7 Şubat 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

223 — Bu sırada dünyada Atlântit devri yaşa- nıyordu. 224 — Dünya insanları çok neşeli ve sefih bir hayat yaşıyorlardı. Srağ KA A A YLEEN L A l P tği KA —a 226 — O sırada birdenbire büyük zelzele baş- ladı. — — ; namıyor olmalı ki gözlerini titriyerek “yere eğiyordu. y - Si —e —— U 230 PARDAYANIN ÜÖLUMÜ o vakit bunlar da kısım kısım gi- derek meyhane tekrar boşaldı. Katu bir fener alıp mahzene indi. Bir şişe |bile şarap kalmamıştı. Mahzenden ç- llv:ı;:ı kilere girdi burası da tamtakırdı. 'Odasma giderek dolapları, sandıkları 'açtı. İki gündenberi nesi varsa paraya içevirdiği için burada da eşya namına İbir şey kalmamıştı. Paralarının bulun '—Fuğu dolabı açtı.. Bir mangır bile güö- Temedi. Omuzlarını silkerek: — Adam sende! dedi. Bundan sonra sağlam bir hançer "alarak beline soktu. Boş meyhanenin (kapısını kapatıp »>>'0>> — kapmım 'altına bıraktı ve dışarıya çıktı. | Hiç acele etmeven v....miyen bir tarafa doğru giderken bu saf ve yıldız h yaz gecesinde Parisin tuhaf bir sessiz- liğe gömülü bulunduğunu farketti. pEBE ” el BU SESSİZLİKTE NE VARDİ? Gece aydınlıktı Baştan başa yıl- dızlarla süslü olan gökyüzü sabahın âlk sarılığı gibi —tuhaf bir ışık bürü. İmüştü Bununla beraber henüz sabah lolmamıştı. Tanyerinin ağırmasına da- iha vakit vardı, Parisin sivri çatılarını iv: can kulelerini Aaydınlatan sayısız İy Idız'arın işıği idi. Fakat sokakların kenar'ırında biribirine — değercesine yakın olan bu çatıların altında her şey karanlık ve her şey sessizdi. Sıcak boğucu değildi. Yalnız sisli bir ılıklık ağır bir çiçek kokusunun yükseldiği bir çok bahçelerde bulunan ağaçları sarartıyordu. Katu, hayretle yürüyor ve başını 'ara sıra havaya kaldırıyordu. Sonra bu güzelliğin verdiği heyecana daya- “Kafasında — şimdilik — yalnız bir düşünce vardı: — Bu gece hava ne kadar güzel! Ayni zamanda dikkatini şiddetle çeken ve onu daha fazla hayrete düşü.- ren bir şey vardı: — Paris neden bu kadar sessiz? Âşıklar nerede? Serseriler nere- de? Devriyeler nerede? Niçin herkes gizleniyordu. Bu kadar derin bir ses- sizliğin sebebi neydi? İşte yürürken Katunun düşündü. ğü bunlardı. Birdenbire kibar veya orta halli bir adamın evinin kapısının açıldığını gördü. On beş kadar adam çıktır. Bun- lar tüfek, tabanca ve mızraklarla te- peden tırnağa kadar silâhlanmışlardı. İclerinden birisinin elinde hırsız fene. ri öbürünün elinde bir kâğıt — vardı. Hepsinin kollarında beyaz — sargılar sarılıydı. Bazılarının ceketlerinde bi- rer beyaz salip göze çarpıyordu. Bunlar yürümeğe başladılar. Elin- de kâğıt bulunan adam fenerli ile birlikte önden yürüyordu, Bunlar hiç gürültü etmiyorlar ve biribirlerine çarpmamak için silâhlarını dikkatle tutuyorlardı. ğ Katu yoluna devam ederek: — Acaba nereye gidivorlar, ne ya. pacaklar? diye söylendi. Askerler birdenbire durdu. Önde bulunan kâğıdı muayene etti ve bir e- ve yaklaşarak kapısının üzerine bir işa- ret koydu. O vakit bunlar tekrar yürü. meğe haşlıyarak uzaklaştılar. Katu kapının önüne gelince konu- lan işaretin tebeşirle — çizilmiş beyaz bir salip olduğunu gördü. _ Askerler, iki evin önünde — daha durdular ve gene ayni adam bu evle- 227 — Büyük volkanlar faaliyete geçtiler, 228 — Yağmurlar yağdı. Seller, tufanlar or lığı kapladı. PARDAYANIN ÜÖLÜMÜ 231 rin kapılarına birer beyaz salip çizdi. Sonra başka bir sokağa saptılar ve Katu da yoluna devam etti. Fakat yirmi adım ilerisinde —ikinci bir fe- nerli grupa daha rastladı. Sonra sağ- da solda geçtiği sokakta buna benzer gruplar gördü. Hepsiİnde de elinde be- yaz bir kâğıt tutan bir adam bulunu- yor ve ara sıra durarak — kâğıdına ba- kıyor sonra bir evin kapısına yaklaşa- rak elindeki tebeşirle beyaz bir salip 'çiziyordu. ; Bu gruplar hep sessizce dolaşıyor- “du. Biribirlerine rastladıkları zaman , bir parola vererek tekrar işlerine de- yam ediyorlardı. : Katu, evvelâ sokakları dolaşan bu fenerleri saydı. Sonra yolunun üzerin de gördüğü beyaz salip işaretli kapı- ları hesapladı. Nihayet — başaram- yacağını anlıyarak bundan vazgeçti. İkiyi vuran saat darbeleri uzaktan uzağa sessizliği — yırtarken o da yüriü- yüşünü çabuklaştırarak: — Bunları ne diye düşünüyorum? İste vakit geldi.. Beni — bekliyorlar. 'diye söylendi. * * £ ) Saat ikiyi çalıyordu. Şehrin her |tarafında, bir ormanın içinde görülen Ğfırtmaya benzer bir uğultu oldu. Ka- “palı her kapının arkasında demirlerin kımıldadığı sanılırdı. Sonra gene derin bir sessizlik or- talığı kapladı. Hanri dö Giz askerlerle dolu ko- nağının avlısında ve at üzerindeydi. | Dük Domal, Kolinyinin konağın- dan pek uzakta bulunmiıyan bir sala. gın altında yüz tüfekli ile birlikte yer almıştı. - Margi dö Birag, Sen Jermen Lak- serruvanın önünde elli kişiye küman- da eden bir elebaşıya yavaş sesle e- mirler veriyordu. Marşal dö Damvil sabırsızlıktan titriyerek evinin önünde bekliyordu. Kendisi ata binmişti, Etrafında da üç yüz kadar süvari vardı. Kruse, karısının ölümünden sones ra tek başmıma yaşıyarak genç oğlunun terbiyesile uğraşan ihtiyar Hügmo, Dük dö Lâfarsun konağı yanında pusu kurmuştu. Onun maiyetinde yirmi ka- dar katil vardı. Kolları çıplak, — bıçakları — ellerin- de bulunan otuz kasap çırağiyle Pezu çok zengin ve sözü geçer bir adam o- lan Dük dö Laruşfukoldun konağına geçilerek bir geçidi bulunan mutaassıp bir katoliğin avlısına yerleşmişti. Kitapçı Kereviyer ise Şorpantiye ismindeki arkadaşile birlikte kafaları tütsüliyerek kanla hararetlerini sön. dürmeğe hazır — bulunan bir serseri çetesine kumanda — ediyordu. Bu Şar. pantiye oldukça — âlim bir adam ve amosun düşmanıydı. — Ramos ise, ki« taplarını hiç bir zaman — Kereviyere bastırmağa razı olmamıştı. Şarpantiye kitapçı ve serseri çetesi Ramosun yat« tığı Prese okulunun (mektep)- önünde bekliyorlardı. Büyük köprünün üstünde yer a-. lan Marşal dö Tavan atının boyunun altına doğru eğilerek dinliyordu. İki yüz mızraklı piyade gözlerini kuman« danlarına dikmişlerdi. Her köprüde bu suretle piyade a8« kerinden bir engel vardı. Bu kıtalar geriden hücuma — uğramasınlar diye zincir hattı üniversite civarımda pek sıklaşmıştı. Şehrin her köşe başında bir eleba- * şı ile elli silâhlı bulunuyordu. Bütün

Bu sayıdan diğer sayfalar: