Geçen kısımların hulâsası; Türklerin kanal bücumundan sonra Ge hlicuma geçmek için emir almış Uk. Kiçner bu işi Sir Arçibald Murrüye Yermişti. İngiliz erkünharbiyesinde bir Sök değişiklikler olmuştu. İngiltereden Yeni gelen şef Todd'u çağtrarak bundan “mea uçuşlar yapacağını emretmiş; © SA askerce “pekl!,, demişti. Araplar NU sular: Yahudiye toprak i sulayıncaya kadar Kudüsün İs © lâm buyruğunda kalacağını söylerler. Bunun, dünyanm sonuna kadar emek duğu mçıktır. İngilizler bunu bildikleri Arapları Nİ suyunu ktinkler içinde Yuhudiyeye kadar götürerek aldatmış lar, dünyanın sonunun geldiğini onlara etmişlerdir. Todd, Sina çölünde siper yapmanm, arp cepibesinde istihküm yapmaktan UÇ olduğunu © söylemektedir. Çünkü Mömak için açılmak istenen ufacık *#iper için dünya kadar yer eşmek scburiyetinde kaldıklarını söylüyor. ki) aşılan yeri gene akan kumlar “olr atndır. Bütün bu matgkülüttan eylül sıcaklarının 110-190 dere *SYİ da bulduğunu işaret ederek çadırin üllındaki askerleri bile güneşin Marptığın; söylemektedir. Ny bir aralık durdu. Yorulmuş ? Hayır. a ydi Todd, dedim. Hikâyene de- taç; iskemlesine oturarak traş a) P; EB t &, €ki işte, devam ediyorum - de- Yazanlar : Ingiliz ordusu hava zabitlerinden Kenneth Brovn Collins, Meşhur seyyah ve muharrir Lovveli Thomas Yakalanacağını anlar anlamaz tevkifini bekleyeceğine Ingiliz casusuna kendisini uğurlatacak kadar zekâ gösteren Bu mütenasip endamlı, zifiri siyah saçlı, yeşil gözlü Rus kontesi bir Alman casusu miydi ? —9— Dilimize çeviren: A. E, 4 Kayıkçı elindeki yanan kibritle işaret verdi ve... kilometre uzatılmamıştı ki, bana Ge- neral Barkley haber göndermiş “ Portsaitteki dairesinde beni görmek istediğini bildirmişti. Karşısına çıkar çıkmaz: — Bu yakınlarda bir Yanki (*) sey- yah gördün mü Gilney? Diye sordu. — Evet, gördüm. — Kendisine Keoutes Varbuta admı veren ve Rus pasaportu İle seyahat e. den bu kadına dair hiçbir şey işitme- din mi? Şimdi de burada İstem Ekx- çeynç otelinde oturuyor bu kadım!. Elbette işitmiştim ve hattâ onu görmüştüm bile, Mısırdaki kadınların en güzeliydi o. Uzun boylu ve mütena- sip endamlı, z9iri siyah saçlı ve yeşi! gözlü bir kadındı. Öyle bir yüzü vardı ki bu, kendisine servetler getirebilir- di. Belki de getiriyordu da ben bilmi- yordum. General tekrar sordu: — Sırtındaki üniformayı atsan da sivil giysen... Kendini şöyle bir Ame- rikalı seyyaha benzeterek bu kadma yaklaşsan... Acaba bunda muvaffak olabilir misin?.. Muvaffak olabilece - ini sanıyor musun?, Bu kolay bir iş değildi. Kontesin (9) Bizim İngilizlere Jon Kikirik dediğimiz gibi Mmgilisler de Amerikalı- iara tuhajkie olsun diye, Yanki. iâlen- beni derhal tanıyabileceğini sanıyor - dum. Üç haftadır Mısırda bulunuyor- du. Bu zaman zarfında daha hiçbir er- kekle beraber görülmemişti. Daima yalnız yemek yiyordu ve çarşıya çık- tığı zamanlar da yanmda haftalıkla tuttuğu yerli tercümandan başka kim- se bulunmuyordu. Sessizliğim epey sürmüştü. Cevabr- mı bekliyen general gözlörini yüzüme dikmiş, dik dik bakıyordu. — Tecrilbe etmiye hazırım - dedim. Ne öğrenmek istiyorsunuz? General de şüphe ve tereddüt için - deydi. Sanki kendi kendine söyleni- yormuş gibi: — Bunun bir Rus kontesi olması ih- timali var. Belki de Mısırlılar arasm- da İsyan ve ihtilâl tohumları saçmı- ya uğraşacak bir Alman casusudur. Biz şarkta pek uzaklara gitmeden ev- vel Eress Von Kressenştayn kanalda bir tesrübe daha yapacaktır. Böyle bir tecrübeye kalktığı zaman bizim bir ihtilâlle uğraşmamız kadar onu memnun eğecek hiçbir şey yoktur. Dedi., Rus Kontesinin peşinde, O gece sivil elbiseler giyerek, otelin karşısındaki kahvehaneye gittim. Ya- ya kaldırımı Üstüne konmuş masalar- dan birine oturdum. Madamm ötelden çıkmasını burada bekliyecektim. Na - sıl hareket edeceğimi henüz-tasarla - düşünmeye de vakit bulamadım. İşe o eminim. Herhalde biri başladı; hem o kadar acele etti ki, azl meydana çıktığını sö) kalsın bir pot kıracaktım. Kapıdan! kendisini tevkif etme dışarıya çıkmca dosdoğru benim me -İ yakmadan Mısırdan a sama geldi. sini uğurlatacak kade Bana: termişti. — Siz yüzbaşı Gilney değil misiniz?| O Acaba bir cılgmlık Diye sordu ve bana baştan çıkarı-| reketimi tavsif edecel cı bir eda ile gi ia değildir. Ne yapabilird vap vermldızla a UN > Kendisini — Sizinle o kadar görüşmek istiyor-| yiye Kmipesyaği bina dum ki, - Ddel - Londradan yola Gt -İ ge demirli dura Hid karken Roy Wilkinson, Mısıra vardı- kadar götürdüm. Güv. ım zaman muhakkak sizi arayıp bul-| tık; Vapur demir alırk mr ilin venlerden aşağıya ind *»*» getiren motör, hattâ Bir kayıkta dört kişi için bile beklemeksizir Ne diyeceğimi şaşırmıştım. Roy Wil mıştır. Görünürde berk başka bir şev yoktu. Kayıkçı kötü surat! di. Fakat bu su sıçan le değil midir? Beni £ iş, küreklere yapışıp hile gideceğine boyun: gecikmek istemesiydi. gara yakmak için büt Ortalık karanlıktı. Kibriti çakar çakm: yığm daha yaklaştığı: lardan birinin içinde Sonra sandalmda b yıkçı elindeki hâlâ ya: kâr bir işaret yaptı; ufki bir defa da yukar kinson arkadaşımdı. Ona beni görme- sini söylemiş olabilirdi. Fakat bunda şüpheliydim. Bununla beraber Lon - draya kısa bir telgraf çekmek sureti- le işi tahkik edebilirdim. Buna vakit bırakmadı: — Ne yüzık ki Mısırda kaldığımın ancak son gecesinde buluşabildik. Hi- diviye vapuruyla geceyarısı Atinaya hareket ediyorum. Fakat akşam ye - meğini sizinle beraber yiyebilmekten büyük bir zevk duyacağım. Yemekt sonra da beni vapura götürürsünüz. Dedi. Ben de dediğini yaptım. Yemeğinin parasmı verdim. ve biltün gece kendi- Kay kadim esus mu? 108 GÜZEN ri çekilerek onun elini tutmadı. Hiddet- le: — Ben böyle kanlı bir eli tutamaln. Zavallı Annanın boynuna ipi geçirten bu elden iğreniyorum! Şuna da emin o- lunuz ki sizin mahiyetinizi o meydana Sikaracak delilleri pek az zamanda bul- | makta güçlük çekmiyeceğim. İşte o za- man görüşürüz. Kont, bu sözleri söyliyerek arkasın; döndü, Ve süratle £ ilerliycrek gözder kayboldu. Düşes Vera onu dürdurmak için bir iki defa seslendi. Cevap alama- Yınca onun gittiği istikamete hayvanım: koşturdu, fakat kontu bulamadı. Kont Adolar, düşesten ayrılmca hid- dsile hayli hızlı yüörümeğe başlamıştı. Asabi bir buhrana tutulmuştu. Yarası- Rin bulunduğu yerin sızladığını hissetti İraz sonra bayılacak dereceye (o geldi Çünkü henüz çok takatsiz bulunuyordu. yle birdenbire kendini fazla yormak- ihtiyatsızlık yaptığını anladı. Şato- Sönâ az kalmıştı. Oraya yetişmeğe ça- İşt. Fakat sonra, buna muktedir ola- Byacağını anladı. Bulunduğu yere şâ- ki “ çok daha yakın o olan Helmanc Yüne doğru ilerlemeğe başladı. Niha- Ge köyün ilk evlerine vardı. Buzada Kai dinlenecek, sonra bir araba buldu- ak Şatosuna dönecekti. Fakat takat Yakiz, işti, Güçlükle adım atıyordu. İlk Zayi evin kapısını çalmak istedi. dağ, tam bu sırada gözleri karardı ve wi yere düştü, 33 2 gürültü üzerine önüne yıklımış o) bir > kapısı açıldı. Genç ve güzel am “şiğin üzerinde durarak kapıla- Di önüne serilmiş olan bu delikanlı hattı çölün içinde daha yirmi) bım verirler. PRENSES içeri koşarak su getirdi. Bayılan o deli- kanlının yüzüne su serperek ayıltmak istiyordu. Fakat yaklaşıp delikanlının önünde diz çökünce şaşırıp kdlar. Kont Adoları tanımıştı. Gözleri (parladı ve kalbi daha sık çarpmağa başladı. Sevin mişti, Fakat zihninden yıldırım gibi şu düşünce geçti: — Ne yazık ki pek geç... Onu daha evvel görmeliydim.. Beni (o yangından kurtardığı için hayatımı kendisine borç Tu olduğum Zingaraya söz vermiş gi- biyim. Sonra da hüviyetimi o saklamak mecburiyetindeyim. Ben şimdi Yako- mirlerin yeğeniyim. Fakat çok şükür ki hakikatte değil Belki (Obeni hâlâ ar- yorlardır. Tekrar zindana ve darağacı- na gitmek İstemiyorum.. Sonra, baygın yatan delikanlmın yü- zünec su serpti. Şakaklarını övarken dayanamadı, baygm yatan delikanlınn dudaklarıma bir öpücük kondurdu. Bu ümitsiz aşkının belki de son tesellisi idi. Bu genç kız, Anna idi. Zingara, ih- tiyar anasının tavsiyesi üzerine onu ge- tirip bu evdeki karı kocanın yanma yer leştirmişti. Çok geçmedi, kont gözlerini açtı, Et- rafına bakınarak Annayı gördü: Keke- liyerek; — Rüya mı görüyorum... Dünyaya bir melek inmiş.. Anna, Anna sen misin. Fakat Anna, kont sözlerini bitirmeden içeri girmişti. Karşıdan bir kadın ve bir erkek geliyorlardı. Bohemyalı Yakomir ile karısı Maryanka idi, Kari koca eve yaklaşınca Anna tekrar kapıya çikarek onları karşıladı: — Hele şükür gelebildiniz. Baksanız Yes kadınları gibi giyinmiş ve saç-) 4, kapımızın önünde bu delikanlı birden Ta i Marını İki örgü halinde omuzlarından 4-7 vere düştü. İçeri alıp tedavi edelim sine rofakat ve) mamışlım. Zaten bunu uzunuzadıya!l de edemedim. Bizi atlatmış olduğuna GÜZEL PRENSES imar. m ya dında bir tanıdığı yanma gidebilecek-, nüz kapanmamıştı, Rengi soluk vi lerini ilâve etti. Anna, biraz düşündü. Sonra çaresiz dermansızdı. Şatosunun bahçesinde bir kan kabul etmeğe karar verdi. Fakat orada) oturmuş, karşısında oturan Avuka ne ile geçinecekti? l lo ile konuşuyordu. Düşesin ken Bu tereddüdünü Zingaraya söylediği| nasıl ateş ettiğine varıncaya kada vakit, o, müteessir bir eda ile şu cevabı! pishane ziyaretinden itibaren baş verdi: — Matmazel, beni müteessir ediyor-i sunuz. Ben ne güne duruyorum.. Vakia zengin bir adam değilim. Fakat size de pekâlâ yardım edebilirim. Bu o kadar küçük ve tabii bir şeydir ki ağza alın mağa bile değmez. Buna mukabil siz- den bir mükâfat değil, bir teşekkür bi- İc beklemem... Haydi tereddüdü bıra- kıp da benimle yürüyünüz. Köylüler a- tasımda çok asüde bir hayat geçirecek- siniz. Anna, halâskârma ister istemez refa- kat etmeğe mecbur kaldı, Çünkü sığı- nacak hiçbir yeri yoktu, Ağır ağır ei vardaki köye doğru ilerlemeğe başladı- lar, Bu sırada şafak da sökmeğe başla. mişti, İhtiyar Sosel, oğlu ile Annanın yan- yana köye gitmekte olduklarını görün- ce işlerin yolunda — olduğunu anladı. Tertip ettiği plânı oğlu güzelce tatbik etmişti. Kulübesinin yanışma baktı. Ku Tübesinin tavanı çökmüş, dört duvarı yanıyordu. Kendi kendine mırıldandı: — Bu alevlerin üstünde koca bir şa. to ve büyük bir saadet yükselteceğim. konta cevap verdi: ham edeceğiz? Yalnız —24— KONT ADOLAR NE HALDE? Düşes Vera tarafından tabanca ile ağır yaralanan Kont Adolar ölümle ha. yat arasında bir hayli bocaladıktan son- geçen bütün bhâdiseleri lattı. Sonra bu vaziyet karşısınd şes Verayı nasıl ittiham geldiğini avukattan sordu, Kont, . yı idam edilmiş ve ölmüş biliyordı na çok müteessir olmuştu. Aldığ yara iyileşinceye kadar Anna id dilmişti. Boğulduğu iddia olunan ğu Veranın doğurmuş olduğunu kılığında hapishaneye gitüği oz Annaya itiraf ettirmişti, Fakat n daki onu kurtaramamıştı. Avukat Zello, düşünceli bir * avukat etmek — Azizim könt, Annanın o he kurtarâamadık. Fakat ismini ve $ kurtarmağı ben de sizin kadar. a diyorum. Bu fazileti kızın kıyme tırasını daima kalbimde taşıyoru nun makkümiyetine ve ölümüne olan Düşesi ittiham etmeğe gelin alesef elimizde kiçbir delil bulunn nt itiraf etmeliyiz. O kadını ney kuru bi: mahkemece makbul olamaz. Soi kadın bir hükümdar kızıdır. Bunı herkese kanaat verecek kuvvetli ler bulmak lâzımdır. Hükümdar çok düşkündür. Bunanla . berabe müşavir ve kâtip olduğumdanbı susi hayatını pek yakından tetkik Kendisini ikna edebileçek kuvve Üller ortaya konulursa kral kızın kemeye verip lâyık olduğu ceza çektirmekte hiç tereddüt etmez.