3 SONKANUN — 1936 TERİLE ii AY AL lal NA mele Da ğe *N * Önümde bir Sovyet gazetesi... “İzerinde, otuz iki dişini birden ererek gülen adamlar... Ona e karikatürler.. © Ve Stalin'in bir sözü, kırmızı “İr bayrak üzerine yazılmış: i “Hayat, iyileşti, arkadaşlar... Yat, neşelendi...., # . 5 © Bundan beş sene evvel bir Av- MPa seyahati yapmış, oradan dö- w #ümde de Rusyaya gitmiştim. t Fransız sahillerini gez- n sonra Türkiyeye gelince. ün yüzleri somurtuk buldum. m da, Joie de vivre, yani “yaşar! k Deşesi,, denilen şeye kıymet iliyor. Lâkin, Türkiyedeki Yüz” 8 alışıp Rusyaya gidince, ayni ayeseyi yapmak vaziyetinde İdim, Meğer, biz Ruslara naza- İN güler yüzlü imişiz.. Onlar 50- an...., yi . $ * Bu son beş yıl içinde, Sovyet ârımızın içişleri hayli düzel-! Hele, Stakanovist cereyanı, fer- 1 tsşebbüsünü, yükselmesini teş- ediyor. Bir işçi, alabildiğine “İşaf edebilmek imkânlarını — olmazsa nazariye itibariyle — Wizdir. İşte, güler yüzler bunun » çoğalıyor... ha Klin bu hali bir “ne kadar sevindirir. Onlarm Zünü dajma güler görmek iste- ai Eğer hatıram beni yanıltmıyor- sene eyvelkine nazaran, Hörkiyade de bir neşe artısı var-| Sokaklarda, hele yazın sabil- de daha fazla gülen, konuşan, insanlara raslanıyor. Bâ- ua gençler, orta yaşlılardan, ib- gp arlardan cok canlı, çok güleç- Bundan beş altı sene evvel, Ki "in annesi, Türkiyeyi ter- “erken şöyle demişti: 4 — İnsanların buradaki betbabt- na, yüzlerin abusluğuma daya- MrYorum. Bu manzarayı görme- için İstanbuldan gidiyorum. çi Bunu o zaman kaydederek ba- cafiize dair ah vah etmiştim. i Fakat, sanırım ki, bugün bunu bliyemeyiz... Nitekim, ayni ke- m oğlu Lindberg bugün, boğun kurtulmak için Am > m Avrupaya geliyor... »i Eskiden bir Amerika filmi ne- ? Verebilirdi. Şimdi mihaniki oynalmaları bizi güldürmü- bile... Çünkü keyifleri içten hmin ediyor musun , ÜR, değil mi7... Ben'de öyle. Kat h şarka akın ediyor. w metli, en kıymetli şeyi kaçır-| mak, üretmek, türetmek için mizden geleni yapalım... . * Akbabanın yıldönümü 5 © Garip tesadüf: Bu yazıyı bi- diğim arada, Akbaba mizah etesinin on dördüncü yaşma ğmı öğrendim. Yusuf Ziya ve Seyfi tarafından kurulup zamandır vasatılan bu mec- » e“ tatırları yazdığımı hatırlarım:| tık, Dün bu Eyüpteki hırsızlık Medrese ve cami kurşunları nasıl çalınmış ? Eyüpte Mihrişah Sultan türbesi ve medreselerinin kubbelerindeki kurşunların çalındığını yazmış - hususta aldığımız ma- lümata göre, hırsızlık vakası su şekilde olmuştur: i Bundan bir müddet evvel bir gece Mihrişah medreseleri ya - nındaki (omedreselerde bulunan Kibrit Şirketi depo bekçisi zabı - taya müracaatla iki hırsızın Mih- rişah kubbelerindeki kurşunları çalmakta olduğunu bildirmiştir. Bu ihbar üzerine zabıta memurları türbeye gitmişler, fakat avlunun büyük kapısı kapalı olduğu için ve içerde de bir muhafız olduğu bilindiğinden kapıyı çalmağa baş- lamışlardır. Fakat,içeride bulu - nan adam ihtiyar ve sağır ieoy ; ğundan kapı açılmamış, arada g©- 5 AA saat zarfında hırsızlar da arka yoldan kaçmışlardır. Zabıta memurları kapının â - çılmadığını görünce arkadan mer- divenle avluya girmişler, fakat hırsızların kaçmış olduğunu gör- müşlerdir. a Mihrişah medreselerinin kur - şunlarmdan mühim bir kısmı sö - külmüştür. Fakat bunların ne za - man ve ne şekilde söküldüğü ma- İtem değildir. Yalnız bu arada mü. zeler idaresinin maaşlı muhafızı » nm türbede yatmadığı ve sağır bir ihtiyarın burada kaldığı anlaşıl - muştar. Zabıta bugün kurşunsuz kabu- ğu soyulmuş bir soğan gibi kalan Eyüp türbe ve: medreselerindeki kurşun hırsızlığını daimi ve siste- matik bir şekilde bir şebeke tara- fmdan idare edilen bir iş telâkki ettiğinden bütün bu vakalar üze - rinde tahkikat yapmaktadır. PERİ ANİ İZ makam ay Bir yılda Istanbulun ihracatı Menşe şahadetnameleri üze - rinde yapılan tetkiklerden anla - şıldığına göre 935 yılı zarfında İs- tanbul limanından yapılan ihra - cat 16 küsür milyon liralıktır. Bu mikdar geçen yıldan fazladır. mua, en keyifsiz senelerimizde bi le devam edebilmiş, mma unutmuş dudaklara te n.ver- miş, bir memleket için belki pet- rolden daha kıymetli olan neşe fakiyetinin devamını temenni vel kendilerini tebrik ede:im. (vâ-N0) üçü Yüksek mekteplerden Ankaraya taşınacak Istanbulda yüksek mekteplerden yalnız Orman ve Ticaret mekteplerile Üniversite şubeleri kalıyor Önümüzdeki yaz İstanbulda -| dar tamamen bitmiş olacaktır. ki yüksek mekteplerden mühim bir kısmı Ankaraya gidecektir. Bunun için icap eden esaslar ha- zırlanmış, Ankaraya gidecek ve İstanbulda kalması lâzımgelen | mektepler ve vaziyetleri tesbit €-| dilmiştir, Kati olarak takarrür ettiğine göre bu yaz Harbiye, Mülkiye ve Mühendis yüksek mektepleri An- karaya nakledilecektir. Bu mekteplerden Harbiye ve Siyasal ve Finansal bilgiler okulu (Mülkiye) için binalar hazırlan - mıştır, Sırf bu mektepler için An- karada yapılan binaların bütün hazırlıkları önümüzdeki yaza ka- Mühendis mektebinin nakli hakkındaki kararı Bayındırlık Ba. kanlığı yeni vermiş ve alâkadarla- ra tebliğ etmiştir, Bu mektep i - çin de Ankarada yeni bir bina te. darik edilecektir. Bunun için İs- tanbulda Mühendis mektebinde yapılacak olan inşaattan sarfı na- zar edilmiştir. Mühendis mekte - bini Nafıa Fen mektebi takip ede- cektir. İstanbulda kalacak mektepler İstanbulun tabii yaziyetine uyğun oldukları ve burada kalmaları za- ruri görüldüğü için yüksek ikti - sat ve ticaret mektebile orman mektebidir. Yalovanın imarı Plânın tatbikatına simdiden başlanıyor Akay İdaresi Yalovanm imarı için hazırlanan büyük plânın tat- bikatma başlamak kararmı ver - miştir, Plânm bu yaz içindelü - zumlu görülen kısmınm başarıl. masına, önümürdeki müddet zar. fında, ancak imkân hasıl olacak - tır. Esasen plâna uygun olarak şimdiye kadar yapılan otel inşa - atı devam edecektir, Yeni plânın tatbikı için evvelâ toprak düzeltmesi yapılacaktır. Plân büyük otelle asfalt şose ara- sına tesadüf eden büyük cukurlu- ğun doldurulmasını ve burada geniş bir düzlük vücude getiril - Gazete sayfaları EE Lâyiha bir kere de iktisat encümeninde görüşülecek alna Ankara, 8 — Gazete sahifele . rinin tahdidi meselesini tetkik e. den Dahiliye Encümeni, “münde. | recatı kıymetli olmayan gazete -| lerin sahife adedile rekabete gi. rişmeleri neticesinde Türk para - sının lüzumsuz yere harice çıka - rılması,, iddiasını tetkik etmiş, reddetmişti, Bu lâyihanın bir kere de İk .; tisat Encümeninde tetkik edilme. ! si kararlaştırılmıştır. | O ŞEHRİN DERDLERİ mesini icap ettirmektedir. Bu sa- ha beş bin beş yüz metre murab - balık gibi geniş bir sahadır. Bu sa- hanım doldurulması ameliyesi bir müteahhide verilerek önümüzde. ki aydan itibaren başlıyacak ve süratle bitirilmesine çalışılacaktır. Bu müddet zarfında plânm bu mesaha dışmda kalan kısmının tatbikatma girişilecektir. Bu yıl Bursada, bundan yıllar- ca evvel yapılmış, fakat bazı se - bepler dolayısiyle açılamamış o - lan büyük asri kaplıca ve otel de açılacaktır, Bu otel ve kaplıcanın döşenmesi işi başlamak üzredir. Endüstri direktörü şehrimizde Endüstri Genel Direktörü Re - şad dün Ankaradan şehrimize gel. miştir, Reşad dün beraberinde en- düstri ispekteri Reşat bulunduğu halde bazı fabrikaları ziyaret ede- rek tetkikler yapmiştır, Sanayici. | / ler geneldirektörün bu tetkikleri - ne ehemmiyet vermektedirler. Reşadın şehrimizde ipek sana- yiinin tanzimi işile de uğraşaca. ğı anlaşılmaktadır, — o İ maddesinin biricik pınarı sem neticede bunu varid görmiyerek| Diş tabipleri kongresi tur, Eski arkadaşlarımın mive” Diştabibleri cemiyetinin yıllık kongresi ayın on ikinci pazar nü saat dokuz buçukta etıbba oda- sı salonunda toplanacaktır, Istanbulun dertsiz semti! Niğantaşında, eski ismile Câbi, yeni ismile Rumelili sokağında, Câbi apartımanında oturan Necdet anlatıyor: | — Semi ve mevki itibarile bizim hiç bir şeyden şikâ- yet etmememiz lâzım, Cadde geniş ve güzel, yaya kaldı. rımlar zararsız, sokak güzel aydınlanınış, tramvay da en gürültü patırdı yok. Dinacnaleyh yolundadır diyeceksiniz değil mi? Maalesef bütün bunlara rağmen bizim de derdimiz var, Bu dert fırka binasile bizim apartıman o arasındaki ! | | işler yeti kalmıyacak siz semdi olacaktır, Temenni ederiz ki İstanbul böyle bir semt kazansın! boş ve büyük arsadır. Bu arsa bir nevi umzumi halâ ve çöp atmağa mahsus | yer halini almıştır. Bilhassa sabahları bu sebepten dola. yı etrafı kaplıyan dayanılmaz derecede pis kokular, bu arsanın önünü geçilmez bir hale koymaktadır. Eğer bu semt bur dertlen de kurtulursa hiç bir şikâ. ve belki de İstanbulun (biricik dert. Mısırsız kalan tavuklar —— Loyd Core'un tavuklarını sattığı gazetelerde yazılmıştı. Bunun üzeri“ ne, Ercüment Ekrem, boş kalan ka- feslere kimin gireceğini soruyor. Ve yazısını şu mütalea ile bitiriyor: Ve bomboş kalan okümeslerinin önüre, yolu düşüp te gittikçe, yakın bir devrin bu kavgacı horozu dünya. da her şeyin boş, her şeyin fâni oldu. ğunu düşünüp, ihtimal ki artık vedb recek (Mısır) bulamadığı için elden çıkarmağa mecbur olduğu kıymetli ta- vuklarının hicranile müteellim olacak tır! Zarall: Loyd Georges! * söylesek bir türlü —ğ— sussak bir türlü —ş—— Son Poslanın o başyazısinda “Bir bardak suda fırtına,, diye Namik Ke- mal hakkındaki yazılan ve söylenen. ler tenkit olunuyor: “Senelerdenberi ismi anılmayan, âdeta unutulan bir edibin birdenbire böyle ön safa çıkarılarak o hakkında nümayişler yapılışı garip ve gilünç- tür.,, Deniyor, Evvelâ Namık Kemalin seneler. denberi adı anılmamış değildir. Bel- ki umumiyetle edebiyat mevzuları son yıllar herkesi nisbeten az alâkadar etmiştir; fakat, hör fırsat O düştükçe Namık Kemalin ismi geçmiştir. Diğer cihetten, bir edipten hakika- ten asırlarca (o bahsetmese bile, bir gün, herhangi bir vesile ile moda o- lar; ön safa geçirilir; ona dair nü. mayişler yapılır, Bu, niçin garip ba- husus gülünç olsun? Gençlik de kimseye yaranamıyor canım!.. Söylese bir türlü, o sussa bir türlü... Yok, hayır... Namık Kemalin le hinde ve nleyhinde söyliyenler olsun varsın. Bu, hayırlı bir krmildanıştır. * Bilen varsa parmağını kaldırsın ——— — — Hikmet Feridun yazıyor: “Bir zaman İstanbulda maymun beslemek modası çıkmıştı, Tiyatro ar- tistlerimiz bile maymurlara o merha. metle bakmağa başlaruşlardı. Sonra bir sincab modası çıklı.r Böyle modalar bilen varsa parma. ğını kaldırsın, Haydi maymun sene neyse., Tek tük bulunur. Fakat moda denen bir şey, halkın gözüne çarpan. dır.. Kaç kişi şu son yirmi yıl içinde Sincabın yüzünü görmüştür? Gazetelerin yazılarını vesika itti. haz ederek ilerde yazı o yazacakların vay haline... Meselâ bin dokuz yüz şu kadar senesini bir sinema, bir tiyatro sahnesinde canlandırmak için, herkes sin eline birer sincap verecekler. (Hat — Sür) Yaralandı Galata rıbtımına bağlı Norveç bandıralı Banardo vapurundan kereste çıkaran sapan çözülmüş, düşen keresteler amele Şabanın ayağını ezmiştir. gü Merdivenden düştü Fenerde Avcıbey mahallesinde Çakırağa sokağında oturan Sara, evinin merdiveninden düşmüş, bay gın bir halde hastahaneye kaldı. rılmıştır. Otomobil! çarptı Sirkecide Muradiye caddesin « den geçen seyyar sebzeci Osmana şoför Enverin otomobili çarpmış, ayağından yaralamıştır. Sahtekârlık Adapazarına gitmek üzere tre- ne binmek istiyen Adapazarlı Ha- ticenin elindeki biletini sabıkalı- lardan Bedri almıs, yerine yara- maz bilet vermiştir. Bedri biraz sonra yakalanmıştır.