<İMG. DP >. lşisi İRİ in DE Uzun burun dünyanın en kuvvetli adamını seyrediyor a a — HABER ÇOCUK HAFTASI Her bafta Cumartesi günleri HABER gazetesine ekli olarak parasız verilir. No. 57 5 Birincikânun — 1946 Hırsızlarla eşek Çorak kum çöllerinin orta unda yem yeşil bir bahçeye ben- #iyen Şam şehrini elbettei- gitmişinizdir. Biz Türkler bile bir vakitler “evveli de Şam ahırı da Şam,, derdik. İşte fırından daha sıcak olân Arabıstan çöllerinin, gennetten — daha serin Şam şeh- pinde, eski günlerde Mesut adlı bir halı tüccarı vardı. Şehrin ete- ğinde küçücük bir evde oturur - du. Mesudun bu evden başka ki hazinesi daha vardı. Biri sak sazan kadar neşeli, şeytan ka dar kurtaz olan karısı Fatma ve. eşeği. Mesut her gün önüne eşeğini katarak © çarşıya hal satmağa giderdi. Sırtı İzmir ve Şiraz ba- İk denkleriyle yüklü olan eşeği ağır adımlarla yürür, akşamları da gene öylece sahibiyle birlikte dönerdi Birgün akşam üstü Mesut arkasından eşeği de takip ederek evine dönerken Üç hırsız onun halılarını çalmağa karar verdiler. Mesut elinde eşeğin yuları, derin düşüncelere dalmış bir hal de yorgun ağın yürüyordu. Hırsızlar bu — dalgınlığı fırsat bildiler. İçlerinde en-pek görlü olan Osman yav: 9 yakla garak eşeğin ını çıkardı. ve hiç belli ekmeksizin bunu ken di boynuna taktı. Ortakları da Burtndai hah denkleriyle biri'k- te eşeği aldıkları gibi kaçtılar. Mesut biç bir şey duymamış, olan bitenin farkina varmamış- tı. Osmana gelince, suç ortak” arma kaçmak için vakit bırak- sın diye boynundaki yularla halı tüccarının arkasından yürümeğe koyulmuştu. Şehrin kapısına vardıkla. rı zaman Osman birdenbie durdu. Yular gerildi; Mesut da dalgınlığından ayıldı. Başını çe virince eşeği yerine hiç tanımadı. ğı bir adamla burun buruna gel di. Zavallı halı tüccarının ağzı şaşkınlıktan bir karış açık kaldı, tek bir söz söyliyemedi.. Öyle yalaz evvel eşek iken şimdi insan olan bir hayvan, çok kurnaz bir balı tüccarı bile şaşırtır. Ancak Osman, onun kendini derleyip toplamasına vakit bırak. madan söze başladı — Allah büyüktür. Beni böyle birdenbire değişmiş gör - mekle hiç şaşma! Tanrı ne ister. de yapmaz ki! bil ki bir vakitler ben de senin gibi bir insandan. Anneme elimi kaldırmak küstah- ığında bulunmuştum. O da al lahtan bana lâyik olduğum ceza yı vermesini dilemişti. Duası kabul oldu ve Hüyük tanrı beni eşek yaptı. Çarşıda satılığa çıka. rıldım, Sen beni aldın. Her gün halı denklerini bazan yorgun ol duğun zaman kendini de sırtımda taşıyarak sana sadakatla hizmet ettim. Galiba annem cezamri artık kâfi geldiğine hükmede- rek gene tanrıya yalvarmış ola: cak ki, işte eski geklimi aldım, Mesut bu sözlere can ve gö” nülden inanarak — Allah büyük! Dedi ve Osmanr sâlrvermeğe hazırlandı. Bütün hikâyeyi dinlemiş olan kurnaz Fatma tam bu serada ev. den dışarıya çıktı ve işin içinde bir dalavera olduğundan şüphe lenerek kocasına. — Mesut - dedi - sen bu eye Ki çarşıda satın almıştım, İster €yek isterse insan olsun, takır kır para saymeş olduğun için © senin kölendir. Bundan başka, İş- te mahkemenin kadısı da gelivor. Meseleyi ona anlatalım, Bu bilgin adam herhalde bizden (daha iyi bir hüküm verir. Olup biteni dinleyen kadı bu işi ancak Vezirin nalledebile- ceğini söyleyince, önde kadı, Mesut, Fatma ve Osman arkıda da toplanmış olan büyük bir kala- balık şehirde vezirin konağına gittiler, Kadı meseleyi anlattı; sorgu- ya çekilen Osman, tanrının. bir mucizesi ile kendini böyle ins yapıverdiğini tekrar etti. Bunun üzerine vezir dedi kiz — Peki mademki iş böyledir; Mesudun kapısı önünde durdu- ğun zaman sırtında taşıdığın ha lara ne oldu? Bu sorguya Osmanın verdi- g — Halılar yor olmuştu! Karşılığı üzerine vezir? hursız mıdır ki bir zavallının hals- larını çalsın? Dedi. Vezir daha sözlerini bitirmemişti ki, konağın hemen arkasmda çarşıdan bir eşek anır- ması işitildi. Bunu işiten ve sesi tanıyan Fatma kendini tutamıyatak : — İşte bizim eşeğin sesini işi- töyorüm! Diye bağırdı. Vezir orada di- van durmakta olan uşaklara: — Haydi, koşun! Anırmakta olan eşekle yanında kim varsa buraya getirin!.. Emrini verdi Eşekle hırsızlar vezirin buzu runa getirildi. Mesut atılarak: — İşte benim eşeğim. Onu bin eşek afasında bile olsa hemen tanırım, Kendine mahsus bir de sesi vardır. Dedi. Osman için suçunu itiraf et- mekten başka yapılacak bir iş kal- mamıştı. Suç ortaklar; halıları henüz satamamışlardı. Her üçü de hak etmiş oldukları cezalarını buldular ve Mesut yanıma iki va zinesi olan Fatmasiyle eşeğini a- larak vezirin huzurundan çikti; evinin yolunu tuttu, — Hilâiyeci mörflerie resim yapıyorum mek parası icin (25) Çocuklar: Mecmuanızın 54 üncü sayısile birinci cildi tamamlanmıştır HABER garete- lerini almak suretile hemen hemen para sarfetmeden elde etmiş olduğunuz bu mecmuaları efitlettir Ankara enddeşinde (Vakıt Kütüphanesi) ne bir numara mukabilinde bırakımır. Cilt