Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
d ize, İSTANBUL: 18,30 plâkla dan& müsikisi, — 10,830 koönfe rans: Suat Derviş tarafımdan, 20 Belma ve arkadaşlari tarafmdan Türk — musikisi ve hâlk şŞarkıları, 20,30 Sadi. ve ârkadaşları ta rafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 21 sa&t âyarı, örköstra, 22 Ajans va borsa hâ barleri ve ertösi günün proğramı, İ22.80 plâk lâ sololar 23 son. CAvrüpa merkezlerinin programı gelmedi ginden. konulamamıştır.) Yıldızın arkadaşı Böyle sehhar bir arkadaşa karşı yâ | Banilik gösterilebilir mi? Sinema yıldızlarından Doroti Kay sön filmini işte bu kaplan yavrusüylı Oynamıştır. Şüği aram SINEMALAR BEYOĞLU SARAY $ Günün adamı TÜRK * İşte bahriyeliler MELER ; Parisli şahntöz IPEK : Çölde bir Türk — genti (Türkçe) SARARYA : YILDIZ SÜMER D Donanma - geliyör Kanundan kaçılmaz Bay Tekin meçhul dünya, lârda. Şeytan adası ve Posü Taras Bulba ve Şirley ve Kangsterler Sefiller (Türkçe) Saadet ve Karayılgı Bir aşk böyle bitti ve İki yüzlü katil 1 No, l1 halk — düşmani ve Şarlo asrl zamanlar UÜUMURİYET : Programını bildirmemiştir ISTANBUL ALKAZAR : TAN : ŞIK t ŞARK t ASRI 1 ASTORYA : FERAH : programını bildirmemiştir AZAR * programmtı bildirmemiştir MİLLİ $ Meçhül âsker ve Kan kâr deşler HİLAL $ Yıldırım bölük ve Cesür muhbir ALEMDAR Programını bildirmemiştir KEMALBEY İstiklâl uğrunda — ve Çöl ' arkadaşları KADIKÖY HALE : Programını bildirmemişlir USKULDAR HALB $ Programiını bildirmemiştir TİYATROLAR îĞ—H;Pî"qnİnm TEPEBAŞI dram kisminda L (. BABA Fransiz Tiyatrosunda Öpera kıstii ll LEYLA ile MEONÜN MrYRaYITİRİ — HALK ÖPERETİ Maksim — tiyatrosunda ; Zozo Dalmas ve Fönoö: kosun iştirakile ENAYİLER Büyük İlüzyönist ve manyetizmâacı Pr. Zati —Sungur Şehzadebaşında Son gün veda münase betile fevkalâde program ? ve “20/komgrimelik ambalajlarda bulunur. Ambalaj ve komprimelerin Üzerinde halıshgın timsali olan & markasını arayınız. 4 timee, N ZAYİ — Hâmit Nafiszin mutastarrıf Olduğu Ay ve Yıldız nam dubalar için ea ve 37238 humataİlr makbüuzlar mü. bilinde İstanbul ithalât gümrüğü vez Tesine depozito süretile yatırıİmış olan gümrük tetmine ait mezkür makbuzlar zayi olup yenisi derdesti ahz bülundu- Bundan hükmli olmadığı ilân oluhur. Avukat Ahmet Arif | rmtı bana şöyle anlattı: Jer itiraf ediyorlar... Üyük öpefet. Yeni kadrc İ FERAH sinemada| * — hademeyle gidip geliyordu. Bir ay geç| HABER — Akşam posfası Dilenciler birli v gı IKör ve topal İmal edip geneçleri ihtiyarlatan teşkilâtın ocağına İnelr dikiliyor Darülacezede gözü açılan bir kör işin sırrını anlatayw Zabıtanın son zamanlardaki sıkt tâ- kibi neticesinde sokaklarda dilenciler hissedilir derecede azaldı. Bunlar yâ- kalanarak Darülâcezeye sevkedildiler veya takibin gevşiyeecği Üümidiyle şimdilik bir köşeye sinerek kazandık- ları paraları yemekle meşguller... Bu ümitlerinin boşa çıkmasını ve ta- kibin ayni şiddetle devam ederek or- tada hiç dilenci birakmamasiıni . te- menni edelim. Memurların eline geçen kör, topâl kanbur adamların sapasağlam olduk « ları, kadinlariın kucaklarında taşıdik- ları çocukların kendilerine ait ölma- dıkları meydana çıkmaktadır. Dilenci- lerin nekadar çok kazandıkları da bu işin bir meslek haline gelmesinden ve dilencilerin çokluğundan pek âlâ anla | şılmaktadır. Darülâcezede uzun müddet hemşire- lik yapmış olan bir bayanla görüş« tüm. Bugün bir yuva kurmuş olan bü bayan dilencilere ait meraklı hatırralâ — Dilencilik İstanbulda bir meğlek halindedir. Bü mesleğin tam bir teşki- Jâtr vardır. Bünu ben söylemiyorum : Kendileriyle görüştüğüm bazı dilenci« Söylediklerine göre dilenciler Tahtakalede büyük bir handa otururlarmış... Buradaki odala- İ | da.nasıl yürüyeceğimi.de. anlattı. Ben | böyle gezerken polisler tarafından ya- Tilebü- | riın kirası ayda İ « 2 liraymıs... gıları olan sapasağlam adamlar, cö- cuksuz kadınlara çocuk bulur, sağlam ları kör, töpâal yapar, yanlârına Bağs lam itisânlar terfik eder, dolaşâcağı, düracağı mintakayı da tesbit edip kendisine söyledikten sonra handan dişârı kapıp — köyüverirlermiş.. —Alk« şam oluür, teşkilât mensupları yerleri- ne dönerler, hasılatı getirip elebaşıyâ verirler... O da hissesini alıp taksimi yaptıktan sönrâa odalarına çekilirler « im$ ... Iki &öne evveldi... Zabıta memurları üstü başı pis, elinde bir değneği kaka, kaka yürüyen iki gözü kör bir adami getirdiler... Darülâtezeye gelenler he- men soyulur ve adamakıllı yıkanırlar, Bu kör dilenciyi de hademeler soydu- lar... Hamamıda iyice yıkadılar, Temiz elbiseler giydirdik. Bir yatak tahsis ettik. Gözleri görmediği için bir hade- me kendisine refakat ediyor, yemek koğuşuna, abdeshaneye, bâühçeye bü ti... Bir sabah koğuşu dölâşırken âma dilenecinin yorgatını yüzüne kapadığı- nı gördüm. Merak saikasiyle yörganı kaldıtdım. Bir de ne göreyimi; yorğya- nın 'altında iki mavi göz fıldır fildır bana bakıyor. Hademelerin âmanın ye rini değiştirmiş olduklarına hükmet « tim. O günkü nöbetçi hademeyi cağır- dım: — Bana baksaniza, yı nereye kaldırdınız? Hademe şaşırdı, yatâ baktı: — Bir yere kaldırmadıim kimseyi... Dedi. Yataktaki adâma döndüm: — Buradaki âma nöreda? diye sör- dum, Ürkek bir sesle: — O âma benim! diye tevâp verdi. Hayretten dona küldim. Bü âmanin gözlerinin açılması için hicbir tedavi buradaki âma« tekl âdâma yapmamıştık. Hilkaten de böyle bir | den evlâdı alman bir ana gibi cıyak açılış işitmemiştim. — Senin gözlerin nasıl açıldı? Gülüyordu. Yatâaktâ döğrulmuş, mâ vi gözleriyle yüzüme bakarak dünya- ya yeniden kavuşmuş bir iİnsan neşesı- le gülüyordu. Bu garip hâdiseyi müdüre. döktorla- Ta haber verdik. Gelip buü kör dilenciyi sorguyâ çektiler, Macerasını anlattı: — Istanbullular âmalara çoök para verirler. Gözünü yalancıktan kapiya- rak elde değnekle dolaşanların gözle- rini mütemadiyen kapalr tutamadık- larını dileneileri idare edenler anla - mıişlar ve uzün tetkikat netlcesinde bir ilâç bulmüşlüâr. Tahtakaledeki handü bizim başımız da bü ilâçştan tedarik etmiş, Bir ây evvel bir göce benim göz kapaklarıma bu ilâçtan #ürdü. O gece ve ertesi gün dışarı gıkmadım; ilâş-i- b yice yapısşsın diye... Rels ertesi gün elime bir değnek tutuşturdu. Sokaklar- kalarıdtm. Bü İlâç yıkahârktan bir ay sonra ancak ağtlabilirmiş, Benim de gözüm dün gece yaârısı açıldı.. Bir gün iki büklüm yürüyen göbeği- ne kâdar siyah sakallı, uzün sâçlı bir intiyar getirdiler... Kolündan tütülmas sa yürüyedek hâli yök gibi görünüyor« du.. Yüzü gözü kirden görünmüyordu. Zabıtanın raporunda!: “Şehirde dola- şan halki neşrettiği pis kokularla ra- hatsığ ettiğinden dölayı yükalanıp gönderildiği...,, yazılıyordu. Müdür bu adama baktı, baktı: — Bön bü adamı tanıyorüm, - dedi, salktalırr tiraş edin de yüzünü görelim. Hamama soktular.. Bir saat,sonra bir delikanlı olarak dişarıya çıktı. Bu gengç beş Sene zarfımda bu kadar uzun sakâl ve saça sahip ölmüş.. Genç ol- duğü İçin kendisine kimsenin para ver- memesi Üzerine ihtiyar ölmiya karar verip işini tıkırıma koyduğunu itiraf etti. Ömründe hâmam gürmiyen büu genç yürüdükçe topuklarında kabaran külçe halindeki kirler yerlere düşüyor- dü. Bir gün orta yaşlı bir dilenci kaditı getirdiler, Hamama girdi, çıktı. Terte- miz elbiseler giydirildi. Temiz bir ya- tağa yatırıldı. Brtesi sabaâh hadameler geldiler! — Hemşire hanım! Dün gölen ka- dimıt tüstünde bitler yüzüyor! Dediler. Saçı dibinden tiraş edilen ve kendi elb'selorindan hlebiri giydirilmiyen bu | ni yakalamak ciyak bağrıyordu. Meğer hamamda yı- kanirken bir fırsatını bülup bu kemeri beline taktvermiş... — İki göcuklu bir kadin geldi bir gün... İçeri girer girmez tasları öptü. Ayağa kalkınca: — Çök şükür allahım.. Kurtuldüm o zalim herifin elinden diye ağlamıya başladı.. Sonra anlattı: — Kocam iş yapmaz, Beni göcukla- rımla dilendirir, elimden parayı alır. Kahvede kumar öynar, rakı içet. Di- lendiğim parayı saklamamaklığım için de ekseriya uzaktan beni göz hapsinde tütar.,. Dilenmezsem dayaktan öldü - ür... Arlık dayanamadım. Poölisler be- isteyince kağmadım. Kurtuldum... Bir gün sönra kadınin kocası geldi: — Kafrımla çoçuklarımı dileniyorlar diye yakalamışlar. Halbuki onlar böy- le göy yapmaâzlar. Yânlişlik olacak. Ve rin çocuklarımı, kartmı, dedi. Kadına Söruldu. Köcüsiyla gitmeyi bir türlü istemiyordu. Bü âdâm bir gün sonra gelmiş. Kaârısiını pencereye çağırarak yâlvarmış, yakarmış.. İki lira istemiş. Ondan sonra günlerce ge lip gitmiş... Karısı çiksın diye ağlar derecede yalvarmiştı. Yekta Rağıp Önen I Bev Hanı. kadında bu kadar bit nereden olabilir- di? O gün gete hâmama soktülar.. Bü- tün elbiseleri, yatak ve yorganlari ye- ni baştan değiştirdik. Eh, artık bit fi- lân kalmazdı... Halbuki bir gün sonra hademeler gene Kköşürük geldiler! — Hemşire hanım. O dilencide gene bitler yüzüyor.. Çılgma dönmüştüm. Kadtnın yanma giderek: — Bu bitler nereden çıkıyor! diye sördümi. ' — Bilmem... dedi. Ayafa kaldırdım: Gömelğini açmak ! .%âÖmerAbdürrahman : linde sapsart bir kemer meydana çık-'-= tı. Üzeri bitlerle som sırma ortulmuş .. istedim. Kapadı. Şiddetle çektim. Be- olan bu kemeri açtım. İçinden 14 dane sarı âltin çıktı. Biz bunu açarken elimn- l Kimyager Hüsameddin Tam idrar tahlili 100 kuruştur. Bil- umum tahlilât. Eminönü Emlâk ve Eytam Bankası — karşısında İzzet Operatör Üroloğ Doktoör Süreyya Atamal Beyoğlu İstiklâl taddesi Parmakkapı Tramvay durağı No, 121 birinci kattâki Muayene hanösinde hastalarını her- gün saat 16—20 arasında kabul eder. GERERİZEİEETETİ SAREEİLETEİEARİTÜZDEİMEMİNDÜNMAN Doktor n DERMAN Hİ Muayenehanesi- «« Eminönünde : VALDE HANI içinde No. 21 ; BENHUĞARLERİ HANME KA ĞEE AAA h