5 Aralık 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

5 Aralık 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

yaf 3 pr ii Bs si e gi e # çe id & Ü kı Gümüş ayna Yazan: Conan Doyle i 3 Eântnu sani Bu hesap işi, çok uğraşmamı icar ettiriyor. Yirmi kocaman dosyayı tet- kik ederek © çalışıyorum. Hiç kimseyi muavin olarak (kullanmama imkin yok. Bana ilk defadır ki bu derece e- hemmiyetli bir iş tevdi ediyorlar. Ne ya- Pp yapıp ehil olduğumu isbat etmeli- Yim. O Elimden gelen hiç bir şeyi derig etmemeli, hukukçulara, davalardan #vwel Taporumu vermiş bulunmalıyım. Amirim, bu sabah, ayın yirmisin. de son ve kat'i rakamı kendisine bildir mem icap ettiğini söylüyordu. Eğer İşler bir insanm beynini & ve sinirlerini isyan ettirecek dereceyi bulmazsa bu meselenin üstesinden geleceğim, İki nö- bet çalışmağı tasarlıyorum. Biri, saba- hm onundan akşamın beşine, öteki de sekizden gece bire kadar. Bir usulü defteri mütehassısının da hayatında facialar vardır. Rakamlar a- rasında, - bir yüksek mevki sahibi zatın âdi bir dolandırıcı haline geldiğine dair delili ararken, benimkinden çok daha kolay ve basit meslekler olduğunu dü- şünüyorum... İlk teahrifatın izine pazartesi günü rastladım. Eminim ki, hiç bir avcı, bir şikârm izini keşfettiği vakit bu derece mütehassis olmamıştır. Bu yirmi dos. ya, şimdi, nazarımda, av hayvanları ile dolu bir orman gibidir. Güç iş be nimkisi, fakat nadir bulunur sporlar - dan! Hakkında tahkikatta bulunduğum zat mubteremi, bir kere, şehrin büyük Tokantalarından birinde yemek yerken gördüm. Şişman ve kırmızı sürate ko- lalı bir havlunun beyaziğiyle tezat teş- kil ediyordu. Masanm öteki ucunda Oturan sohik adama balsyordu, oOEğer bana tevdi edilen işin onu nerelere sü- rükliyebileceğinden haberdar olsaydı, üphesiz, © da benim gibi sapsarı kesi- Kanınusânt: Şu doktorlar da olur şey değil. İs tirahat tavsiye ediyorlar. Halbuki bu- nun imkân: yok.. Ah, aptallar!.. Bir sü- rü kurtun saldırdığı sırada, bir adama istirahat tavsiye olunabilir mi? ya ra - kamların neticesini tam zamanında bu- İw ve haber veririm, yahut da mes leğimde yükse'mek hususundaki biircik imkânr kaybederim. Dinlenmek mi?, Haydi, haydi! Asla olağinz.. Hele şa İşi bitireyim, sonunda, kendime bir Bafta tatil veririm., Doğrusu, doktora gitmekle de ava - maklık ettim, oLâkin geceleyin yalnız başıma çahşırken, bütün sinirlerimin Esrildiğini hissediyorum.. Bu, bana bir istirâp vermiyor, hayır... Sadece beyni- min altında bir taşkınlık hisdediyorum ve gözlerimin önünden ârasıra sisler g* $iyor.. Biraz bromür yahut O kloralla, Veya buna benzer ilâçlarla (derdimin bir çaresi bulunur sanmıştım. Halbuki doktor, işime devam etmememi tavsiye €t*i, Saçma teklif! Bir yarışın sonuna €rişildiği zaman duyulan hisleri duyu - Yorum: Şöyle bir hoşluk; Sonra kalp, hezlr hızlı çarpıyor; ciğerler şiddetle s0- lumağa (o başlıyor. İşime devam ediyo Fum.. Bu hallerin üzetimden zail ol Mmasma çalışıyorum. Bir değişiklik ol - Mazsa inat ediyorum.. İlki dosya tamamlandı. Üçüncüye başladım, Kumaz herif! hırsızlıkları ustalık- Ja saklamış. Fakst ben gene buluyo Fam, 9 Kanunusâni: Doktora tekrar gideceğimi ummaz- dem, Halbuki gitmem lâzım geldi. Dedi ki: : “—PFarla çalışıyorsunuz.. Sinirleri hizi fena halde bozmak ve sihatinizi ih- Mİ etmek tehlikesine maruzsunuz.., İşte doktorun yumurtladığı yumur- Fakat ehemmiyeti yok! ben ısrar #diyorum... Tehlikeyi göze alıyorum. İskemlenin üzerinde oturabilmek © ve) Parmaklarımdan kalemi düşürmemek gözümde hissettikçe, hileba-! #in takibinden geri durmıyacağım Beni doktora gönderen hâdisenin se Pebini de burada anlatmam İâzm ge Yor. Doktor buna: “Garip bir ruhf fiz- Yölojil: hâdise), dedi. Bitmez tüken - < iM mez rakamlar arasmda biraz oyalanma olsun diye bunu sıcağı sıcağına not edi- yorum? Odamda, gümüş çerçeveli eski bir ayna vardır. Bu, bana antika meraklısı bir dostumdan kaldı, Zannedersem , o da, aynayı, asıl sahibini bilmeden, bir mezaddan düşürmüş., Epeyce büyük bir ayna bu.. Yazı yazdığım sırada, onu bir ko - modün üzerinde, eğilmiş vaziyette gö- rüyorum.. Çerçevesi yassı. Üç parmak genişliğinde.. İş çok eski bir iş.. O dere- ce ki, yapıldığı vakti tayin ç ettirecek bir emâre yok! Çerçevenin içinde, ayna, bütün mt- kemmeliyeti ile duruyor: Kenarları çok mahirane kesilmiş, ve parlaklığı, an - cak çok eski (o aynalarda görülen bir nefasette! Hiç bir modern ayna, böyle bir menazır kaljdesiyle (sizi tecessüm ettiremez... Ayna, odama o suretle konmuştur ki, masamın başında oturduğum sırada, ancak perdelerin kırmızı akislerini göre- biliyordum., Lâkin bu gece bana garip bir hal o- İyor. Büyük bir azim ve irade kuveti sarfederek, çalıştım, çalıştım. Gözle rimde beliren sise rağmen Omesajime nihayet vermedim. Arada sırada duru - yor, gözlerimi uğuşturuyordum. Bu vakfelerden biri esnasında, aynaya ba- kacak oldum. Pek garip bir hali vardr, Kırmız: perdeler ona aksetıniyordu. Ayna, bir bulutla örtülmüşe benziyordu. Çelik gi- bi rinlik halindeydi. Bu gayri şeffaf hal, ben baktıkça, yavaş yavaş silindi. Son- ra, beyaz bir buhar peydalandı; ağir helezonlarla tütmeğe başladı. Bu manzara o kadar hakiki, o ka- dar barizdi ki, ve şuurum o derece ye - rindeydi ki, perdelerimin tutuştuğuna, in duşgan olduğuma kanaat getirdim. Bir yangınla karşılaşacağıma emin olarak başımı çevirdim. Lâkin, odamın oiçinde, tam bir sükün hüküm sürüyordu. Hiç bir gü- rültü işitilmiyordu.. Yalnız saateimin muttarit tik takları.. Odada hiç bir hareket yoktu. Aynanın içindeki o bu- har hareketi müstesna... Bu duman, bu sis, bu buhar-adı- na ne derseniz deyiniz - çok geçmeden, aynanın biribirine yakın iki noktasında toplandı, Dehşetle gördüm: İki göz, odanın içine bakıyordu. Bir kadın başına ait oldukları, müp hem surette beliren saçlarının den belli... Yalnız gözler, pek vazi! yah, ışıklı, heyecanlı, ihtiresli gi Korku.. yahut dehşet dolu gözler.. Bun- Jar. odaya bakıyor, benim üzerime di- kiliyordu... Ayağa kalktım. Elimi alnımın üze- rinde gezdirdim.. Kendime gelmek için çok gayret sarfetim., Kadın âynada silindi. Gayri şeflaf- lk zafl oldu. Kızıl perdelerin aksi ye- niden belirdi. Şüphesiz ki, bü gibi şeylerin ola- bileceğine inanmayan biradam, benim hesap (defterleri üzerinde uyuyarak rüya gördüğüme kail olur. Evet, ben de asabi bir hâdise geçirdiğime emindim. Lâkin bu bariz kadın şekli kime aitti de sinirlerimde in'ikâs ediyordu? Ben, bu gözlerin söhibesi üzerinde nas) bir heyecan uyandırıyordum ki, bana bu derece korkuyla bakıyordular? O gece- lik, her halde, pek de gayri tabil his- lere kapılmadım.. Yarın, gene dik- kat edeceğim.. 11 Kanunusüni: Her iş mükemmel. Mesaim ilerli - yor.. İzleri takip ediyorum ve sahtekâr centilmen'in esrarını keşfediyorum.. Lâ- kin eğer sinirlerim bu işe mukavemet © demezse, neticede, ben onu değil, o beni mağlüp etmiş olacak... Ayna, dimağımdaki gerginliği gös- teren bir barometre vazifesini görüyor. parlıyordu. Lâkin satıh değil, de-| HABER — Akşam postası Yazan; Niyazi Ahmet — 145 sene evvel bugün Dâhi musikişinas Mozart öldü Tabutunun yanında mezarcıdan başka kimse yoktu. Sürüklenerek bir çukurun içine fırlatıldı ve artık Mozartın mezarı ebediyen meçbul kaldı Mozartın eserleri - Haydn ve Mozart Aşkı - S 1791 yılı 5 ilkkânun günü, gece yarısını saat elli beş dakika geçe, bü yük musiki üstadı, dahi Mozart, gö&“ lerini ebediyen hayaca kapadı. Bu- gün tam 145 inci ölüm yılıdır. ... Musiki tarihinde Mozart, Haydn ve Bethoven “Viyana klâsikleri,, a- dımı alırlar. Haydn, Mozart'ın muasırı ve ax” kadaşı idi. Birgün, Mozart'ın ba- basma şöyle dedi: “ Allahın huzurunda namusum ü- zerine yemin ederek size söylerim, ki oğlunuz, benim nazarımda, şirndiye kadar gelmiş, geçmiş musikişinasla- rın en büyüğüdür... ... WoHgang Amade:ıs Mozart, 1756 yık ikincikânunun wrmi yedisinde Salzburg'da doğdu. Rabası, ilk önce! saray bestekârı idi. Sonra, Salzburg! Prens kilisesinde baş muganni mua - vini olmuştu. Mozart, küçük yaştan itibaren musikideki (o istidadını göstermişti. Daha üç yaşında iken piyano üzerin- de nağmeler tertip ediyordu. Dört yaşında henüz notaları tanımadığı vi i Mazarb'ın resmi (Lângenin eserinden) — Bu resim Mozart imlizesinder alınmıştır halde bir konserto yazmağa uğraşı. yordu. Babası ile, sonra kardeşi ile muh telif memleketlere yaptığı seyahatler. de Mozart büyük muvaffakıyet - ler ve takdirler Okazandı. Nasi polide Papa altın madalye verdi. Bu- rada konser verirken halk, parma: gmdaki yüzüğün #ibirli olduğunu ileri sürecek kadar (o #anatınm hay “ ranlığını gösterdi, Mozart, yüzüğü çıkardıktan sonrada ayni eserleri alâkadar oldu ve gelerek aynaya bir na- zar attı, Böylelikle, beraberce, çerçevenin arkasında, silinmiş, az okunan eski bir hat ile Sanc. X. Pal ibâresinin yazık bu- Tunduğunu okuduk. Bunu okumak da güç oldu. Pertevsizle bakarak, uzun w- zadıya tetkik edörex bunda muvaffak olduk. Doktor, bana, aynayı başka oda- ya götürmemi tavsiye etti, Bu görünüş lerin Ohayra alâmet olmadığını, me- Selenin aynada değil, bende olduğunu, aynayı kendimden uzaklaştıracak yerde, Üzerime aldığım işin o geceye mahsuş programını bitireceğim sırada, ayni hâ- dise tekerrür ediyor. Bütün bu hâdiseleri kendisine an - latığım —dektor Şinclair, asabiye müte- hassısı olmamakla beraber, hikâyemle| yirmi dosyayı uzaklaştırsam daba iyi edeceğimi! söyledi.. Fakat, ben, sekizinci dosyadayım.. İlerliyorum.... Mütercimi; (Hatice.Süreyya) (Arkası yarm) eyahatleri ve Si havatı Mozart'ın doğduğu Salzburgun umumi mansarası muvaffakıyetle çalarak sihirin yü - zükte değil, kendi ruhunda olduğu nu ispat etti. Ponto kralı Mitridat — Mitridat il e di Ponto adlı operasını yazdığı vakit on dört O yaşında idi. Bu opera üst üste yirmi defa oynan- dı.. Mozart Manhaym'da bir mugan - niyeye âşık oldu. Onunla evlenmek istedi. Babası, bu haberi ( aldıktan sonra yazdığı mektupta diyordu ki: “Heyhat oğlum, nerede o güzel günler ki, akşamları yatmadan ev vel gelir, dizime çıkar, şarkılar söy- lerdin.. Ve o zaman beni kucaklar, sever, “ihtiyar olduğun zaman seni bir kutuya koyup yanımda saklıyn- cağım; toz gelmesin diye üzerine bir fanus geçireceşim,, derdin. Şimdi ar- tık dünyada iptidai bir musikişinas olarak kalmak veyahut saantın mün- tehasma kadar gidip ismini tarihe ve ahfada mal etmek senin elindedir. Acele bir izdivaç seni sefalete atar.,, Mozart, babasına itaat etti ve ev- şiresi ile evlenen Mozart, sefâlete düştü ve ölünceye kadar bu sefaleti sürdü, O, karısını çok sever, onu mesut edebilmek için bin bir müşkü- lât içinde para kazan'rdı. Fakat kii. çük yaşında her yerde takdir gören Mozart, yaşlandıkça unutuluyordu, ikinci ve üçüncü derece musikişi naslar kendisine tercih © ediliyordu. Haydn ise onun için şöyle diyor - “ — Bir tenecik Mozart'm hâlâ bir İmparator veya kva! sarayına bes tekâr olamamasma çok kızıyorum. A. sabiyetimi affediniz, Çünkü ben “in- san,, ı çok severim. .*.. Birgün, Mozart'a küçük bir ço- cuk gelmiş ve: — Ben musikiyi çok seviyorum... Bana anlıyamadığım bazı kısımları anlatır mısınz?.. Demişti. Mozart, çocuğu baştan aşağı ka” süzdükten sonra: — Fakat çocuğum, demişti. Se. nin vaşm daha küçük. Çocuk derhal: — Ya siz, daha küçük yaşta bes- teler yapmağa başlamışsınız? Ce. vabını vermiş. Dahi musikişinas gü Tümsiyerek ve çocuğun yüzünü ok gıyarak: — Ben demiş, Küçük yaşımda! başladım ama kimseye sormadan öğ rendim.. dar »#» Mozart'm bütün eserleri 754 ta- nedir. Bunlarm 627 si bitirilmiş 132 si yarım kalmıştır. Her biri biri şaheser olan eserlerin 66 sı dini eser, 96 sı sahne eseri, 74 üü şarkılı eser “ ler, 49 u senfoni, 362 si orkestra il- çalınan mütenevvi musikiler, 164 ü piyano veya org için (o bestelenmiş oda musil 29 u piyano konserto- su, 13 ü keman konsertosu, 117 si de yalnız piyano edebiyatıdır. e Dahi musikişinasm eserleri hissin derinliklerinde çalkanan boraları t& rennüm (eder. Elsmli, neşeli gün- lerin kalplerde yanıp tutuşması onun eserlerinde dile gelir. Mozart , diğer musiki üstatlar ile karşılaştırılırken şöyle denir: “Mozartda Bah'ın dini azametini, derinliğini o bulamayız. Hendell'in muhteşem, müdebbib ifadeler orta” sında yükselen melodileri de bu « 81” natta yoktur. Hayden ise, Mozart gibi herişus bede musikinin her sahasına yükse- lememişti. Mozart, Oancak kendi İ şahsı ile kaimdir. Opera, senfoni vel sonatlardan, mini riini dans musik lerine kadar yazardı. Her eserde ami kudreti gösterdi. “Saraydan kiz a Ç Mozart'ın doğduğu odadan cwluya bakış — Bu resim Mozart müzesinden olanin çırmak,, operasında "hasının zirye * sini buldu, falan senfonide lâyemüt kaldı, ilâh... derseler de, onun eset» leri üzerinde kıymet ferkları tesisine çalışmak, temel atmadan bina kur mağa benzemez mi?.. Eserlerinde de“ İ ha farkı yok, belki tekâmül farki vardır. Çalıştıkça (Ove yaşlandıkça (Devamı 13 incide) HABER'in Doktoru e

Bu sayıdan diğer sayfalar: