We oi let gesi ı 7 via he Yazanlar ; Ingiliz ordusu hava zabitlerinden Kenneth Brown Collirs, Meşhur seyyah ve muharrir kovveli Thomas çer n Yalnız bâşım (müthiş, Bu ancak büyük bir sersem- slidi. Bomba © kulübemizin i dğşmüştü. Tapası herhalde mış ve gecikmiş olmalı © kadar derine (dalmıştı toprak bunu nem- Mar açmaz © Bensona ser- | za aşkına söyle: Gaz- bir kederle sallıyarak #miz, Türk takviye krtala- u öyle bir paniğe uğradı urarak ric'at emri ver Yetinde kaldı. Şimdi söyle- ” 3 Kıtalarmız o ric'at Rh zaman (şehrin içinde EDE İHTAR emekten başka yapıazak | Höm busefer işimiz daha Türklere karşı birinci ta- EMİ baskın olmuştu. İkincisi a, “rine yetip artacak kadar “huştuk, Onlar yen! takvi Retirmek ve yeniden müda- için bol bol (o vakit © O gece Gazze (o sadece “izon postası İdi; şimdi ise j olacaktı. Wişşitmek için Eltonun tay- şo da Huj üstüne bir; Ye Gördüğü ler bei air Re A nuhateleleti ” İngiliz generali öyle paniğe uğradiki Askerleri Gazeye girdikleri halde ricat emri verdi Zavallı adamın böyle heyecana düşüp bücumu durdurmasına sebep Türk takviye kıtalarıdır kıyısından ta Birsebi yolu (üstündeki! bir noktaya kadar siper (o kazıyorlardı. Gazze ise şimdi bir Oomuhasaraya kafa tutabilecek gibi yapılan müstahkem zun bir hattın mihver noktası idi. Neye karşı durmakta olduğumuzu umumi karargâh takdir etmiyor, ya- hut da etme kistemiyordu. o Vaziyet ya Velington yahud da Vaşington gibi bir adamın liderliğine muhtaçtı. Biz i- se oturmuş Londraya basma kalıp ra- porlar gönderiyorduk: “Bereket versin ki havalar (o müsalt ve askerlerin sıhhati yerindedir!,, Gibi manasız şeyler yazıyorduk! Hikâyeyi ne diye uzatayım? İşte tek- rar bem de kırbaçla mükemmel bir da- yak yemiştik. “(1) nota müracaat” : (Devamı var) (iyBritanya Feli mareşalı birinci Vikont Edmund Henry Hyoman Allenbyç1881,008) 33 nlünn 1881 de doğmuş ve 1582 yılında İnnis kilin Dragon alayma girmişti. 1856—1885 Buchanaland seferine iştirak etmiş ve JAS&S Zululand muharebesimin bulunduktan sora erkân: harbiye mektebine girmişti. Cenubl Afrika müharebelerindeki (1800— 1003) süvari harekâtmda Kinberley mevkii nin kurtarılması, Paardeberg muharebesi ve Pretorla zaplında bulunmuştur. (1902—1903) #e beginci mızrak alayına kumandası Ordu olunmuş ve 1914 de de süvari ferirası kuran danlı ile Fransaya gitmiştir. Fırkasmmn Mens rio'stinde ve Alsace Heri bareketinde atlı olarak yaptığı harekât, teş Y pers cenubendlaki hatt tutması İreiliz amiy ver 156 GÜZEL PRENSES #ileriade büyük bir stayişle yazılmış ve İn gülz başkumandamı Sir John French bilbas sa Allenby'nin şahsını metbede ede bitire mamiştir. Fransa cephesine 5 incl İngiliz slvari fır kası da görderilinre bir süvari © kolardusu teşkil edilerek kumandast Allenby'ye veril miş; 1915 birinciteşrinde Sir Çarin Mars ye rine üçüncü İngiliz ordusunun kumandanlığı na tayin edilmiştir. 1016 senesinde ordusunun cephesi nlabeter. sakin geçmiş, fakat 1917 Mkbaharında bü or Bu kuvvet şarka ve garba doğru günde ancak bir ve iki kilometre yol clarak inşaatı muhafaza ediyordu. İn- giliz kıt'alarının kısmı külüsi ise de- miryolu boyunca geriye doğru kademe Tonmiş bulunuyordu. Süvari kolordu. su ilerizmenin önlinde bulunuyor ve yanını muhafaza ediyordu; bununla beraber süvariler de demiryolu rayın- dan çok wsaklaşmıyorlardı. Daha ce- nuptaysa yalms Maharistlerle Bedevi- Ter hareket ediyor ve bu hareketleri de 1916 yazında Emir Faysal ile casus Loranaın Hicazda ayaklandırdıkları is yan, çok kolaylaştırıyordu. Büyük bir intizamla yapılmakta o- lan bu ileri yürüyüş zamanında, de- miryolu ve su boruları tesisati” Türk postalarına bir yahut iki konak yalla. ginca her defasinda İngiliz slivaris'nin Du. pasfaları kuşatmak makeadiyle yaptığı akınlardan başka bir hareket yaştır. İste bö; umbağı ei ani in hir du Azras müharebesinin en mühim (rolünü oynamıştı, Ayni yılm haziran aymda Mim ve Fillatir kuvvetleri kumandanı Sir Arçıbald Murraye aalef olmak Üzere Fransadan ayrıldı. Biilstin nudutlarnda geçirdiği ilk üç ay hep hazırlık ari, uğraşmış, Kuranda heyetini o yeniden tensik etmiş ve Umum! karargâhı: Kahireden kaldırarak Rafsya taşımıştı. Allanby'nin Filistinde tatbik ettiği tatiye ve sevkulceyş 8skerlik tarihinin şaheserle Dilimize çeviren: A. E. | rinden biri sayılmağa değer. İngiltereye ke zindırmış olduğu muazzam zafer delayısile rütbesi Britanya mareşallığına yükseltilmiş ve kendisine sene de 50.000 İngiliz lirası irat getiren Meğgido ve Felikton kontluğu asnlet Onvanı veriimiştir. 1019 da Britasyanım Misir fevkalâde kemi serliğine tayin edilmiş ve çok karişik olan hir zamanda bu memuriyeti 1925. senesine kadar muhafaza etmiştir. Allenby 76 yasında olduğu halde bu sene Londrada ölmüştür. Bizim görüşümüze göre Gazze meydari muharebeleri ilerleme ile 1916 birincikânununda In-) fazla kıtaat bulunduramadık ve İngi- gilizler Elârişe; gene ayni ayın 23 ün- de Mağaraya ve ayni günde Elâniyeye varmışlardır. Nihayet 1917 kânunusanisinde yarı- madanın içini temizlemişler ve Rafa'da eski Türk hududuna dayanmışlardır. General Düpel'in dört ay süren bu ho rekâtı Mısırı artık 6 konaklık bir ileri arazi ile emniyet altına &lmış bulunu- yordu. Şimdi İngiltere Sina çölünün şarkına, bundan sonra müdafaaya ho- zırlanmakta olan Türk kıPalariyle te- masta bulunan 50.000 tifek ve kılıç tan Kkep bir kuvvet sürmüş bulu mıyordu, Rafayı bile İngilizler ciddi bir gayret sarfiyle elde edebilmişler- di. Gazze - Birüssebi müdafaa hattı ime? Kanal seferlerinin mes'uliyetini yük Tenmiş olan O Ösmünle İmparatorluğu- bahriye nasıri ve dördüncü ordu ku- mandanı Cemal (Pasa) nın hatıratın da da,görilleceği gibi; asri vesait ve, vümasalanen gli sma SAYAR GÜZEL “PRENSES Hizlere karşı harp mukavemeti. r remedik. Çöl kumandanı olan Miralay Von Krcss ise kuvvetinin kısmı külli. #ini toplu bir halde Sina'nın garp ke- narında bulundurarak, ilersine sadece bir setir müfrezesi sürmüştü. Başla hedefi Alman imparatorlu. İumun garp cephesindeki yükünü ha- fifletmek olan Fon Kress ne takviye ve ikmal edilmiş, ne de serbest hareket müsaddesi alabilmiş olduğundan, mü kabil Mçbir iş yapamaksızın İngiliz te- şebbüsüne boyun eğmek ve onların ha- reketlerine uymak mecburiyetinde kal- misir, İngiliz demiryolu — inşaatının yeka» dar ilerlemiş olduğunu daima öğrene- rek ve Alman tayyare filomu vamtasiy- Ie İngiliz piştarlarının yakınlaşmala- rından haberdar olarık ileri karakol larını umumiyetle geriye çekmiş; bü- nunla beraber bası baskınlara da uğrı- yarak birkaç posta İngiliz silvarisi ta- rafından imha olunmuşt'u. (Pesrme GEY 155 . | pütemesir oldu. Kadınlık bisleri da #eviyorum diye © biçareye (o fenalık ekte ne mana var? enka, Edvarın bu itirafından çok zede- din; Edvarın artık Annadan ümi- kesmesi için hiddetle dedi ki: > Onu seviyorsun demek.. Fakat ne İL hayal, Ben onu öyle bir pazara çı rar, yıldırımla vurulmuşa döndü U sirada bulundukları odanm ka- İçe AAçılarak çiftlik sahibi Tubi Mülzer ti girdi. Arkasında da çiftliğin hiz- asiler bulunuyordu. Hayret ve me- “A Edvara bakarak sordu: ME Burada ne yapıyorsunuz? Bu ka- l koç gene karısile husust olarak neler “şüyorsun Edvar? Ed, Verdi şaşkınlıkla kekeliyerek cevap Mik Peder., şey. Bu kadından. An- & dair malmat almak istiyordum. O Peki, ne söylüyor? Siyoyş 5 bir şey söylememekte ısrar haa hakikati çiftlik sahibine söy- korkmuştu Çünkü Annayı çok el eline düşürüldüğünü © işitince Tabi — Lâlenkayı öldürebilirdi. ülzer, çi kızını eş dünay onu söyletir. Karanlık zin- Büroğy Sivili arbacı yesin de bak nasıl Çiftlik mağ Ner, ibi, sonra adamlarına dö- b Talenkanın ellerile (o ayaklarının mahzene atılmasını ve mahr) l »*#nin anahtarlarının da kendisine veril- mesini emretti. Bunun üzerine çiftlik müstahdemic- ri hemen çingene kızınm üzerine atıla- rak onu sımsıkı bağladılar ve osonra yumruklıyarak, tekmeliyerek mahzene sürüklediler, Mahzenin ağzında ona bir tekme atarak bir top gibi taş merdiven- lerden aşağı yuvarladılar. Lâlenka bu yuvarlanışm tesirile bayıldı. Edvar, çingene kızına acıyordu. Fa- kat iki ateş arasında kalmış gibi ne yâ- pacağını şaşırdı. Mülzer, elini Edvarın omuzuna ko- yarak sordu: — Eâvar, senin bu hareketin hoşa gi- decek bir şey değil. Bu çingene kızıyle arınızda hususi bir münasebet mi var yoksa,, Ben böyle bir şeye inanmak is- temem. — Hayır, peder.. Böyle bir şey yok.. — O halde yarın bu kadını polise tes- lim etmek için şehre beraber götürece- giz. Köylülerin bunu da asmalarına ma- nı olduğun çok iyi olmuş. Hükümete ne cevap vereceğiz? Çingene kendi kendi- ni astı diyelim, başka çar€ yok. — Evet.. evet öyle deriz. — Şimdi yatalım, Yarm Annay: kur- tarabilmek için ne yapmak lâzımgeldi- ğini konuşur, kararlaştırırız. Çok yo- ruldum. Bundan sonra Müzler çekilip odası- na gitti. Edvar da odasına girdi. Fakat uyuyamadı. Düşünliyordu. Lâlenkayı kurtarmak istiyordu. Fakat ertesi günü mahzenin kapısını açık buldukları zaman hemen kendisinden şüphe edileceğini biliyordu. Bu takdirde ona şimdiye ka- dar evlâtları gibi bakan bu ailenin bü- tün emniyetini ve sevgisini kaybedecek, başını alıp gitmek lâzımgelecekti. Nere- karşısına getirdiler. Heyet iki çingene ye muhtelif sualler ve bunlar arasında bilhassa Arnanm nerede olduğunu ısrarla sordu. Faket çiugeneler söyleme mekte inat ediyorlardı. Lalenka dediki: — Bizi öldü:eceksiniz değil mi? öldü rünüz .Fak:t Annanın nerede bulundu nu söylemeyeceğiz. Bu cevap kü,lüleri büsbütün kızdır dı. Birisi yerden bir taş alarâk Lale:':a ya wr. Taş kızın yanağına “stlsyare” kanattı. Muhakemeye reislik yapan köylü hid detle sordu: — Söylemeyecekmisiniz? Petra, mütereddit bir gözle Lâlenka- ya “aktı. O da kaşlarını çatarak süküt etmesini işaret etti, ' Demirci Jorj dayanamadı: — Cevap verirseniz kurtulabilirsiniz. Sizi sadece polise teslim ederiz. Fakat söylemez isteniz biliniz ki şuradaki me- 4* ağacma asılacaksınız. , Ötekiler bağrıştılar: — Asmalı... Hainleri asmalı... : Petra, korkuyordu. Bu sebeple belki her şeyi söyliyecekti. Fakat (yanında Lâlenka bulunduğu için bundan çekini- yordu. Nihayet çingenelerin bir şey (o söyle- mek nivetinde olmadıkları anlaşılınca malıkeme heyeti karar vermek için ki- Tisenin içine girdi. Petra, derin bir ah çekerek Lâlenka- ya mırıldandı; — Artık Kont Riberadan intikamımı! da alamıyacağım, Canım gibi sevdiğim küçük Elzayı da göremiyeceğim. Kar- mın ve çocuğumun mezarını da ziyaret edemiyeceğim. Annem de vurulup öl dü Nedir bu başıma gelen felâket. Lâleaka yavaşça cevap verdi: — İstediklerine yakında sene kavu- şursun, o kadar meyus olma. Eyjâtlığı- ni da arkadaşlarımız, Sanşo o meseleyi kaber verince, kaçarken beraber götür- müşlerdir. Bu sırada mahkeme heyeti kiliseden çıktı. -Çingeneler basamakların “önüne götürüldü. Lâlenka gayet sakindi. Pet- ra çok korkuyordu. Mahkeme heyetinin reisi olan köylü kararı tebliğ etti: — Karar verdik: Kısasa kısas. Ma- sumların kanmı alutan bu çingeneleri ölüme mahküm ettik. Bütün oradakiler bu kararı alkışladı. lar. Şimdi herkes başı oradaki büyük meşe ağıcma çevirmiş, o çingenelerin hangi dala asılacaklarını keşfe çalışı yordu. Demirci Jorj, hemen kalın iki ip te- darik ederek getirdi. Çingeneleri oOkim âsacaktı. Bu İşi görmeği kimse arzu ct- miyordu. Nihayet bu işi Demirci Jorj un yapmasını ısrarla İstediler. Bunun Üzerine Jorj mecbur kalarak ipleri ağa- cın dalına bağisdı. Merdiveni de yanla- rma dayadı. Köylüler ağacın etrafında bir halka teşkil ettiler . Petra ile Lâlenka bu müthiş hazırlık» ları sükünetle seyrediyorlardı. Bu sırada Petra, Lâlenkeya: — Sen, dedi, kadınsın. > Belki seni asmarlar. Eğer kurtulacak olursan ev- Iâtlığım Elzaya bakacağına yemin; et! Onu sana emanet ediyorum. Baban da seni bana emanet etmişti. Ben sözümü tuttum. Lâlenka, teessürle cevap'verdi: — Üzülme Petra, Bunu sana vaade- diyorum. Onu öz eviddım gibi büyüte- ceğim. Fakat ne boş hayıl. Baksana, ağaca iki ip hazırladılar, Biri senin biri de benim için, Sami z. R.