6 Aralık 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

6 Aralık 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ç YA LENİR Ze 2 id almağa başlamıştı, Yağmurlar ie daha ağırlaşıyordu. Yollar büs berbatlaşmıştı. Herhalde bir şey- k; hem de çabuk davranmak yetinde idik. Erkânıharbiye he- konferans akdetti, Allenby yeni in tasarladı. iin şimalindeki Türk müdafas- zeorlayamazsa, cenup tarafını de- ekti Gal krtalarımız Şerifiye deni pede gayet dikkatle hazırlanmış n Türkleri geriye itti ve Şerifi maçlarını bütün gece tufan gibi yağmurun altında tuttular, Nefer aç, susuz, erzaksız ve palto bir sefaleti. flkinci hedefimiz Beyt di ve ertesi günü İsanm doğmuş yere girmek düşüncesi, bütün katlerimizi unutturmağa kâfi ge bir mükâfatı. "ak oraya (o girişimiz pek de öyle wmız gibi çarçabuk oluverecek de Arada engeller vardı. Türkler imin cenup eteklerinde büyük ih bahçesine tam yedi tane sahra Yerleştirmişlerdi. Şehrin kapıların Şiddetli harpler oldu. Sahra topla ün gün ileri yürüyüşümüz üstün- Püskürdüler, Yunla beraber Türklerin Beytle- Urun uzadıya durmağa niyetleri Onlar Kudüse ric'at ediyorlardı: doğru bir keşif yapmak için gö- 'NBIİNİN YENİ PLANI izm ve menzil işleri de bir ı DE 4 — iu Yazanlar : İnel ordusu hava zebitlerinden Kenreth Brovn Collins, Meşhur sayyah ve muharrir &ovveli Taomas Mai gi hlisalik muh yatebeletii —20— Neferlerimiz aç, susuz ve paltosuzdu Türkler büyük bir evin bahçesine yedi tane sahra topu yerleştirmişlerdi; bunlarla bizi ateşe tuttular "Türkler Beytlehmi bırakıp gitmişlerdi. Tanyeri ağarırken sessiz bir . ordu, kalpleri saygı ve ibtirazla dolu olduğu halde, biç gürültü yapmaksızın Yabu- diyenin “Beytlehim,, şehrine girdi. O İsanın doğum hikâyesi malümdur. Sözde Beytüllâhimde bir hanın ahırın «da dünyaya gelmiştir. İşte bu ahırın üstüne kocaman bir kilise inşa olun « muştur, Hemen dışında ve bitişiğinde de katolik papaslarının kocaman ma- nastırları vardır. Yeraltı gibi bir yer olan bu kilise- nin şarka nasır bir tek penceresi vwir- dır ve bu pencere yüzlerce yıldanberi temizlenemediği için toz ve örümcek ağları içindedir. Pencerenin temizlene- memesine sebep de gene hıristiyanla. rin muhtelif mezhapleri arasındaki “se nindir, benimdir, ben temizliyeceğim, sen yapmıyazıj'sın!,, davalarıdır. Kudüsteki Kamame kilisesinin doğu ya gelen cephesinde müslümanların muazsam mabedi olan “Haremişerif., 4e Mescidi aksa vardır. Her iki mabel çok geniş ve yüksek bir mermer salıan- höm üstündedir. Meydanın ortasında “Sahrı Muallak,, denilen havaya kal kık kocaman kava parçasını ihtiva e dan Haremiserif vardır. İsa peygam- ber bu noktadan miraca çıkmıştır. Sahanlığın cenup köşesi de mesci. Doğum kilisesinin altındaki bodruma gitim. “Meryemin ilk o çocuğu- nu doğurup bir beze sardktan sonra bir yemliğe koyduğu, yeri gösteren büyük gümüş yıldızın yanı başında hürmetle de Süleyman peygamberin harap mabe di üstüne inşa edilmiştir. İşte yahudi- lerin “Ağlama taşı,, dedikleri yer de bu camiin yarp cihetindeki temel duvarı- dır. Yahudiler dört beş basamak merdi- venle daracık bir hendeğe inerler ve a- lımlarım ağlama duvarına dayıyarak bilmem gerçekten ağlarlar mı? Fakat boyuna mırıldanarak bir şeyler söyle diklerini kulaklarımla işittim, Müslüman, hiristiyan ve yahudilerin gözlerini diktikleri bu tarihi ve dini yerleri İngiliz ordusuna teslim ettik - ten sonra Suriye ve garbi Arabistan kumandanı ayni zamanda Osmanlı dev letinin bahriye nazırı Cemal paşa dai- ma yaptığı gibi kendi kendine bir izi vererek İstanbula gitmişti. Zaten mer hum başka türlü hareket edemezdi. Yıldırım ordular grupu kumandanı &- şağıya gelmekle Türkiyenin cenup hi- dieliğini kendi ellerine almış oluyor - du, Bu takdirde salk hidiv olan Ce mal paşanın bu ordular grupuna dah'” bir ordu kumandamı sıfatiyle fon Fal- kenhavmın kumandası altına girmesi durdum. Bu yıldızın döşemeye çivili ol- duğunu elbette bilirsiniz. Kudüse doğru yola revan (o olduk ve gerimizde haçlılar zamanındanberi ilk defa olmak üzere şehre (hiristiyan bir kümetin en nüfuzlu rüssüsindan biri- nin yapamıyacağı bir işti, Esasen kendisne Suriyede de bir iş kalmamıştı. İhtişam ve saltanatım bi- zumu kadar sürmüş olduğu bu yerler- de şimdi de mağlübiyetin acıklı man saralarını görmeye hangi gönül katla. nabilirdi? Cemal paşanın bu siyasi mezuniye. tinden sonra Suriye ve garbi Arabis tan umum kumandanlığı Yıldırım or. duları emrine verilerek böylece Os - manlı İmparatorluğunun ceonuplaki harp sahasında biribirinden müstaki iki cephe ortadan kalıırııp birleştiril- di, Şimdi müşir fon Palkenhayn İrak. Filistin cephesirinin biricik ve mutlak Kumandanı olmuştu. KUDÜSTEN SONRA 1911 senesi kânunucvvelinin sonun- da İngiliz ordusu elde etmiş olduğu mevzilerde usun bir bekleme devresin« girmek mecburiyetinde kalmıştı. Artık yağmur mevsimine o girilmiş bılunu- yordu, Her taraf ve hele daj patikala. rı sakliyatı imkânsız bir hale sokuyor Dilimize çeviren: A, E. askeri vali bıraktık. Bu zat Birleşmiş Amerikanın Ohayo şehrinden halis muh lis bir Amerikalı olan miralay Campdı ve bu valilik ona epey alınteri döktür- dü, (Devamı var) Bizim görüşümüze göre Filistin muharebeleri larda mensil teşlellâtım yapmıva ko - yuldular. Onlar bizim gibi değildi. En küçük levazım bile burunları dibine gelmedikçe bir adrm ileri hareket et. mezlerdi. Türk mevzilerini zorlamadan evvel Allenby yeni bir muvasalz şebe- kesi inşa etmeye başladı. Bu hazırlıklar görillürken bir taraf- tan çöl yoluyla boyuna ilerlemiş olan casus Lâvrens ve Emir Faysalın başı- bozuk Arop bedevileriyle irtibat tesis stmek lâzımgeliyordu. Bu Araplar “Ölü deniz,, dediğimiz Bahrilâtun ce- nubu şarkisinde ve şarkında bize kar. şı birtakım hareketler yapmaktaydı- lar. General Allenby geyriresmi bir s- rette sağ cenahı olan Arap kuvvetlerile teması tesis etmek için evvelâ Eriha- yı zabtla Türkleri Şeria rmağının şar- kına sürmek, ayni zamanda Emir Fay- sala da Moabu zaptettirmek istiyordu. Plânın ikinci kısmı olarak da Şeria ırmağını geçerek, bizim sol cenahımızı kuşatmak niyetindeydi. Böylece Am - mana doğru uzanarak Hicaz demiryo- Tunu zapfettirecek ve Araplarla irti. “sİ£ Jenlin bütrasını bomboş o buldu mürekkep © gönderdiğimiz dülâksa camidir ki 212 GÜZEL PRENSFS Birden kendisini o binada, kont Ado- Yarın kolları arasmda bir vals oynarken tahayyül etti. Çalgı (sesleri oakseden © salonun ılıklığını, orada yaşayan, eğ- lenen insanların duydukları saadeti dü-) şündü. Bu düşünce onun maneviyatını £ kuvvetlendirdi. Yaşamak için büyük bi: istek duydu. Kendi kendine mırıldandı; — Hayır ölmiyeceğim. Hayatla mü- cadsle edeceğim. Ben de genç değil mi- yim.? Niçin öleyim? Mücadele edece- dim iyi ama evvelâ barımacak bir yer bulmak lâzım. Param yok ki bir otele gidevim, acaba ne yapsam?. Biraz durdu. Düşündü, sonra gülerek göyle merildandı: — Ne yapayım? Ben de serseriler gi- bi yıldızların altında yatarım. Şu hara- be fena değil, Fğer cdk üsüyüp hasta- lanmazsam.. "Harabe oteli” nin en kuy- tu köşesini seçmeli. »Bövle söyliverek etrafına bakınmağı başladı. Camiin bir taraftan duvarları, bastan başa yıkılmış, öte tarafında da derin hendekler açılmıştı. Sanki bu bü- yük mâbet, ayni büyüklükte baska bir bina ile çarpışmıştı. o Bununla beraber uzun mermer sütunlara dayanan büyük khbesi ve bu büyük kubbenin yanla rında müteaddit küçük kubbeler, altır ye'drelr sıvaları yer ver dökülmüş olma- m rağmen heybete ayakta duruyor lu, Üzerine oturduğu iri mermer taş ka" Pibi bembeyazdı. Kendisini o üzerinde dilendiren bu süt gibi taşa minnet de- İu gözlerle baktıktan sonra kalktı. He- M5 içinde hiç korku duymadan yavaş- $a ilerledi. Bu taş kütleleri (oarasında baska kimsenin bulunmadı. Brna emindi. Şimdi bu misafirhaneye kendisi gibi sığınmış olan kuşları gücen — — ————— dirmeden, onların rahatlarını bozmadan bir kenara uzanmak istiyordu. Etral; bir daha dikkatle gözden geçi rince burada İnsan İzi bulunmadığına kanaat getirdi. Bu sırada camiin iç tarafında gözüne küçük bir merdiven ilişti. Altı yedi basa mak olan bu merdivenle yeraltında mah zen gibi büyere iniliyordu.Hiç tereddtü etmeden buradan içeri dalarak merdi- venlerden aşağı indi. Burası küçücük bir mahrendi. Zemin kupkuru © vekatı bir topraktı. Böyle kuytu ve kuru bir yer bulduğu için sevindi (Hemen bir köşeye oturdu, Arkasını dn duvara da- yıyarak dua edip uyumağa çalıştı Çok yorgun olduğu için biraz sonra gözleri kapandı, uyumağa başladı. Anna, tatlı bir riya O görürken bir den korku ve heyecanla uyanarak ya- vaşça ayağa kalktı. Uyku arasında bözt adamların konuşmakta olduklarmı işit mişti Etrafı dinledi: Aldınmamıştı Fil bakika camiin içinde,mahzenin ağzına yakın bir yerde iki kişinin konuştuğu- nu işitti. Konuşanların mâhzene girmeleri ih- timali onu ürküttü, Her ihtimale karşı kapıya vakın bulunmağa karar verdi. Bunun Üzerine merdivenleri yavaş ya- vaş çıksrak mahzenin karanlık methali içinde durdu ve dışarısını gözetlemeğe başladı. Büyük kubbeyi tutan mermer sütün- larm arasındaki duvarların yıkık yer- lerinden içeri dolan mehtap mâbedin £- çini oldukça aydınlatmıştı. Anna, dikkat le bakınca, büyük bir pelerine bürün- müş olan askeri elbiseli bir adam gör- dü. Fakat bulunduğu yerden bu adam ancak yan tarafından görülebiliyordu, Şüphesiz bu adam bir zabit (olacaktı, bunun şi Tâmge'liyordn. Mutlak âmirlikten dü.| da. ör iisikin2iz. mahalle. Kün. GÜZEL PRENSES 209 Güzel prense 1 — Pekâlâ, götürülsün, Sarayın dok- toruna haber veriniz. Bu kadını kurtar- mağa gayret etsiş. Naklinde mahzur varsa burada bir odaya yatırnız. Teda- vi edilsin, Bunu müteakip iki zabit ohemen bir sedye getirerek kadını üzerine yerleş- tirdiler ve dışarı çıkardılar, Hükümdar, arkasına dönerek sandal yesine oturdu, Başını eleri arasına ala- rak bir müddet düşündü. Sonra birden yerinden doğrularak Dük Jorj ile kızını baştan aşağı süzdü. Ağır oağır şöyle söyledi: — Mösyö Zello sen de şahit ol. Ada. letin hükmünü yalnız millet (o efradına değil, kendi ailem efradına da insafsız- ca tatbik edeceğim. Dük Jorj ve kızım Vera, sizler yaptığınız hareketten dola- yı lâyık olduğunuz şekilde cezalandırı» Jaıksınız. Bu cezanm tesiri sizden 2i- yade bana dokunacak, Fakat size de ib- ret vesilesi olacaktır. Sizi üç sene müd- detle memleketten © nefyediyorum. Bu müddet zarfında ecnebi memleketlerin- de yaşıyacaksınız. Kralın bu sözleri üzerine Vera, baba- sının ayaklarına kapanarak af diledi ise de hükllmdar kararının kat'i olduğunda rar ve ilâve etti: — Bu müddet zarfında büyük şehir- leri gezebilir ve istediğiniz yerde otu- rabilirsiniz. Yalnız seyahate bir ziyaret-i Ie başlayacaksınız ki bu da düşes Doro- tedir Evlendiğiniz zaman düşes düğü- nünüzde bulunamadı, oZavallıbir ro- pwtizmaya tutulduğundan © bütün kışı! Bulgaristanda Sofyadaki şatosunda ge- girdi. Henüz onun elini öpemediniz. Bu nun için evvelâ Bulgarictana giderek annenizi ziyaret edeceksiniz. Ondan son ra istediğiniz yere gitmekte serbestsi- niz. Üç sene bittikten sonra gene bitibi- rimizi görürüz, Zello pasaport muame- lelelerinizi hemen yaptıracak ve siz ya- rın yola çıkacaksınız. Haydi artık istira hat eğiniz. Kral bunlari söylerken (o düşes Vera ağlıyordu. Babası sözlerini bitirdikten sonra kendisini son defa kucaklamasını istedi. Kral müteessir bir tavırla kızmı kucakladı ve alnından öptü. Bundan sonra Dük Jorjla karıs'oda- dan çıktılar, Vera gene muzaffer olmuştu. Babası. nın verdiği sürgün cezası tatlı bir seyas hatten başka bir şey (o değildi. Buna mukubil ihtiyar kadının bütün ittiham- larmdan yakasını sıyırmış, obâdiseden en ucuz bir şekilde kurtulmuştu. oMu- vaffakiyetinin en parlak kısmı Zinesra. nın karakalede mahpus kalmasına ba- basını razı etmiş olmasıydı. Vera, saravdan çıkıp kocasile ber#ber evletine giderlerken onu (o arkasından süzen milssvir Zello, kendi kendine şöy le mırıldandı: — Bü sefil kadın a-aba nasıl oldu da ivi kalnli hükümdarın pözlerini bovsdı? Zavallı kral, onun korkunç içyüzünü na sıl anlayamadı? —B SOFYA SOKAKLARINDA Sonbaharın sıkmtılı bir gecesi, Cü- neş bata'ı henüz iki saat kadar olmuş. Sofyada harap bir camiin avlusundayız, Ara sira bulutlardan sıyrılan ay bu ha. râbeyi gümüsi bir renge boyuyor. Avluda üstüste devrilmiş büyük mer mer taşlardan bilirnin oOüzerinde bir genç kız oturmuş, düşünüyor. n

Bu sayıdan diğer sayfalar: