y Ün yez |— İ*EYLOL — 1836 Bi - —- —ae— -— ——— | Devlet: Demiryolları İe Limanları İŞletme * Umum |İdaresi- Hânları " Müharimen bedeti 4000 lira olan 200 ton çimento “Sün'i port: Bi «« 9 — ünüld islrrlii zi l didlüküllü l GĞĞÜü ll 936 pazartesi günü saat 10 da Haydarpaşada gar dahilinde 1 ci işletme komisyonu tarafındaa s#atin alınacak: İsteklilerin 300 lira Mmuvakkat termminat ile kanunun tayin ettiği r:klh" ve kanunun d ündü Mmaddesi mucibince işe girmeye manii Müni bulunmadığına dâir beyannaâme vermeleri lâzıimdır. Bu işe “Hartname Haydarpaşada İ İnci işletme kömisyönundan parasız verilmektedir. (960) 236 Her ğpakette bir kupon, her SO, 100, 150, 200 küpona İhnhisar mamulâtiüdah LİKÖR, ŞARAP, KÂNYAK, LÜKS SİGARA, AV MALZEMESİ verilir. Aytıcta: Hediyelerle beraber alacağınız YANGOSUNDA Fordot STT TE ikramiyeli YENİiCE BuKupon — Pq(a dı'ımeuıri'ijv. Si . kur'a numaâralarile yılbaşındâ çekiledcek VİSLERİ, SOFRA TAKIMLARI v.&u j BÜYÜK YENİCE Pt 'Tuting 1936 müodeli zarif bir Fort otomöbili veya bu nun yerine bir Fort kam- yonu vöya Fort traktörü, 230 liralik BLAVPUNKT RADYOLARI, REVUEB BÂATLERİ, İÇKİ SER- Erkek Ve kâdıihlara D"eniz Le"vazıui Sâtınalma “KURTULUŞ,, Biğki Ve dikiş derâânesi Müdirfesi: Mim. Papazyati Haftantâ 4 günü — kadinlâara, 2 ğgünü dikiş bilen erkeklere, günde üçer saat Franmsız usülile biçki ve dikiş dersi ted- ris edilir ve 3 âyda marifçe müsaddak diploma verir. Feriköy — Tepeüstü 116 No Papazyan apartımanı. SATILIK KÂAĞİR HANE Kurtülüuşta Sitemköyünde Küyulubağ sokağında 241 numaralı hane Bayan Ne Cinsi miktari ve iâhmin müvahkal münakasa gün ve ölçüsü — bedeli — teminatı &&ütli Lira Kr. Lirâ Kt Zeytir yağı 20000 kilo Sabun 30000 ,, Komisyonu ilânları 10200 00 765 00 9600 Ö0 720 ö0 26/9/936 cumartesi 10,5 26/9/936 tumarteti 11.5 T İ Yukarda cin& ve miktarlari ile tanmin bedelleri ve muvakkat — teminatları yazılr olan iki kalem erzak hizalarında gösterilen gün ve saâtlerde kapalı zarf usuliyle almacaktır. Buünlara ait şyartname İkomisyondan her gün parasız verilir. lıktır. MAĞLÜP FAUSTA rıltacağız!.. Pardayan böyle söylenirken şid- detli bir tazyikle hayvanı uzun dört nala kaldırdı. Beygir şimdi uçar gibi gidiyor, karnı yerleri sü- pürüyordu. Fakat biraz sonra bu gidişle hayvanı çabuk yoracağını anladı. Eğer, beygir ölecek olur- sa yerine bir başkasını bulmak im- kânı yoktu. Hem atı seviyordu ve hem de yeni bir hayvan alacak ka- dar parası yöktü. Bunları düşününce adamm ö- nüne çıkmak için kestirme yollara saptı. Fakat Mondidiyede atiını dinlendirmek için dürduğu sırada, takip ettiği adamın on beş dakika evvel yemek yiyerek yola çıktığı- nt öğrenince: — Şimdi, onun bana evvelce oynadığı oyuna mukabil ben de kendisine bir oyun öynıyayım ! di- ye düşündü. Ön dakika sonra tekrar hayva- nina binmiş, bu sefer öleceğine bakmıyarak çılgınca ilerliyordu. — İki saattenberi, diye söyleni- yordu, ya Faustanın Könt dediği adam benden evvel Hmiyene vasıl olacak, veya daha evvel elime ge- çecek, bir defa yakalıyacak olsam, bırakmam. Fakat eğer şehir dışın-| da kendisine yetişemez isem, içe- ride bulmak güç olacağı için, dur- maz şehri geçer ve öte tarafta bek- lerim... Gene yakalarım... Pardayan yolunun üzerine ge- len bir tepeden ileri baktığı Za- man bir saman arabasından başka bir şey göremedi. Ârabaya yak- laşrp da, tarif ettiği şekilde bir a- damın yarım saat evvel geçtiğini öğrenince, son bir gayretle hayva- nınt dört nala kaldırdı. Fakat bi- raz ileride Amiyen şehrinin evleri görünmeğe başlamıştı. Pardayan, Kontün şehire gir- miş olduğunu anlayınca, düşün- mek için durdu. Bir müddet sorira şuna karar vermişti: Amiyenin etrafını dolaşarak di- ğger kapıdan girmek ve yol üstün- de beklemek. — Haydi bakalım, benim cesur Kontum, pencerene otur ve şehire girenleri birer birer gözetle!.. Pardayan, Kontun şehirin Paris tarafındaki kapısma yakın evler- den birinde, bir pencerenin arka. sına saklanarak kendisini gözetle-. diğini düşünüyor ve adama oöynı- yacağı oyun aklına geldikçe gülü- yordu. Sövalye nihayet şehirin etrafımı dolaşarak şimal kapısından içeri girdi. Hava oldukça kararmıştı. Amiyenden gelen ve Sen Pol'e gi- decek olanların geçmeğe mecbur oldukları caddnin üzerinde bulu- nan bir ötele indi. Hayvanının teri kurumuştu. Kendisi karnmı doyurduktan sonra biraz dirlen- mek istiyordu. Halbuki yolu sa- baha kadar tarassüt etmek lâzım- İsteklilerin 2490 — sayılı kanunda yazılı vesikalarla teklifi ha- sibe 4 kat 7 öda İ muüutfak 2 halâ satı- MAĞLÜP FAUSTA 233 hiden cân sıkıcı bir haldir... Yo- rüluyorüm Hüget, artık yoruluyo- Hüget bu sözleri işitince heye- canla bağırdı: — Demek, artık dışarıda rahat edemiyorsunuz?.. Otelimin kaba- hati nedir?.. Hem zannedersem size karşı bir küstahlıkta da bu- lunmadım.. Burada kalınız, ote- lin en temiz yaâtağı ve en iyi jJan- bon ve şarapları emrinizi bekli- yorlar, Kışın güzel bir ateş karşı- sında râhat etmek, dışarıdaki fır- tınalara göğüs germekten elbette daha iyidir... Başınızdan geçen şeyleri anlatırsınız; bunlar benim pek hoşuma gider. — Ah, Hüget! Şimdi yemek ye- miş olmaklığıma raâağmen ağzımı sulandırıyorsunuz... ' — Eğer şaka etmiyorsanız. bu suretle bütün düşüncelerimi tahak- kuk ettirmiş olacaksınız... Bunları tekrar etmeğe lüzum yok zanne derim?.. Şövalye gayet tatlı bir sesle: — Biliyorum, dedi, kalbiniz pet hassas, hem pek sevimli bir ka- dınsınız! Şair olduğunuzu bilmi- Yor musunuz?.. — Ben mi? — Tabit siz!.. Öyle bir hayat levhası anlattınız ki, benim gib eski bir kurdu bile ağlatacaktı... Evet, Hüget! Size temin ederim ki, yarın sabah beygire binmek oldukça güç olacak, <» yesilili Hüget sarardı ve gözlerini âşa- ğıya indirerek mıtildandi: — Yarımn sabah mı? — Evet, yarın saat yedide Sen Denizde bulunmam İlâzım... Sabık krallarımızın ebedi uykuya dalmış oldukları türbeyi ziyaret etmek is- tiyorum, Biçare Hüget gözleri yeisle do- lu olarak: — Mösyö lö Şövalye, demek be- ni aldattınız? dedi, beyhude ümit- lere düşürmekle fena ettiniz... De- mek gene dağlara çıkacaksınız? — Öyle, güzelim! Yalnız beni dinleyiniz, şerefim ve eski bir bor- cum bana tekrar kırlara açılmamı emrediyor... Fakat, ümit ediyorum ki bu seyahatim pek kısa sürecek- tir... Eğer geri dönüp de istiraha- te ihtiyacım olduğunu hissedersem emin olunuz ki buradan başka bir - yers şitmiyeceğim... Siz de bilirsi. niz ki, şimdi dünyada biricik sev- diğin kimse sizsiniz... Siz benim mazim ve gençlik devrimsiniz... Babam burada yaşadı... Hüget müteesisr bir tavırla: — Bonsuvar, Mösyö lö Şövalye! dedi. Sövalye gülerek cevap verdi: — Bonsuvar, aziz dostum! Pardayan birkaç dakika sonra yatmış bulunuyordu. Sabahın altısında hizmetçi kız Vi kapalı zarfı belli gün ve saatlerden birer sâât evveline kadar Ka sımıpaşada bulunan kömisyön başkanriliğina vermeleri, (1087)