6 Aralık 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

6 Aralık 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ğ , bulunuyordu. 6 Bitincikânun — 1936 iYazan:Conan Doyle Ben, bir sahtekârlık vakasımnı yirmi büyük dosyadaki tahrifattan takip e- den bir muhasibim. Neticeyi kısa 20- Man içinde mahkemeye yetiştirmeye Mecbur olduğum için geceyi gündüze katıp çalışıyorum. Lâkin âsabım da bozuldu. Doktora müracaat ettim. Tam | sükün tavsiye etti. Bununla beraber, harıl harıl çalışıyorum, — Odamda çök eski bir gümüş ayna vardır. Bu ayna- nn içinde bir iki gecedir, mütemadi- yen hayalât görmeye başladım. Bir g| kadın gözü bana bakıyor. Doktoruma bunu söylediğim vakit, alâkadar oldu. Fakat, bunun benim nam ve hesabıma hayra alâmet olmuyan emareler oldu- ğunu da haber verdi. Artık bu kadar çok çalışmamamı tavsiye etti, _18 Kânunusani Belki de doktoru dinlesem, aynayı odamdan uzakliştırsam daha iyi eder- dim, Zira, bu gece, başımdan öyle ha- rikulâde, öyle esrarengiz bir vaka geç- ti ki... Bu da ne demek yarabbi? Takriben, gece saat birdi. Defterleri kapamıştım. Yorgunluktan bitkin bir - halde, yatağrma gidiyordum ki, kar- | gimda, ansızın mahut kadınt gördüm. Şüphesiz, © dumanlanma, buharlaş- ma devreği de, aynada evvelce gene ce- reyan etmişti. Lâkin, ben o sırada, meşgul bulunduğum için, farkma var- mamıştım, Şimdi, tablo, vazıhlaşmış- tı. Kadın, aynanm içindeydi... İhtiras- ' tan, Ümitsizlikten öyle güzelleşmişti ki... Hayal, küçük olmakla beraber, yüz- deki her ifade, elbisedeki her teferrü- at, dimağımda menküuş kaldı. Bu kadım, aynanın en sol kısmında %nünde bir gölge vardı. S ÖCrReM, ; Dİr Gtimct. Çatdlişedi Arkalarında, diğer şekiller peydalan| mıştı. Bunlar krmıldryorlardı. Bu, gözlerimin önündeki basit bir tablo değildi. Bir sahneydi. Yaşıyan bir dramdı. Kadiın, buhranalr - geçiri- yor, titriyor. Erkek, onun yanmda, yı- gılmış bir vaziyette. Hareket halin- deki şekiller, sert hareketler yaprıyor.. Merakım o derece arttı ki korkumu ortadan kaldırdı. Gördüğüm kadın, son derece bariz. Onu, bütün teferrüatıma kadar tasvir edebilirim, O, çok güzel, çok genç, an- cak yirmi beşinde... Saçları, koyu renk ve parlak, Dip tarafları siyaha yakım.. Koyu kestane pırıltıları var. Uçları a- detâ altım derecesinde acık bir renk a- İtyor. Küçük bir dantelâ başlık, etrafı İn- tilerle bezenmiş olarak, alnma doğru iniyor. Alnr yüksek.. Bu güzelliğin tam manasiyle kusursuz olmasına bel- ki de mâni teşkil edecek derecede yük- Sek... Kirpikler, iri göz kapaklarmda, Çok tatlı itinalı bir hat takip ediyor. Ve bunlarm arasmımda iri, koyu göz- ler... Heyecan içindeler... - Yanaklar soluk, dudaklar titrek... Çenede, gerdan gibi, tatlı bir ' yüvar- laklıkta... Kâdın, iskemlede oturuyor ve bir korku hareketi ifade ederek öne doğru ! İğilmiş.