2 Eylül 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

2 Eylül 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

b daa ekmeriya TTaksimden öte tara- İn Uzanan şehrin yüksek apar» iş Ya kısmının caddelerinde görü- Mr, , a beyaz peike baş örtülerini Bümbeyaz elbiselerinin omuzları- i Ben , kış ise ipek Jâcivert Tİ Tüzgürdan uça uça elleri ya çi ei Arabasının sapına veya bir hi, © eline yapışmış - bilinmez ne- ir - giderler. Hangi milk La a, usa olsun, kim bilir Bangi NK ml bunlara: yil, in © Türkçe karşılığı hemşireye ge- size asıl Türkçesini söyli- ni Dadı. Yahut meşrutiyet devri İı Mürebbiye, yi kadar sik ve toplu görüldük- | bir yerdeyiz. Burası doktor Ali X, Yün kabinesi,. Ekseriya şu kapı- odanm arkasında hastalıkla- sesinde - inlemesini bereceme- ği i — 3 / e | 183 bunların kararghı olan Taksin| İM tapareciliğindeki terakki bilhassa deniz teyyareciliği sahasındadır. y » STömüni gördüğünüz tayyare, Cenubi Amerika — Fransa seferini m zem ns edilmiştir. 850 beygir kuvvetinde, dört motörle çalışan | 2eL0u — 1938 Üi 5 İ R âra kazanan kadınla..n esrarı: VESTERİ!... İ Aile'er mürebbiyelerden ne .beklerler, I omürebbiyeler ailelerden ne bekliyorlar Anlaşmakta birbirlerinden uzak dikleri için * ağlayan, katılırcasina ağlayan küçücük vücutları kucaklarm- da tutan büyük bir kadın ve erkek kalabalığı. Doktorun kabinesinin bu- lunduğu katm, iki oda ve daracık ko- ridorunu diodüran bu kalabalığın yüz- lerindeki hüzünlü manzaraya rağmen her kafadan ayrı bir ses çikiyor. Umumi mevzu hastalık olmakla be- raber buna temas eden her şey söyle- niyor. Fakat dinleniyor mu? Orası şüpheli, Büyük salonda oturuyoruz. Bir ara- kk içeri biri sekiz dokuz yaşlarında temiz yüzlü, altım gibi sarı saçlı, diğeri küçlik, dört yaşında kadar gösteren, minik birer yavru girdi. İkisi birden karşımda oturan biri yaşlı diğeri genç ce iki bayandan daha gencinin kuca- ğma atıldılar: “— Anne baksana dediler. Şvester bizi polise verecekmiş. Büyük anne buna tahammül edeme- di. Hemen taarruza geçti: * Cenubi Atlas denizinl geçmek Için 0 kil 7 Camıhi #etâe deniri üstüne, dört yolcusu, beş tayuarecisiyle vc © yük alarak saatte 350 kilometre bir sürat yapabilecek kabiliyettedir. MAGLUP FAUSTA iki varlık “ Bu da çok oluyor artık dedi. Ne 0? Çocukları terbiye edecekmiş. Ço- cuk böyle mi terbiye edilir? Zaten 0- nun yüzünde i değil mi yavrucuklar bu hale geldi?., Sonra kapımın dibinde ayakta bekli- yen, yaşile mütenasip olmıyan bir ki- yafette giydirilmiş bir kızcağıza döne- rek: “— Kız, git bak dedi. Esma kadın da ne yapıyor? Haydi o kokana böyle söylüyor, o da gerdan mı kırıyor bü- DA Pony Büyük çocuk hemen onun haberini de verdi: “ew O da gözlerini açıp - başile iga- ret ecdrek - başını böyle , böyle sallı. yor... Kızcağız çocukların elerinden yakâ- layarak diğef odaya götürdü. Şimdi anneleri, kucağında çatlarcasına ağla” makta olan küçücük bir bebeği bir eli- tekmil ( Benim saştığım ailemizin eski adamı Esma kadınla nasıl anlaşıyorlar, İştâ, le göğsünden bastırarak, diğer elile de) Şimdi çocukları içeri götüren kız da altmdan yakalayarak bir top gibi mü- temadiyen havaya zıplatan bir tazeye dert yanıyor: bir ayrı musibet..,, O söyliyor, beriki dinliyor ve bir yandan da çocuğunu durmaksızm z2ip- latıyor, diğer taraftan da durmadan “.— Evinde adamım var mı? Başında (evet) amkamında başmı sallıyor: bil ki derdin var şekerim. Hepsile ayrı ayrı uğraş dur. Ah çocuklar olmasa “— Hem, diyor, genç bayan, bir evin adamı her şeyde o evin sahiplerini anların derdini kim çeker ama. Ne Yar| dinlemelidir. Biz böyle gördük. Şimdi payım ki çocuklar boynumu büküyor... nerede o eski adamlar.. Şöyle bir evde Bu mürebbiyesi, dadısı, hizmetçisi| yetişecek, orada kırk yıl kalıp saçını yerinde olan ve belli ki vakti hali de| süpürge edecek adamları göremiyo- yerinde bulunan ailenin bayanı İçini dökmeğe başlamıştı. İste evlerde çalı. şan kadınların da içyüzü sayıp dökü- rum şimdi. Hizmetçi dediğin terbiyeli, temiz ve lâf dinler olmalı... Anlaşılan bu bayan çocukların mü- lüyordu. Not defterimi çıkararak not-| rebbiyesini de hizmetçi fasilesine dahil lar almağa başladım. edip çikiyordu. “— O gvester olacak Alman mada) (o Burada dinlediklerimi kâfi gördüm. mı bir ukala. Gören, çocuklar benim| Koridora çıkıp karşı odanm kapısı değil onun zanneder, Biz altı kardeşiz, önünde durdum. beşimiz erkek yalnız ben kız. Hepimi- zi - annesini işaretle - arslanlar gibi bu kadm büyütmüş, Ne dersiniz? Ço- — Herhalde işin burada da akisleri olacak. diye düşünüyordum. Tahminimde yanılmamışım. Çok te cuk bakmakta annemi beğenmiyor.!, miz ve muntazam giyinmiş ve iyi bir WAUGLUT FAVITA tahsil görmüş olduğu anlaşılan bir Ax man kadını başka bir Türk mürebbiye- $ine dert yanıyor: «— Böyle çocuk büyür? diye soru- yor.. Çocuklar hep hasta. Niçin fena bakılıyor. Ne yapmak istersem yap- ma şvester. O hadle neyim ben?” Bü elli ikinci çocuk benim büyüttüğüm, Ama dünyanın her tarafında böyle bu. Bir daha mı? Nayn, Nayn..., Muhatabı genç bir Türk kızı. Oda bir çocuğu yalnızca doktora getirmiş: “— Kolay mı? diye söze başladı. Bu gün bu evde yarın ötekinde, ben bu işi kendime meslek olarak seçtim ama ilk bulunduğum yer çok iyi idi. Yok- $u tahsilim ve bildiğim lisan sayesin- de daha iyi'bir iş de yapabilirdim.,, Koridorda kendi kendime düşünü- yorum ve: — Hakikaten kolay bir iş değil, di. yorum. "Hem İyi tahsil, hem yüksek görgü istiyen ve sonra da nankör olan bir meslek.,, A. Faik Güneri m5 Bir sevinç dalgası Metr Klodun yüzünü kapladı ve mesudane şun- ları mırıldandı: — Şu hakir hayatımın sahibi! Babanın kalbine verdiğin silin. miyecek sururdan dolayı Allah se ni takdis etsin! Klod bunları söyler söylemez hemen kesesinden çıkardığı zehir şişesini ağzına götürerek hepsini birden içti. Viyoletta, bir uçurumun kena* rında bulunan insanlar gibi tuhaf bir baş dönmesi içinde bocaladığı için bu hareketi göremedi. Şarle gelince; o, esasen duydu ğu şeylerin tesiriyle beyninden vu: rulmuşa dönmüştü. Birkaç sani- Ye ellerini yüzünde tuttuktan son ra Viyolettanın gözlerine baktı Şimdi, genç kız sevgilisinin naza” rında söylediği sırla bir kat daha sevildiğini anlamıştı. İki sevgili gözleriyle anlaşınca birbirlerinin kucaklarına atıldılar Şarl, Viyolettanın elinden tutarak Kloda doğru ilerledi. Yüzü hâlâ sarı olmakla beraber yüzünün çiz- gileri temiz bir kalbe malik oldu. ğunu gösteriyordu. Dangulem, Metr Kloda eğilerek şunları söyledi: — Efendim, sizi sevgilimin ba- Bası olarak selimlamama müsaa- de etmenizi rica ederim... Ne ok! duğunuzu bilmiyorum. yani unut tum ve bu sır kalbimden silindi. Bu hal.sizi hayrete düşürmesin!... Birkaç ay kadar bir adamla bera” ber yaşadım; o adam benim ru- humda o kadar büyük değişiklik- ler yaptı ki, eski itiyat ve düşün- celerim tamamen değişti. Şövalye dö Pardayan bana öğretti ki, bir adam adalet ve iyilik etmek gibi hislerden mahrum bulunursa kral bile olsa, kötü bir adamdır; mu- habbet ve af gibi yüksek hisleri varsa, mesleği ne olursa olsun, hürmete şayandır. İşte siz bu i- kinci sınıftansınız; bunun içindir ki size elimi uzatıyorum! Kral bile olsa kötü bir adam dır; muhabbet ve af gibi yüksek hisleri varsa mesleği ne olursa ol- sun hürmete şayandır. İşte siz bu ikinci smıftansınız; bunun içindir ki size elimi uzatıyorum! Şarl sözlerini bitirdikten son ra gayri ihtiyari elini Kiloda doğru uzattı. Klodsa derin bir nefes alarak mırıldandı: — Simdi kızımın saadetinder eminim! Violetta: — Sizi takdis ederim! Lütuf- kâr Şarl!.. Oh babacığım... Artık sen de mesut olacaksın dedi. Klod bütün saadetini gösteren bir şekilde tebessüm etti.. Gene bu esnada buz gibi bir ter saçlarm - dan aşağı boşandı, iki tarafa sa'- Sözü birdenbire dudaklarının arasında kaldı. Klodun kıskaç gi- bi parmakları boğazına gömül- müştü. Yüzü evvelâ sarardı, son- ra korkunç bir manzara aldı. İnti. kam ve kinin vermiş olduğu hırs- la o da, cellâdın boğazına yapış-! i iki adam olanca kuvvst- leriyle birbirlerinin | gırtlakların: sıkıyorlardı. Her ikisinin de evin- den uğrayan gözleri birbirlerine dikilmiş, ağır ağır çalan çanın he” vuruşu damarlarına bir zehir gibi! doluyordu. | Bu vaziyet birkaç saniye Gs. vam etti. Nihayet Belgoderin pxr- makları çözüldü, başı omuzlarının üzerine düştü. Klod, bir saniye kadar daha parınaklarını sıkmakta devam et-i tiktensonra, ellerini bıraktı. Ç: gene olduğu yere yuvarlandı. Öl. müştü. : Klod yere eğilerek elini kalbi- nin üzerine koydu, çingenenin öl- düğünü iyice anladıktan sonra doğruldu, tıbkı uykudan yeni w- yanmış ve fena bir rüya görmüş bir adam tavriyle etrafına şaşkı” şaşkın bakındı. Manastırdan ge- len çan sesleri dikkatini çekti, fa kat bu çanın neden çalındığını an- hıyamıyordu. Birdenbire, aklı ba- şma gelince vaziyeti anladı; saç- larını yolarak: — Cenaze çanı! Cenaze çanı". diye babırmağa ve manastırın ka. pısına doğru koşmağa başladı.. Kapı arkasına kadar açıktı. Kapı- da beklemkte olan bir asker, kar- şıdan gözleri evinden uğramış sa- çı başı darmadağın olmuş bir a- mın koşarak geldiğini görünce: , — Dur! diye bağırdı. l Fakat Klod nöbetçiyi falan gör- miyordu. Bir yıldırım gibi kapı. dan girdi, fakat bu anda bir har- çer yemiş gibi Bağırarak yerinde durdu. Viyolettayı Dük Dangulemin kucağında görmüştü. Zavallı kı- zın yüzü bembeyaz, tıbkı bir ölü gibiydi. Bu esnada Dük sallanıyor ve düşmek üzere bulunuyordu. Klod bu vaziyeti görünce hemen koşa- rak bütün kuvvetiyle ikisini de ku: cakladı, yavaş yavaş dışarı çıkar- dı. Gözleri Viyolettaya dikilmiş, bağırmamak için dudaklarını 1sw rıyordu. Onları ilerideki küçük menbaın yanına kadar götürdü. Evelce bu menbaın yanında Luiz dö Monmoransi, Moröver tara. fından haçerlenmişti. Klod ikisini de yavaşça çimen. lerin üzerine bıraktı; elini su il doldurarak Viyolettanın şakakla. rını ıslattı, zavallı kız biraz sonra inliyerek gözlerini açtı, tıbkı Fa- ustanın sarayında, idam salonun- daki gibi tebessüm ederek mırı!- dandı: © 9 Mei dk ininde aim kid dil

Bu sayıdan diğer sayfalar: