8 Eylül 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

8 Eylül 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

"8 EYLUL — 1936 4 Küçük ve ııo, bir kzdı. — Pakat, aei anlamak için onu - yakından Mtdn' Çünkü, insanı birden vuran Rkkiliği yoktu. K ıyn;ad:n kalmış olan bir mı'm: W sıkıntılı saatlerde onu nış- ; eni bir canlılık K N l dan bihaber — ve hattâ bunlar kmğıı için, yegâne — eğlencesi “İl bir defa sinemaya gitmekti. wrğim birine gittiği bir Wm Bizaz çekinerek sormuştu: Perde arasında, yanındaki boş kol birine genç bir adam oturdu. F X Meşgul mü efendim? #)| * Hayır! Ve delikanlıya baktı. Bakışları ça- Gencin güzel ve esrarlı ri Ve Fahire bu bakışların Myc iç slıımdığı ve ya rastlamadığı tarada kendisininkilere takıldığını %Idu. Ğıug;ı. bir program istedi, Kalma- liyen adamcağız arandı, fa- g'u:vlmh mümkün olmadı. O zaman © komşusuna kendi programını . & iyerek uzattı. Delikanlı nazik bir J |t ile teşekkür etti. Gözleri — yeniden Bi "'“' ve bu defa uzun müddet biribiri Mi W kaldı, Genç kız kızarmıştı. Ve *llı bittiği zaman, Fahire kalktı Wİ“ koltuk — grrasından uzak- H' Bu kısa konuşma ve bakışmanın ' g| bası Eeleceğini düşünmeğe, ummağa *’d W eti yoktu, Ve şimdi hergünkü yek- q hayatına dönmek üzere evine gi . R *“tekti. Komşusu tesadüflerin yardımı- - ı.“âîmm Meseiâ bir tanesinden e$ dan mâe kalkıştı. Birden kolun - a NŞ ıcy' d%d m dedi, eldiveninizin — tekini ıi' Ö G“E kız te;ekkür ederken, biraz ace ! M Sili tekrar görmek isterdim, dedi. M ; bir krz terbiyesi görmüş, ve ya . B | '%!hrm tesurca teklifleri karşısında (| *_,__ müdafaa — maksadile, Fahire | '_ Sevap vermeden kaprya doğru iler- : Fîht bir saatlik komşusu, bir ti nefis meselesi yaparak, onu birkaç | © takip etti ve: “İzi tekrar görmeme imkân verme ' Tica ederim, dedi. Meselâ, yarından D A » lı*" €sinde sizi beklerim. Hayır, deme- 9 Ve gelin.. *t * * ı'hi Anadolulu bir çocuktu. İstanbul & bir şeyini, ne saflığını, ne a- deği;tırmemıg.tı. Tahsilini — dikten sonra, İstanbulda bir memu- İl)h edilmişti. ) _Mmıhn çoğunu istanbullular seçmişti. Fakat, bilgisine ve tine rağmen, ne mesleğinde yük ne de maddi bir refaha ulaşa- : = Ç $ Ask meselelerinde de daima ya h'luî'l!t'ı Hareketlerinde canlılrk yok l!ra dostlarına — memleketinin Unda tüttüğünü söylerdi. Arkadaş- &n hiçbir meselede geri değildi. ait telâkkileri onlarınkinden çok idi. Asil bir ruhu vardı, ve sami- Sidi, N Ğ' da, uzun müddet — seyrettiği Gdi tavırır kızdan çok hoşlanmıştı. sade ve siyah bir — elbise giy- Gim;md.e ne bir — özenme, ne ı ne bir sunlik, hattâ yüzünde dra, ne ruj vardı. Bu tevazu, bu gözünde bu kadımı — diğerlerin- y"l'!ycııı' ve onda tahayyül — ettiği buluyordu güne, hattâ — randevu saatine * büyük bir endişe içinde yaşadı. * * * :“q:ğ"eye gelince, iki gün büyük ve W G, Pir kararsızlık içinde göçti. Mera î “hu' randevuya gitmeğe razı olma wa ? Tenmadığı bir adamın bu 18 doğacak tehlike ne olabilirdi? .th a.*n:aya kadar — tereddüt etti, &y) Muhayyilesi de onu — böyle bir e!te atılmak için zorlamıyor de-. hir deva oluyordu. Bayağı' Mptln sonra, Fahire başmı kal-| Saat dörtle beş arasında Kadıköy | İ HABER — Akşam Postası ğüü-Böylsbirdıvdonunîçnöyleye— ni bir şeydi ki, — sıkrlacağına ve yalnız lıktan azap çekeceğine, tehlikeli bile ol- sa, bu davete gidiş bir eğlence mevzuu olabilirdi. Kendi kendine hiçbir itirafta | bulunmadan, pudra ve rujla — uzun za- mandanberi arzuladığı çiçekli bir şapka aldı. Arkasında uzun müddet annesinin matemini ve rengini taşımıştı. Şimdi mademki mevsim yazdı. Beyaz bir elbi- se giyebilirdi. Randevu — günü kendini çok değişmiş, gençleşmiş, — hattâ güzel buluyor, ve içinden bir beğendirmek ar zusu doğuyordu. Muayyen saatte ran- devuya gitti. Fakat, canı çok sıkıldı. Çünkü, bu sa- atte Kadıköy iskelesi çok kalabalık o- lurdu, Ortalıkta ve kalabalıkta aranaca- ğına, bir iki kişinin bulunduğu bekleme odalarından birinde oturmağı daha doğ- ru buldu ve bir saatlik komşusunun ken disini arayacağından şüphe etmiyordu. Bir aralık pencere önünden Zeki geç- ti. O, daha erken gelmişti. Beyhude ye- re sinemada gördüğü genç — kızı aradı. Fakat, bugünkü kızla o günkü arasında büyük bir fark vardı. Biran — tanır gibi oldu. Hayır, o değildi. Çünkü, sinema- da gördüğü kız mütevazi, sakin ve basit tavırlı idi. Vakit geçiyordu. Saat saat beş. Zeki beceriksizliğinden, talisizliğin - den üzülmüş bir halde evine — döndü. Hoşlanmadığı bu hatırayı — kafasından silmek için bir daha sinamaya gitmedi Fahire de evine döndü. Tekrar matem elbiselerini giydi. Müteessir fakat İs- yansız bir hali vardı. — Çünkü, zaten o kendisile uzlaşan taliinin siliklik ve yal- nızlık olduğunu son bir defa daha öğren miş oluyordu. dört buçuk, Oltgmelkbll kazalarına karsşı mücadele Moskovada bir gene zarlırla bütün otomobil kazalarını ortadan kaldırmak için çok şiddetli bir mücadeleye girişil-- miştir. Moskovaşehrinde her sene yüz- lerce otomobil kazası olmakta ve bu sayı — gittikçe de artmakta idi. Kazaları en çok yeni şoförler yap. maktadır. Kazaların yüzde 92 si bun. ların lerin kalahahgı değil dıkaktuıhktır Pariste Beyaz kadın ticareti yapan- lar yakalandı Paris — polisinin — el koyduğu en şaşılacak kişinin tevkifinden sonra — incelenmiye başlanmıştır. Tevkit olunanlar Angelo: Zombelo| adlı bir İtalyan, Paül Ctala adlı bir F- rtansız ve Âresti — Muhammet adlı bir Cezairlidir. Üçü Je daha otuzuna — varmıyan adamlardır. Söylendiğine göre bunlar iki senedir Londra ile Paris arasında | İ beyaz esih ticaretinin — yeni bir şeklini yapmakta imişler. Bunların ihtisasları Hintli, Afri- kalr, Arap ve diğer müslümanlara güzel Ayvrupalı — kadın tedarik etmektir. Po- listen sızan haberlere göre — bu kadın tacirle:' zengin bir takım — şarklıların Fransada ve İngilterede haremsarayla: kurabilmeleri için on yedi ile yirmi yaş arasında birçok — İngiliz ve Fransız kız- ları — devşirerek: — satmışlardır. Polisş, bu. haremsaraylardan hbirisini k ztmiştir. Zengin bir Afrikalının kur- muş olduğu bu harem Parisin hemen eteklerindeki çıplaklar kolonisinin yanı başındadır. Ve içindeki bütün kızlar İngilizdir. Bunlar kabare ve revülerde; dans Öğrenerek — şark sahnelerine — gönderi- lecek — diye kandırılarak İngiltereden getirilmiş. ve bu harem dairesine hapis edilmiş — bulunmaktadırlar, uıııcnıw yüzündendir. Sebep de cadde | vakalardan birisi şimdi üç| ça 'Ton ton amca meraklıdır İ Telgraf adresi : İstaâanbul HABER HABERİ AKSAM POSTASI ! İDARE EvVi İstanbul Ankara Caddesi * Posta lı.uhmı at Istanbul 214 Yazı işleri telofonu : 23872 idare vellân 2” * 24370 ABONE ŞARTLARI * Türkiye — — Ecnebi | Senelik tâ00Kr! 2700 Kr. | 6 aylık T30)'e 1450 AŞ | | 3 aylık 400 Tw BO0 ) FE FUT Svak isolu Soolur | | L B Sahibi ve Neşriyat Müdürü; ' Hasan Rasim Us Üaşıldığı yer (VAKIT) matbaası | hS Ll’llııql-l ıLı’eTAR Yazan : Niyazi Ahmet ' mül edilmez hal, 341 sene evvel bugün Vişigrad düşmanın eline geçti Hudutlarda büyük mağlübiyellere uğra- nırken, Ökmeydanında umumi dualar ya- pılıyor, mağlübiyet cezamızdır deniyordu 1595 yıli Ağustos aylarmdaydı. Türk ordusu Macaristan içlerinde kuvvetli düşmanlarla çarpışıyardu. Osman paşa dört bin kişilik bir kuv.| vetle Tepedelen yakınlarında çetin bir harbe tutuştu. Son derece gayret göstermesine rağmen mağlüp oldu Çok kıymetli kumaşlardan bin beş yüz çadır, yirmi yedi sancakla bera. ber bütün ordu mahvedildi. Kumandanlardan Kara Ali bey. Macaristan hududunda Türkler için korkunç iki kumandan olan Fransuva Nadaosdi ile Nikola Palfiyi müzakere. ye davet etti. Bu müzakerenin çok enteresan bir safhası vardır. Palfi ziyafette şöyle diyordu: — Biz müslüman kuvveti bir ku- tuya benzetiriz ,ki bizden evvel gelen. ler bunu açmağa cür'et etmemişler. Onlara: — Bu kutunun içinde ne var?.. Diye soranlar olursa, şöyle cevap verirlermiş: — Bu dopdolu yılan, çryan, ak. reptir. Eğer bu kutu açılırsa bunlar memleketimize yayılır ve halkı sokar. lar, öldürürler. Ve her padişahrmız bu kutuya bir kilit daha vurmuş. Şimdi açmak lâ- zımı geldi. Meğer bomboşmuş. Yazık | o itikat ile geçeci ömrümüze..., Bu konuşmada hazır bulunan ta. rihçi Peçevi sormuş: — Ya,.. Demek şimdi siz o iti- katta mısınız ki sizden evvel gelen.| ler hata etmiş?.. Palfi cevap vermiş: — İtikadımız tamamiyle böyledir. — Hayır döstum.. Sizden evvel gelenler hata etmemişler.. Hata siz. dedir. Henüz siz kutunun ancak üze- rindeki zarfı açtınız. Kutunun kapa. ğını acamadınmız. Bundan sonra açılır. sa o © Wwucu mahlükun zararını görür. SÜNüZ.,, Bu mîikâleme. düşmanların çok | kuvvetli ve harbin neticesinden çok e- min bulunduklarını göstermektedir. Kara Ali, kaleyi teslim etmeğe /— razı olmadı. Düşmana şu haberi gön. | derdi: | — Kaleyi teslim edeceğimi aklını. | za getirmeyin. Ben size teklif ediyo.| rum: Geri çekiliniz. Yoksa mahzen- ! lere ateş verip kaleyi uçuracağım. : Düşman bu teklife ehemmiyet ver| mediğini bildirince, Kara Ali şiddet. li bir hücuma geçti. Avusturyalılar,| galip geldiler ve şehri zaptettiler. Ka, | le içinde bir içim su, birkaç dükaya | satılacak hale gelmişti. Bu taham-| askerlerin yesini| || büsbütün arttırıyordu. Kara AN, kan-| | e bir hücum esnasında hendekler üze. rinde koşuşurken yaralandı ve son ne fesini verdi. Yerine geçen Anadolu vetle mukavemet edilemiyeceğini an - |hhyordu. Derhal Sinan paşadan im. dat istedi. Fakat bundan da bir fayda | görülmedi. En nihayet günde bin beş yüz. bin sekiz yüz gülle atılan kale, 'Fürk | kadınları, çocukları ve eşyalariyle im. paratorun gemileri, içinde. Vişigrada| götürülmeleri şartile teslim oldu. Türkler, elleri altında bulunan | şehirlerde ne aut?lialara, ne tarihi tah- Tolara dokunmuyor, her birine ayrı ayrı hürmet gösteriyorlardı. ! Galipler ise;, elelrine geçirdikleri| her şeyi kırıyor, hiç bir esere acıma. | | dan parçalıyor'ardı. 1595 yılı 8$ Eylül günü, 34dl. sere evvel bugün; Vişigrad da düşmanın geçmesi Budin yeniçeri ağası Osman ağanın hem efendisini;, hem de dinini. değistirmesi yüzünden oldu | - beylenbeyi Mehmeti paşa, mevcut kuv, | Osman ağa, Türk kuvvetlerinin baruüt mahzenlerini tespit etmiş ve ye. rini imparator reislerine bildirmişti. Verilen tarif üzerine düşman Te- daileri harekete geçtiler ve ilk hücum. da mahzeni zaptettiler. Bu felâket bir müslümanın hıris. tiyan dinine geçmesi yüzünden olmuş. tu. Daha önce Greğgvar adını taşırken Mehmet bey adını alarak dinini değiş. tirmiş olan sancak beyi bu akibete fe. na halde sinirlendi ve Vagçen kale. sini tutuşturdu. — Düşman eline geçmektense, yansın.. dedi. * & & Bu bozgunluklar, Osmanlı ordu- sunu fena halde sarsıyordu. İstanbu. la her gün fena haberler geliyor, halk: — Düşman buralara kadar ilerli. yecek.. diye endişeye düşmüştü. Üçüncü Mehmet, bu vaziyet kar- şısında harem zevklerine nihayet ver. mek mecburiyetinde kaldı. Halkın yesini teskin etmek için çareler ara. mağa başladı. Tersane arkasındaki Okmeyda- nında büyük musibetler zamanında â. det olan umuümi duanın yapılmasına karar verildi. Duaya yalnız müslü. manlar kabul edildi. Üç gün göz yaş- arı akıtıldı. Hüngür hüngür ağlan. dı. Vezirler, şeyhler, bütün saray er. kânr burada hazır bulunmuştu. Bu duadan sekiz gün sonra Ana. doluda, İstanbulda bir zelzele oldu. Her taraftan birçok köylerin yıkıldı. 8t haberleri geliyordu. Urganlı, Sart, Saitahmedi, Gedik kasabaları, Bos. tancı, Hamza çavuş, Azizli, Yapılı köyleri tamamiyle harap olmuştu. Bir köyde yer yarılarak su çık- mış ve suyun içinde “nâmalüm nevi- den gözsüz balıklar vardı. Manisa yo. — lunda Fudos köprüsü kurbünde bir menba zuhur etti, ki suyu simsiyah â idi.,, - ıl »B Ordu mağlünp olur, Türk evlâtları mahvedilirken, devleti idare edenler dua ile meşgul oluyorlardı. Zelzele olunca : .i — Mağlübiyetin bir sebebi var. mış. Cezamızı çekiyoruz.. diye de te- selli Bulunuyordu. Der . rede | .bir ailrak — Sasamler ni Elindeki sihirli bastonla madenleri bulan profesör Avusturyalr profesör Emrih Her- zoz meşhur bir adamdır. Bu — bilgin, elindeki sihirli bastonu ile toprağın al - tında ne gibi madenler olduğunu yüzde doksan sekiz buçuk. isabetle söyler. Profesör bir hayli zamandır İngite- dolaşmaktadır. Britanya adala- rında mader hulmak için resmen davet f olunmuştur. Masraflarını hükümet ver- : mektedir.. Gazetecilere verdiği bayenatta: — İlk istikşaflarımdan Hanst, Stus- seks, Plimut mıntakalrında gaz bulun- h duğumt anladım. — Gal ile çeşayr vilü - yetlerinde altın: bulunabilceğini: sanıyo- rum. Demiştir.. İngiltere hükümeti pro- fesörü — su bulmak için Fılistine gön - dermek üzeredir. Profesör umumi harp — esnasında Avusturya ordusunun su Bulmakt mü- tehassısı idi Sırbistanda ordular susuz- e V a C , luktan — büyük- sıkıntılar çekerlten o eline geçti. Buranın düşman. eline| elindeki sihirli bastonu: ile Korst dağla- ' rında neresini 'kazın,, dediyse oradan â muhakkak su çıkmış ve profesöre büyük BU U

Bu sayıdan diğer sayfalar: