a 21 İLKKÂNUN — 1935 Akrabalarını | Işe yerleştirmek! ahlâksızlık | mıdır? Yeni ahlâkın nasıl olmasını ta- savvur ettiğime dair, bir seri ma- kale hazırlamıştım. Fakat, araya, Ramazan, Bayram' gibi “eyyamı mubareke,, girdi. Doğrusu, bir vâız manzarası takınmak isteme- dim. Bayramla yılbaşı aralığından istifade ederek, bu makaleyi de bugüne sıkıştırıyorum. »”. Bir baba, oğlunun kendi mes- leğinden olmasını ister. Bütün es. ki devirlerde, san'atlar, babadan oğula intikal ederdi. Sonra, mese- lâ; Ben, muharririm, gazeteciyim. Tabit, ister istemez, evimde de, mesleğimden bahsediyorum. Bir- çok arkadaşlarım, bana gelip gi” diyorlar. Onların da fikirleri, bi- zim evin dört duvar, arasında yüksek sese inkılâp ediyor. — Şayet bir erkek çocuğum olsay- dı, bu muhit içinde yoğrulacaktı ve şayet yazı yazmağa istidadı var- “sa, tabiatiyle, oğlan, bir gazeteci- nin oğlu olmasından istifade ede- cekti. Ve ben kendisine hususi bir alâka gösterecektim. Başka bir cihet daha var: Falanca Fransa şehrinin kadır kumas: yapmakta birinci olmasına sebep, ora halkının, nesillerce bu işle meşgul olması, tecrübe sa- hibi bulunmasıdır. Demek ki, bt sım, akraba, konu, komşunun ay- ni mesleği yapması faydalıdır. Bu cihetler, muhakkak... Onun için, oğlunu, akrabalarını, tanıdığını kendi müessesesine yer leştireni gene! direktör bayım ileri sürebileceği itirazları, biz, dahn| şimdiden önlemiş oluyoruz. 5 » . Fakat, bir büyük memurun, ken: di dairesine hısımını, akrabasını doldurması, tavsiye mektupları gönderip tavsiye mektupları kabul etmesi kadar, milli noktadan za- rarlı hiç bir şey yoktur. Bu, hak yemektir, hırsızlıktır, diğer değerli vatandaşların ümit- lerini kırmaktır! Tahsilin, emeğin yerine iltiması koymaktır! : » # Öyleyse yukatda söyledikleri- mizle aşağıdakiler arasında bir te- nakuz yok mu? Bir umum müdür, kendi mesleğine, kendi maiyetine girecek oğluna, akrabasma, tanr- dığına ne yapacak?... Şimdiye kadar, bildiğimiz, bun- lara karşı mülâyim O dayranması, diğer vatandaşlara güçlük göste- rip onlara kolaylık göstermesi dir. Bence, yeni ahlâkın icabı, bu- nun aksini âmirdir: Kendi mey. suplarma güçlük gösterecektir. Fakat, onlar, muhitlerinden yuka. rıda anlattığım tarzda istifade et. mişlerse, herkesten ziyade bir şey- ler biliyorlarsa, babaların yahut! akrabalarının göstereceği müşkül! lere rağmen, kapıdan atsanız, ba- cadan girecekler, o meslek içind- bir yer tutacaklardır. Aksi takdirde, - battâ müsay? şartlarla - birini bir işe (umumi i- şe, devlet işine, devletle alâkadar! işe) kayırmak, ahlâk kaidelerine! uygun olmasa gerektir. Efkârı umumiye, bu şeraitin; dışında iş verenleri, işe girenleri | gözleriyle yemelidir. İltimasın haksız tavsiye mektubunun önüne geçilmelidir. (W4-N0) HABER — Akşam postası Yaş meyve ihracatımız Bu yıl ilk defa olarak iyi netice verdi Yaş meyva ihracatımızda bu yıl ilk defa olarak muvaffak olun- duğu alman neticelerden anlaşıl- maktadır. o Yalnız yaş sebze ih- racatı bu yıl da inkişaf edememiş- tir. Maamafih gelecek sene için kuywetli ümitler vardır. Yaşmeyva ve sebze ihracatımız 929 yılında inkişaf göstermiş, fa- kat ondan sonra süratle düşmüş- tür. 934 yılında ise gene ehemmi- yetli bir yükseklik görülmüştür 935 ihracat miktar ve kıymetinin ise 934 yılına nazaran çok daha yüksek olacağı muhakkak görül mektedir. 929 yılında 889.000 liralık 11.350.000 kilo yaş meyva ve zeb- ze ihraç edilmiş iken bu miktar 932 de 381.000 liralık 5.800.000 kiloya düşmüştü. Fakat 934 de 450.000 liralık 8 milyon kiloya yükselmiştir. 929 yılından sonra bu düşüklü | ğün başlıca sebebi her memleke- İM tin koyduğu tahdidat olmuştur. Bu yıl yaş meyva ve sebzeleri mizi alan memleketler sırasiyle Almanya, Mısır, Filistin, Suriye- dir. İhraç ettiğimiz mallar da ge- ne srrasiyle elma, portakal, üzüm, İ armut, mandarin, kavun ve pek az karpuz, kayısı ve patlıcandır. Yaş meyvalar Için bir ambalâj şekli bulundu * Yaş sebze ve meyvalarımızın| gönderildiği yerlere ekseriya bo - zuk olarak gittiği ve bu yüzden ; birçok şikâyetlere yol açtığı öte - denberi yazılmaktaydı. Ekonomi Bakanlığı uzun zamandanberi bu işle uğraşmakta ve yaş ihraç mad- delerimiz için iyi bir ambalâj şek- li araştırmaktadır. Bundan birkaç gün evvel şeh- rimizdeki İngiliz gazetecilerinden J. Walten Türkofise müracaat e- derek yaş meyvaları koruyabile- cek bir ambalâj şekli bulduğunu ve bu şeklin İskenderiye demiryol- ları idaresi tarafmdan da kullanı!l- makta olduğunu söylemiştir. Gazetecinin bulduğu formül Karba buzu denilen madde ile meyva veya sebzeleri ambalâj yap maktır. Bu soğutucu madde ga- yet az bir yer tutmakla beraber « ridiği zaman su haline değil, bu- har haline gelmektedir. Türkofis bu usulü tecrübe için İskenderiye- deki şubesine, içine balık koymak! şartiyle böyle bir ambalâj yapma- larını ve İstanbula göndermeleri- ni yazmıştır. Paket yarın şehrimi" ze gelecek ve Ofisten bir heyetle; gazeteciler önünde açılacaktır. | i Umumi harp seneleri içinde Almanyaya sipariş ettiğimiz zeplin ne oldu? Yüz bin altın ödenen bu işe dair bir vesika bulundu Öğrendiğimize göre hükümet, Osmanlı hükümeti tarafından sa- tın alınma teşebbüsünde bulunu- lan bir zeplin meselesiyle meşgul olmaktadır. alacak ve borçlar tetkik edilirken birçok siparişlerin yapıldığı, fa- kat sipariş edilen şeylerin alımma- dığı öğrenildiği gibi umumi harp senelerinde Almanyaya bir zepli- nin de sipariş edildiği elde edilen vesaikten anlaşılmıştır. Bu sipariş o zaman İstanbula gelmiş olan ve bir komisyoncu ol- duğu tahmin edilen bir Almana Eminönünde İzmir sokağında 10 numaralı dükkânda terzilik e- den Antiranik meşgulken seyyar terzi Saffet düküna gelmiş, iş var Osmanlı hükümeti hazinesine | | Iş var mı? mı? diye sormus, bu sırada duvar- da asılı bulunan ceketin iç cebin- i deki dokuz Tirayı almıştır. Tramvay çarptı Hamalbaşında oturan Dimitri- nin oğlu 9 yaşmda Koço Meşruti- yet caddesinde bir taraftan diğer tarafa geçerken 299 numaralı vatmanın sürdüğü tramvayın sad- mesine mâruz kalmış, yaralanmış- tır. Gidü Haliç vapurlarından biri Ka- sımpaşa iskelesine yanaşırken yol- culardan 50 yaşında İsak Levi bir- denbire fenalaşmış, yere düşerek başı zedelenmiş, bir otomobille Beyoğlu hastahanesine kaldırı! mışsa da biraz sonra ölmüştür. Taşla vurdu Asmalı Mesçitte oturan sekiz yaşmda İsak ile beş yaşımda Bahri oyun yüzünden kavga etmişlerdir. İsak Bahri tarafından bir taşla ba- şından yaralanmıştır. Alacak yüzünden Beyoğlunda oturan Aristi ile Aleko bir alacak yüzünden kavga etmişlerdir. Aristi arkadaşı Ale- konun başına taş atmak suretiyle yaralamış, yakalanmıştır. Yangın Fatihte Mollaşehit mahallesin- de Kâtibiadil sokağında 35 numa- yapılmıştır. Bu Almanın adı Her Farol'dur. Ele geçen vesikaya gö- re Farol'la Almanyada bir fabri- bik kalındığı ve bu zepline müka- kaya bir zeplin siparişi için muta- bil ilk taksit olarakda 100006 Ismanlı altını da verildiği anlaşıl- mıştır. Sonradan her nedense bu zeplin ne aranmış, ne de sorul- muştur. . Şimdi ele geçen bu vesika üze- rine tahkiksta girişilmiştir. Aldı. ğımız malümata nazaran Her Fa- rol o vakit adres olarak sadece perapalas otelini göstermiştir. Bu adamın bulunması için Berlin se faretine yazılmıştır. Istanbul Millet mekteplerinde dersler Şehrimizde bu yıl millet mek- teplerine devam edenler geçen yı- la nazaran azdır. Buna sebep ola- rak İstanbulda okuma yazma bil- miyenlerin çok azalmış olması gösteriliyor. Şimdi millet mektep lerine devam edenler ekseriyetle İstanbul haricinden gelmiş olan- lardır. Geçen yıl İstanbul millet mek teplerinden mezun olanlar 1500 kişidir. Muvaffak olamıyanlar bu seneki derslere devam etmekte dirler. ölmesine Balık ihracatımız çoğalıyor Yunanistandan bir balık gemi- siyle birkaç motör balık almak ü- zere limanımıza gelmişlerdir. Fa- kat son zamanlarda Yunanistana buradan çok balık gönderildiği i- çin orada fiyatlar düşmüştür. Bu sebeple gemiler piyasanın yüksel” mesine intizaren burada bekle- mektedirler, Dün de iki motörle Bulgaris- tana torik ihraç edilmiştir. Yarın da İtalyadan iki balıkçı gemisi gelerek buradan İtalyaya balık götüreceklerdir. mmm —.....ç..çÇçÇçRr ralı evden yangın çıkmış, itfaiye gelmeden komşular tarafından söndürülmüştür. Şakağından yaralandı Birbirleriyle top oynıyan Kâ- mil ile Haydar koşarlarken birbir- lerine çarpmışlardır. Haydar sağ sakağından yaralanmıştır. Üniversitenin bulunduğu eski Harbiye duvarlarından birinin çatlamış olduğu fen memurları da bir tehlikenin mevcut olduğuna İnan- mış olmalılar ki duvarın etrafına bir tel örgü gererek kimsenin buradan geçmemesini temin ettiler. Ve iş böylece kaldı. Aradan bu kadar zaman geçtiği halde ne buraya İs- kele kuruldu, ne de famirata başlandı. Nezaretinin dış yazıldı. Belediye İ malıdır. “# ŞEHRİN DERDLERİ | üniversite Bundan bir hafta on gün kadar önce Süleymaniyede duvarları Eğer bu duvardaki çatlak hakikaten bir tehlike do- Zuruyorsa neden tamirata başlanmıyor? Allah göster. mesin, bü duvarın yıkılması, arkasındaki Teşrihanenin de yıkılmasını intaç edecektir ki bunun ne kadar büyük bir ziyan ve felâket olacağı meydandadır. Yok, bu çatlak tehlikeli değilse, duvarın yıkılmak ihtimali yoksa o halde bu tel örgü neden kaldırılmıyor? Ya bu, ya o.. Fakat bu iki işten biri muhakkak yapıl. Milletiter Cem yeti m ıkl yanlış yapmış Yunus Nadi, Milletler Cemiyeti. nin iki hatâ işlemiş olduğunu söylü- yor: Biri, Avusturya ve (Macaristan gibi zecri tedbirlere iştirak etmemek için sürüden ayrılan oyun bozanların hiçbir ukubetsiz bırakılmış olmaları, İkincisi, İngilterenin yalnız Akde- niz milletlerine sual sorması, elli iki milletin hepsine birden sormaması, Böylelikle, tesanüdden gereği gibi is- tifade edilmemesi. Müşterek (oemni- yetten en fazla istifade etmek istiven şimal memleketleri, ne gibi bir feda- kârlık gösterebileceklerini söylesin ler bakalım! — diyor... * Bayan gitti, bay kaldı Hikmet Feridun, tramvaylardaki yeni nizamın komikliklerini şöyle tas- vir ediyor: Tramvay duruyor. Bay ve Bayan, ikisi birden ön tarafa doğru yürüyor- lar, Vatman bayana kapıyı açiyor.. — İçeriye geçiniz o efendim, di. yor., Lâkin Bay obasunağa ayağın alar atmaz vatman: — Yoo, Siz arkadan diye şirak ka pıyı kapatıyor. Bayanın müthiş bir caka ile müt- hiş bir azametle içeriye girişi var H görmeğe değer. Bu vaziyet karşısın. da insan farkında olmadan kadın - erkek müsâvatını hatırlıyor. * Lâkin batan bu küçük eğlenceli sahne bir faciaya da tebeddül ediyor, Bayan önden bindikten sönra Bay re fikasile aşık atamıyacağını anlayınca arkaya hücum ediyor. Lâkin arka tık. tım tıklım. Tramvaya binmeden ara. ba kalkiyor.. Aman.. o Dayan içeride, Bay yerde .. Eğer bu hal bizzat Hikmet Feri. dun arkadaşımızın başinâ (geldiyse geçmiş olsun! Keder ve süper Ercüment Ekrem Talu, (Ek-Ba) imzasile kedilerden şikâyet (ediyor, Bunların şehrimizde niçin bu kadar çok olduğunu ve belediyece niçin top- Tanmadıklarını hayretle tetkik ediyor, Nihayet hakikati keşfediyor: Kediler çöpçülerin yardımcısı! » Karada iyi de niçin denizde fena? e gi y Akşamcı, “Voli,, hakkından şikâyet ediyor. Bu hak, deniz kıyılarında ba- Irk tutmak için, sahil parçalarına ba- tapu tasarruf etmek hakkıdır. Akşamcı, bunun, topraktaki mik kiyet sahiplerine zarar getirdiğini an. latıyor. Fakat, sahilin kara kısmındaki milkiyete itiraz etmeyip de deniz kıs. mmdakine itirazı anlamadık. Bu şekil ya vardır, ya yoktur. Milkiyet iyise karada da, denizde | de, havada da iyidir, fenasa, fenadir, (Hat — Sür) Akay pasoları Akay idaresi Ekonomi Bakan. lığmdan aldığı emir üzerine şim- diye kadar vermiş olduğu paso « ların hükmünü ilga etmiştir, İda re tarafından şimdiye kadar sene de 400 paso veriliyordu. Bundan sonra yalnız valiye, İstanbul kumandanma, Akay mm takasındaki kaymakamlara birer, matbuata üçer ve matbuat cemi « yetine de bir paso verilecektir. Haliç şirketi esasen belediyeye geçtiğinden beri pasoları lâğvet- miştir. ., Şirketihayriyedeki pasolar ol: duğu gibi bırakılmıştır.