30 Ekim 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

le %::;:myx. Alman DA anlatıı l kat md.fl hikâ S ne kadar cazip, bakınız! * * * aü Kont H fir CTİM elt . N ismini bildirdi: ü -— L Von Prenses Von Wildendorf... Prens İldendorf. | o uîn lfoca, Şaşdaykı H Vetlij Eşiğinde belirdikleri vakit * Ştila v Ptün T hl'ltlrk b Gi ö :llnb. bü | hymh::;' güneş altında, btüsa * kırışmış... , yle Ü, TW lleudn' ü?ürd Üİ "bbiyeleç " İ # .nhm’lmr BN P| İ * & W _'V'& döre Vardı? Herkes, merak ede fi 'ıahnağa balak kesildi. Ev sahibi, an- | 'xx“ ailad_. : $ ü;w lli —0 ME İqp Rusıaı-! ErA L B trsa €erine, Sevkea, Tn h Çhnhü_"k"- geciktiklerini | _Nx,z_'"" Paylaşmış lnevguuln a S'a,, #*Tcin önünde durdu: bulunuyorlardı. "hev.ı işe K Pağladı, ::lı ;;'Be:'h _Ernı_ babasına dedi ki: Bünüş te!hi Zürej heı- aldı e H tthenie, İlana'k vara “hle__ Ng tîlNr'“"'ı kizım.. | ,İ, cl'em'l Ü, Bi Büze ”. L Vi 'kinci sarsıntı gazeteleri ayniy-l Ye Yazmışlar, Bir dostum ba- de üzerine hiç bir şey ye haline getirdim.. Fa- de Ö K Yyel bir roman mevzuu şeklin- ö şhur zengin asiller- ör L _*JHİIB. büyük bir ziyafet ve- Yreli bir uşak, son gelen misa- aydınlatılmış da- k | hrşıln, fezat halinde bir manzarayla | Tn Kırk beşlik bir erkek o he derece asfl tavırlr ise, İf kadın olan Prenses de > dere- Âdeta köylül... Yüzü - rüzgârda . Hareketlerine, Ş h'hbö köyde yaşamış İnsanların — k Merasimli bir yere girdikleri "hmı, €ndini belli eden — aykırılığı F ÜD Sin, a: Bi ne_de Olsa Prenses... Onun 1- , Yü asilzade muhitinin insanları, | ildendorf'a kocasının ha- eee lesinin mevkine lâyik hür Tdi. Gösterdi ama, yemek konüşurken de herkes şunu g d .îu kadının ilk - terbiyesi * Diğer Prensesler gibi, mü î hüyümemiş olduğu heme: İ n:oı-fıar gittikten sonra, Kon i: — | Hİzp p'e"&.'sin macerasını bilir mişi Ây ç | nh""lu Bi kadının, küllü aybile, bir d« . harpte, Prens Hans Von | Güşen. Rus cephesindeydi. Orada | t düşmari ordunun da işlerinde kullanmak Ft ni kendi ihtiyaçları için Tdikg dktardan fazla adamı el; €n, hem bunların iaşesin - Mak, hem de erkeksiz kalan Hd kudret vermek — üzere ü » “Üseradan alıp tarlasında, çalıştırsın |,, diye etrata ilân i ğarbf Rusya havalisinde otu: li fakat Çarlık tebası İlân üzzln bir çiftçi ile kızı Erna idde karargâha baş vur- * İhi, T erkeğe muhtaçtılar. Çün- Üç oğlu da cepheye bataklıklarında Sun askeri dehasına kurbau üsera kampına anladı- j Hm.. Orada, alil neferlerden baş. şti. Diğer köylüler, gözden geçirir - titriyen ve soluk başka bir ifade ğ hms"“k Hans,, Erna'ların Yahıç Vat h andı. Elinden iş çelmi- büyük bir bilgiye Um hissettirmez.. Ya- alıştı.. Bütün hizmetleri Y YARİ '_“i.Vorum, fakat 0- #lerim gibi cephede 8!. M.. Artık evlenmersi in de mahvolmasını is- Yapma, â o, yahüt da O, he Tarın bu derece kat- ı:::q. hıq,r?- bildiğin gibi yap.. Kt heti yete erdi. Estöh - anya devletleri doğ: Bu izdivac'ın biri di. İhtiyar baba da, çok geçmeden öl- dü.. Sarsâk Hans'la Erna, köylülerin yeknesak, muttarid hayatlarını yaşayıp duruyorlardı... Günün birinde, pek çok yağmur- lar yağdı, fırtınalar çıktı. — Çittlikt: oturdukları eyin damından birkaç kir:- mit uçtuğu icin, Erna, kocasına: — Hans! - dedi. - Haydi, damı aktar bakalım... Sarsak adam, elleri ayakları bermu- tat titriyerek, merdivene tutuna tutur saçaklara doğru tırmanırken, ansızım, her nasılsa kaydı ve baş üstü, yere dü - Evvelâ, öldüğünü sandılar. Ve ağ laşarak yanma toplandılar.. Pek fazla konuşmamasına ve hayli ahmak olması na rağmen iyi adamdı doğrusu.. Her kes, bu kayıba acıyordu.. Fakat çok geçmeden anladılar ki, Hans,her ne ka- dar başından ağır surette yaralanmışs. da henüz ölmemiş, sade bayılmıştır. Erna, önü bir saman arabasına koy- dü.. C ..ldaki kasabanın hastahanele- rinden birine götürdü. Üçüncü mevki bir odaya yatırdı. Bir haftalık parasını da peşin verdi. Tabiatiyle, bu sdamın da kocası olduğunu — bildirdi. Doktorlar, has: tanın pek ağır vaziyette olduğunu, kafa tasının kırıldığını, fakat nazik bir ame- liyatla ve allahın yardımiyle, belki de kurtulacağını söylediler.. Ertesi ve daha erteti haftalar, Erna, kocasını ziyaret etti ve baygınlık halinir geçmemiş olduğunu gördü. Genç dok- torlardan biri: — Önümüzdeki hafta, — müsbet menfi bir netice alacağınız muhakkak: tır! « diyerek, kurtulma ümidinin hâlâ| mevcut bulunduğunu, köylü kadına an-| lattı. Bünye sağlammış... Mucize kendini gösterdi. Karısının köye döndüğü ak. şam, Sarsak Hans gözlerini açarak, has- tahaneye hayretle baktı! Fakat, kendisi- ni tanryan köylüler şayet yanında olsa- lardı, onların hayretleri daha büyük ola- caktı.. Zira, Erna'nın kocası bambaşka bir hal almış.., Belki mutatdan zayıf ve solgun... Fakat her zaman olduğu gibi çileri ayakları titremiyor,, Hele yüzün: de o aptal ifadeden eser kalmamış.. İlk sözü; — Neredeyim?.. Buraya nasıl gel dim?,.. - diye sormak oldu.. — Buürası, Litvanya devlet hastaha- nesidir., Karınız tarafından tedavi için getirildiniz.. — Litvanya devleti de nasrl söz - müş?.. Benimle alay mı ediyorsunuz?.. Ben evli değilim.. Evvelâ, Hans'ın çıldırdığına hük - medilmiş.. Fakat etrafına toplanan dok- torlar, onun hiç de cinnet alâmeti gös- termediğini anlamakta güçlük çekme- mişler.. Meğer, cephedeki sadme, kafa- sında nasıl bir bozukluk husule getirmiş se, ikinci sarsıntı da, öylece aklını şına getirmiş.. Şimdi, gayet fasih bit münevver Almancasiyle ve asılzadeler: mahsus hareketlerle konüşan Hans di. yor ki: — Ben, Saksonyalı Prens Hatns Von Wildendorf'um,, Cepheye sevkedilmiz tim.. Muharebeye girdiğimi, topçu at şine marüz kaldığımızı hatırlryorum.. Ötesini bilmiyorum... — Bu hadise, kaç senesinde oldu? — 1916 da... — Peki, şimdi, 1934?.. 18 senelik tarihi, kısaca, adamca ğiza anlatmışlar... Şaşa kalmış... — Sizi buraya getiren kadını tanı mMuyor müsünüz?.. Adı Erna imiş.. Birdenbire, aklına gelmiş gibi: — Ha... Erna.... Bir köy... Bir çift- lik... Çocuklar,, Öküzler, kazlar.... Rü- ya gibi bazı şeyler hatırliryorum.. Fakat asıl hayatım Saksonya'dadır.. Bir telgraf çekin aileme,.. 'Telgrafı çekmişler.. Wildendorf a- ilesi, Hans'ın hayatta o'duğunu öğrenir Öğrenmez, on iki saa* içinde, tayyare ile gelmiş ve oğullarının boynuna sarıl mışlar ve bu buluşma cidden, herkesin| ı _._ i,'— Ka P . 3_ F , İN : e b Z — —— gözlerini yaşartan bir hadise olmuş.. Artık, Erna'yı ve köy rüyasını kim düşünür?... Doğru Saksönyaya... Onlar, aile muhabbetine dala dur: sun, diğer taraftan, bitare Erna, kocâ- sının havadisini almak Üzere, hasta: haneye heyecan içinde şelir... Bir de : öğrensin! Sarsak Hans Almanyayı boy« lamış... Evvelâ şaşırır, ağlar, sonra, köylü kadınlarının kocalarına kars hissettikleri — sadakatle, yol parasını te: datik ederek düşer kecasının peşine,. Saksonya'da , bir Şatonun nolun- da karşılaşırlar.. Fakat, ikisi de hay rette: Hans, bu kadını tanıyor.. Hem de iyi tanıyor. Fakat kim bu?.. Erna da bu erkeği biliyor.. Fakâat nasıl ölmüş da elleri, ayakları titremi- yor ve gözleri bambaşka bir ifade ile zeki ve nafiz bakıyor. Sanki bundan bu ruh çıkmış, yerine başka bir ruh gelmiş... Aile, evvelâ, böyle hir izdivacı mef- suh saymak istedi. Lâkin, Hans, çö: cuklarını gördü., Pırlarta gibi evlâtlar.. Bunlarla kendi arasındaki benzerlik Jİe| p Balahl ı___— K .ral—. K . Bü :ı | w// | ünü 5 UTARİH Yazan : Niyazi Ahmet Baka Paşa, ak sakal İKKızlar ağası Süleyman ağa, sarn. riâzam Siyavuş paaşnın azledilmesin: istiyordu, Siyavuş paşa — birgün — defterdar Emir paşayı hapsettirerek malını mü. sadere etmek istedi, Kızlar ağası, sad- rıiâzama bundan vaz geçmesini bildir. di Siyavuş paşa : — Bu nastıl sadarettir ki ben bir Arabin mağlüp ve mahkümüu olayım.. diyeisyan etti, bağırıp çağırmağda başladı. Fakat, kızlar ağası daha ağır ba. sıyordu. Birçok entrikalar çevirerek büna muvaffak oldu, Hem de müthiş bir intikam almak suretiyle. Sadrıâ- zam saraya geldiği vakit Süleyman ağa: : — Haydi paşa, dedi, Müddetin bit. bi. Mihri hümayun'ü ver... Siyavuş paşa: — Ben mihri senden — değil padi. şahtan aldım Eğer ki verilmek lâzım sa padişaha veririm.. Cevabını verdi, Süleyman ağa, o anda istediği gi. bi hareket etmek salâhiyetine malikti Zorla mührü a.ldı ve sadrıiâğzamı hap. settirdi. 1651 yılı 30 ilkteşrin günü, 385 se- ne eyvvel bugün Siyavuş paşanın yeri. ne doksanlık ihtiyar Gürcü — Mehmgt paşa sadarete getirildi, Yeni sadrıâzam, ilk iş olarak kendisi gibi ihtiyar ve iktidarsız kar. deşi Cafer paşayı Şam valiliğine ta- yin etmek oldu. Halbuki Şam valili gine boynu yaralı Mehmet paşa talip. ti. Kendisine verilmeyince, sadrtâza mın karşısına gelip ağzına geleni söy. lemeğe başladı. İhtiyar gürcü, fena halde siddetlenmişti: — Senin başını keserim,, diye böy, nu yaralının üzerine yürüdü. — Fakat boynu yaralı, her şeyi göze almış bu- lunuyordu. — Sen benim başrmı tesemezsin. Eğer sen halktan utanmış olsaydın, kardeşin gibi bir ahmağı Sam valisi yapmazdın,. diye karşılık verdi. Ceza. sı, İstanbuldan uzaklaştırma oldu. Mehmet paşt, kendisine — rakip gördüğü herkesi ya uzaklaştırıyor ve. ya öldürtüyordu. : * * Ka Gürdü Mehmet paşanın azli çok enteresandır. Divanlarda konuşulur- ken sadrıâzam sözlerine delil bula maz ve bu vaziyete düşünce, ihtiyarlı. ğgından ve sakalının devlet hizmetinde ağardığından bahsederdi. Bir gün ge- ne sakalından bahsederken perde ar, kasından konuşulanları ditiliyen val. de sultan fazla tahammül edemedi: — Bak a, paşa, bak, ak sakal, kara ,sakal hesapta değil tedbirak sakal ile olmaz, akıl ile olur; diye haykırdı, Bu, ihtiyar sadrıâzam için en bü yük darbe idi. Bunu duyanlar divanda da istedikleri gibi konusşmağa ve iti. razlar yağdırmağa başladılar, herkesin gözüne çarpıyör.. Hem bu müddet zarfmda aile de Hans da uzun esaret senelerinde Erna'nm kendisin: gösterdiği müstesna şefkat ve itinayı öğrendiler... Önün çok iyi bir ahlâkta olduğunu, köylülüğünden başka vir kt- suru olmadığını anladılar.. Bir nikâlı daha... İşte, gördüğünüz asil adamın karısı, bu sebeple, YHabasaba... Fakat, aile, $şimdi öonu, hiç bir hakikt Prensese müyesser olmrıyacak de recede başının Üstünde — taştmaktadiır. Hans da Erna'yı fevkalâde seviyoör dost. 385 sene evvel Okuma bilmiyen doksanlık ihtiyar Mehmet Paşa Sadrıazam oldu Valde Sultan perde arkasından bağırdı: bugün kara sakal hesapta değil tedbir akıl ile olur. Bir gün yalı köşkünde donanma hakkında divan kurulmuştu. Hüs oda başı gürcü paşaya bir hattı hümayun getirdi. Sadrıâğzam; — Ben okumak bilmem . Reisi ca- ğırsınlar.. dedi, Reis eline aldı. Dudaklarını buruşturdu. Ve şu cüm. leyi okudu: — Sen ki vezirimsin, mühürümü ve resin . Doksan beş yaşında sadrıâzam, okunan hatta inanmadı. bir daha ve bir daha okuttu. Heyecandan tit- remeğe — başlamıştı. Mühürün bağlı bulunduğu gaytanı çözemedi. Has o0. dabaşı, Mehmet paşayı yanıma oturt. tu ve gaytanı çözdü. Sadrıâzam, yut- kunuyor, titriyor ve: — Ben saçımı sakalımı devlet uğ. runda ağarttım.. diye kekeliyordu. “GAZETESININ. , KUÇUK ILANLARI Satılmayacak eşya, ki- ralanamıyacak ev, apar- timan yöktur! Ancak yoa- lunu bilmeli: HABER Çabuk ve iyi satmak, kiralamak için en emin, en ucuz ve en kolay vası- tadır. 20 kelimeye kadar beş defasi 100 kuruştur İstanbulda en çok satı- l lan hakiki akşam gazete- || sidir. Mektep Kıtabınızı. Kolaylıkla almak isterseniz Ankara caddesinde VAKIT kitap evinden alınız Telelon : 24370 lırmı..ı — Hat ç r,H ABER AKSAM POSTASI DARE EVİ J B istanbul Arnkara Caddesi 1 Posta kutüsu : İstanbul 214 Telgraf adresi : İstanbul HABER Yaziı İşleri telofonu : 23872 idare ve lilân : 243170 ABONE ŞARTLARI Türkiye Eenebi Senelik 1400 Kr... 2700 Kr. 6 aylık 730 4 1450 » 3 âylık d00 » BOO « 1 aylık 'a 4 300 » ı Sahibi ve Neşriyat Müdürü; Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) matbaâsı HABER GAZETESİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: