HABER — Akşam postası Tenten amca i Bir duvar e | RS TADİN m e erme SN e ızan : 493 sene evvel bugün Iskender Sey Türk ordusundan kaçtı Bu adam yüz bin kişilik orduya karşı duruyor ve binlerce zayiat veriyordu. Niyazi iyazi Anmet satın aldık Pencereden bakarak: — Yahu bu çocuk deli mi? — Deli ya... Daha yeni mi öğreni- yorsun... Koskoca servetini kemirdi... — Şimdi de duvarı kemirmeğe baş- lamış.. Çünkü, kiremitleri bir tarafa, taşları başka tarafa istif ediyor... Bir dostum anlattı: Bvimizde oturuyor, mahallenin de- yapıyorduk. Bilhassa, Ükodusumu Komşumuzun ahlâksız, dolandırıcı oğ- adar, yaka silkerek bahsediyorduk. “Elini merhaba diye uzat, “aket geri Sektiğin zaman parmaklarını tamam MU diye say!.. İşte bay Rayıb'a bu de ce emniyet caizdir!.. diyorduk, Zavallı annesi!.. Muhterem kadınca» ! Bu serseri evlâğm elinden neler Sekmezdi,.. Hayırsız oğlan, her gün Win bir eşyasmı alır, pazara götürüp "kuturdu... Sata sava, alt başımızdaki tamtakır kuru bakır, tahta- ar üzerinde kaldılar... Bakalım, daha okutacaklar?.. Sıra evlerine gel- a Bereket versin, yarısı amcazadele- m de bizim tarafa bitişik olan ken- V di rarnları için müşteri bulamıyor- ir, » Yalnız rehine koydular, o kadarla #diyorlar. Yoksa, çoktandır sa- Biderdi... Simdilik Ragrp, sağı solu dolandır- geçiniyor. annem deği ki: — Öyle ktlâhçı, öyle katakullici, dllzenbazmış ki, parmağıma bir iş görsün, allem eder, kâllem Ser, mutlaka para sızdırırmış... e Haydi haydi, canım - ». İmkânı var?.. Gelsin de Biel sızdıran he Derhal koğarım... Büyür söylemişim... Ah, büyük söy- Koğmak şöyle dursun, bir Bün sonra, 'Ragıbı, eve çağırma- derin diye yalvarma- İma ç Bakmız, nasr, BAYER bakan büy, annem, birdenbire >> Kuzum şu duvarın üstündeki a Edam da kri 2. « diye sörder. > Hangi duvarm? "day, 0 Bu bahçemizin altındaki set an. * Sahiden... Ragıp, duvarın ei kiremitleri topluyor. Hattâ, Üst, da var: Duvar taşlarmın en 1 söküyor. > Bu duvar kimin?. - diye bü ?. » diye büyük İ aine sorum. Bizim mi, onlarm tı, Bilmiyor musun, evlâdım? Onla ey, KOnakları daha eski... Hattâ bizim Male onların evlerinin yokuş ini bulunan set bahçenin ifraz İS arsası üzerine yapılmış. Ra- dari babası, bizim temellerin n İnşa bü duvarı, bahçesine set di- HABER ETESINİIN UK İLANLARI alarak İçin emin | ila ve en kolay vası- G yaz İ 20 kelimeye kadar beş öt BER GAZETESİ en çok satı- Sem gazete li ak — Eyvah... Bizim ev tehlikeye giri- yor desene... Haber yollryalm şuna... Bahçıvanla haber yollayınca, ne ce- vap alsak beğenirsiniz: — Duvar bizim değil mi7.. İster yı- karım, ister üzerine sarmaşık üreti- rim... Ne karışırlar... Hemen bahçeye fırladım: — Küçük bey... Küçük bey.. Nedir bu ettiğin?... — Söyledim ya: Duvar, benim mil- kiyetimdir: Paraya ihtiyacımı var, yr- kıp taşlarmı satacağım... Eğer ister- seniz talip olun... — Bu sizinkisi şantaj... — Ağımız toplayın... — Maksadmızı anlıyorum: Aramız- da bulunan kirk yıllık duvarı, bana satmak istiyorsunuz., Ve eskiden na- sıl ondan kendiniz de istifade ediyor- sanız syni suretle müstefit olmakda devam etmek istiyorsunuz. Sadece 2- nafordan cebinize para girecek... Fa - kat ben böyle dolmalara gelmem... Po lise müracaat edeceğim... Büyük anneme işittirecek gibi ba- ğırarak: — Gözümü . korkutamazamız... Ben, tahkik ettim: Malım: istediğim gibi kullanmaktan beni kimse menedemez. Siz, evinizin temelini düşünüyorsanız, toprağa kanalizasyon çukurları gibi, desteklerle hendekler kazdırın, içleri « ni beton doldurun, böylelikle temelle- riniz, benim duvarıma anafordan-aba nacağma, kendi “beton yesnetlerinize dayanır... Kırk sene, sizi duvarımın üstünde taşıdığımız kâfidir.. Artik bu kadar zulüm elverir... Ayrıca taşıma parası dava etmediğime şükredin... Anlıyor musunuz? Pati... Çati... Elindeki çekiçle taşlara vuruyor... Bunları deviriyor. * Büyük annem, dayanamadı. Pencereden: — Ragıp bey. Ragıp bey... Teşrif edin de anlaşalım... Sulh olalım... Eyvah yakalanmıştık... Hiddetle: — Kat'iyyen - diye haykırdım. - Vallahi beton mesnedi yaptırırım da gene sulh olmam... Ragıp, yılışık ve hayasız bir gülüş- — Öyle diyorsunuz ama, ben hesap ettirdim: Beton mesned üç bin Uraya- dır.. Halbuki ben size bin kâğıda sata- Tm duvarımı.., Ben: — Kat'iyyen... - dedim, dim. Öyle sinirlendim ki, bir avukatla konuşmak üzere sokağa çıktım... Mektep arkadaşlarımdan Baha Sü - leymanr görmüştüm: — Tetkik edeyim. Sana yarın ceva- bni veririm! - dedi, Eve döndüğüm zaman ne göreyim? Ragıp, gene duvarın üstünde... Fakat bu sefer, uslu akıllı, kiremitleri yerle- rine yerleştiriyor. Bana da iltifatkâr bir selâm çaktı: içeri gir.) HABER AKSAM POSTASI IDARE EVİ Istanbul . Ankara. Caddesi Posta kutusu : Istanbul 214 — Ha şöyle yola gel!... - dedim, Telgraf agresi; istan2ul ir Yı fonu.» Alay etti: ente vala 5 DME — Acaba kim kime böyle söyleme- y? Bunun sebebini anlamadan İçeri girdim. Büyük annem, boynuma sarıl. 400 « dr; ..0 » ABONE ŞARTLARI Türkiye Ç Ecnedi 1400 Kr. — Senden habersiz bir is yaptım ama, kusura bakma... Çok meraklan- dım, bu oğlanın elinden kürtülmak i- çin başka çare yoktu. Duvari kendi - sinden satımaldım... Beş yüz kâğıda YE Pey verip senet aldrm. - De- li, Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) matbaası (Hatice Süreyya) Mağlüp edilemedi 1443 yılı 10 ikinciteşrin günü, 49j; sene evvel bugün, Türk memleketinde! büyütülmüş ve terbiye görmüş olan Iskender bey, yeğeni Hamza ile Türk ordusundan kaçtı. Bu kaçış Osmanlı tarihinin mühim ve feci harplerine sebep oldu. İsken. der bey, ordudan uzaklaşır uzaklaş. maz bütün akrabalarını etrafına top Jadı. Az zamanda mükemmel surette silâhlanmış on iki bin kadar asker toplu mıştı. Epir'de Osmanlı elinde bu lunan bütün yerleri zaptedecekti, Muavinlerinden Moses Golento üç bin kişi ile Peralla'yı muhasara ede. rek aldı. Stelusia, mukavemet edeme, den teslim oldu, Bu süretle otuz gün içinde Epir İskender beyin hâkimiyeti; altma girmiş bulunuyordu. ... Kırk bin kişilik bir kuvvetle ilerle-i mekte olan Ali paşa, İskender beyin on beş bin kişilik kuvveti karşısında umulmiyan bir surette mağlüp oldu. Macaristan seferi ve padişah Mu. radın saltanatından çekilmesi hadise. leri. Epir beyinin biraz nefes alması ve kutvetlenmesine yardım etti, As- kerleri ile sarp dağlarda pusu kura. cak yerler tayin ediyor, büyük, şanlı muvaffakıyetler temini için plânlar, hulyalar kuruyordu. İskender, en çok Balkanların sarp kayaları, yolsuz dağlarından istifade ediyordu. © Firuz paşa ile Mustafa paşaya ribiri arkasından galebe etmesi, onun nüfuzunu kat kat arttırmıştı. On beş bin Türk askeri bu çarpışmalarda te- lef olmuştu. Esir olanlar içinde biz. zat kumandan Mustafa ve on büyük kumandan (o bulunuyordu. Padişah yirmi beş bin duka mukabilinde bun. ları kurtardı. Murat, bu üstüste gelen bağlübi- yetlerden hiddetleniyordu. o Türk or dusunda terbiye görmüş, yetişmiş bir adâmin kaçarak akla gelmez hainlik. ler yapması affedilecek bir şey değil, di. Üste binlerce askerin mahvolması» na seebep olmuştu. İntikam almak ve hainin cezasını vermek lâzımdır. Bu. nun için yüz bin kişilik bir kuvvet yo. la çıkarıldı. İki tarafın © ilk karşılaşışlarında Muradın kuvvetleri yirmi bin zayiat verdiler. Son gayret ve hiddetle Kro- ya üzerine yapılan hücum da bir fay, da vermedi. Burada da sekiz bin za. yiat verildi. Artık bu adamla mileadelenin fay da vermiyeceği anlaşılmıştı. Yapıla. cak yegâne iş onunla anlaşmaktı . ... Sefir Yusuf, yanmda birkaç Deb. reli olduğu baldeErpir beyini aramağa çıktı. Fakat onu bulmak imkânsızdı, İskender bey daima izini saklıyordu, Elçi nereye gitse — Burada yok... Cevabı ile karşılaşıyordu. İki gün süren araştırmadan sonra İskender bey Kızıl meydan âdi veri- len bi rovada Yusufun karşısına çık. . tı ve padişahın hiç bir emrini ve dile, gini yerine getiremiyeceği cevabmı verdi, eid geçerek geri dönerken gene taarruz- lara uğrıyarak yoluna devam etti, İşte Türk yemeği İle beslenen ve mevki alan Epir beyi,kendilerine sonsuz saa detler getireceğini vadederek etrafına topladığı adamlarla bir imparatorlu- gu uğraştırdı, binlerce askerini mah. vetti. Iki bacanak | Karılarını değiştirmişler Hâdise birinin ölümünden sonra patlak verc Şimdiye kadar görülmüş olan ev- lenme davalarının en garibi Fransa- nın cenup sahillerinde zenginlerin o - turduğu Biarritz'in hukuk mahkeme -, sinde görülmektedir. Davaya bu hafta başlanmıştır. Geçenlerde Biarritz civa rımda bir otomobil kazası neticesinde ölen İngiliz iş adamlarından elli yaş- larında Robert Earkhar ile, bütün ha-| yatı müddetince arkadaşı ve ortağı 0- lan Fransız Mösyö Hanri Pleyell iki ikiz kız kardeşle evlenmişlerdi. Bu i- kiz kız kardeşlerin adı evlenmeden ey- vel Lora ve İnej Tavanezdi. Kendileri İspanyanın Bask muntakasındandı. Evlenme vesikasına göre Mister Karkhar ikizlerden Loraya arkadaşı da ayni gilnde İneze nikâhlanmışlardı. Nikâhtan birkâç 8Y sonra yeni evliler biribirine eş Olamıyacaklarını anla- mış, Mister Fakhar, arkadaşmın karı- st İnezle daha iy! geçinebileceğini an- Yamıştı. İki arkadaş kimseye sezdirmeksizin karılarını değiştirmeye muvafakat et- mişler ve aralarında bir mukavele ya» zarak imzalamışlardı. İkizler biribiri- ne o kadar benzemektedir ki, en yakım tanıdıklar bile bu benzeyişten aldan - mışlar hattâ kocaları, bir çok defa, kendi karıların hangisi olduğunu far kedememlişlerdir. Bu mübadeleden «z &onra her iki kız kardeşin de birer erkek evlâdı dün- yaya gelmiştir. Fakat hakikatte Mis- ter Frakharın oğlu olan çocuk nüfus kütüğüne arkadaşının evlâdı denerek Roger Pleyell adıyla tescil edilmiş, ö- verdi | teki çocuk çocuk da nüfusa ayn! şekilde yaz- dırılmıştır. Mösyö Frakhar'ın ölümüne kadar ortaya hiçbir şey çıkmamış, ancak keza neticesinde ölüverince malmı ka- rısiyle bu izdivaçtan hâsri olan üç ç0- cuğa bıraktığını gösteren bir vasiyet- name çıkmıştır. Bunun üzerine Lora mirasa asıl kendisinin hak sahibi bu- Junduğunu söyliyerek | ileriye atılmış, kocasının yapmış olduğu karı müba » delesini bütün teferrüntiyle anlatmış ve mirasa kendisiyle gimdi Roger Ple- yell adını taşıyan ilk evlâdının kon « ması lâzımgeldiğini ileri sürmüştür. İnez bu iddiayı reddetmemekle be- raber aradaki evlenme vesikasından maada Mister Farkharın hakiki karı- sı kendisinin olduğunun ve davanm bu cihetten müdafaa edilmesi lâzım « geldiğini avukatlarma sıkı sıkıya ten- bih etmiştir. Binritz mahkemesi çok çapraşık o- lan bu davada bir hayli zorluk çeke- cektir,