20 Kasım 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

20 Kasım 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: Sir Harry Luke Dilimize çeviren: H. M. Hatip Çiçeron Malta Kedlddi için “bal vegül diyarı,, derdi. Maltalılar ise oraya “ Dünyanın çiçeği ,, diyor FALDETTALARIN KUSURU Bu başirk her yerde bol siyah ku- maşlardan yapılır. Yalnız Zabbar ve Zeytun isimli köylerde mavi kumaş. tandır. Kadın kumaşın bir yanını ken. di halinde bırakırken, diğer tarafı ni eliyle tutarak gerer. Eski bir ananenin muhafaza edil mesi itibariyle dikkate değer olmakla beraber bu başlıkların bir kusuru var- dır. O da, kadınların bu başlıklarla 0. Ziyaretile şereflendirmiştir. SON tobüslere girdikleri zaman fazla yer MALTADA YETİŞENLER a Gİ ke işgal etmesidir. Filhakika kendilerine) © Malta adasının başlıca işi ziraat Esrarengiz dağlar de tahsis ediler yerden fazlasını İŞSAN| gr. Majtalılar, adalarının kayalık ol peşinde m ederler, Otobüsler işe, Maltada dak| masına, rağmen, mevcut toprktan aza Çin « Tlbet ma binmeğe mecbur oldukları modern) mi istifade de bulunmak azmine sahip) Die e veneer. | insan'ardır. Hatta ziraat usulleri nis nud ud una Malta saraylar ve kiliseler adasıdır. Maltanın bir İngitiz olan valisi, müs temleke idarecilerinden belki en tan- tanalı bir evde oturanıdır. Valletta mevkiindeki sarayı âynı zamanda dünyanın en mükemmel bir silâh kölleksiyonudur. Odalar 17 inci asrın Goblen halılarile süslüdür. Yazın oturduğu bina ise, on altıncı bir kadındır. Barones Mari Jnguanez' Bu bayan Notabil mevkiinde gayet tarihi ve güzel bir sarayda oturur Sarayı muhtelif dairelerinden birin. de mermer bir levha üzerinde şu sa- tırlar yazılıdır: 927 yılının teşrinisani 9 zunda Mejesle 13 üncü Alfons 1432 de kral 1 inci Alfonsun Üç ay misafir kaldığı bu evi beten iptidai dahi olsa, yine istifade. yi bilirler. Maltanın patatesleri ve portakalla- rı yüksek bir şöhrete maliktir. Sebze- leri lezizdir, Ve yer bulurca buğda; da mükemmel yetişir. Fakat adalar, senelik yiyecek ihtiyacının ancak bir kısmını temin etmektedir. Birçok şer- DÜNYANIN ÇİÇEĞİ Hatip Çiçeron Maltayı “Bal ve gü! diyarı, diye tavsif etmişti. Maltahlar adalarına “Dünyanın çiçeği, derler.. Eğer bu tabir, Maltanın umumi manzarası veya nebati bakımından İ verilmişse, doğrusu biraz mübalâgalı i bir sözdür. Maltanın muhtelif veçhe li enteresanlığı ve güzellikleri kaste- diliyorsa pek yerinde söylenmiştir. bir seyahat Yazan: Joseph F. Rock İ Dilimize çeviren: H. M. | ha. gi “Bugünün haritaları dünyanın giz- li hiç bir tarafını bırakmamıştır. dı- ye papağan gibi söylenip dururuz. Fa. kat Tibeti baştan başa kim biliyor? Maitada eski devirlerden kalma ve hâlâ kullanılan yeralit anbarlor” , ) İkinciteşrin — 1938 dir ki işte yukarda görüldüğü gibi taş kapaklarla örtülüdür. asrra derebeylerinin şatolarından bi. ler hariçten alınır. Yahut garbi Çinin uzak hudutlarını ridir. YERALTI ANBARLARI kim etrafiyle görebilmiştir. MALTA ASİLZADELERİ Maltada eski devirlerden kalma e« Aylarca tehlike ve müşkülât için. Maltanın kendine göre bir asalet| dikkate değer yerlerden biri de yerat-İ de yıpranarak 2009 mil uzunluğunda - e tarihi de vardır. İngiltere kralı tara-| tı anbalarıdır. Bugün bile bunlar de| ki sarı nehrin yukarı kısmına ve Am. Multal kadınk Faldetta il i k a fından tasdik edilmiş ve Malta hükü-| şardan alman hububatı saklamak| ni Maçendağlarının (keşfedilmemiş NA md derüldn, şeklindeki meti tarafmdan takılan unvanlar mevcuttur. 25 muhtelif Malta Lordluğu vardır ki bunların en mühimi on dördünel asra kadar uzanan bir aileyi temsil için kullanılır. Ağızları büyük ve yü- yarlak bir mermer kapakla kapalıdır, Maltanm an'aneri endüstrisi dantel Şimdi yerli pamuktan kumaş di silsilesine vardım. Bu dağların en yüksek tepesi yirmi yedi bin kademe hayvana rastladım ki cennette imişler kadar varıyor. Hemen everst dağı; gibi sessiz, uysal ve insandan hiç kork başlıkları arasında gürlüyordu. Dünyanın bu tenha kadar yüksek bir şey.. Himalayalarla| mıyan mahlüklardı. Deniz sathından| ran Hurafeperest yerlile ber ölçüşecek muazzam bir silsile, Bü. 10 bin kadem yukarda akan kudretli FEN SEFERE İs pm İ cak olursanız, zaman. tam in ” # EBS. S8E3E. Bİ EŞEDEE BBESİE EBESİ. Ea etmektedir. Ve giye ba unvanı tutan| dekumağa. Başiamuşlardır. 46 GÜZEL PRENSES Zi huduttan dışarı kaçırarak Sanşoys teslim ederiz. Onu ister öldürsün, is- ter yaşatsın, ne işterse onu yapsın. Bu teklif, İspanyol kadın tüccarmın pek hoşuna gitti. Eğer bu kız hakikaten güzelse hayli para edecekti. Petranın sustuğunu görünce evvelâ kendisi fik- rini söyledi: — Bunda anlaşılmayacak ve tereddüt edilecek birşey yok. Çiftlikteki kız Lâlen kanın âşıkını elinden almış. O da şimdi bu kızdan intilzam almak istiyor. Bu ta- bil bir şey.. Bunun için bizim de kendi- sine yardım etmemiz iktiza eder. Bir intikam heykeli gibi gözlerinden ateşler saçılan, bütün asabı gerilen Lâ İenka, sözüne devam etti: —Oluznekadar yeis ve ızt:raba düşerse ben o kadar sevineceğim. Kahır ve kederinden ağlayarak ölmeli. Onun yüzünden ben ne kadar sıkıntı çektimse o da bunun birkaç yüz mislini çekmeli, İspanyol Sanşo yine söze karıştı: — Siz. bu işi bana bırakınız. İspanya- da bir tanıdığım vardır. Elinden her iş gelir. Bu işi ona havale ederiz, Lâlenka itiraz etti: — Teklifim kabul edilmedikçe fspan- yaya gidemem!.. Bir müddettir susan Petra buna daya- namadı: — İyi ama senin teklifin ağırdır. Se- nin işin benimkine benzemez.. Kont Ri- bsra benim namusumu mahvetti, Karr mın ve çocuğumun ölümüne sebep ol du. Halbuki intikam almak istediğin genç kız sana ne yaptı? Senin sevdiğin bir adam: sevdi. Bütün kabahati bundan ibaret. Aranıza giren de Edvardır. Hak buki Edvar o kızı çocukluğundanberi ta- Bıyor. Onu sevmeğe hakkı var, Öyle de-! ; gil mi? Lâlenka, itiraf etti; — Evet, saklamağa ne lüzum var? O kiz benim sevgilim Edvar: elimden aldı. Edvar beni bu yüzden terketti, Ben de intikam almak istiyorüm. Petra, sordu: — İyi ama, bu Mz sevdiğin adamı dinden almak için gayri meşru bir ça- treye baş vurdu mu? Sana bir şey vazd- etti de sözünde durmadı mı? Bir aldat- mak ve aldatılmak var mz işin içinde?.. Benim anladığım o kız yalnız güzel Biğile seni mağlüp etti, Sonra senin kızdan ziyade delikarlıdan intikam al- man icap eder. Lâlenka asabiyetle cevap verdi: — Kız ortadan kalkarsa delikanlı be- nim olur. Fakat mademki teklifimi ka- bul etmiyorsun. Ben de senin intikamı- na vasıta olamam. Başka birini bul. Petra, müşkül bir mevkide kalmıştı. Kont Riberadan intikam almak arzusu ateş gibi içini yakıyordu. Bu fırsatı ka- sırırsa bir daha kim bilir ne zaman bu- Ba muvaffak olabilecekti? Bunları düşü- nerek nihayet cevap verdi: — Teklifini kabul ediyorum. Lölen- ka. Fakat ömrümde bana ilk defa fena bir iş yaptırıyorsun. Fakat zararı yok. Maderiki ısrar ediyorsun, öyle olsun. Lâlenka, sevizçle reisine teşekkür et- ti. Bundan sonra çingene reisi ile Lâ- Jenka, İspanyol kadm tüccarı Sanşo Peş? ve falcı kadın Debura başbaşa ve- terek Annanın Basi kaçırılacağını konu- şup kararlaştırdılar, *.. Ertesi akşam Anna, kendisini evlâtir ğa kabul etmiş olan ihtiyar oçiltlik sa- hibi Tubi Mülzer ile karısı madam Han- niye veda ederek yatmağa çekilirken madam -Hanni ona odasınmn kapısını iyice kapayarak yatmasını, çünkü civar» da şüpheli adamlar bulunduğunu işitti radakl ücra vadilerde sürüyle yabani sarı nehir, derin, iç yollu uçurumlar riye gider GÜZEL PRENSES M7 ğini söyledi. Sonra Anna yatak odasına çekildi. Odasında bir müddet dikiş dik- ti. Bir taraftan da Kont Adoları düşün- dü. Edvar şimdi Adoların şatosuna var-! mış olacaktı, Acaba Adolar gelecek mi idi? Nihayet saatin onu vurduğunu igitir-| ce kalktı. Soyunarak yatağına girdi! Adeti olduğu üzere dua ederek uyuma: | ğa başladı. İşte tam bu sırada gecenin karanlık- ları arasında dört kişi Tubi Mülzerin çiftliğine doğru yaklaşıyorlardı. Bunlar gingeneler reisi Petra ile İspanyol ka- din tüccarı Sanşo Perz ve Lâlenka ile faler Deburs id, Sanşo Perz yırtıcı bir kuş gibi en ön- de ilerliyordu, Petra ile beraber Lâlenka ya verdikleri sözü yerine getirerek An- Bayı kaçırmağa geliyorlardı. İhtiyar De- bura İse hem oğluna yardım etmek hem de bir kızm Ikaçırılışını seyretmek zev- kine erişmek için beraber gelmişti. Pet- işe istemiyerek girmişti. Bu- nu kendi düşüncelerine aykır: buluyor, ara sıra Lâlenkaya tekrar etmekten geri durmıyordu. Fakat Kont Riberadan in- tikam almak mecburiyetini düşür her şeyi unutuyordu. Bir arabk Sanşo, Lâlenkanm kulağı- na frsıldayarak sordu: — Kaçıracağımız kız bari hakikaten güzel mi? — Gördüğünüz zaman ne kadar güzel olduğunu anlayacaksınız. — Lâlenka, böyle iyi bir parçayı ba- na gösterdiğinden dolâyı sana teşekkür ederim. Bu kızla iyi bir iş görmüş olaca- ğım. İspanyada kumral güzellerine rağ» bet çoktur. Lâlenka, sordu: — Kızı bu gece kaçıracak İspanyaya ne zaman gideceğiz? olursak — Petro ile konuştuk. Evvelâ ben ka- çıracağımız kızla beraber yola çıkaca- ğem. Ben başka bir yoldan gideceğim. Siz başka bir yoldan geleceksiniz. — Niçin? Hep beraber gitsek olmaz mı? — Bilirsin ki bir memlekette bir ço- cuk, bir kadın kayboldu mu, polis ev- velâ çingenelere saldırır. Bunun işin beraber gidersek Bohemyadan geçme den evvel bizi hemen yakalayıp hapse atarlar, Giderken arabalarınızı ararlar. Halbuki ben sizden evvel o kız ile yola şıkacak olursam teğlikeyi atlatmış ola- cağız. Sevil civarında sizi beklerim. Sis de gelince Kontun kızı Biyankâyı kaçı” Tiriz, — Ya sizi bu güzel kızla görecek olurlarsa, yahut kız bağırır, ctraftân işi tilirse ne yapacaksınız? — Yanlış düşünüyorsunuz yavrum, Ben sanatımı pek iyi bilirim. Bir kız kas çırıddığı zaman onun nasıl saklanıp mu- hafaza edileceğini de bilemeasem yazık kadın tüccazlığıma benim.. Ben onu öy» le bir yola getiririm Ki arzusile karşım» da göbek bilş atar. — Aman dikkat ediniz de polise gö“ rünmeyiniz. — Siz merak etmeyiniz matmazel, Ben bu işin acemisi değilim. Benim gibi bir kurdun elinden kolây kolay kız alın maz. Hem bir kere Viyanaya ayak ba» sınca hir korkmam, Orada bana yardımı edecek çok dosti var. — Susunuz, bir ses var, işittiniz mi? Bu sırada Petra durakladı. Arkadan gelenlerle birleştikten sonra: — Köpekler havlıyor. Ben size demiş” tim. Çiftlikte dalma iki köpek gezer. Siz saklanınız. Ben çaresine bakayım. Bundan sonra Petra, ilerledi. Diğerle” ri bir kenara sindiler. Petra elinde taş”

Bu sayıdan diğer sayfalar: