20 Aralık 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Buzlar arasında Bu macerayı bir Seyahatnamede o- küdum. Fakat, türlü türlü rakamlar, türlü türlü fenni tafsilât, balık, kuş, fok cins&leri, geyik ve köpeklerin ev - .Bafı ve kutup memleketlerindeki dai- mif fecirlerin tasviri arasında o derece sudan geçilmiş bir dram ki... Halbuki şayet bu vaka bir haile müellifinin eli-| ne geçseydi, şüphesiz, bu mevzudan bir piyes yaratırdı. Di v ; v ».* Cenuptaki buzlu memleketlerin ah- valini tetkik için, 1919 da Sir Antön Arteston'un riyaseti altımda bir heyet, Gutnol mevkiine inmiş, oradan, kizak- İarla ve icap eden erzakla buzlu top- rYaklar Üzerinde mevki tutmüştü .. Kâ- | gifler, konserve kutularından, tatlı su- ” dân Ve mahrukattan, çadırlardan mü- rTekkep növalelerini bit noktada dağ- dar gibi yığmışlar, bunlardan adeta bir *ev teşkil etmiğlerdi... Buzdan dört kö- vge parçalar keserek ihtiyat nevaleleri 'etrafında “kârgir bir bina,, insa etti- ler... Artık istediği kadar kış olsun, ibtediği kadar kar yağsın, bu buz du- Vârının arkasına hiç kasırga nüfuz e- demezdi... İnsanlar, ehli hayvanlar ve gıdaları orada masün ve emin dura- caklardı.. ÂAltı ay yazdan sonra, altı ay kâara kış gelecekti. * “Karakığ,,.. İ Bu ismi türkçeye kim hediye et- miş ?,.. Türkler ki, pek o kadar kütup iklimlerine yaklaşmış insanlar değil - dir, nasıl olmuş da, bembeyaz karlariy le bembeyaz olan kişin « hakiki kışın - kara olabileceğini tasavvur etmişler? “Karakış,»» Kutplarm gün görmez | kapkara kışı... Başladı işte« Ve bu, al- ti ay sürecek... — Sir Anton Asterton heyetinin bu se- yahatindeki esas maksat da, kutuplar- Caki karakışm nasıl olduğunu tetkilk | SEEEL T , Bunlardan ilç kişilik bir ekip, kö - Pok kızaklariyle, çadırlariyle, kuvvet- | İi içkileri ve gıdalariyle, bahusus ha- b ,Ya tazyikini, buz derinliğini, yıldızla - hu PN vaziyetini ve fennin merak ettiği | Bütün diğer hususiyetleri ölçmek mak " sadiyle, asıl heyetten ayrılarak, .cenu- ©- ba doğru 'ilerlediler. Bunlarım bir adı da fedaflerdi. Üçler yirmi Besle oluz beş — arasındalar. Daldıkları buzlar ve karanlıklar diya- rımdan belki de bir daha dönmiyecek- - İer... Sir Antoön Asterton ücünü de al- nımdan öptü. Kuvvetli projektörler bir müddet yollarını aydınlattı ve fen kahramanlarıı;ı selâmetlendi. Sonra, nispeten zayıf fenerlerinin yardımiyle ilerlemeye başladılar .. Erzaklari kendilerine on gün on ge- © ©e yetişecek derecede olma'tla beraber, — pek ihtiyatlı hareket” ediyorlar... Her 1 adurdukları mevkide, cadırlarını kürup | oBuslalarını ve yıldızların mevkiini tet- , kik ediyorlar. Aletlerini işletiyorlar... Üç seyyah, çadırlarının konofru () içinde, elde ettikleri neticeleri not edi- YOf Nihayet en gençleri olan Tasadat Müftehassısı Robert Edgard: — Sise yakalanacağız... Geri Gdön- “eMemiz icap ediyor! - dedi. Bi Henry Hubert: D e , — Zaten, dört gün dönüş.. İki gi W de ihtiyat... Erzakımız ancak o 3:: ar... Derhal dönmemiz, cidden ihti . 1 ı.I»;îal:lı bir hareket olur - hükmünü ver - /-Şimdi, şarktan doğru indikleri kay. p. Fin tamamiyel aksine olarak, garptan bir tavs çiziyorlar. Fakat Robert Bd.- Bard'ın söyledikleri de çıkıyor: Hava Zuluyaor... ,, Havanın bozması!... Bizim için, ne ifade eder?.. Meselâ yağmur - yağar, î""üma çıkar, yahut bora olur, tipiye Uftulursunuz... Üç kişilik seyyahın ba- ğma böyle bir şey gelse, kendilerini Şaharım ortasında güllük' gülistanlık İtİnde tasavvur edecekler, ceketlerini #ikararak piknik yapacaklar! | Düşünün: Kutbun kışL.. Ve hava - “Tin bozması; Bu,.ne demektir... Bu- |© Bün nasıl olduğunu hakkiyle ve haki- çi 5 SA T Ha ŞÖT FŞ TT S TTAR NT ' | Tonton Amca gikarmak, ondan rapor almak lâzım- dir... Bu, öyle bir donuştur ki, hiçbir rüzgârin esmemesi demektir.. Zira, herhangi bir hava kımıldanışı olsa, rüz gâr, daha sıcak memleketlerden doğru eseceği için, bir yerden hararetin gel - mesi icap eder.., Hiçbir rüzgâr olma - Yyınca ise, bu en soğuk memleketin b_er— bat gşeraiti, töprenmeden, mutlak öla- | | n 'e OA N F .. Ç . HADK — Anşalü pusldsi 'ı'ıw.ı:u;rıw rak, durduğu yerde dürüyor, kala ka- İryoft... Üzstelik, semalardan yere doğru İto- yu bir sis çöküyor.. Bu sis, bütün fe- lâketlerin en fecii., Hayvanlar, bu yüz- den, sevkitabitlerini kaybediyorlar. Göremiyorlar, koku ülamıyorlar... Halbuki ilerlemek lâzımı... Üç kişilik ekip, programlarmı boz- mamak emeliyle günün mMmuaâyyen Ba- atlerinde, cçadırlarını sökerek ve her eşyalarmı köpek kızaklarına yükliye- rek gidiyorlar... Üçer saatten iki nö - bet yürüyüş... Sonra dinlenmek ve tet- kikat... Eğer bu gşerait içinde dört gün — Hak yol alacak olurlarsa, arkadağşlarının yanıma, muvaffakıyetle varacaklar... Fakat, hava, ke&if bir büz tabakasi| | haline gelmiş gibi teprenmiyor... Bt - cak iklimlerden doğru hiçbir Trüzgâr esmiyor... Bu en soğuk diyatın rakitli- gi içinde bunalıyorlar... Hele sis! Sis dağılmıyor!.. İşte bu yüzdendir ki, başlârına be- lânın en yamanı geldi... Üçüncü günün akşamt yürüme müd- deti sona ermek üzereydi ki, ansızın, köpekler havlamağa başladı... Ve ön- lerinde yava&ş yavaş giden kızakların sürati, baş döndürücü bir şekilde art- Henry Hubert! — Ne olüyoruz, arkadaşlar?.. diye - haykırarak, en arkadaki kızağa yapış- tı. Fakat bu kızak, elinde kaldı ve genc | | İngiliz, sırt Üstü yere yuvarlandı. YU Ğaa İlal fadaf sAanşam ygramıma yğle . laştı. Hüberti yerderkaldırıp devri - len kızağı doğrulttular. Sonra: — Ne var? Ne oldu? - diye sordular. Hübert, yeis içinde: — Dinleyin.. - dedi, Dinlediler... D $i İki üç metro ilerlerinden doğru, sin- | cabi karanlığın ötesinden ve sanki ye- rin dibinden aksisadalar yükseliyordu. Bunlar, ağır cisimlerin tekerlenmesin- den ve köpeklerin acı acı bağırmasın- dan doğan seslerdi. Körzarlnr SAK ge 4 munn ) — Anladınız ya: Mahvolduk, çocuk- lar!... İhtiyatla ilerlediler. Fenerleriyle a- şağıya doğru baktılar. Köpekleri, kı - zaklar, âletler, hulâsa her şey, çıkıl - maz dereçede derin bir uçurumun di - bine yuvarlanmıştı. Oradan gelen hay| van iniltileri bu çukurun ne derinlikte olduğunu seyyahlara anlatt: Elimizde bir tek kızak kaldı! Henry Hürbert: t — Bu kalan kızakta bir cçadırla iki kişiye bir gün yetebilecek derecede erzak var! - dedi, “— Ya üçünecü adam?,, Hepsinin dimağında bu düşünce doğdu... Zira, bu soğuk memlekete mu- Gd sene evvel buüğün Yazılan bir mektu'ıp'u Çarlık Rusya Istanbulda nasil entrikalar çeviriyordu ? 9326 & ne evvel buygün Galile, Zührenin safahatı hakkındaki keşifierini ortaya attı 64 sene evvol bupün, — 1872 yık 20 İlkkânun günü Perersburgdan Vive. nada bulunan — Nav'bof'a bit rpektup yatiliyordu. Stremok V İmzasını taşıyan bu mektup, © vakitli Çarlık Rus; . siyasetinin Iç yüzünü — en ince tefarrua: tma kadar ,aydınlatmaktâdır. Yazılı- şinim tam 64 üncü yıl'ıda okuyarağınıt mektuba — başka bir mütalea ilâve;e lüzüm görmüyorum. İşte mektup: ! “General İgnatief Cersadette cere. yan eden ahvali size tebliğ etmekte u- duğundan — Çargrav meş'um hâdisesini burada tekrar etmeğe hacet yoktür. Mahmut paşanın infisali ile Halil paşa- gn memüriyetinden — doölayı kaybetti- ğimiz — nüfuz ve tecsrüre yeniden ka- | wüşâcağımız hakkmda pek ümidim yök gibidir. İstanbuldak! dostlatrmızm v - dikleri büyük — Üzniütlerin husulüne inz- namıyacağımı — cerbusl olarak (öy »- mek İsterim. — İngiliz- ve Avustur/n hilesi İstanbulda — ziy: desiyle kuvvet bulduğundan — Mahmut paşanımn — gene hükümetin — başıma peçeceğine de a kadar — ihtimal veremiyorum. Bir de za'fı ahlâk ve gürür ile müttasıf >adi- şah da heyeti vükelânın hükümet maka- | muanda kalmasmın lüzumlu bulunduğu. na kani olduğu anlaşılıyor. Hariciye Nazırı — ile sadrâzam aley- hindeki teşebbüsatını bir müddet *-n tatil etmesi prons Görçoköf tarafcıdan General (İgnatisf) e beyan ve iş'ar edil. miştir.- Maamafih Hölil paşanın 'tabi- mumiyesinin gidişine Baktlırsa — »2 vâ- Lit — zarfında yeni vukuatlar zuhuc ede- ceği ve şu iki diplometmn kifâyetsizl'ği anlaşılıp — padişah gene emri hütümet ve idareyi bizim dostlara teslime <»c-- bur — olacağı mühakkektir. Binacaa - leyh tamamiyle bir 'sureti —aharda yeni tertibat — hazır'armmakı faydadan hali üeğildir. Karadağ ile Sırbistan, bize beklediğimiz fırsatı istihsal edebilecek . leri cihetle nazarı dilckatinizi buralara hasrediniz. İslavlığın bu iki rehrüma. sıma — manen ve maddeten muaveüe! ettiğimiz hâalda maksadımıza saray e&ec- tirikaları — tertibinden ziyade hizmet etmiş olatağız. Zaten o gibi entirika - lar memloeketimizin şanmıma ve fikrimizin ulviyetine (1) yakışmaz, Kudüs - kilise, si emlâkinin haciz altma alımması hak- kandakti karar malümunuz olmalıdır. Bu tedbirin — ittihazı — biraz gecikmiş ise de mözhep işlerinden dolayı halılkımız- da 'husümet peyda etmiş olanların alıl . larmı başlarına — getirmek — bahsind> haylice tesiri olacaktır. Bu vesile ile rumların Rusya ile Burgarlar aleyhinde bulunmalarının doğr: bir tedbir olma- dığını anlıyacaklarını #it ederlen.,, *. Kudüs kilisesi meselesi ötedenberi — ktir tarihtir.. Bu mektup, -Çar Rüsya- — nn Çar şehri (Çargrad) dedikleri İstan bulda oytadığı tol — ve beslediği emel- leti, İmparatorluk memüurunun kale- — | mitiden çıkması noktasından ehemm.- yetlidir. Galile ve Zühfe Güneş batar bâatmüâz karanlığı tâtlı ış' ğt ile azaltan Zühte, en çök işikli — bir yıldızdır. Heyetcilerden Babilon — Milâddan önce 685 yılında bu — yildiz hakkında tetkikata başlamıştı. Zührenin hacmi, arzın hacmine yakındır. Hati- ki kutrü 12,400 kilometre Olarak hesap — edilmiştir. — Güneşten vasati — uzaklığı — da 107,000,000 kilometredir. Zühre'nin safahatnı ilk defa Gali- le keşfetti. Fakat bü keşif/ tendisin - — den önce gelenlerin keşiflerite benze- mek şöyle dursun onları çürütüyordu. Onun için keşfini sakladı ve gördükleri- ni J1âtin lisanı ile yazdı. Hattâ bir. cok hatflerin yerlerini değiştirerek kim- — senin — bir şey arilamâmasını temin cte — ti Birgün — dostlarradan biti Galile« — Zührenin safahatı yğk mudur acz.,;' ba?.. K Galile şu cevabı verdi: f — Gökte tetkik s*edileccek — sonsurz esrar Vardir!! Fakat sihhâtim yerinde olmad'ft için zamanımı yatakta geçiri. yorüm... Hakât bunlara rağmen büyük kâ. şif keşfini taklıyamadı, 1610 yilı 20 İlk. kânun günü, 326 sene evvel bugün bi bütün bildiklerini, gördüklerini ortaya — köydü.. vi | 5ÖO yıl bekliyen mMmezar ı Sahibini 50 senedir beklemekte olan mezar nihayet geçen hafta dele — muştur. Bu mezar Yugoslavyanın Niş şehri civarmda Lazarevatz kö- yünde Bozha Labovitç tarafından 73 yaşında iken açtırılmıştı. Bozha ve- çen hafta 123 üncü doğum yıl dönü- münü kutluladıktan sonra — ölmüz ve Yugoslavyanın en ihtiyar adamı * bundan elli sene evvel açtırmış olfu. gu Mezarma gömülmüştür. T M ' - SE kavemet edebilmek için, gıdada va le- vazımda, hiçbir eksik olmamak lâzım- dı. İki kişinin yiyeceğiyle üç insanm idare etmesi, bütün ekipin birden teh- likeye maruz kalması demekti. Robert Edgard: — Uçuruümdan bir sey gıkaramaz mıyız acaba? - dedi. Bir miktar ipleri, ve birkaşç tane de|j kancaları vardı. Tecrübeye giriştiler. Üç çeyrek kadar emek sarfettikten sonra imkân olmadığını anladılar. Gene Edgard: 'rer Nafile yere kuvvetimizi kaybet- Miyelim... Haydi, çocuklar! Bir saat daha yürüyelim, bugünkü programı - Mız nihayetlensin bari de ondân soni- ra allah kerim! - dedi. L Fakat birden Henry Hübert inilde-| iş — Burkuldu mu? di. rasımı çıkararak, felâketzede arkadaş- larının ayağını oğdular... da Edgard çeksin... elyiş yüzünden, bir saatte kat'etmeleri iktıza eden mesafeyi iki saatte yürü - düler.... Nihayet yörgun argın çadırı kurarak mümkün mertebe doyurup bitkin bir uykuya daldılar. dâa Henry Hübert'ti: — Mahvolduk! - diye düşünüyordu. Üçü de anlamıştı: Donmuş ayak! EBdgard: — Şişe uçuruma yüvarlandı!.. . de Fakat, boyunlarından konyak: mat- — Omuzuma âlayım seni.. Kızağı * ee Üç kişilik kafile, bu meşekkatli iler- içine - girdiler. Karınlarmı İçlerinden uyuyamıyan biri varsa, o *üş ikinci bir hey'eti seferiyeyi yola| - — Hayır... .— Kımıldatamıyorüm. -. Hissim de kayboldu.. Ce Koştular...' — İspirto şişesi... L Dahaldoğrusu ben mahvettim onları... Bir saatlik yol iki'&aatte alımdı., Ya- rın da, benim donmuş ayağım sebebile Mmesafe iki misli uzıyacak... Beni siırt- larmda taşıyıp menzile ulaşamıyacak- lar,., Sonra üç kişiye iki adamlık er - zâak... Ona da dayanamıyacaklar... Yerinden kalktı... Usulla sürünerek çadırdan çıklı... Donmuş ve hissiz ba- cağı üzerinde, tahta bacaklı bir alil gibi ilerliyerek karanlıklar ve sisler arasşında yürüdü, yürüdü, takati kesi- linceye, tek bacağının hissizliği öteki- ne de yayılıncaya ve bütün vücudunu istilâ edinceye kadar yürüdü... Sonra göktü.. Güzel: güneşli memleketlerin aydınlığını tahayyül ederek, bütün do- nup ölen insanlar gibi satafatlı, şaşa- alı, iştleli bir ölümle kahramanca, ebe- diyete karıştı... Buzlar, sinelerindeki cisimleri bin - lerce sene hiç bözulmamış, örselenme- | miş bir gekilde muhafaza ederler. Kim bilir, müstakbel beşeriyetin kâgifleri de, belki onu, hafriyat esnasında, bü- yük Mısır hükümdarlarının mumya - Janmış ve el değmemiş cesetlerini bul- duğumuz g'bi keşfedecekler ve müze- lerinin en ihtirama lâyık bir köşesine saklıyacaklardır... ' ) i (Vd-Nü)y- HABERİ AKHSAM POSTASI IDARE EVi İstanbul Ankara Caddesi || — Posta kutusu : Istanbul 214 Telgrat.adresi : Istanbüt HABER Yazı işleri telofonu . 22079 idâre ve illân : 24370 ABONE ŞARTLARI — | || Türkiye Ecnebı Senelik YTa0öKkr 27600 Kr. 6 Aaylık 780 , 1450 * 32 aylık 400 » Bcö 4 ! t aylık 1850 . 300 » h Sahibi ve Neşriyat Müdürü: - Hasan Rasim Us (| Basıldığı yer (VAKIT) matbaasi HL HABER'in Güz2llik Co toru Kudbomnu:

Bu sayıdan diğer sayfalar: