3 Temmuz 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

3 Temmuz 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mikinin Kangurusu Boksör B/R DAHA KANGUR, ye E YUMRUK 54 k 457 YAPMIYA- vir — NE TEE MÜkp KANĞGURUNU GERLLE Dö 7 GUŞTURECEĞİN m EE MER AKŞAM Suriyede pek fazla rağbet bulan rakkase' Anjelin iştirakile beş kişiden mürekkep: Arap saz heyeti ve ayrıca Çiftlik Parkının 15 kişiden mürekkep muazzam Sazı icrayı terennüm edecektir * Sanatkârlardan bazıları: Bayan Fikriyenin iştirakile, Kemani NUBAR piyanist ANJEL, ri Si buri FAHRİ, cümbüş HASAN, klârnet ŞÜKRÜ, kemençe ANASTAS nısfiye NİHAT, hanende: B. Bayan Fikriye RAHİM, NİHAT, NUMAN bayan MÜZEYYEN. ŞÜKRAN, NEZİHE, PERİHAN vesaire... Bayan Anjel Küçük Çiftlik Parkı Istanbulun en nezih aile yuvasıdır Masalarınızı evvelden tedarik ediniz. Telefon: 41992 YILMAZ RAKISI- » Baş ağrısı ve mlde bulantısı yapmaz. Bol ana- sonlu a5 derecelik rakıdır. e KY “mü m » 0r. Nihat Tözge ? İnci, sail Deri * Frengi ZA diğer, Zührevi; hek müt go late Cömüyeti karpısi / 4 1 Tek 21949 me zak parasız $ İRRAR rs | . FAUSTA şünüyordu. Ve düşündükleri pek korkunç şeylerdi. Dük, emirnameyi tamamlıyarak imzaladı ve: — İşte! dedi, şimdi şu emir hal- ka ilân edilsin, Çünkü şu haydut Bastildeki yirmi altı mahpusa yol vermiş. Belki de bunlarla Valva için çalışzcak olan bir çete kura- caktır. Çünkü Kalabr, Monseri ve Sen Malin de bu mahpusların arasındaydılar. Giz, Pardayanın sırf Bastilin ka- pılarını açmış olmak için ve baş- ka bir şen düşünmeyerek bu işi yaptığını aklına getiremiyordu. Dük: — Büssi, seni affediyorum. de-| di. Büssi Löklerk onun eline doğru eğilerek. — Ah, monsenyör... tü, — Şu tuhaf ve inanılmaz vaka- dan sırf kendimizi korumak çare- lerini bulmak için bahsedelim. Meröver, Büssi, Menevil her ü- çü. bundan tonra sevgi, hür. met ve sadakatten daha kuv- vetli bir duyguyla bana bağlı ola- caksınız!... dedi ve öp- Konuşmanın başındanberi ilk defa söze karışan Moröver: — Ne pibi monsenyör? dedi. Giz: — Korku! cevabını verdi, kor- ku yüzünden birbirimize daha ya- kın olacağız ve daha sıkı olarak bağlanacağız. Çünkü şu canavar yüzünden hepimizin hayatı tehli- kededir. Hepsi ürperdi. Çünkü o andaki düşünceleri hakikaten Gizin söy- lediklerine uyuyordu, © Giz: — Öyleyse, şu andan sonra bü- tün kuvvet, zekâ ve cesaretimizi bir noktaya toplıyalım, Bir kuduz köpeğin yaşadığı ormanda yolunu şaşırmış seyyahlara döndük. Bir- birimize ne kadar yakın olursak, tehlike o kadar az olur. Ayrılmı- yalım ve birlikte olarak canavara doğru yürüyelim. Çünkü şu cana- var, şu Pardayan yaşadıkça arka- daşlar, ne benim ve ne de sizin de- rileriniz ön para eder. Üçü birden, görünmez bir kor- kunun tesiri altında. sapsarı, zayıf ve bitkin bir halde Gizin emri üze- rine konağın etrafında dolaşan nöbetçilerin sayısmı iki misline çıkarmağa gittiler. 0 PRESUVAR DÖ FER LOKANTASI Bu kadar korkuya sebep olan ve sırf Bastili gezmek gibi basit bir istekle bir sürü vakalar çıkaran Pardayan şu anda ne yapıyordu. Şövalye şimdi, Presuvar dö Fer — amma EA FAUSTA 471 lokantasında y:lan balığından ya- pılmış bir böreği yemekle meşgul- dü. Tabii bu, kahramanlığa pek de lâyik olmıyan bir hareketti, Pardayan ile Şarlin Bastilden çıkarak Sentantuvan sokağına dal. mış olduğunu yukarıda söylemiş- tik. Burası, silâh başma diye ba- ğırarak Parisin kalelerine doğru koşan telâşlı bir sürü halkla doluy. du. Şu halkm telâşı yüzünden hiç bir engele raslamadan ve kimse tarafından durdurulmadan cadde- den geçtiler. Beş yüz adım kadar yürüdük- ten sonra Pardayan birdenbire durarak bir duvara yapıştı. Şarl: — Neniz var? dedi Heyecan- dan değil mi dostum... Yahut da biraz fazla kan kaybettiniz, Pardayan: — Hayır! dedi, Mesele bu. Genç Dük, hayretle baktığı için Pardayan: — Aman yarabbi, neden şaşı yorsunuz. Kırk sekiz saattir bir şey şemedim. dedi. * Şarl: — Gerçi Bare sokağından pek de uzak değiliz. Amma başımıza geler şu vakadan sonra orasının ikimiz için de pek hayırlı bir yer olduğunu zannetmem! dedi. Pardayan, kendisini biraz to- karnım aç!... parlamak için emek harcıyarak: — Evet, çok doğru... dedi. fa- kat sizi serbest bırakmak için Grev meydanındaki halkı peşime taka- rak Sen nehri boyunca kaçtığım halde, nasıl oluyor da sizi tekrar Pariste buluyorum. e Şarl içini çekerek: — Şu meyhaneye girelim. nim de karnım aç. Hem başımız- dan geçenleri anlatır, hem de iyi. ce karnımızı doyururuz. dedi. Pardayan: — Susuzluktan da ölüyorum. Fakat bir dakika müsaade, Dü- küm, paranız var mı? Bende bir şeyler kalmamış. Şarl boşuna aranarak: — Namussuz herifler.. Zindana atarken üzerimde ne varsa almış lar! dedi. Pardayan: — Öyleyse, ne olursa olsum, $i- zin konağa kadar gitmemiz lâ zım! sözlerini söyledi. İki arkadaş Bare sokağına doğ- ru yürüdüler. Pardayan otelin ka- pısına varınca etrafına şöyle bir göz gezdirip içeriye daldı. Sokak tamamen boştu. Burası Parisin gürültüsünden uzak bir halde duruyordu. İçeriye girince Şövalye ayakta iki dolu kadeh şa- rap içti. Şarl, Pardayanı babasmın eve geldiği zamanlarda oturmağı & det edindiği ve Luvr'da uyuyama-

Bu sayıdan diğer sayfalar: