Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
hTt A Sk güzelii” Filia, ğn l b Diyaaküz yaşında ; | ; iken amcam ' İŞten el çekmeğe %uî:g;î“ için bana (Mî. "'Ğh:'_ K NOoter yazıhanesi- soç disine peşin bir dim Tra ayrıca üç bin li n. | n.,,îlrı'*“snn _“llmuyordu. lek istemediğim- Ye bir takma ad d?ffas_mm ihanetini dagmm on sekizinci kav asI acmıştı. dlba_'hallî olduğu o < SÜyod, * gelinine va- ıılqden doî . Yyı Semiha har me geliyordu. Aramızda ha- İA LAİ Cok namur: * Onun için IAVA SÜ | İ mak Üzere bulundu” Benim d:';heten hür adde- - Sanaatim şu mer” aa ö €ri, tabil seyri- N, ayinei devyran tı> î;fuîğîkğ;ğ?hmkğt. a ha- gıı::iz:î' bir daha yar Urdü, B öyliyerek — teh- kek A TLI n ONİ “Ya ' : - “mesi v-amalli masa knrar nlın'uy()l" : u Kendisiyle sinemaya y obîya beraber tik, “dimizi nişanlan- S gibi, sevincim” . Ş b“!)_âdu:—unu sabırsızlıkla 5ö S « Tâkvimi açtım; ) ahşmni A ll bifindg! ç d &ır Sürette hastalan- gimpaşa beni kona” %%&îıüryordu. Bu ta- ğ Yldr Sela op Plan - kızlar- g%q& &âkekqğ:!f dOğ'mu;tur. ) kâî; arı hep Siren erkekl Si çağdaki kıf fazla zamanım yok.. Biliyorsunuz ya, servetimin bir kısmını gelinime ver- mek istiyorum. Bunun muamelesini bana çabuk hazırlayın. İçimde bir sevinç vardı: — Ayaın yirmi birinde sevgilir me bu müjdeyi de veririm! . diyor- dum. Muameleyi hazırladım. Dört şa.- | | hit huzurunda paşaya okudum. Her- kes münasip buldu. Paşa imzaladı. A- damcağız, o gece zarfında vefat etti. Ertesi gün gazetede bu irtihal ha- berini okuyunca, birdenbire gözü- mün önüne dün yazmış olduğum va” siyetnamenim süreti geldi. Tarih 21.. halbuki paşanın vefatı 19... Hemen yerimden fırladım. Sure- te baktım. Evet, aldanmışım... Gece gündüz aklımda olan tarihi koymu- şum.. Paşa da bunu imzalamış... Tarih, ölümden sonraydı.. De-| mek ki vasiyetname sıfırdı|! Buz kesilmiştim. “Ne yapalım?,, diyorum. Yanlış tarih attığımı söy- lesem bu parayı ödemek bana düşe- cekti. Zaten neyle ve nasıl ödiye” cektim? Amcama borcumu bile vere- miyordum. Sevgilime koşup itira. fatta bulunmak mı? Zaten zengin- di, belki beni affederdi. Bu da - fev- kalâde kibirime, haysiyetime doku- nurdu. Benim yüzümden bir kadın oldukça mühim bir parçadan mahrum kalacaktı. Bir an intihar etmeği düşündüm. Sonra amcama koşup ondan akıl öğ- renmeği muvafık buldum. Beni bir baba gibi severdi. Çok zengindi, sükünetle dertlerimi dinle- di. İhtiyarlamış yüzünde parlryan zeki gözlerini yüzüme dikerek bana baktı ve yavaşça: : — sSen intŞgan adamakıllı aklına koymuşsun galiba... « dedi. — Doğru acma! Fakat bunu ne- reden anladınız? — Öyle olmasaydı derdini bu ka” dar serbest anlatamazdın! Yerinden kalktı. Elini dayadı : — Sen benim oğlumsun.. Ne ka- omzuma dar çalışkan ve namuslu olduğunu| bilirim. Ben varken Ffelâkete düş- mezsin. Bu kabahat gençliğinin ve karşındaki kadınındır. Hiç bir zaman bir münevver kadın peşinde koşma” malıdır. Bilhassa o kadın müşterisi o- lursa.. Ben karımı bile yazıhanemden içeri sokmazdım. Şişman ve buruşuk yengem gö- zümün önüne gelince, gayri ihtiyari gülümsedim. Amcam, homurdandı: — İNe alay ediyorsun? Senin yen- gen, vaktinde, beğendiğin o küçük hanımdan çok daha güzeldi. Haydi, gel, şimdi fazla lâf etmeyelim. Bu işi / düzeltmeğe bakalım. O geceyi ve ertesi günü mütema- di hesaplarla, münakasalarla geçir- dik. Meseleyi hallettik. Akşam bitap eve döndüğüm zaman karşımdaki takvimde ayın yirmi biri olduğunu ve zamanın geçtiğini gördüm. Fakat içim sızlamadı bile.. Zira, zaten kadını da kaybettiğimi anla- dım... Artık beni affetmezdi. Esasen;, Semiha hanımı da on- dan sonra gördüm. Tarih şaşırmaları meselesini ona anlatıp ve kendisin- den af dileyip ilâve ettim: — Ayrın yirmi birinde sizi beyhur de yere beklettim... Sakin bir sesle cevap verdi: — Zararı yok... r Kızmamış olduğuna hayret ettim. Sordum: — Bana gücendiniz mi? Biraz tereddüt etti ve tam gide- ceği zaman, yüzüme bakarak: — İsabet ki böyle olmuş.. Ben sizi daha ciddi bir adam sanmıştım.. Servetimi iyi idare edersiniz diye dü- şünmüştüm ve intihabımdaki sebep de buydu. Halbuki siz, tarihleri şaşr racak kadar farfara imişsiniz... İşte o gün bugündür kadınla iş ha- yatımı karıştırmamağa karar verdim. Mesleğimde de ilerledim. Nakleden: (Hatice Süreyya) “HABER — Akştim poltar — Ton Ton amca- nın radyosu Yazarı: Niyazi Ahmet ; AKSAM POSTASI IDARE EVİ İstanbul Ankara Caddesi Posta kutusu : İstanbul 214 Telgraf adresi : Istanbül HABER Yazı işleri telofomnu : 23872 idâre vellân —— — : 94810 ABONE ŞARTLARI Türkiye Eenebi 1400 Kr. 2700 KE, 730 » 1450 4, 400 « 800 * 150 » 300 « Senelik 6 aylık 3 aylık * aâaylık Sahibi ve Neşrıyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) matbansı HABER'in Güzellik Co toru Kubonu: 453 sene evvel bugün 3 aylık yolculuktan sonra Cem Radosa geldi Genç şehzade Papaya : “Ben ne Osmanlı saltanatı için, ne de bülün dünyanın padişahlığı için dinimi değişmem ,, cevabını verdi 1484 yılı 28 ikincikânun günü, 453 sene evvel bugün, şehzade Cem, üç ay süren zahmetli bir yolculuktan sonra Nisten Radosa vardı. Cemin Radoşa getirilişi, kendi- sinin hayatında mühim roller oynadrr ğı gibi tarihin de mühim bir safhası- nr işgal eder. Bundan sonradır. ki, Cem bir kaya üzerindeki kuleye hap- sedildi ve Filipin Elen adında fevkalâ de güzel bir kızla esirliğini unutarak sevişti. ; Dedim ey'can çun lebin candır bana, bir buse ver Gül gibi kıldı tebessüm dedi kim can üstüne Miısrar, bu aşkm hikâyesini ne gü- zel canlandırıyofr. Cem, kaçmak için kurduğu plân- larda muvaffak olamıyor, kendisini| elde bulunduranlar, Bayazıttan, Ce min Mısırda bulunan annesinden mü- temadiyen para çekiyorlardı. Şövalyeler, bizzat şehzade için yedi katlr mustahkem bir kule yaptı- rarak oraya hapsettiler. Bayazıt, Cemin ya serbest bırar kılmasmı, yahut iade edilmesi için Fransa sarayına bir elçi gönderdi. İmparator elçiyi kabul bile etmedi ve ayni meseleyi konuşmak üzere gel- miş olan papanın adamlarma: — Ruhani hükümdarın Türk şehzadesini elde bulundurmasmdan dolayı hıristiyanlığm hayrma birçok faydalar temin edileceğinden mem- nunum.. diyerek şehzadeyi İtalyaya götürmelerine müsaade etti. Zavallı Cem, yedi sene esarette kaldıktan sonra papanın eline düşü- yordu. Şehzade Romaya büyük bir | | debdebe ile girdi. Maiyeti önde gidi- yordu. Papanm piyade muhafızları, sarayının hademesi, kardinalların ve Roma asilzadelerinin hademesi ikin. ci sırada bulunuyordu. Cem ağır bir takım vurulmuş bir atın üzerinde geliyordu. Şehzade teşrifat memurlarmın her türlü ısrarıma rağmen başındaki kavuğu çıkarıp papanmım önünde -diz üstü çökmeğe razı olmadı. Genç şehzade, papa ile yalnız gö- rüştüğü bir sırada: — Yedi senedir akla gelmez cefa- lar çektimi, karımdan ve çocuklarım- dan ayrı kaldım. Onları görmek için Misra gitmek istiyorum... dedi. Bu sözler çok acıklı idi. Papa, ken- disini tutamıyarak ağladı. Fakat müsaadeye yanaşmadı. Ceme dinini değiştirerek hıristiyan olmasını tek- Hf etti, Cem kısaca cevap verdi: — Ne Osmanlı saltanatı için, ne de bütün dünyanm padişalılığı için dinimi değişmerm... * * * Cem üç sene daha papa İnnosanın | ölümüne kadar Sent - Anjel kulesin- de kaldı. İnnosanun yerine gelen A- leksandr Borjya Cemin aküibetini ha- zırladı. ' İşte asıl heyecanlı safha bundan sonra başlar. Bu kismr, Cemin ölümü günü o7 lan 24 subat günü bütün tafsilâtiyle vereceğiz. Puraya Cemin şiirlerinden bir kacmı alryoruz: Tacı kubayı terk edüp uryan olayım bir zaman Gurbette sayran eyleyünp mihzaan olayım bir zaman Geh düşünüp kahidüuren vah cülü- ban kâh ağlayup Geh kan yudup serhoş olun sekran olayım bir zaman Cm, Frengistan için de hayli şiir- ler yazmıştır. İşte onlardan birkaçı: Camı Cem nuş eyle ey Cem bu Her kulun başn'ıa yazılan gelur dev« i rândır Çok şükür Allaha kim geldik Frenr gistana sağ Sağlığınca her kişi nefsinca bir sul- tandır Fırsatı fevt eyleme iyş ile sür zevk - ü safa Kimseye baki değil devran bu dün- ya fânidir Padişahlık bundan özge olamaz şeh- zade Cem Hatırm hoşeyle Cem iç meclisi indandır Hoblar kendu dilince nağmeler âğaz eder Raks ile reftar edenler huridir gıl- mandır Vedi yıllık kaynamış safi şarap lîı’ll; na Saki sinin elinde her taraf rindandır Bunlar ile ey civan şehzade sultan ' Cem sana Bir gece zevk eylemek her şeylere rü Hüsreva gönlünü hoş tut iyşe meş- gul müdam Çünkü bu dünya evinin âhiri viran- ça Musolininin - oğlu Tayyare ile rekor kırmak istiyor Morning post yazıyor: Pre Sinyör Musolinin oğlu Bruno, Atlas denizini kendi başma tayyare ile uçmak istemektedir. Bu mevzu, bir Fransız gazetecisiyle Düçenin te« sadüfen görüşmesi esnasında meyda" na çıkmıştır. * Fransız gazetecisi Brunonun fil- hakika Atlas denizini geçmek iste- yip istemediğini sormuş, Düçe şu ce“ vabı vermiştir: Zannederim ki bu havadis doğru dur. Oğlum bir idealisttir ve onun bu yolda devamımı isterim. Fikirle: rini tasvip ediyorum..,, Sabık Alman imparatoru Manen ve maddeten bitkin bir halde Eski Alman imparatoru Vilhelm- in manen ve maddeten çok düşkün bir vaziyete girmiş olduğunu İngiliz | gazeteleri yazmaktadır. Niyoz Kro” nikl göyle diyor: 78 yaşında bulunan sabık Kayser artık o eski mağruür ve enerjik insan olmaktan çıkmıştır. Sabık Kayser, Almanyaya dön- mek imkânı kalmadığı için ıstırap ve yeis içerisindedir. Sabık Kayser bilhassa İngiltere- nin Sabık Kralı Edvardın tahttan çe7 kilmesi dolayısiyle bu yese düşmüş- tür. Söylendiğine göre Kayser Vil- helm, kralEdvarda tahtta kalması hususunda tavsiyede bulunmuştu. Sabık Kayser Vilhelm diğer- tar taftan Hollanda kraliçesi Vilkelmina nın, kendisini, kızının düğününe çağırmadığından müteezsirdir. Bu- nunla beraber sabık Kayser, düğüne bir hediye göndermiştir. , Eski Alman imparatoru, böbrek” lerinden mustariptir. Almanyadan avdet eden karısı yanıbaşından - hiç < Sit OT ç ' ) İ