ET RE İL een e 2 GöRTiRi “5 yesm Yazan : Niyazi EE A İK Der ME Niyazi Anmet (| | 14 sene evvel bugün Medinelile r bayram yapıyorlardı Çünkü, Muhammed Peygamber şehirlerine ayak basmıştı Muhammet Peygamber, islâm dinini neşretmeğe başladığı vakit, halk onunla istihza etmeğe başla- mışlı, Muhammet, bu istihzalara aldırmıyarak işinde sebat et- meğe azmedince, istihzalar teh- ditlere ve düşmanlığa vardı Pey- gamber, Cebeli Hira mağarasın- dan sonra yer yer dolaşarak top ladığı ashabına yapılan işkencele- rin önüne geçemiyordu. Kureyşiler, Muhammet taraftar. larını nerede görürlerse eğleniyor, itip kakıyor ve öldürüyorlardı. Kendilerine telkin edilen dine inananların bir kısmı bunlara ta- hamınül ediyordu. Fakat bir kıs- mı dine inanmakla beraber muka- vemet imkânı olmıyan düşmanla” rın önüde ezilmeğe katlanamıyor- lard. Bu gibiler, kendiletini hima- ye edecek yer aramağa başladı. lar. Fakat, Arabistenin ber tarafı düşmanla doluydu. Nereye gitse- ler, gene tahkir edilecekler. Gene öldürüleceklerdi. Uzun müddet araştırmalardan sona kedilerine düşmanlık yap- madan yaşamalarına müsaade e- decek memleket olarak yalnız Ha- beşistanı buldular. Bugün hürri- yetini kaybetmiş ve istilâ altında yaşıyan Habeşistan, Muhammet ümmetine gm cenneti gibi geldi. Peygamber, Mektinilerile baş- layün azgın düşmanlığın önüne geçemiyeceğini iyiden iyiye anla- dıktan sonra Taif'e gitmeğe karar verdi. Fakat bu şehire ayak basar basmaz: — Biz seni istemeyiz.. diye taş- la karşıladılar. « Muhammet, taşlandıktan sonra da yılmadı. Boynu bükük döndü ve birkaç yıl kendisini unutturma- ğa çalıştı. Bu esnada işe nereden başla- mak lâzım geldiğini uzun uzun dü gündü, Mekkeden iyi yer buluna: mıyacağına karar verdi. Burada ilk önce gizliden gizliye rasladık- larına dinini anlatmağa başladı.!: Mekkeye gelmiş bulunan Yesrib- i ler (1) verilen vaazlarla m) dan alâkadar oldular. Bir kısmi, söylenen sözleri akla yakın bulu- yor: — Bu adam bize doğruluğu ö öğ reteceki,. Onu dinliyelim.. Diyorlardr. Birkaç vaaz ve na- sihatten sonra Peygamber; geldi- ler: — Biz artık puta tapmaktan vaz geçdceğiz. Hırsızlık oyapmıyaca-! ğız. Çocuklarımızı İn ğiz, (çocukları öldürme Arapların eski âdetiydi), ahaliye iftira etmi. yeceğiz, dediler, Bu sözü verdikten sonra Yesri- be (Medineye) döndüler. Bu A- raplar, bir müddet sonra Muhar-! medi kendi yurtlarına davet için| bir heyet gönderdiler. Mekkeliler. nass kendilerinin eski düşmanları olan - de yaşadı. a Yesriblerin bu davetini duyunca müslümanlara yapmakta olduk- ları zulümleri kat kat arttırdılar.. Bu işkence, o kadar ilerletildi, tılar, Kureyşiler, bir gün: — Muhammet gittikçe tali buluyor. Onu öldürmekten başke çare yoktur. kararını verdiler Peygamber, tehlikeli kararı duy makta geç kalmadı. Yalnız Haz- reti Aliyi evinde bırakarak Ebu- bekir ile beraber Mekkeye yakın bir mağaraya sığındı. Şehire akın eden Kureyşiler, Muhammedi bu- lamayınca, taraftarlarını sıkışlır- mağa başladılar. Kimse bir şey bilmediği için yapılan işkenceler hiç bir netice vermedi. Muhammet, Ebubekir ile iki gün mağara için- Üçüncü günü akşamı, iki deve tedarik etti Adı Medinei Muhammediye olan şehire geliyor. e 6 1314 sene evvel bugün, 622 yı. İı 3 temmuz günü, şehirlerine, di- nini kabul ettikleri Peygamberin adını veren eski Yesribliler, büyük şenlikler yapıyorlardı. Bir gün evvel sessizce şehirlerine giren Muhammedi gözle görmek için binlerce halk birbirini ezerek mey danlıklara dökülüyordu İslâm takviminin başlangıcı o- larak kabul edilen vaka, işte bu- dur ve peygamber islâm dinini bu hicretinden sorradır, ki daha ge- niş mikyasta yapmağa muvaffak oldu. (1) Yesrib, Medinenin ilk ait dır. Bu şehire, müslümanlar tep- lanmağa başladıktan sonra Medi- nei Muhammediye ve Peygamber geldikten sonra da Medinei Mü. nevvere dendi. Satılık kâğir konak Nuruosmaniyede Şeref sokağın öz 40—412 numaralı kâgir (konak ehverf yartlarla satılıktır. Boğaza ve Halice fevkalâde manzara, yirmi oda ve büyük bahçe. ( İstiyenlerin Nuruosmaniyede bakkal (Hafız Nuriye müracaatları, soydan Sünnetçi Ahmet Meşhur Sünnetçi başı Haleplinin torunu Sultan Ahmet Cağaloğlu caddesi No. 11 'Tel: 20196 ve 5637 oram öldürmiyece- | yanana zamma masanıza t Doktor Ömer Abdürralhıman Gildiye mütehassıs: Muayenehanesi . Kadıköy, beşten dokuza kadar.. kil Eshabıkiramın çoğu Mekke civa-| rından göçerek Medineye can ât:| Anlatan: Nesip Karaçay Tercüme ve iktibas hakkı Me) Hilmi Paşaya Jfutap etli : ye Bana hak vermeyiniz, mavzer veriniz Hüseyin Hilmi Paşanın uzun uzadı ya namaz kıldığı maden deresi .. Ses çıkarmazlar... — Öyleyse: Sbogom,, ... (1) Gittikten sonra, çorbacılar hid- detlenir ve: '— Bu herif niçin bize eşek de- di?,, diye düşünürler. Aralarında en zengini bulunan! Torbalı çorbacı oğluna para ve-| rip: — Haydi, Avrupaya git nerede| böyle akar su görürsen bak frenk- ler ne yapıyor, bana yaz!. der. İzzeti nefis meselesi olmuş. Nihayet İskoçyada böyle bir şe- Tâlenin pamuk ipliği yapmak için fabrikasyona tahsis edildiğini gö- rür; ve babasına — Evreka (buldum) diye bir telgraf çeker ve işi anlatır. Babası da lâzım gelen sermaye- yi getirip âletleri getirtir. Bir de mühendis celbedilerek ilk pamuk ipliği fabrikası kurulur. Diğerleri onu takip ederler. “Bu sayede, Makedonya ihtilâli- ne kadar yukarıda söylediğim 30 bin broş olmuştu. Makedonyanın şarap ve rakı istihsalâtı cümlece meşhurdur. Bâ husus “Ağustos yani Niaousta, nın şarapları ve Gümence'nin “a- kıları her yerde şöbret almıştır. Unutulmaması lâzım gelen bir hasılât daha vardır ki, 6 da böcek- çiliktir. Vodena'da, Karaferya'da ve daha sair mahallerde böcekçi- lik son zamanlarda hemen hemen Bursanın hasıl ettiği kozenın üçte ikisine yakın miktardaydı. Yani vasati dört milyon kilo koza hasıl eder ve 40,000 kutu koza tohumu, kısmı azamı Fransadan ve cür'i bir kısmı İtalyan olmak üzere it halât vukua gelirdi. ittihat ve terakki Sene 1322, Selânik, Yalılar... Saulun konağı... mi paşa dairesi... Maliye komisyo- nu toplanıyor... Yukarıda arzetti- ğim zatlardan mürekkep... Verilen kararlardan esaslısı, âşarın lâğviyle yerine “Usulu tah- mis,, denilen beş senelik âşarın vasatı almıp o kariye veya o çift-i İ liğe zimmet olarak yürütülüyor. Eğer arazi kariyeye aitse dört sınıfa ayrılıp âlâ, keribiâlâ, evsat, ednâ diye vergi tarholunuyor. Bu- nun için de her vilâyetin merkez kazası nümune olarak ayrılıp iki ! şer ziraat memuru vasıtasiyle sta- tistiği yapılıyor. Deorcis paşa, jandarmayı has; kikaten Avrupa jandarması dere- cesi değil, fevkine bile çıkarmış. Karakollarda muntazam sofralar, karyolalar... Efrat gayet ciddi... Vazifesinden kıl kadar inbiraf et- miyor... Köylüden ekmek, arpa ve saire namiyle zerre kadar bir şey alan tardoluyor... Hattâ efrat, köylerde parasiyle yiyecek ve yem almaktan korkuyor... rakol gezintileri ikişer (ikişer postalar daimi surette asayişi tet- kik ediyor ve jandarma da aheli tarafından hüsnü suretle telâkki o. lunmağa başlanıyor. Fakat Hilmi paşayla Dcorcis paşanın arası açılmıştı. Jandarma- lara mavzer vermek keyfiyetini — belki ahali ile birleşerek isyan €- der endişesiyle — mabeyin kabul etmediğinden Hilmi paşa bir türlü buna rızâ gösteremiyor ve Deorcis paşa da her mülâkattan kavga ile çıkıyordu. Hattâ bir defa kulağımla işit- tim; Hilmi paşa: — Excelince, vous avez raison. (Ekselâns, hakkınız var!) Deorcis paşa da: — Excellance, ne me donnez pas raison, mais donnez, moi maü: ser! (Bana hak vermeyiniz, mav- zer veriniz!) dedi. Mektebi Harbiyeden o çıkmış muktedir zabitan tefrik edilip jan- darmaya ayrılıyor ve jandarma nizamiye askerinden daha munta- zam bir hale getiriliyordu. Bu esnada gene çetelerin faa- liyeti durmamışsa da eskisi kadar geniş mikyasta olmadığı gibi hun- rizlikleri de nisbeten azalmıştı. .». yı,Bulgarlarda tefrika En mühim hâdise: Bulgar ko- miteleri tefrikaya düşmüş; San- danski ile Panitsa Sofyaya giderek Boris Sarafof'u ve Gavranof'u öl- dürmüşler, tutulmadan firara mu- vaffak olmuşlardı. Bittabi Ver- hovistler sarsılmış ve Santralis'ler yavaş yavaş büyümeğe başlamış- tr, Onun için müsademeler şimal: den ziyade cenupla tevali ediyor- du. Zira Santralistlerin merkezj Serez, Menlik, Petriç ve Nevrekop gibi cenuptaki kazalardı. Hilmi paşa, eri i halesine bir nebzecik daya meğe başlamıştı. Çünkü kor nün itirazını öne sürüyor; masında kat'i lüzum hası! ola leri komisyonun israrı diye rerek mümkün mertebe isl mabeyini temayül ettiriyordi ... Melâmilik O esnada İttihat ve Teral doğmağı (başlamıştı. Os memleketinde her fikri tec dün dinen olduğu gibi bu de ni bir tesanüdün yardımiyle olmağa başlamıştı. Malüm olduğu üzere Şeyl retini Simavinin bir nevi bol lik ihdasına teşebbüs etme takriben 40.000 kişiyi bu ak sokması nasıl dini bir sevk i sule gelmişse, ilk İttihat ve 7) ki teşkilât şubelerini de M. lik perdesi altında bilâhare sa meb'usu olan müteveffa bey ortaya atmıştı. Kendisi o zaman Mana askeri rüştiye müdürüydü. bulda münferit birçok şub yaptığı gibi, bu da Pariste b ve halinde bulunan ve 3, den mürekep olan İttihat ve rakki cemiyeti erkâniyle mu re eder ve ara ira Onlara gönderirdi. Fakat asıl icraatı Melâm tığı zevat ve zabitanı İttih; Terakkiye sokar ve bunları muslu ve münevver nasiyel intihap ederdi. İntihapta o derece 4ikkat ki, üç ay bizzat kendisiyle etmedikçe asla açılmaz, ve lim gibi her şahsı tetkik ede Bu suretle Manastırda | ve Terakki nüvesi husule g ten sonra süratle şenişlemeğ ladı ve Tahir bey buranın i düğünü gördükten sonra Si rüştiyei askeriyesi müdür! tahvilini istida edip orada di tarzda faaliyet göstermeğe mışlı. O esnada Manyasizade bey ve menfi ularak Se gelen Talât bey (paşa) bur ber alıp derhal kendi muzn hizmet edildiğini anlayınca farmasor localarından istif derek, Maçedonya Riscorta rilmiş Makedonya) locasinı ederek emin olduğu zev rada tekris ettikten an tan) sonra, İttihat ve Terak miyetine sokar ve bu suretl şubelerin adedi süratle çoğal| yılırdı. Bmaenaleyh, semiyetin | banileri bu iki zatı saymak gelir. * Avrupada bulunan muh ise, (Rıza bey ve arkadâ sonradan gelmiş, hazıra kı azalar addedilebilir. (Devamı * (1) Bulgarca “Allaha 1s dık!,, demektir.