« Sırtında siyah kadifeden bir elbise... Göğsünde bir mücevher ışıldıyor... Bir Dli'nin gölgesinde altın bir haçm işil- tısı sönüyor. İşte, aynanın içinde lev- hada, müteaddit defalar gördüğüm ka dın bu derece tafsilâtlı... Acaba vakti- le ne ğibi müthiş bir hâdise oldu da bu aymanın içine nakşedilip kaldı? Ve n, asırlardan sonra yaşıyan bir a- Yam olduğum halde, ne hikmettir ki, bunu görebiliyorum ? Başka tafsilât: Kadmın eteklerinde bir leke var. Bunu evvelâ, beyaz bir kördelânm izi sandım. Lâkin, daha dikkatle bakinca, bunun, yere diz çök- TMüş olan heyecanlı ve ümitsiz erkeğin Si ONuğunu afrkettim. Yüzü henüz Müphem bir şekilde... Lâkin el, gittik- ço . Manası, bütün teferrüla- tiyle göze çarpıyor. Ümitsizlikle eteğe “Yapışan, imdat istiyen bir el... earü Erkek korkuyor, son derece korktu- li yor. Bunu sadece elin ifadesinden bile anlamak kabil... Fakat bu korkunun sebebi ne? Ka- dının eteğine niçin böyle sarılmış? Bunu, arka plândaki erkeklerin ha- şin hareketlerine bakıp da kestirmek kabil. Onlar, bu yerdeki adamı tehdit ediyorlar. Bu tablonun sinirlerimle olan müna- sebetini unutarak, bir tiyatro sahnesi seyreder gibi, seyrediyorum. Lâkin bu akşamlık daha ileri gide- medim. Keşiflerim bu kadarla kaldı. Zira, aynanın içini sis kapladı. Bütün şekiller yavaş yavaş silindi. Ve şef- faflık avdet etti. Doktor bana hiç olmazsa yirmi dört saatlik bir fasıla tavsiye etti. İşlerimi son günlerde fevkalâde ilerlettiğim i- çin, bu nasihati tutmakta mahzur gör- medim. Bundan istifade ederek, he - men bütün zamanımı aynanm karşı- sında geçirdim. Fakat bir günlük isti- rahat her şeyi tabif haline irca etmiş-| ti. Acaba muammayı böylelikle hallet- tim mi diye düşünüyorum. Aynayı e- virip çeviriyorum; esrarengiz yazıyı oküyorum: “Sanc, x. Pel,, ve başkaca da işaretlerle, gümüş çerçevedeki izleri belli belirsiz. Her halde bu ayna çok eski zamanlardan kalma, Zira çok si- likleşmiş. Üç kılıç resminin de bakıye- sini keşfeder gibi oldum. Bunlardan ikisi üstte, biri altta. Doktor gelirse 14 Kânunusani Kendimi tekrar iyileşmiş hissediyo- rüm. İşlerimi sonuna kadar yürütebi- lirim. Doktora, aynanm Üzerindeki b* leri gösterdim. İkimiz de ayni. fikir deyiz: Bu, bir sarmanın bakryesidir. Bütün anlattıklarım onu fevkalâde a- lâkadar etti. Benden en küçük teferrü- atına yarmcaya kadar birçok izahat al ve bir türlü hükmünü veremedi- ğini anlamak pek hoşuma gidiyor. 15 Kânunusani Üç gece, hadisesiz geçti. Bir gecelik istirahat, semeresini verdi demek. İşi- min dörtte tiçünü tamamladım. Lâkin şimdi fevkalâde bir iradeyle ve fevka- lâde bir süratle ilerlemem lâzım. Ad- liyeciler peşimi bırakmıyor. Vesikalara fevkalâde ihtiyaçları varmış. 18 Kânunusani Baş ağrıları, sinir buhranları, göz kararmaları, yeniden sisler... Şakakla- rTımdan, iki mengene, sanki beni sıkı- yor, sıkryor! Esasen, müvazenemin bozulduğuna en büyük delil de yeniden hayalât görüşümdür. Hem bu sefer, fazlasiyle gördüm. Yere düşen erkek, eteklerine garıl- dığı kadın derecesinde vazıh olarak göze çarpıyor.. Bu, küçük bir adamdır. Esmer bir teni var. Sivri kara sakal- h. Satrançlı satrançlı bir elbise giyi - yor. Aman yarabbi! Yüzündeki korku ifadesinin derecesini görmeli. Bütün adaleleri takallüs etmiş. Titriyor. Omu HABER — Akşam postası "Tgntoh Armca projeksiyonla konferans Yazan : Niyazi Anmet veriyor zunun üzerinde, gerideki adamlara doğ ru, âlev gibi nazarlar atiyor. Serbest elinde bir bıçak var, Lâkin bunu kulla- namıyacak derece titriyor. Geri plândaki adamları da müphem şekilde farketmeye başlıyorum. Sakallı, kabasaba yüzler. Araların- da korkunç bir şahsiyet var. İskelet gibi bir adam. Kupkuru suratında, gözleri, yuvaları içine kaybolmuş. Ö- nun da elinde bıiçak var. Kadınım sağ tarafmda, genç bir a- dam düruyor. Uzun boylu, çatık kaşlı ve abus,.. Kadım ve yerdeki adam, ona yalvartır gibi bir tavır takmmışlardır. Yerdeki, kadına daha soküluyor, onün eteklerine giriyor. İri erkek, iğilmiş, adamı, kadından ayırmak istiyor. tetmiş, Lâkin ne zaman olmuş bu? Bu, ne vakasıymış? Nerede olmuş bu? 20 Kânunusani İş bitiyor. Fakat, ben de bitiyorum.. Beynim, sinirlerim, bütün vücudum bu nüu bana anlatıyor. “Sürmenaj,, denilen o müthiş arıklık benliğimi sarıyor. Bu gece, iskemlemden kalkmadan evvel, sonuncu dosyayı da bitirmek, mütale- alarımı yazmak istiyorum... Mutlaka, mutlaka bunu yapmalıyım.. Mutlaka.. 7 Şubat Olan oldu... Fakat ne müthiş macera, yarabbi! Büunu anlatmak kuvvetini ketdimde bulabilecek miyim ? Mütercimi: (Hatice Süreyya) (Yarın bitiyor) Aynanm müteakip safhaları canlan- dırmasına vakit kalmadan, şeffaflık gene peyda oldü. Acaba bu vakanm mabaadini ve es- Tarını öğrenebilecek miyim ? Bu dram vaktiyle bir yerde oynan- mış ve eski ayna, bunu sinesine zap- K T A FT — HABER'in Güzellik Do“toru Kupomnu: whağ_ üüüi hi ü l ÜÜ 343 sene evvzi buyün Divan ve hükümet bir hafta tatil edilerek düğün yapıldı Vezir, şeyh ve Ulemarnın Ökmeydas« nında duaları - Gealine verilen çeyiz — 3 gün süren ziyafet — Damacın saras yına 300 katarla üç gün taşınan eşya Istanbul karışıklık içinde idi. Ye niçeriler, birikmiş aylıklarımı istiyo: - lardı. Fakat hazinede para kalma- mişti. - Vilâyet valilerinin keyfi ida releri yer yer isyanlara sebebiyet ve | yiyordu. Ordu harpte idi. Padişah, vezirlerin, şeyhlerin, ü- lema ve divan ekâbirinin Ok meyda- nma duaya gitmelerini emretti. Yüz binlerce insan Ok meydanma doğru akıyor: — Allah ordumuzu muzaffer et. sin.. diye dua ediyorlardı. İşin tama' miyle Allaha kaldığı göz önünde idi İşte bu günlerde, 1593 yılı 6 ilk- kânun günü (12 rebiyülevvel 1002) 343 sene evvel bugün, üçüncü Mu- rat, kızımnı Vankali mühendisi Halile (Paki) nikâhladı. Halk sefalet için- de, yeniçeriler aylıksız, hudutlar teh likede iken düğün basladı. Şehir so- kaklarmda dellâllar bağırıyordu: — Divan ve hükümet bir haft- tatildir. . & & 343 sene evvel bugün, şimdiki üniversitenin yerinde bulunan eski sarayda nikâh yapılAdı Sultan tara- fına darüssaade ağası. güvey tarafı- na vezir Mehmet pasa vekâlet edi- yor, padişahım hocası Sadettin de ni- kâhı kıyıyordu. Geline verilen ağırlık üç yüz bin duka idi. Damadın saayma nakle. dilen cihaz, İstanbul halkının dilinde destan oluyordu. Harp, sıkımtı, para. sizlik unutulmuş, dedikodu başla” mıştı. Nasıl başlamasın ki, üç gün üç gece yüz katar hayvan kırk hadım ağasının nezaretiyle damadın sarayı- na cihaz taşındı. Halil, harem hizmet« çilerine eski bir âdet mucibince yüz seksen bin akçe dağrıttı. Ülema ve kibar devlet memurla- rma üç gün üstüste mükellef ziyafet- ler verildi. Ziyafetten sonra da her bir davetliye fil, aslan, at, deve, ge« yik ve sair şeklinde şekerlemeler ve« rildi. Gelin,murassa takmlı bir ata bin- dirildi. Hadımlar başınımn üzerinda atlastan bir sayeban tutuyorlardı. Ön den üç yüz süslü ağaç gidiyordu. # & & t Hükümet askerlerine maaş vere« mezken bu kadar masraf yapması, ihtişam içindi. Sadrıâzam Sinan pa" şa askerin birikmiş aylığını kendi ser« veti ile ödemek istemis ve padişahtan da beş milyon akçe ödünç istemişti. Padiğah, ancak bir milyon akçe vere« bilmişti. Fakat muazzam düğfün, bir an içini bütün sıkıntıları unutturdu. Tarih- ciler bunun “Saltanata biraz revnak! gelmesi,, ile temin edildiğini yazar" lar: Eseri hazırlıyan ; —42 3 — Üzerinize hasım mühacim- lerinden bir veya ikisi hücum ettiği esnada beklerin kafa vuruşları aşağı yukarı gelişi güzel yapılmak mecbu- riyeti hasıl olur. — Yerden ayakları kesilen müdafi ile hasım muhacimi biribirine girdikleri zaman müdafiin arkadaşına kafa pası vermesi bir hay- li güçleşir. Bu gibi sıkışık vaziyetler de müdafi için ilk şart topu sahanın ortalarına doğru göndermemektir. Her ne bahasıma olursa olsun top yan lara doğru kafa vuruşu yapılmak su. retiyle tehlikeli mmtakadan uzaklaş- tırılmalıdır. 4 — Topun kafa vuruşlariyle adi bir ayak vuruşu kadar uzaklara sev- kedıldiğini bazı maçlarda görüyoru .. a muyvaffak slaaların yeşa.. di- ye alkışlandığını da işitiyoruz. Fakat müdafi esas itibariyle şunu aklında tutmalıdır ki futbolda uzun mesafe kafa vuruşu rekoru diye bir şey yok- tur. Bu itibarla da bu rekoru kırma- ga kalkışmak çok yanlış bir hareket- tir. 5 — Müdafi, futbolun bir ayak oyunu olduğunu unutup Mmütemadi-| yen kafa vuruşu yapmamalıdır. Ka- | fa vuruşu topu ayakla oynamak im- kânrı olmadığı zamanlara inhisar ettir melidir. MÜDAFİLERDE VURUŞLAR : Uzun, falsosuz va vaktinde tasar- lanmış vuruşlar müdafiler için en lü- zumlu vuruşlardandıc. Topu müm- kün olduğu kadar uzun ve matlup yükseklikte vurabilmek için vuruş tekniğini her baktımdan kavramış ol- mak lâzımdır. Topun ayağa temas an “ı tam vaktinde taserlamak, dür- gün ve uzun vuruşlar yapabilmek çok faydalıdır. Bu vuruşlarm muhacimlerinizi fazla geçmemeğe dikkat şattır. Ha- sım haf yahut müdafsa hattına kadar uzayan vuruşlar hasırn — tarafından kolaylıkla iade edileceği için fayda- Nüzhet Abbas için ınuhacim arkadaşını bulacak mü“ dafi henüz anasından doğmamıştır, F ” t Cendi muhacimicrinin pozis« yonlarını takribi olarak kestirmek ve rüzgâr vaziyetini de hesaba katmak suretiyle yapılan uzun vuruşlar mü-« | dafiler için en lüzumlu evsaftandır. Bekler için en affolunmaz şey, gelişi güzel vuruşlardır. Müdafilerin | sık sık düştükleri bir hata, topu teh« likeli mımtakadan ne suretle olursa | olsun uzaklaştırmakla vazifelerinin — sonuna ermiş olduğunu zannetmele" — ridir. H zaklaştırma olsa — olsa ani tehlikeyi asmın ayağına verilen bir u« — bertaraf etmek ©' »nektir. Beklerin düzgün vuruşlarının bir faydası da topun taca çıkmasının ö — nüne geçmek ve böylece lüzumsuz vakit ziyama mâni o!maktır. ! Müdafiler serbes: topu ayaklarına belâ kabilinden vuruşlaa yapmama- lıdırlar. Demarke ve boş bir arkadaş — vaziyeııerde.:xj güçidiler mi defi* | İ ! | | buluncaya kadar — sürdükten sonra 2 pas vermelidir. (Devamı var) thAEBEF? AKSAM FOSTASI iDARE EVİ İstanbul Ankara Caddesi Posta kutüsu : Istanbul 214 elgrat adcaresi; Istânbul HABER Yazı işleri telofonü : 22872 T idare ve llân 124370 ABONE ŞARTLARI Türki Senelik ııo'o 'l':' IŞ::ĞÜ:(' 6 aylık 7230 , 1450 - 3 âylik a00 £ Bo9 ” * aylık 150 . 300 : Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) matbaası sızdır. Bu uzun vuruşlarla her zaman

Bu sayıdan diğer sayfalar: