MA le Sg, pi Hatıralârini arlatati: Alman korsan gemisi 20 — Saat dört buçuğa doğru bir telsiz geldi: — Muharebe kruvazörlerimiz İngilizlere ateş açlılar! Emrim altındaki tarette her #öyf gözden geçirdik. Cephane asansörleri iyi işliyor, hidrolik nişan âleleri mü- kömmel vaziyette, her gey yerli yerin- de... Süvariye Vağlyeti telefonla bildir- dim: — Dora tareti harbe hazirdir! Ne olduğunu hâlâ anlıyamamıştım. Behim gibi diğer arkadaşlar da bilmi- yörlardı. Güverteye çıktım ve sabah sisleri arasında mühteşem bir masa râ ile karşılaştım; Fedai oldukları için “Kara Hüsar,, Jar adını salin torpito muhripleri £ilo- tillâsı tam yolla Vilhelmshafen lima amdan çıkıyordu. Birinci filotillâyı bir ikincisi, sön bir üçüncüsü nihayet bir dördüncüsü takip etti. Beheri onar muhripten ibaret olan filotillâlar şi mais doğru seyrediyorlardı. Muhrip- Jerin arkasından küçük kruvazörler hareket öttiler, İleride Şilig koyunda bulunan muharebe kruvazörlerinin demir aldıkları ve etraflarında bir sü- rü torpitolar bulunduğu halde yavaş yavaş, üzümet ve heybetle yola çiktık- ları görülüyordü. Nihayet sıra bizim zirllilara geldi. Zırhlılar da ağır ağir ilerleyip bir pro- va hattı teşkil ederek limandan çiktik. Bu flo, Alman donanmasının &n tme- dern, en kuvvetli dört “geriler olan Köhüğ, Küurfursi, Markgraf ve Kron- prinzden teşekkül ediyordu. Sancak ve iskelemizi törpito müuh- Tipleri çevirmizlerdi. Bunlar bizi tah- telbahir ve torpito hileumundan koru mâğa memüurdular. Hafif kruvazörleri de muharebe hattımızin dış kabuğu- nü teşkil ediyorlar ve conahlarımızla! ricat hattımızı Koruyorlardı. Kukshaven önlerinde fkinci filo da gelerek donanmaya iltihak et. Hep birlikte son silratle gimale seyrediyor- sarılacaklar ve onları kuvvei külliye miz Üzerine çekeceklerdi. Küçük kru. vazörlerimizin en süratlileri de onlara refakat ediyordu. Donamada süvarilerden ve amiral- den mazda hiç kimse nereye gidildi- inden, maksattan haberdar değildi. On beş kilometre uzunlukta olan hatti harp Alman ve Danimarka sahillerini KADINLAR BER MM AN / “Deniş kartalı" bin süvarisi Kont Peliks fon Lwiner takip ederek duima şimale doğru sey- retmekle berdevamdı. Harp esnasında şimdiye kâdar hiçbir zaman bu kadar açılmamıştık. Öğledön sonra Saat dörtte küçük Eruvazörlerimizden bitisi dilşmanm Küğük harp gemilerinin göründüğünü haber verdi. Nihayet İngilizlerle boy ölçüşecöktik. Öyle mi? Fakat bu me- gut Babes inanmak - için muharebe! kruvasörlerinin otelsitle verecekleri haberleri beklemek lâzımdı, Herkes sevindi, lâkin hepimiz işti. rak etmekle beraber harbi görecek olanlarımız pek âsdr.. Çünkü gzırhlıda-| Ki 1900 kişiden ancdk yrimli beş otuzu! harbi görebilecek mevkilerde bülün- maktadır. Diğerleri geminin iç kısim- larda harp mevkilerinde bulunacak lar ve hiçbir şey görmeden dövlişedek- lerdi. Messlâ teknenin su kesiminden pek aşağıda çalışan mühimmat müretteha- İni gözlerinizin önüne bir getiriniz. Bunların vazifesi toplâra yalorz mer- mi göndermek değil, aynı zamanda bir yangın çiktiği zaman yangın söndürü- cil makineyi kullermeak, icabmda böl- meleri kapamak, düsman obüslerinin infilâklarından mütevellit zehirli gaz- larla mücadele etmektir. Trampeteler bir kere; — Silâh başma! Çaldılar hiz herkes serf kendi vazi, fesini dilşimür. Birçok silâh arkadas. larımın yerlere setildikleri bir sırada Jursa ne yapmalı? Bu takdirde evvelâ geminin selâmeti düşünülür, sotra 80- diyelere sıra gelir, Yani herkes her geyden evvel gemiyi düşünmek mec- buriyetindedir. Ekseriya zırhlı güvertenin altinda HABER — Akşöm posfağı Hatıralarım anlatan : EFDAW TALAT 30 Birinciteşrin — 1998 —243— Enfellieensfervis'e x425'BirTURE miz Yazı Türk mevkutların serbest bırak!" masını temine muvaffak oldum Ziyaretçilerin arkas: alındıktan son - sa istidaları Koltuğumun altma alarak miralay Ballarin odasına gittim. — Efendim, efariniz üzerine düşün * cdmi tatbik ettim, Bunlar da itidalar. — Sen mi mürâcâât etmelerini tenbih eitin? — Edermiyim! -— Ya nasil müracaat ettiler? — Öğle bir vaziyet ihdas ettim &i on- lat kendiliklerinden istida verdiler, Ben de hir memurunuz «fatile ve bitaraf kalarak müracaatlarını kabul ettim. — Kendiletine ne söyledin? — Öğleden sonfa gelip cevap alma- ların bildirdim. -— Güzeli Şimdi bunları al, yüzbaşı Defreytasa git. Dün binbaşı Baverden teslim aldığınız evrak üzerinde tetkikat yaparak bunları ayırınız ve mümkün ol- duğu kadar çabuk salvermeğe çalışınız. — Emredersiniz. Bu herifleri daha fazla burada tutmamamız daha iyi olur. — İşte, ben de onun için söyliyorum ' Miralayı selâmlayarık doğru yüzbüşı Defreytasın odasına gittim. İşi kendisine anlatarak İstidaları uzattım, Yüzüme! hayretle baktı: N — Pah, pah, pah! Yahu, bunlar he riflerin ceplerinde hazir mi idi? Diye söylendi. Onun bu manalı sözle-| ri ve şüphe ile dolu bakışları bana çok! dokundu. Fikat, anlamamazlıktar gel dim, Çünkü, yüzbaşı Defreytas benden ötedönberi şüphe ederdei. Şimdi ona ters bir şey-söylersem, beiki bir Şimdiye kadar iyi Wir mecrada gi ölan iş bozulabilirdi. z Binaenaleyh, biç ses çıkarmayarak bir iskemle çektim ve karşsına geçerek oturdum, O, isldaları tekrar bana iade etti. — Bunları birer birer sen oku da, doe- yalanı öyle bülaln, dedi. Öyle yaptım. Ben istidayı okuyor, on» vazife başmda bulunan şü nefere, © ve bü haber yıldırım stüratiyle süvari bolkhavgindan sintineye kadar yayıl. dr, (Devamı var) Hissi Reman Nakleden: Hatice Süreyya —S1-— İşmet, Murada bakıyor: “. Değişmemiş!,, diye düşünüyor. Gözlerinde o eski mavi şimşek... Gü- Tümsiyen uğsundu o eski beyaz şim- şek! Bvvelden olduğu gibi gene zarif. Elini öpmek üzere iğilmesi, dudakla- rını parmakları ucuna değdirmeği hep âymi güzel hareketlerle oluyor... İsmet, hassas cildi üzerinde, Murs- öm dudaklarınm titrediğini hissetti, Enis, ilk koraplimanları kisa kestir. di, — Bak hele! Bak hele! - diye işi şakaya vurdu. Küçük bey, "bizi rahat- Biz gitmemek için,, boş sydanberi sem- mize uğramıyormug.. Öyel söylü yor... Hey gidi eski arkadaşlığımız!.. Morelia kaldi vahn Haedi bati m âtİ 3im.. Bana nefis bir hindi dolmasi Yap. tirttrm, Murad! Bir dost ziyafeti... Emine, ses8lz se- dasız, pire gibi hizmet edip düruyer.! Gözlü ve kulaği hanımı ile Muradda... Lâkin onlar susuyorlar, hareketsiz du ruyorlar.. Heyecan içinde Könüşan İsmet düşünlüyör; “— Doğrüsu Muradı aramızda gör- düğüm için çok memnunum... Güzel ve uslüplü bir delikenli... Aradan bey ay göçmesine rağmen, onu, tamamiyle bi- Yaktığım gibi buldulm..., Yüreği sâadetinden hoplamıyor. So- Şukkanlılıkla digünebiliyor. “Eskider gâyet iyi bir gustosunun olduğunu, oürliene Askle Usmn iütlüumaen misali | dan sonra dosyasını bularak üzerinde tetkikat yapiyorduk. Yüzbaşı Defreytasi bundan sonra tahliye hakkındaki kara- rin: kâğrdın altma yazarak imza ediyor du. Çalışmamız bu tarzda tam Üğ sanat, sürdü. Yüzbaşı, kendisini hiç de entere- 8 etmiyen bu işten hiç memmun görün» miyordu. Ben ise bütün yorgunluğuma rağmen şevk ve hevesle işe devam eği- yordum. Tahliyesi kararlaştırılanların dosyalar! Fr birbiri üstüne sralandrak yükselme ğe başladıkça çocuk gibi seviniyorum. Nihayet, yorgunluktan, ve açlıktan bi- tap bir hale gelen yüzbaşı Defreytas bu müddet zarfında on sekiz kişi hakkında İyi seşmi bulmuş... Fekat bugünkü İsmet? Onun ne düşündüğünü, $imdi bir. denbire anlayıvermek kabil değil, Böklemeli, sabırlı olmalı. O, fikrimi dnha sonra söyliyecek... Şimdi, İsmet'in hisleri, Fnise karsi duyduğu şükranmdan ibarettir. De- mek oğlu, onun hatirı için bu sürpriz! hazırlamış ha? “— Ah yavrum! Ab evlâdım! Ah bir tanom... Ne İnce, ne hisli...,, Zarif ve hisli adamın bir plânı var. Bunu, Muradla birlikte, uzun saman- dir tertip ettiler Fakat o hud'alarınm n& olduğu Vazıh surette ayan bayan... — Ya... İşte böyle anneciğim. Bu zatı muhterem, Erenköylerinde, Sua- diyelerde dolaştığı halde, buralara uğ: ramadı bütün mevsim... Neymiş efen - dim... Bizi rahatsiz edermiş... Gördün mü zihniyeti? Murad, gülümaiyerek* — Tabli, saytiyede böyle icap eder, İsmet, gayet müjtefit: — Bilâkis, sayfiyede, insan dostis müme' bihihdllin © anin. ahdini »& yapmak tahliye kararı vermiş bulunuyordu. Tet- kik edilen yirmi dosyadan iki kişiye ait olan hakkındaki kararı bozmamuştı. Bünlar İngiliz bayrağına ve İngiliz pö- lislerine hakaret etmekten suçlu bulunu- yorlardı. Esasen cezalarının bitmesine | dö ön beş yirmi gün kalmıştı. Yüzbaşı Defreytas: — Bunların hakkındaki kararları boz- mayacağım, 3 Dediği zaman, daha fazla ileri gitme mek için ses çıkarmadım. Böyle İşlerde de fazla arsızlığın zararı dokunabilirdi. Saat üçe gelmişti. Daha önümüzde tet kik edilmemiş bir hayli dosya kaldıştı. Yüzbaşı, iskemlesinde getinerek; — Artık bu kadar yeter. Geri kalan ve bence daha da gelecek olan diğer is tdiları da seninle gece tetkik ederiz. dedi, Herifin (bence daha gelecek) ta- biri manldardı. Bermutat, vutdum duy mazlıktan geldim, İstediğim oluyordu ya, artık söylenilenle, edilenle, alâkam yöktu. Kâğıtları toplarkeni — Bugün çok yoruldünuz. Gece böy- le çalışirsek iş biter, — Pek zannetmem ama, çalışacağız. — Tetkik edilen dosyaları ne yapa" yım? — Sen benim verdiğim kararları bir kere Kolonele tasdik ettir. O tasdik et- tikten sonra da aşağıya inerek tebligat- ta bulun ve herifleri serbest bıraktır. — Baş üstüne yüzbaşım| diyerek odâ- dan fırladım. Sevinçten eteklerim zil ça- yor. Mifâlayın odasına giderken saldn- a bütün istida sahiplerinin toplanmış olduğunu gördüm. Beni görünce Ümit dolu gözlerle baktılar. Biz iki tanesini etrafımı sardı; — Beyefendi hayırlı bir haber vardır inşallah? Diyerek İşi sordular, Onları teskin ettim: — Merak etmeyiniz. Müracaatlarınız hazarı itibare alınıyor. Bugün bir kısmı. yan evrak; okundu, haklarinda tahliye Kararları verildi. Diğerlerinin evrakını da bü gece tetkik edeceğiz. Şimdi hepsi, tahliye edilecekler ara: Bında kendi akrabalarının bulunup bu- Junmadığını öğrenmek istiyordu. Onla- ra: — Acele etmeyiniz, Behi şimdi gelir, isimleri okurum, dedim ve Balların oda- sma daldım. Bâllarla işimiz uzun sür- medi. Koca ihtiyar hazırlanan kararları, hir tanesini bile okumağa lüzüm görme dei dik etti, Tahliye edilmiyecek olan iki ki kkındaki karari ve cababi mu- cibesini de öğrendikten sonra: — Pekâlâ! Daha birkaç gün kalsm- — Hulüsa, anneciğim... Artık sabrrn tükendi. Muradı fevkalâde göreceğim geldi. Onun bize uğraması için bir telgraf çekmek mecburiyetinde kej - ân... İsmet, içinden: "— Anlaşılıyor... Büyük önnesiniş gitmesini bekledi. Telgrafı onun Üzeri. ne çekti... Her şeyi biribirlerine anlat tıkları belli oluyor. o Mektuplar vızır vır işledi, Bütün sırlar #açılın dö- küldü. Enisin her şeyden buberi Yar, Murada karşı büyük annesinin düş. manlığımı biliyor. Hattâ Nişantaşında. ki gecâ baskını bile öğrenmiş. Bu- ha rağmen Muradı buraya getirtiyor.. Ah benim evlâdim... Ah savallı gocuk” . Birdenbire, yüreği attı: Ay, Murad, buraya daveti! mi9. Bü» rada gece mi kalacak? vali” Hayır! Hayır! Bu ölümaz... Bsasön, bunu Bülsin de istememesi lâzım! O, bu gibi Xaidöleri bilir. O, ölürle olmazın hudutlarını tayin eder. Zevki, dhl Ömi sinm bik önü m lar, Diğerlerine gelince evvelâ şu ©z briken halkı dağıt. — Mahpüsları derhal serbest iş kin muf — Durduğun kabahat! Muvaflakiyetinin son ren bir adam gururile odadan & İstida sahipleri salonda toplu bir ve gürültülü bir şekilde konuşü dr. Evvelâ nöbetçi polisi çağırarik kumandanlıkça 1€ ne başlandı. İçlerinden yirmi tan” muamelesi ikmal edilmiştir. Diğe" de yarın cevap vereceğiz. Şimdi #3 İsimlerini okuyacağım. Bunların #2) akrabaları kendilerini dışarda ler. Çünkü derhal serbest lardır, Bugün cevap verilmiyen im gd sahipleri de yarın bu sastte mü! etsinler, dedim ve haklarında tab rarı verilmiş olanların isimlerini 9” fa başladım... Müracaatlarınâ müsbet cevap öğrenenler sevinçle salonu terki tahliye edilecek olan babasını, &âl kocasını veya herhangi akraba” lemek Üzere dışarı çıkıyordu. daları reddedilen iki kişiye geli İarı bir kenara çektim. Münasip & kilde vaziyeti anlatarik, daha Kizil #abretmeleriai, onların da serbest kirmaları için elimden geldiği Şacağımı söyledim, Bu suretle salonu süratle bo derhal aşağıya inerek baş ça ile hapishane kâtibini buldum, ta da anlatarak mevcut dosyalar“ / ettim. Hapishanenin küçük a deki işimiz yarımı saat kadar 6 bittikten sonra serbest bırak puslam birer biter çıkartarak pe toplattım. Zavallılar başlarma felâket geleceği korkusile etraf# işinde bakıyorlardı. Onlara bir sesle: — Kumundanlık bir âtfu rak cozanızın bakiyesini serbestsiniz. dedim. Sözlerime yorlardr. Tekrar ettim? | — Bugün sizi siyaret etmek üye len ailelerinize de haber veri xi dışarda bekliyorlar. Haydi lâmet versin, l / Devamı fi dim kücük beyi... Otele inmi pek münasebetsiz bir oda — Ay, dündenberi Yaka niz? — Evet, hanıme"endiciğin- p tebit Ente, file dün gelmem! yi İstedi âmâ yerimle, yurduml! lâkadar olmadı, , Ote) kişelerii muya. mecbur kaldım.. Çok oldum dün gece... — Peki, bu geo. “| — Sen üztilme, anneciğim tertipledirn. Otelde iyi bir 0İ* ye) tm. Pakat yalnız yatmakta “gl ya oraya girecek... Buram oi i olsa Tokatliyan değildir. Bura Murad! Nane Mölla'ık yok» Iside, otürmakta, hep bizdeti” Ahçimiz yemeği fena yapi” lafranga, alaturka mükemme v “— Demek annem bir: Vadi lamiş... Ayıp ölmesin diye ? mez de hemen ortaya çık ii Pin!s, programinın bütü i ve rDevati “