Yazan: H,G.C. Sıvayne HABER — Akşam postası UN | Dilimize çeviren: H.M. Kızıl denizin kitidi Adende Küçük beygir üzerindeki çöl züppesi — Hecin devesine binmek sanatı — Adende çöpler, kapıdan çıkıp pencereden giriyor — Topla, Boruyla gelen akşam Cenubi Arabistanın evlerinin içe-| risi gayet basit döşelidir. Güzel o bir şark halısı kuru toprak zemin üzerine yayılmıştır. Bir yerde bir kur'an, yahut “Alif layla u layla, yani binbir gece masalları, asılıdır. Uzun bir çu. buk, bir iki divan ve gümüş saplı ta- bancalarla kamalar görülür, Adenin dışma çıkıldığı zaman in. san kendi kendisinin polisi olmak Za.| ruretindedir. Ancak bazı şeyhlerin “ kalelerinde yahut onlara tâbi köyler-| de emniyet altında (olabilirsiniz. Bul şeyhlere de Arapça bir tavsiye mektu. bu ile gitmeniz lâzımdır. Bir defa böyle bir mıntakaya, bir tesisat vücuda getirmek tasavvuriyle gönderilmiştim. Deveye atladım. Yo. Jumun üzerinde iki kabile çarpışmakta olduğu için, yânıma yirmi kadar Hint sürarisi almıştım. Fakat bu da kâfi değildi, Gitmekte olduğum mın- takanın şeyhi ile muhabere ettik, Oğ. Yunu gönderdi. Küçük beygir üzerin. de bir çöl züppesi denebilecek bu de- Tikanlı gayet zarif elbiseler içinde ge. lip beni karşılamıştı. Mücadele saha. sından kılımıza zarar gelmeden geç- tik. Deveden bahsederken tek hörgüçlü hecin devesini kastettiğim anlaşılma. Idır. Bunlardan bir kısmı ince, uzun. “Avr. Arap cinsidir. 'Fırıs gider. DE ferleri Afrika etrafında yetişen So.| mali yük develeridir ki, sadece yürür. Beyaz Arap hecini, günde yüz mil yü. rür, Ve beygirikolayca oyarı yolda bırakır, Deve sürmek başlı başına bir san- attır. Hörgücün üzerine bir bacağını. zı atarsınız, daha semere (o yerleşme. mişken deve yerinden sıçrayıp yol al- mağa başlar. Eğer devenizin burnu. nu bir rüzgâr istikametine kaplırırsa. nız, artık hiç endişe etmeyiniz. Deve gece gündüz burnundaki dizginin çe- kilmesine ihtiyaç göstermeden gider de gider. Arada bir boynuna doğru ayak parmağınızın uçu ile, yahut sa. dece sallanan ayağınızla dokunmanız, onun süratini arttırmağa kâfidir. Deve için mahmuz kullanmazlar. Bir devrin gölge dir Tişesini-seomiş olan bu Adenli fendilçı, müşter in furya zamanım sabır ve sükünetle bekliyor. 110 GÜZEL PRENSES Kont Adolar şöyle düşünüyordu: — Fakat avukat Zello Annan idam olunduğunu gözlerile görmüş.. Aldar- masma imkân yok. Fakat bu kız da An- naya o kadar benziyor ki ta kendisi) demek hiç de yanlış olmaz.. Kabil değil; buna Anyella demeğe dilim varmıyor. Ben de Annayı düşündüğüm için gali- ba herkesi kolayca ona benzetiyorum, onun hayalini görüyorum... Kont Adolar, orada daha ziyade dur- mak istemedi. Heyecan içindeydi. Bu heyecan tesirile daha fena olmaktan kor kuyordu. Yanında bulunan Yakomir birdenbire! sordu: — Mösyö kont, bir araba tedarik e- deyim mi? Adolar, hayretle adamım yüzüne bak tt: — Nasıl, siz beni tanıyor musunuz? Yakomir, onu hürmetle selimladı: —Kont Adoları kim tanımaz ki.. Mösyö Kont bütün Helmanoluların velinimeti- dir... — Arabaya lüzum yok. (Yürüyerek gideceğim. Fakat size bir şey (o sormak istiyorum. Bu kız sizin hakikaten ye- ğeniniz midir? Yakomir, hiç tereddüt etmeden cevap verdi: — Evet, Mösyö kont, Ölen kardeşi- min biricik evlâdıdır. Kardeşim Bohem- yada yaşıyordu. Vaziyeti iyi değildi. Birkaç hafta evvel ölüverince, kızı ken dimize evlât edindik, Çünkü dünyadı bizden başka kimsesi kalmadı. Kont biraz düşünerek mütereddit bir tavırla sordu: — Çok iyi etmişsiniz, İsterseniz onu şatoma gönderiniz, Vekilharem zevcesi ona ders de verir, talim ve terbiyesine çalışır. Yakomir ellerini oğuşturarak; — İltifatınıza teşekkür ederiz mösyö kont, dedi. Teklifinizi kabul edemiyece- ğiz. Çünkü Anyella nişanlıdır , Kont, buna mütcessir oldu. belli etmemeğe çalışarak: — Yeğeniniz bu yaşta evlenecek mi? — Evet, mösyö kont. Düğünü de on güne kadar yapılacak. İyi bir eğlenti yapacağız. Rekkaseler gelecek, müzika galmacak, Güzel yemekler yenecek, E- vimizin her tarafı çiçeklerle cak. Eğer tenezzül edip buyurursanız bize büyük bir saadet bağışlamış olur- sunuz. Bunu bütün köylüler kıskanır, Anyella'nın zevci de bundan şeref du- yar. Adoların rengi uçmuştu, Bunun için biran evvel buradan Yalnız merakını yenemediği için bir su- al daha sordu: — Yeğeninizin nişanlısı kimdir? — Payitahtta bir ticarethanede çalı şıyor. Kendisi Bohemyadan gelmiş bir hemşerimizdir. Adi da yapalım, kızı isteyince onu kaçırmak is- temedik, verdik. Bundan sonra Kont Adolar, sorması üzerine düğünde bulunacağını vaadetti ve Yakomirin eline bir vererek oradan ayrıldı, Yakomir, kont gittikten sonra elinde- ki lira İlç mutpaktaki kacısının yanma koştu: — Maryanka bak, ben sana demedim mi? Bu kibar mösyöden beş on kuruş koparalım dediğim zaman hemen yözür me hırladın... Bak bir Bra verdi. Düğü- nümüzde de bulunacak. O zaman her- halde ondan daha fazla para alabilece- gir. Bu sırada, Zingaranın geldiğini açık pencereden gördüler. Bunun ayrılmak istedi, Zingaradır. Ne Fakat dönatıla- tekrar altın Üzerine SR A aa amaaa Yakomir telâşla karısına tenbih etti — Bana bak Maryanka, 7 yor. Bu parayı ona gösterm sını sıkı tut, Kontun geldiğini ona söy- lemeğe gelmez, Zingara biraz sonra eve komirleri selâmlıyarak duğu odaya girdi. Anna, kont Adola düşünüyordu. Zingarayı görünce korku ile titredi. Geçen defaki görüşmelerinde gördüğü rar karşısında bu adamla ev- lenmeği kabul eder kat'i söz vermemişti. Zingara onu ateşten ve ölümden kur- tarmıştı, Üstelik de Soselin elinden kur tulmuş bulunuyordu. Bunun için Zin. garaya, minnettar bulunuyordu. dan başka, gizli yaşamak mecburiyetini de gözönüne getirince Zingaranın tekli- İlni kabul eder görünmeğe metbur ol muştu. Fakat onun edemiyeceğini kalbini yakan Adoların aşkı oraya bir başka sevginin yerleşmesine mani olu- yordu. Sonra iyi düşününce bu hareke- tini doğru bulmadı, Zingarayı mak doğru değildi. Ona çıkça söylemek daha muvafıktı, Bilhas- sa Zingara, o güne kadar Annaya karşı çok cömert davranmış onun her ihtiya- cı ile yakından alâkadar olmuştu. O ka dar ki Anna şimdi bu adamm teklifini reddetmekle nankörlük etmiş olup olmı- yacağını bile düşünmek mecburiyetinde bulunuyordu. Nihayet Zingara onu kucaklamak is teyince aralarında münakaşa Anna,, onu sevemiyeceğini, fakat kendi sine minnettar olduğunu söyledi. Ve de Ykanlnm ısrarı Üzerine de kont Adolarn sevdiğini İtiraf etti, Bunun Zingura onu dışarıda polislerin hararet Semerin devamlı surette pat pat vu. ruşu kilometrelerce sürer (ve güzel bir hayvan Üzerinde iyi bir o binici bu seyahati katiyen yorucu ve fena bul maz, Diğer taraftan tırıs değil de a. lelâde yürüyüşle giden bir devenin &. zerinde birçok Avrupalılar âdeta dı- niz tutmuşa dönerler. Adenden deveyle kolayca gidilebi. lecek,fakat epey uzak mesafede Lahej vahası vardır. Buranın Arapları ka. nun dairesinde, yaşamakla uzun za- mandanberi Avrupalıların gözdesi ol, muştur. 40 mil kadar içerlerde dağ. lardan hayat verici Vadi Tiban nehri fışkırır. Bazan çıplak geçitler arasın- dan ince bir dere gibi akar, bazan! geniş ve süratli bir sel halinde görü. lür ve 20 mil kadar bir çölün içinden geçer. Sonra “Vadi Kebir, ve “Vadi! as Sagir, (yani büyük ve küçük nehir, ler) diye ikiye ayrılır. Lahej vahası nın yelpaze biçimindeki deltasını teş-| kil eder. Arazinin birçok | kısımları! Arap usulü üzere gayet iyi tanzim e. dilmiş ve âdeta bir ağa benziyen ka-| nallarin sulanır, Velhasıl küçük çap. ta bir Mısırda burası, 1911 senesinde Lahej sultanr, İngf.| ĞÜZEL PRENSES Mi lizlerin en gözde adamı sıfatiyİ raplardan müteşekkil maiyetini na alarak Delhiye, İngiltere kri şinci Jorjun taç giyme omer# gitmişti. Lahejin yirmi mil kadar uzuf daki çölü daha ileride dağlara İ eder ki buralarda herhangi sey? puleuluk eden bedevfler | taraf daima öldürülmek tehlikesine # dur, Vadi Tiban'a yakın bir yert ve yolu üzerinde, öldürülmüş yü veleri gördüm. Bunlar daima | metre öteye pusu kuran bedevi) rafından vurulmuş eşyaları ve! leri soyulmuştu. Daha içlerlerde 8000 kadef fan kadar yükselen dağlarla | laşırsınız. Yırtıcı rüzgârlar çölün kum yerinden oynatır ve birara dağll rünmez olur. Hatta kumlar Şeyh Osman köyünden doğru # içeri limanına kadar sürüklenik ranın tek katlı evlerini kahve karaltı içinde bırakır, sonra sırtında kirli bir toz tabakası rek yatısır. görünmüş, fakat kendisini mes'ut le aradıklarından bahisle zindana gir» mekle zevcesi olmak şıklarından biri a- rasında bıraktı, Ona düşünmek için bir gün bile zaman bırakmadı. Kızı zayıf ta rafmdan yakalamıştı, Kendisile evlenir se ecnebi bir memlekete giderek mes'ut yaşayacaklarını söylüyordu. Biçare kız iki ateş arasında kalmıştı. Nihayet zin- dana girip cellâdın ipini tekrar boynu- na geçirtmektense Zingaranın karısı ol» mağı tercih etti, Eski at canbazı Zin- garanın sevincine son yoktu. (Hemen Yakomiri çağırarak Annanın kat'i kara raw verdiğini söyliyerek düğün hazırl» ğı vapılmasın: istedi ve bunnun için de ona bir miktar para verdi ve ilâve etti. — Bütün köylüleri (o çağırınız. Her tarafı çiçeklerle donatınız. Çalgılar gel sin... Düğünümüz gayet mükemmel ol- malı ve buralarda herkes uzun müddet bu düğünden bahsetmelidir. z vE Zingara, Yakomirin evinden çıkınca çılgm bir meşe ile yrümeğe (başladı. Ormana giderek bu muzafferiyet habe- ri esi ihtiyar Sotele müjdelemek istiyordu. Birden yolunun üzerinde kendisinden sadaka istiyen ihtiyar bir çalgıcı gördü. Hemen cebinden bir gümüş para çıka" rarak ona attı ve; — Al ihtiyar, sana güzel bir yevmiye Bunu kim verdi diye sorarlarsa me'ut bir adam; dersin, Canbaz: bunları söyliyerek süratli 2* dımlarla ormana daldı. Biraz sonra am nesini buldu, Arnnanm nihayet kendi” sile evlenmeğe raz: “olduğunu ona am Matt. İhtiyar kadın, bu habere çok sevindi oğlunu kucaklıyarak şapır şapır öptü- Zingara, Anna İle yaptığı münakaşay” tafsilâtile anlatırken, kızın kont Adöl&“