ALLENBY! İ Mağiyit delikarlılardan bir o çoğu widan oldu; fakat bu ikinci Gaz- rebesi harbiye nezaretini hare- #irdiği için bu kadar canın heder belki de boş yere odeğildi Her Mtafa girmeden evvel “bizi kur- bir kurtarıcı, hem de büyük bir Böndermeleri,, için dua ederdim. 17“ duam kabul oldu. Böyle bir wnderdiler! in kim olduğunu işitince, seviriç- #sırmaktan kendimi alamadım. Ka- Bünler artık geçmiş, kâbus bit- İ Atrasın kahtaman galibi Allenby “*bhesinden alınarak Filistine nak “Yordum ki Allenby yüztinü Kudü |, ip de kolunu sıvayacak olursa; hiç bir şey durduramardı! NBY HAREKETE GEÇTİ Gilney hikâyesine devam etti: Senin alt başındaki vadiye ölüle- “ Bömdük. Papaz uzun bir hat teş- © mezarlara bakarak mırıldandı: :! 9, ölülerin hatırasını zaferle ya- *: ve bütün yüzlerden göz yaşla- i *cektir!.. “erinin doğru. çıkmasını o kadar Ve özden gelen bir ümitle istiyor « Sonra Allenby geldi: ve pa- doğru söylemiş olduğunu o zaman #ttim. Allenby'nin her hareketi in ediyordu. Onun sadece yü- k bana itimat veriğemi o, askerlerin en gi 100 Şok adamın üzeri kadehlerle GÜZEL 1G 97 — I Yazanlar : ingiliz ordusu hava zabitlerinden Kenneth Brovn Collins, Meşhur seyyah ve muharrir (ovveli Thomas 8 Shlisalib muh 1ateleleti —23— Içki yasağı olan şehirde Ingiliz askeri eğlenemez omuzlu idi, Bana Gazzedeki başka bir! adamı düşündürdü; geteyarısı kalkıp da Gazzenin büyük dış kapısile, iç ka-! pılarmı ve iki karakolu sırtladığı gibi) giden Samson'u hatırladım. Methedilmesi lâzrmgelen yerde ilti- fat ibzalinde çok çabuktu; fakat vazife» sinde gevşeklik gösterenlere de bağırdı mı sesi Dav'dan Birsebi'de işitilirdi Ona "boğa Allenby,, diyorlardı. Gene- rallerin yüreğine dehşet salmıştı; ne jerler ise onu (o tapınırcasına severdi. Kendisinin askerlikte bir sevkulceye| üstadı olduğuna hiç şüphe yoktur ; hari! ta üstünde parmağının hızlı bir hareke! tile harp sahasında yapılacak harekâtı,' erkânıharbiye beyetine işaret eder; son ra da bitmez tükenmez konferanslardan çıkınca, bozulan otomobilini tamir edeni şolörüne yardım için yere sırtüstü yata rak arabanın altıma girerdi. O insandan, şeytandan yahut Londra- daki harbiye dairesinden Oo korkmazdı. Yeri efrat ve malzemeye dair ibtiyaç- larını bizzat tesbit eder ve (taleplerini telgrafla yapardı. Telgrafın sonuna > hemen daima şu nakaratı ilâve ederdi: “Bunları almadıkça ileriye doğru biri adım bile atacak değilim?! İstediğini alırdı. da! Fakat bir gün yahud bir hafta değil; böyir işler vakit ister, urun. . sürerdi. Beklediği sırada Allenby aşağıya Ka- hireye giderek, esas umumi karargâhı! mızı'gözden geçirirdi. ratla çok seyler gördü ve gör n hoşlanıradı” Bittin ötet dehiirteri: ENSES dolu bir| rüzsüz ütülü elbiseli erkârnıharbiye z2- bitleri ile dolu olduğunu gördü; şehir onlarla kaynaşıyordu. Allenby bunla- rin hepsini teker teker yakalıyarak s0- ruyordu.; — Vazifeniz nedir? Eğer söylenen vazife ekseriya olduğu gibi pek ehemmiyetli bir şey (o değilse hemen emir verirdi: A Bu menfi harekelin doğuracağı kötü netlosleri Cemal paşa adamakıllı görü- yor ve fena halde üzülüyordu. Bir ta- raftan Hicazda isyan başlamışken, di- ğer taraftan da İngilizlerin Pilistini is» tilâya hazırlanmakta olduklarını da Ce mal paşa anlamıştı. Bütün buna rağ- men elindeki $1 inci, 43 üncü ve 44 ün- cü fırkaları Suriyenin dahili emniyeti- ni temin ve sahili muhafasa için İsken dorum körfezinde Kullanmağa mecbur | olduğundan Fon Kressei takviye ede cek başka kuvveti yoktu; esasen yu- karda saydığımız üç fırkada birçok de falar emilmiş depo kıf'aları halinde bu Tunuyordu. Bu vaziyet karşısında Çemdi paşa Is- tanbuldaki başkumandanlıktan talimli takviye #af'alari istemiş, diğer taraf: tün da her halde Sina "ami ve PİNE” yili — Bu vazifenizi şimdi bırakıp: hemen cepheye hareket ediniz(. Kahirede erkânrharbiye heyetini te- mizliyerek Gazzeye döndü. Geldiği gün de gülerek yeni bir emir de bulundu: — Şimdi Kahirede neferler için her- halde biraz yer vardır. Hepsine nöbetle şe, bem de çok çabuk olmak ve demir. yolunun taşıma kabiliyetine göre, ikişer hafta irin veriniz | meral Murray orduziyle Arap asileri arasında irtibat tesisini mâni bulunan (Gazse - Dirissebi) mıntakasının mi- dafaa olunmasını teklif etmişti, Enver (paşa) 1916 sonunda bizzat gelerek teftiş ettiği için Sina vasiyeti. »i pek iyi biliyordu. Fakat, ne çare ki pok çok olan diğer Türk cepheleri ih- tiyat kuvvetlerini yutmuş bulunuyor- lardı, Bir taraftan Arap isyanını büs- bütün körükliyecek ve Hicaz demiryo. Tunu tehlikeye atabilecek Maanı Wrak- mik istemiyor; diğer taraftan da Al - matyaca hiç de hoş görülmiyecek olan ihtiyari bir ric'ate emir vermek eesa- retini gösleremiyordu. Pon Eresse ancak 1917 başlangıcın. da takviye Kıtaları gönderilmeye baş- landı. Könunusani ayında Kaf kazadan mi ralay Esadın kumandasında 1000 mıs- Dilimize çeviren: A, E, ; Allenbi emir vererek kahirede meyhânelerin yeniden açılmasını temin etti le salonlarının sinek kaydı traşlı ve pü! Fakat bir İngiliz askeri, içki yağağı olan bir şehirde pek fazla eğlenemez. Kahire böyle bir şehirdi. o Erkânıharp zabitlerinden birisi tereddüt ederek Al- lenby'ye gitti ve selefinin oKahirede bütün meyhaneleri kapatmış olduğunu söyledi. Allenby insandı: — Hepsini açınız. Çocukların iyi va» kitler geçirmesini istiyorum ve Tante arzu ederse Kudüse belki de Şama gi- deceğiz|.. dedi. (Devamı var) Bizim görüşümüze göre Gazze meydan muharebeleri rak kuvvetinde üçüncü süvari fırkası geldi. Şubat ayında Anadoludaki böşinci , ordudan 16 wcı piyade fırkası Filiati- ne vardı. Mart ayında da Halepten 58 üncü piyade fırkası gelince, 27 mart 1917 tarihinde general Von Kressin kuman» dasında olarak 3 üncü, 16 er ve 5ğün- cü frkalarla yeniden 28 inci ordu teş- kil olundu. Ancak Osmanlı imparatorluğu doha şimdiden pek sayf bir hale gelmiş ol- duğundan bu İstvvetlör yavaş yavaş ve eksik bir vaziyette Filistine varabil. mişlerdi. Enver (paşa) ise bu bitap vaziyeti- misi bir türlü anlamak istemiyor, Fon Kress'i Birüssebiden Eldrişe doğru İn- giliz ordusunun yanına indirmek isti- Yarda. “aşağ (Devamı var) Masanm otrafında oturmuş olduklarmı gördü. Kesif bir duman tabakası tavan- “İs soğa sola doğru dalgalanmaktaydı. Et, şarap, tütün, rakı ve ter. kokuları biribirine karışmış, geminin en büyük salonu olan burasını dayanılmaz bir ha. va ile doldurmuştu. Masanın başında oturan kaptan içeri girenleri görünce korkunç bir sesle bâ- ğırdı: İ — İspanya, aman ne'iyi o ettin, Şu inciyi getirdin. Görelim bakakm.. Vay| anam ne kadar da güzelmiş. Hemde daha genç.. Bu pilicin . yüzünden mü. him bir servet kazanabilirsin, Kaptan urun ve kır sakallı bir ihti. Yardı. Diğer Ogemiciler ona (nisbetle) gençtiler. ; Arna, bu adamları birer birer tetkik | etti, Hiçbirisinin yüzünde (o merhamet Ve İnşaniyetten eser göremedi. — Hepsi de kendisine yiyecek gibi bakıyorlardı. Akşamdanberi içtikleri için sarhoş ol- Mağa başlamışlardı İspanyol onlara bağırdı: — Haydi, prensese bir rakı veriniz. Simdi bire gitara çalacak ve şarkı söy. liyecek, Yakop gitara nerede? Kiptan kamarının © duvarında ash! duran gitarayı gösterdi. Sonra (o ainin: Ve yüzünü buruşturarak mırıldandı; | — Hayli zaman var ki bunu (o kimse) Sâlmadı. Ben buna Kimsenin elini sür- düzmiyeceğime yemin etmiştim, Yemi. mim bozulacak... Fakat hayat gibi yemi- Me bağlanıp durmak da o budalelikten yka bir şey değil... Sonra, derin bir ah çekerek masanın Üzerine bir yumruk indizdi. Sarşo Perz, duvardan gitarayı çi. Kaptan çalgıyı onun elinden kaparcanna alarak muayene etti. Ona pala eski hatıralarının - canlandığı anlaşılıyordu, Bir müddet çigıyı seyret tikten sonra söylenmeğe başladı: — Vaktile ne mes'ut bir oâdamdım. l O zaman kızım da yanımda idi. Sanşo sen onu pek iyi tanirsm. O da bu genç kız kadar güzel've kumral (saçlı idi, O zaman ben namuslu bir O âdamüm. Viyanada güzel bir evim vardı. Burada karım ve çocuğumla (o mes'uttum. Ben Tuna üzerinde seyahat ederek ticaret yapıyor, çok para, kazanıyordüm... Ka- dehim boş durfyor, görmüyor musunuz, doldursanız a... Kaptan doldurulan kadehi bir yudum da sonuna kadar içti. Gitarayı — dizleri üzerinde tutuyor, ara sıra parmaklarile onun tellerine dokunuyordu. Sözlerine şöyle devam etti: — Bir akşam ahsızm evime döndü. ğüm saman ne görsem (beğenirsiniz. Bi: tarafta kızım bir adamla kucak ku- cağa oturmuş eğleniyor, bir tarafta da karım üç kişi le bir masanm Bâşma geçmiş, iskambil oynuyor... Derhal el, çakları tekmelerle kapı dışarı (o attım. Fakat bu dayak meseleyi bititeniş ole dı. Kazım bir daha dönmemek üzere or tadan kayboldu. Sonra öğrendim ki fe“ na evlere düşmüş... Birkaç “kere polis onu tutup bana getirdi. Ben de her de. fasmda onu affettim, Hattâ beiki ıslahı nefseder ümidile ağlayarak ona yalvars dım. Fakat bütün bu gâyretlerim boşa gitti. Şimdi hayatta mi, öldü mü bilmi. yorum. Şarap bir kere sirke olduktan sonra tekrar şarap olur mu? Olmaz iş- te o da öyle kaldı. İşte o © vakittenberi dünyada tek -başıma yaşıyorum. Haydi çocuklar birer tane daha doldurun ba, kalım.. Kederi dağıtmak için bölbol iç» meli. GÜZEL PRENSES W. . — ye gidecekti? Kimsesi yoktu, — sefalete — Öyle olsun. Sen yanımda olmadan düşecekti. Sabaha bir saat kalmıştı. Edvar ne o- Yursa olsun çingene kizini kurtarmağa karar verdi. Yavaşça kalkarak, © aşağı indi. Oradan bir eğe alarak mahzenin kâpısma vardı. Etrafı bira? o dinleyip hiçbir ses işitİlmeyince eğe ile kilidi kes meğe başladı. Bu kolay bir iş değildi Fekat Evdar oğur ağır büyük bir sabır. Ja çalıştı ve nihayet kilidi kesip sökerek mahzenin kapısını açtı, Elinde tuttuğu bir fenerle mahzeni aydınlatarak taş merdivenlerden indi. Feneri yukarı kal! dırarak mahzenin içini aradı. Nihayet | basımakların yan tarafında elleri ayak | lari bağlı bir halde yerde yatan Lâlen.| kayı gördü, Hemen iplerin; çözerek kı- #1 ayağa kaldırdı. Lölenka: — Edvar, dedi. Geleceğini miştim, Demek aldanmamışım.. Lâlenka, uzun müddet - bağl: dur maktan uyuşan uzulvarını oğuştürur- ken #lâve etti: — Haydutlar, beni bir canavar bağladılar. Ben onlardan satımı elbet gör ümit et. gibi bunun he Edvar, onun sözünü kesti! — Şimdi binları bir tarafa bırak da| kaçmayı düşün. Haydi kapılar o açık. serbastsin, — Giderim, Edvar. Petranın son ar-| rusunu yerine getirmek için yaşamam dâzm. Bu iyiliğini unutmıyacağım. — Şu keseyi de al. İçinde (o şimdiye kadar biriktirdiğim biraz para var. Bu memleketten çıkmak için sana para lâ- zımdır, Lâlenkanm görü para görmüyordu. Keseyi istemiye istemiye alırken sordu:! — Ya sen? Benimle beraber gelmi-! yecek misin? i nasıl yaşıyacağım, bilmiyorum. Fâkat elbet bir gün bana döneceksin. Başkasi- ni sevsen de mes'ut olmıyacaksın. Be ni unutma. Lâlenka, bunları söyliyerek Edvarım boynuna sarıldı, dudaklarından öptü, Sonra bir dişi kaplan gibi | sıçrayarak mahzenden Çıktı ve karanlıkta çiftlikten şıkarak gözden kayboldu. Bu o sırada birkaç saat evvel başlayan bir yağmur devam ediyordu, Çingene kızı koşa ko- şa ormana daldı. Bir hayli yürüdükten sonra nihayet çerkilerinin olduğu yere vard. Fakat şaşırdı kaldr. Çünkü ortada ir yıngın harabesinden başka bir şey yoktu. Biraz ileride hemen yarısı yan. muş olan araba duruyordu. Arkadaşları alelâcele kaçarken bunları o tutuşturup yakmış olacaklardı. Fakat yağmur yal, nız arabânm büsbütün yanmasına masi olmuştu. — Birden bir çoçuk iniltisi iştti, He- men hâlâ tütmekte olan arabanın yanı- ha gitti Küçük Elza yani falcı Soselin getirip Petraya sattığı prenses Veranın çocuğu arabada kalmıştı. Kimse onu 4. hp götürmeği aklına getirmemişti. Şa fak söküyordu. Yarı karanlık içinde a- rabanımn içini bir hayli aradıktan sonra nihayet bir köşede küçük çocuğu bul, du. Elza. yağan yağmurun ateşi sön- dürmesi sayesinde arabanın yanmayan kısmında kalmış, çayır çayır yanmaktan kurtulmuştur. Çocuğu kucağına aldı. Kendisine gü. ien yavruyu yüzünden ve gözünden öp tükten sonra ona: — Talisiz çocuk, dedi. Babalığın da öldü, Artık senin annen (oObenim. Ben yaşad.kça sen benim için bir (hazine olacaksın. Hayatımı sana hasredece