Edgar Wallace ÇEVİREN: fa , eok nahoştur. Bu kırbaç, dokuz kuyrukludüur. kırbaç cezası vardır. Birçök kimseler: bu ce- zayı fena ve gayri meden! buluyorlar. Doğ" rudur. İdam cezası da gayri medenidir. Bır C4 doğru. Fakat bü ceza bir çok — cüriülm ve tünhaları meselâ darp hâdiselerini azaltmıs. tır. Eğer sokakta hırsızlar silâhla — birisine taarruz ederlerse hâkim, onları otuz beşer kırbaç darbesine mahküm edebilir. — Bu İti- barla, silâhla taarruz hâdiseleri hemen he" men kaybolmuş gibidir. Bundan başka beyaz kadm Hcareti yapanlar ve zavallı bir kadını tstismar edenleri ele geçirirsem, ayni kırbaç cezası verilir. Kırbaç cezası, başka cürlümler için de tatbik olunur. Meselâ, — hapishanede bir gardiyana hücum, Eriser, Pentoövil har pishanesinin yedi sene müddetle kamet cee zasınr tatbik eden Memüuru idi. Bu — vazife Cezayı tatbik edenin sinirlerine hâkim ve- soğuk kanlı olması gerektir. Kanun mucibin te, kırbaem, omuzların Üzerine vurulması lâzımdır, ne yukarıya, ne de aşağıya vuru'" mâsr yasaktır. Bunun için, kırbaç cezasını ftatbik edenin üsta birisi olması da icap eder. Zira, kırbaç meselâ boyuna isabet — ederse, adam ölebilir. Bence, katil, Krigerin dayağı- nı yemiş, ve İntikam alabilmek için fırsat kollamış birisidir. — Peki bastonun veya gölf göopası torbrte sinı nereden çıkardınız? — Kriger bir ök ile öldürüldü. ÖOku atmak için bir de yay lâzımdır. Sokak — ortasımda elde yay ile dolaşmak kabil değildir ki.. Fa- kat bu gsilüh, Içi boş kalm Bir bastonda sa'ı- lanabilir. Fakat golf sopası #srbasmda daha iİyl saklanır. Gazeteci, bütün emeklerinin boşa kanasti ile odadan çıkıp gazeteye ve: — Yazıdan kadm meszelesini çıkaracafız, dedi, polis kadmı tantyormüş ve bu İşle alüe kadar değilmiş,. Yazı işleri müdürü suratı asmıştı. Hömur dandı: — Peki, dedi, Size bir telgraf var. Bpik Holland telgrafı aldı. Teleraf Vud' dan geliyordu ve içinde şunlar yazılı iİdi: “Acaba Bellam! benlm hayır teşebbilsleri. mge muavenet eder mi? Ne — dersiniz, belki çocukları sever,,, gittiği döndü Spik kahkahalarla gülüyordu. FAY BİR AHBABA RASTLIYOR Valeri Hovet fena hâlde şaşırmış bir ve»« ziyette idi. Hem müteessir oluyor, hem sinir leniyor ve nihayet kendini gülünç buluyor- du. Olan biteni gidip babasma nnlâttı. Mösyö Hovet: — Kizrm dedi, ben vazifemi yaptım. Sen benim için dünyada her şeyden aziz ve kış" metlisin ve senin tehlikeli vaziyetlere düş- meni iİstemem. , — Peki ama niçin bana onun polis oldu" ğunu söylemedin. Valter Hovetin mahzun yüzünde bir te- bessüm belirdi. Kızı devam ediyordu , — Demelk ben kendimi yapayalnız zannc” derken o beni takip ediyormuş. Halbuki ben onu İşsiz, gücsüz, işe yaramaz bir mirasyedi zannederdim. — Onu çok iyi tanırrm kızım. Ötuz yaşın dadır. İyli bir çocuktur. Babası — Vaşington sefaretinde idi. İki ay — mezuniyetini bana yardım ve sana nezaret için feda ettiğinden dolayı öona kızmamalısım. Bu müddet zarfmıma da artık araştırmalarının boş olduğunu an- layarak bu işten vazgeçoceğini Zannediyo" rüm, Hem onuün polis olduğunu nereden an- ladın. — Bizzat kendisi söyledi. — Eğer bir daha gelmiyecek olursa fena, O senin yanmda ölduğu zamanlar müsterih oluyordum,. — Yarın akşam yemeğe geleceğini söyle. di. Fakat baba, kendini daima bir polisin ne- zareti altında hissetmek ne fena şey. Valeri buna rağmen, Cim Fiterden evvel ce istemiş olduğu serbestiyi tekrar istemek* ften çekinmedi. Ve babası İskoçyaya gittiği gün, Fiter, genç kız iİle beraber otomobille gezmeğe çıktılar ve biraz ilerledikten Sonra Valeri otomobDilin kapısını açı. Fiter: — Zannedersem, dedi. Burada inmemi ir- tiyorsunuz. K Fiterin artık mirasyedi züppe hali kalmt'e, mıştı. Elbiseleri ona daha — uygun gibiydi Valeri ona dikkatle baktı. Haklkaten yakı- şıikli buldu. Fiter: — Nereye gittifinizi ve ne gibi — müthiş bir maceraya atıldığınızı sormryacağım. Diye söze başladı. Fakat Valeri güldü: — Hakkınız var, dedi, muhakkak peşime | laşılsım.... adam taktınız. | (Dovamı var) Hanf Dul bir kadının ! * halledildikten sonra, f ber verdi: — Bir derviş huzura & ıl efendimiz. 'j. Paşa, bir yandan ' ( — Gelsin! - emrini # Saçı sakalr biribiriti ( derviş, huzura girdi. tutuyordu: w Sokullu: IİW- İ — Neymiş? - M — Şunu takdim ) Derviş, usul usul i" Fakat paşaya b“' geldiği zaman, ” kaldırdı. Kâğıdm ışıldadığını, sonra, Sokullu Mehmet P göğsüne indiği gol"uda' — Benim timarım * Gör işte... İhtiyar vezir: — Bire mel' un de can evimden!.. Bağdaş kurarak üstünde yığıldı... Etraftan: — Ah, paşamız herif.. Buna/ nasil ye koğtular. Bir yeniçeri, üzere, kılremı havay8 — AL. nasibin but” Dervişin kıyafet © sandan başka kimse * yucularımız anlamış'* — “Eyvah mahvo!” fama inecek,.. Bütün * diye gözlerini kapâdı: * siper etmek istedi. d Fakat, düşündü ki: İ — Buna imkân tır. Ben kurtarılla ler Umulmadık bir ğ olacağım.,, Bu imanla gf:'flle'ıd : vakit, mucizenin'd ! dü. Zira, başmma inmd ge kılıç, kafasınım bir £€ allâkta kalakalmlâü '— Bu nasıl oluy” b:ıktıgı vakit, ızban dnt yeniçeriyi bileğindel * dü. Yeniçeri hiddetle: aeııt" yi de YA tl tir tir titriyordu. Izbandut herif: — ÖOlmaz, dedi. 4 Bırak, Biz bir kılmt Sadece yakahyallrfl' ü ne verelim... Tâ ki. * teşvik edildiği bu İSİ Gerek yeniçeri, B” lıç kaldıranlar, bu &” hal sükün buldular: Izbanduda * — Hakkın var' - ” Kılıclar kmlarıma elini ayağını srım İclerinden kimi hürmetle örtmeğ? l Hasanın bağlı vüC“ deki esrara zarar $ selemeden içeriki tılar. Hasan, '— İşte muciZt:” Kurtuldum. Gene ge. islâmı kurtara : rimde kim olsa, M ederlerdi... Demek imiş... Demek ki, V zeler ya.rats.biliyar"'